• cem yılmaz ilerde bu filmdeki tom cruise karakteri gibi olacağını düşündüğünden turizm meslek lisesine kaydolduğunu belirtmektedir.
  • 4 ocak 2005 aksami trt-2'de tekrar gosterilen ve tom cruise'in canlandirdigi flanigan karakterinin 'hersey kotu biter, yoksa hic bitmezdi' cumlesi, coughlin yasalari ve birbiri ardina alip goturen muzikleri ile olumsuzlesen film.
  • kökeni hakkında sayısız uydurma hikaye bulunan ingilizce fiil ve isim birleşiminden oluşan (scarecrow,breakwater ve pickpocket gibi), doğru çevirisi ile kuyruk-diken gibi bir anlama sahip (horoz kuyruğu değil) argo kelime.

    cocktail'in nereden geldiği ile ilgili sayısız hikayeden istediğinize inanabilirsiniz. sonuçta insanlar hikayeler anlatmayı ve dinlemeyi severler. isa'yı doğuran meryem'in bakire olduğuna inanıp inanmamak sizin elinizdedir ancak gerçekler sadece kanıtların izi sürülerek bulunabilir. bu da zor bir süreç olduğundan hikayelere inanmak kısa yol gibi geliyor.

    yazılı tarihi kaynaklar ışığında bu kelimenin kökenini arayan tarihçilerin vardığı genel kanı cocktail kelimesinin ilk kullanıldığı içecekler ile bugünkü halinin farklı şeyler olduğudur. tıpkı daha önce şu entryde anlattığım restaurant kelimesinin ilk tanımı ile bugünkü tanımının aynı olmaması gibi. (bkz: #10927022)
    ayrıca bugün bildiğimiz ketçap ilk halinin nasıl olduğunu da sevgili vedat ozan'ın lezzetler kitabından öğrenebilirsiniz.

    kelimenin kökeninin britanya olduğu düşünülüyor. ingilizce argosunda figging veya to feague olarak bilinen fiil zamanında sahip olduğu hayvanı satmak isteyenlerin hayvanın müsait bir yerine bir dal zencefil sokması olarak tanımlanıyor. zencefil monte edilmiş hayvan hareketlenir, kuyruğunu diker ve daha canlı gözükürdü. buradan hareketle içinde zencefil barındıran alkollü içkilere halk arasında cocktail denmeye başlamış. cocktail diye tanımlanan içeceklerin zencefil içerdiğine dair 1700'lü yıllardan yazılı kayıtlar bulunuyor. 18yy sonlarında bulunan bir içecek menüsünde toddy, grog ve sling gibi içkilerin yanısıra diğerlerinin çeyreği fiyatına satılan cocktail isimli bir içkinin de bulunduğu görülmüş. buradan sebeple bu ilk cocktaillerin bizim bildiğimiz kokteyllerden ziyade ginger ale veya zencefil özlü biralar olduğu düşünülüyor.

    19yy new york'unda yine bazı gazetelerde sabah saatlerinde cocktail içip ayılmaya çalışan insanlarla ilgili yazılı kanıtlar bulunmuş. şekerin ucuz, suyun temiz ve alkolün bol olduğu zamanın new york'unda insanların ilaç niyetine aldıkları bol bitkili bitter karışımları alkollü içkilerin içine katıp üstüne biraz su ve şeker ilave edip 'şifa niyetine' içtikleri ya da içmek için bahane olsun diye böyle söyledikleri düşünülüyor. sonuçta bunlar faydalı şeylerdi ve ne kadar çok içilirse o kadar fayda sağlıyordu içenlere göre. ardından new york, boston ve çevresindeki bar menülerinde julep, sling, cobbler gibi içeceklerin yanında ek olarak cocktail sınıfında içkilerin de yavaş yavaş yer aldığını görüyoruz. cocktail sevilen bir içki haline geliyor ve altın hayalleri ile batıya göç eden insanlarla birlikte ülkenin öteki ucuna kadar yayılıyor. ilk kullanıldığı hali ile cocktailler sert, acı ve içenin gözlerini açan karışımlardı. 19yy başlarında gazetelerde içeriği açıklanmadan cocktail kelimesinin sıkça kullanılması o dönemde herkes tarafından bilindiğine işaret.

    şu ana kadar bulunan ilk yazılı cocktail tarifi ise 1831 yılına aittir. çevirisini şu şekilde paylaşabilirim;

    bir cocktail 2/3 oranında suya 1/3 oranında cin, rom veya tercihe göre brendi eklenerek yapılır. üzerine 4-5 damla bitter ekleyin ve şeker ile karıştırın. üstüne muskat rendesi ekleyin.

    bu tarifte bahsedilen cin şimdi cin olarak bildiğiniz içki değil daha çok genever olarak bilinen hollanda cinidir. ayrıca burada eksik olan bir şey var. evet buz. o yıllarda buza ulaşım şimdiki kadar kolay olmadığından bir çok eski kokteyl tarifinin buz yerine su ile yapıldığını görüyoruz.

    evet gördüğünüz üzere kelimenin kanıtlar ışığındaki kökeni pek de eğlenceli bir hikaye oluşturmuyor. siz yine de istediğiniz hikayeye inanmakta özgürsünüz.
  • aslen ismin oluşmasında horoz kuyuğunun alakası yok.
    çeşitli içkilerin karıştırılması ile yapılan cocktail, ismini fransızca "coquetier" kelimesinden almış. coquetier, rafadan kıwamında haşlanan yumurtanın, kabuğu ile ve dikine olarak içine oturtulduğu kabın ismidir..

    18. asrın sonlarına doğru, new orleans'da eczacılık yapan antonie peychaud adında bir fransız, çeşitli içkileri karıştırarak, adeta sanat eseri yeni bir içki şeşidi yaratabileceğine inanırmış. gün gelmiş peychaud yaptığı birçok denemeden sonra bir gün, yumurta kabı coquetier'i ölçek olarak kullanıp içine doldurduğu konyak, bitters ve absinth karışımına, şeker ve limon kabuğu rendesi de ilave ederek bir içki karışımı hazırlamış. içimini çok beğendiği bu leziz içkiye de yaparken kullandığı "coquetier" i isim olarak vaftis etmiş..
  • 1988 yapımı olan bu filmin soundtrack albümünde yer alan unutulmaz şarkılar da şunlardır; bir vakitler gözümden bile sakındığım kasetimdi bu aynı zamanda.

    1. wild again - starship
    2. powerful stuff - fabulous thunderbirds
    3. since when - robbie nevil
    4. don't worry, be happy - bobby mcferrin
    5. hippy hippy shake - the georgia satellites
    6. kokomo - the beach boys
    7. rave on - john cougar mellencamp
    8. all shook up - ry cooder
    9. oh, i love you so - preston smith
    10. tutti frutti - little richard
  • kokteyl kelimesinin ilk kez nasıl, nerede ve kim tarafından kullanıldığı tam olarak bilinmiyor ancak bu konu hakkında pek çok efsane ve varsayım bulunuyor:

    1) bir zamanlar yorkshireda bir gelenek sürdürülüyordu: safkan olmayan atların kuruklarını kesmek. bu atlara cocktail(horoz kuyruklu) adı verilirdi. içki karışımlarının "melez" atların kuyruklarıyla özdeşleştirilip aynı adı almış olmaları mümkündür.

    2) amerikan kurtuluş savaşında betsy flanagan adında bir hanım hem washingtona hem de la fayettee hizmet ediyordu. bu hanım tavernasında iki tarafın askerlerine de şölenler hazırlıyordu. bir defasında fransız askerlerine bir tavuk ziyafeti çekmiş, içki bardaklarını renkli tüylerle süslemişti. fransız askerleri betsy flanagan'ın sağlığınakadeh kaldırırlarken de " vive le cocktail "(yaşasın horoz kuyruğu) diye haykırmışlardı.

    3) yine amerikan kurtuluş savaşı yıllarında, washington adlı bir dövüş horozu vardı. horoz dövüşlerine düşkün halkın gözdesiydi ve yenildiği dövüş yoktu. bu horoz bir gün ortadan yok olunca sahibi horozunu bulana sevgili kızı bessie'yi vereceğini ilan eder. horozu bulan kişi bessie'nin eski sevgilisi ve bessie'nin babasının hiç sevmediği bir adam olur. aslında horozun kaybolması da bessie ve sevgilisinin evlenmek için hazırladıkları bir oyundur. sözünü tutmak zorunda kalan baba, görkemli bir düğün şenliği düzenleyerek kızını evlendirir. şelik sırasında sarhoş olan bessie, bir yerden sonra tüm içkileri karıştırarak sunar. konuklar bu karışımları çok beğenirler ve cocktail(horoz kuyruğu) adını verirler.

    4) meksika körfezindeki campeche'de konaklayan ingiliz denizcileri dracs adı verilen punchlar içerlerdi. bu punchlar horoz kuyruğu şeklinde olan ve yörede " cola de gallo" (cocktail) olarak adlandırılan tahta kaşıklarla karıştırılıyordu. daha sonra bu içkilerede kokteyl dendi.

    5) meksikanın bir bölgesinin büyük reis'inin ziyaret eden amerikalı deniz subaylarına, reisin kızı tarafından bazı egzotik içkiler sunulur. kızın adı x-octl'dur. amerikalılar kızın adınan yola çıkarak bu içkilere cocktail adı verirler.

    6) 18. yy ingilteresinde, dövüş horozlarına alkollü bir içecek olan " cock ale"(horoz birası) verilirdi. dövüşü kazanan horozun kuyruğunda kalan tüy sayısı kadar değişik içkilerin karışımından oluşan içki galip horoza içirilirdi. cocktail sözcüğü burdan geliyor olabilir.

    7) fransız kaynakları cocktail'ın "coquetel" den geldiğini belirtir. bu isim bourdeaux bölgesi şaraplarından yapılan ve özgün bir kupayla sunulan bir karışıma verilir.

    8) new orleanslı bir fransız doktor, konuklarına içkilerini " coquetiers " denilen yumurta kapları içersinde sunarmış. amerikalılar bunu cocktail olarak değiştirmişler.

    9) 1871 yılında yazılmış bir öykü " an american cock-tale " adını taşır. mississippi nehrinde sefer yapan ünlü bir buharlı gemide, tüm içkiler bir banyo teknesine boşaltılmış ve ortaya çıkan karışım horoz göğsü şeklindeki bardaklara doldurulup yine horoz kuyruğu şeklinde çubuklarla karıştırılmış. cocktail ismi buradan doğmuş.

    kaynak: jak deleon
  • rivayete göre ilk kokteyl bir horoz* tüyü ile süslenmiştir de adı cocktail olmuştur.
  • tom cruiseun yerine emrahı, elisabeth shuenun yerine de demet akalını koyunca (bkz: sensiz olmaz) a dönüşen film...bardaki hatunu tavlamak için zippoyu yakıp atması en güzel sahnelerdendir...
  • tom cruise ile elisabeth shue'nun başrollerini oynadıkları zengiz kız fakir ama gururlu erkek filmlerinin sex on the beach versiyonu
  • özellikle bar sahnelerinin izlenesi olduğu, şu an cnbce'de yayınlanmakta olan, ne zaman rastlasam izlediğim tom cruise filmi. soundtracki de ilgi çekicidir.

    (bkz: hippy hippy shake)
hesabın var mı? giriş yap