• betonarme yapılarda, kolonların veya perdelerin boyuna donatılarını ve etriyelerini birbirine bağlayan bir ucu doksan derece diğer ucu yüzotuzbeşderece kıvrımlı donatılara verilen addır.
  • yumurtalarını atarak zayıflamıs uskumru balıgı; bu balıgın temizlendikten sonra tuzlanıp kurutulmasıyla yapılan yiyecek.
    bazen de argoda; zayıf, sıska.
  • deprem gibi yanal kuvvetlere karşı koyan enine donatı. s şeklinde olanlarının kullanımı, uygulama zorluğundan üşenen işçilerin imalatı reddetmesi ve mühendislerin buna göz yumması sebebiyle yeni deprem yönetmeliğinde yasaklanmıştır. ne yazık ki kullanımda olan bir ucu doksan derece diğer ucu yüzotuzbeş derece kıvrımlı çirozların hali de pek iç açıcı değildir. kalitesiyle bilinen şirketlerde dahi projede 100 tane yazan yere işçiler ben 20 senedir bu işi yapıyorum argümanıyla 15 tane koyar, mühendis 50 yi geçirtebilirse sevinir. bakalım sonumuz ne olucak.
  • bundan 30-35 yil once bostanlik olan ve yerlesimin cok az oldugu, sahilinden (yani kayalarin uzerinden) denize girildigi, yesilkoy-taksim-eminonu otobus ve bakirkoy minibuslerinin en son duragi olan, yesilkoy'un bir mahallesi.
  • betonarme kolonların boyuna donatılarını saran bir çeşit etriye (yani enine donatı).normal etriyeler kolonun boyuna donatılarını sarar,çirozun ise hem boyuna donatıyı hem etriyeyi dıştan sarması gerekir.s şeklinde kıvrılır, genelde uygulamada zor gelir ve demirciler çiroz yapmayı pek istemez
  • bir zamanlar boğaz kıyılarında özellikle sarıyer ve kavak semtlerinde, kurutulmak için her tarafa asılan usukumru balığı... balıkçılarımız kısa yoldan köşeyi dönmek için trolle denizi tarayıp balık neslini kurutunca, şimde artık özel bir meze olarak aranır hale geldi...
  • yeşilköy ile florya arasında sınırda bir mevkii. bir ara depremzedeler çadırlarını kurmuştu burada ve hatta çadırlarını abartanlar arasında çadır kiraya verenler olmuştu. bir ara da sahil tarafını belediye işletmeye kalkıp nedense saite vermişti.
  • yumurtasını döküp zayıflamış uskumru, istavrit veya kolyozdan yapılan bir nevi balık kurutması. aslında yumurtlayıp zayıflamış uskumruya çiroz denir, yemeğine de çiroz kurusu, ancak bugün sadece çiroz demek yeterlidir. zaten "zayıf, çelimsiz" olarak da günümüzde kullanılan bir kelime haline dönüşmüştür çiroz. aslen eskiden uskumrudan yapılırmış. ama günümüzde nesli çok azaldığı için pek bulunamamaktadır. çirozda en önemli husus şudur: yağlı balıktan çiroz yapılmaz, kurtlanır. çiroz uskumru nisan ve mayıs aylarında yapılır.

    malzemeler
    50 adet uskumru
    200 gr mutfak tuzu

    hazirlanişi
    balıkların hepsini bir kaba koyup üzerine tuz dökün ve iyice karıştırın. 12 saat böylece bekletin. daha sonra temizleyip güzelce yıkayın. sularının süzülmesi için yarım saat süzgeçte bekletin. dörderli olarak ipe dizip güneşte kurutun. kurutma sırasında yağmurdan korumanız gerekir. yaklaşık iki hafta sonra çirozlar yenecek kıvama gelecektir.
    uskumru, nisan ve mayıs aylarında kurutmak için uygundur, diğer aylarda arzu ederseniz istavritlede çiroz yapabilirsiniz.

    not: açık alanda sinek konmaması için üzeri ışık geçiren bir örtü ile geceleri örtülebilir. ancak balığı iyi tuzladı iseniz kokmayacağı için sinek gelmez. ayrıca çiroz yapıldıktan sonra nasıl yenir sorusuna da cevap vermek gerekir:

    çiroz hazır olduğunda toplanır, ancak bu durumdaki çirozu anca baltayla doğrarsınız, o derece sert olur. çirozu çekiçve çivi ile hafifçe kırıp bir gece zeytinyağlı sirkeye batırınız. bu işlem etini yumuşatıp tuzunu alacaktır. daha sonra çıkarıp bolca yıkayınız ve didiklenmiş etleri bir kayık tabağa koyarak yine zeytinyağı, sirke ve dereotuyla çeşnilendirip keyfinize bakınız, afiyet olsun.
  • uskumru, nisan ve mayısta marmara'ya yumurtasını bırakıp karadeniz'e göç ederken zayıfladığı ve yağsızlaştığı için bu zaman diliminde tutulan uskumrudan yapılan çiroz, çirozdur.
  • küçükken; babaannemlerin arka bahçesinde her zaman asılı duran ve benim de bunlar yenir mi yahu bakışlarıma mazhar olan enfes uskumru kurutmalarına verilen isimdir.

    nasıl yapıldığını büyüdükçe öğrendik tabii, nasıl yenileceğini de.

    yukarıda detaylı olarak anlatılmış yapılışı. kimsenin bu devirde kalkıp evinde çiroz asacağını sanmamakla beraber işin en önemli püf noktasının yağsız balık seçmek olduğunu söylemeliyim. zaten bu nedenle bir çinekop'tan çiroz olmaz mesela. aslında bizim uskumrularımız da mevsiminde yağlıdır ama hiçbir zaman bir norveç uskumrusu kıvamına gelmemektedir. yine de onların bile, bahar aylarında tutulanlarından çiroz yapılır. zaten artık yerli uskumru, kısa süre ve az sayıda tutulduğundan yenerek tüketilmektedir, çirozlar istavritten yapılmaktadır.

    çiroz hazırlanması ve yemesi kolay bir mezedir. iki pezevengi vardır olmazsa olmaz,sirke ve dereotu. kurumuş balık harlı bir ateş üzerinde birkaç defa çevrilir, zaten çoğu kurumuş derileri tütsülenir. sonra avuç içinde biraz ufalanır ve parçalar tabağa alınır. üzerine sirkesi dökülüp dereotu kıyılır ve sofraya gelir.
    bol tuzlu olduğundan fazla miktarda tüketilmesi sağlıklı görünmese de, rakının yanında enfes gider.

    bizim gibi eski istanbullu balıkçı kökenli ailelerin önceden akşamüstü çay saatlerinde kızarmış ekmek ve çay ile de çiroz ve tuzlu balık tükettiklerini ama şimdi benim bile buna hayret ettiğimi eklemeliyim.
hesabın var mı? giriş yap