• ing. mahkeme
  • ing. saray
  • (bkz: nike court)
  • ing. kur yapmak
  • ing. (başka bir anlamı) bir hükümdarın* genelde yakınında bulundurduğu, yüksek önem taşıyan çalışanları, danışmanları, stratejistleri, bilim adamları, komutanları vs. bunlara verilen kolektif isim yani. retinue ile aynı şey gibi.
  • 34. istanbul film festivali kapsamında gösterilen, hint adalet anlayışını sorgulayan film. filmi seyrederken, memleketteki adalet anlayışıyla hint sisteminin arasında -özellikle de olmayan suçlar yaratılıp bunun üzerinden hapis yatılması açısından- hiçbir farkın olmaması insanda olumsuz anlamda karışık duygular yaratıyor. kısaca, adaletin yozlaşması konusunda coğrafyaların hiçbir farkı kalmıyor.
  • ing. yaranmaya çalışmak

    at last, one of the goddesses who had hopelessly courted him got angry and cursed him. love...
  • ingilizce telaffuzu kuord gibi bir sey. her duydugumda kürtlerden*bahsediliyor saniyorum... aaa bir dakka yoksa? evet evet dağ türklerinin yürürken çıkardıkları ses kart kurt degil "court court"du. zaten bu yuzden kürtler surekli mahkemelerde surunuyor. normal yani.
  • orta sınıf ahlakının ne kadar siktiri boktan bir şey olduğunu altını çizen güzel film. filmin bence tek kusuru zengin veya kendini bir şekilde kurtarmış sınıfın tarafından hikayeyi anlatması. kusurları vardır ancak doğru olan taraf parası olan taraftır demeye yazıyor sanki.

    --- spoiler ---

    statükoya boyun eğmiş, dişlideki bir çarka dönüşmüş insanların başka insanların hayatına -özellikle bu kişi ideolojik olarak sizin karşınızdaysa- son derece duyarsız olması ve sizi yargılarken hiçbir vicdan mekanizmasına dahil etmemesini çarpıcı bi şekilde anlatmış.

    boomer'ların gençlerin önünü tıkamakla kalmayıp onları hizaya getirme çabasının ne kadar acizce bir şey olduğuyla da noktalamış
    --- spoiler ---

    türkiyedeki bu abuk adalet sisteminin her anlamda hindistanda olduğunu görünce gazneli mahmut boşuna çalışmamış diyorsunuz. mutlaka izleyin.
hesabın var mı? giriş yap