• çiçekler bitkilerin üreme organlarıdır.
    yani bitkinin kalanıyla beraber bir canlıyı oluştururlar. kendisiyle empati kuramadığımız için bilinç düzeyinde canlı olarak sınıflandırmadığımız bu varlıklar evrende bizden çok daha önceden beri yaygın biçimde bulunuyorlar.

    benim gibi canlılığın kendisine saygı duyan insanlar için bir canlıyı öldürmenin tek kabul edilebilir yolu vahşi bir hayvan olduğunu kabul etmektir. bu durumda bile estetik kaygılarla bir canlıyı öldürmek, yaralamak, eksik bırakmak vahşiliğin değil acımasız bir vandallığın göstergesi olacaktır. bir buket çiçeğin poşete doldurulmuş kanlı tavşan bacaklarından etik olarak bir farkı yoktur. bitkinin kalanının hayatını sürdürebiliyor olması beden bütünlüğünün kaybolduğu gerçeğini yok etmez.

    sevgilisine çiçek veren ve bu sektörü besleyen insanlar öğretilmiş bir romantizmin altına süpürülen vahşetin farkına varamayacak kadar canlı olgusundan bihaber modern dünya cahilleridirler. birisinden çiçek bekleyen, buket halinde çiçek gördüğünde mutlu olan, bunu bir sevgi göstergesi olarak algılayan insan hem cahil, hem vandal, hem de farkındalık yoksunudur.

    güzel gözüktüğü için bir canlıyı üretip öldüren bir hayvan türünün iyiliğinden bahsetmek için iyilik kavramını yine bu hayvanın kendi öğretilerinden öğrenmiş olmak lazımdır. varlığını bizim çözümleyebileceğimiz biçimde ortaya koymadığı için yaşama hakkına saygı duymadığımız bitkilerin, ölürken bizim algılayabildiğimiz tepkiler gösteremiyor olmaları hayatlarının değersiz olduğu illüzyonunu yaratıyorsa bu yine bizim yüzeysel etik anlayışımızdandır.

    çırpınmadıkları, çığlık atmadıkları, inlemedikleri için ölümlerini önemsemediğimiz bitkilerin yaşamları bence sıklıkla o çiçeklerle aşkını, sevgisini, bir başarısını taçlandıran yavşakların hayatından kıymetlidir. onlar öldüğü gün mezar taşlarına sırf bu iş için yetiştirdiğim bir adamın taşaklarını bırakmaktan imtina edersem bunun tek sebebi kendileri kadar vandal olmayışımdır.

    siz insan ırkı,
    evet siz, vahşi bir hayvan olduğunuzu kabul edemeyen ancak vahşiden öte vandal bireylerden oluşan toptan bir çöp yığınısınız. sizi değerli kılan ne varsa hepsi yine sizin sahte öğretileriniz. çıkarcı, kör ve korkaksınız. kendinizin bile farkında olamayacak kadar cahilsiniz. ikiyüzlü ve döneksiniz. hayvan hakları diye götünüzü yırtarken bile korumaya çalıştığınız şey yine sizin kendi kurallarınızla var ettiğiniz vicdanınız. gerçek anlamda canlılığa saygı duyabilecek bir tek birey bile yetiştirmeyi başaramamışsınız. size sizden büyük bir cezayı verebilecek kadar kötü bir bilinç bu evrende hiç oluşmadı. siz bu evrenin üretebileceği en bilinçsiz canlılarsınız.

    vahşiyiz ve tüm evreni kendi çıkarlarımız için kullanmaya, tüm güzellikleri kendi keyfimiz doğrultusunda köleleştirmeye baş koyduk diyebilecek kadar dobra olsanız ona da lafım yok. ama siz hem bunları yapıyor hem de doğa dostuymuş gibi, canlılığa saygı duyuyormuş gibi, ekosistemin bir parçasıymışsınız gibi davranıyorsunuz. hasta bir kediyi tedavi etmek için klinikler açıyor, açılışa çelenk yolluyorsunuz. malsınız.

    alayınızın derinliksiz algısını sikeyim.
    zihniyetinizi sikeyim.

    mezarınızda çürürken yapıtaşlarınızla yeşerecek çimenler kadar kıymetiniz yok. ne yazık.

    (bkz: modern dünyada hayvan olduğunu unutan insan/@limon kimyon zorro)
    (bkz: canlı/@limon kimyon zorro)
    (bkz: insana canlı demenin hakaret olması/@limon kimyon zorro)
  • bazı vandallar çiçekler ve bitkiler için iyi olanın, onlar hakkında düşündükleri olduğunu sanabilir.
    insanın kibri, türünün tüm diğer türlerden üstün bir karar verme mekanizmasına sahip olduğu ve onlardan üstün olduğu sanrısını yaratmaya elverişlidir.

    bir canlının kendi beden bütünlüğü üzerinde karar verme hakkına dahi saygı duyamayacak kadar gözü dönmüş bu hayvanlar, üreme organlarını geçin saçlarının bile kendi kararları doğrultusu dışında kesilmesine tahammül edemezler. bir bitki gelip bu doğa dostu kimsenin saçlarını dilediğince kesse kendisi beden bütünlüğüne yapılan bu saldırıyı asla anlayışla karşılamaz. oysa bitki için bu yaptığı insanın iyiliği içindir. saçlarının daha gür çıkması içindir. ama insan bunu anlayamaz. kendisinden güçlü olduğu için bir bitkinin saçları hakkında karar vermesine saygı duyması gerektiğini anlayamaz.

    çünkü desteksiz egosu tüm evrendeki en kıymetli ve zeki canlı olduğu bilgisiyle şişirilmiştir. kendi söylediklerine koşulsuz inanmıştır.
    kendi yazdığı masala duyduğu bu hayranlık insan türünün sınırsız cehaletinin ve sığ bakış açısının tasdikidir.
  • zit kutuplarin ortak hediyesi.. hem doguma, hemde olume..
  • erkeklerin çiçekçilerden, kadınların erkeklerden aldıkları nebatat.
  • en son ne zaman durup bi çiçek kokladım hatırlamıyorum. hiç büyütmedim, bakmadım. bu sabah işe gelirken yolda belediye çalışanlarını gördüm. kadınlı erkekli çiçek ekiyolardı. hepsi gülüyorlardı işlerini yaparken. ben de güldüm. sanırım çiçek mutluluk veren bi şey kendisiyle uğraşana. belki uğraşanlara bakan birine bile. hepsi gülüyodu lan :)
  • divan i lugat it turk'e göre aslı içeçek (içe çekilen-şimdiki türkçeyle koklamak anlamında)olan; koklanabilecek bitkileri ifade eden sözcüğün zamanla değişen söylenişi.
  • 1977'den sonra kimseye bu hastalığın aşısı yapılmamakla beraber 1980 yılında who tamamen ortadan kalktığını açıklamıştır. şu anda sadece atlanta ve moskovadaki iki laboratuvarda bulunuyor aşısı ama haliyle yeterli derecede değil. ipek yolu aracılığıyla avrupa'dan asyaya, ispanyol fatih/kaşif cortez* sayesinde - azteklerin başkenti olan tenochtitlan'ı ele geçirme hevesi sonucu- orta amerikadan tüm amerika kıtasına yayılmıştır.afrika'da nasıl yayıldığını bilemiyorum. dünyanın en hastalıkları kesimleri güneydoğu amerika(brezilya ve komşuları), orta afrika'nın biraz güneyi ve güneydoğu afrika, hindistan,pakistan,bangladeş,endonezya ve endonezya'nın biraz batısıydı. who "ara ve yoket" çalışmasıyla tüm hastalıklı kesimlere ulaşarak -ki en zor kesim afrika tarafındaydı zira bazı kesimlerin yolları yoktu- hastalığın kökünü kuruttu(!). hastalığın tedavisi için bulunan aşı'nın keşfi ise, edward jenner isimli bir doktorun sığır sağan insanlarda bu hastalığın görülmediğini farketmesiyle olmuştur. sığırlarda görülen çiçek hastalığı, insanların ölümüne sebep olan çiçek hastalığına benzer fakat aynı değildi ve sığırlardan kapılan hastalık diğer hastalığa karşı bir bağışıklık kazandırıyordu. bu şekilde sığırlardan ve sığırlardan hastalık kapmış insanlardan alınan -insanların derilerinde su toplamış kısımlarından su alıp diğer hasta insana veriliyordu- sıvılarla tüm dünyada kurutma operasyonu bu şekilde yayıldı ve tamamlandı. hala büyük bir biyoterörist saldırı sonucu üzücü sonuçlar doğurması gibi bir ihtimal maalesef mümkün.

    edit: aşılarının sadece amerika ve rusya'da olması ne kadar enteresan değil mi(?)
  • bir kız ismi.
  • "beni seviyor ama çürüyor" diye bakıldığında kötü bir kaderi paylaştığın nesnedir. aynen senin gibi.
  • bulasicilik duzeyi yuksek, olumcul de olabilen atesli bir hastaliktir.
    etkeni variola virusudur.
    iki cesidi olmakla beraber bildigimiz cicek, cok az gorulen ve hafif belirtilerle atlatilan variola minor degil, agir ates ve dokuntulerle kendini belli eden variola majordur.

    adini acilip yara halini aldiktan sonra cicege benzeyen deri dokuntulerinden alir - ki bu yara izleri kalicidir* -

    dunyadan koku kazinan hastaliklardan biridir. artik ornegine rastlanmamasi yuzunden asi uygulamalarina ve asi uretimine uzun zaman once son verilmistir. (ornegin bizde 1980de cicek asisi uygulamasina son verilmis.)

    kendisi ve dolayisiyla hayati tehditi yok olan bir virus icin hala uretim yapmak tabidir ki gereksiz bir caba ve masraftir.
    soyu sopu bitmis tukenmis bu hastalik benim icin de, sol kolumda mercimek buyuklugunde bir asi izinden ve asiyi takiben bir gunluk okul tatili anisindan ibarettir
    ve ne asi izi ne de o bir gunluk tatil anisi kolay gorebilecegim bir yerde olmadigindan tum dunya gibi benim de unuttugum hastaliktir.

    gecenlerde bebegine cicek asisi yaptirmaya kalkisinca, artik degil turkiyede dunyanin hic bir ulkesinde devlet tekeli haricinde uretilmedigini ogrenen bir gazeteci arkadasimin uyarisina kadar da oyleydi.
    ogrendikten sonra da bizimkinin mesleki paranoyasina verdigimden olsa gerek gene aklimdan cikiverdi.
    az once history channel'da cicekle ilgili bir programi seyredinceye kadar eski sovyetler birliginin bir zamanlar, belirli bir tedavisi olmayan ve tek korunma yontemi olan asi uretiminin de durduruldugu bu virusu gerektiginde****biyolojik silah olarak kullanmak amaciyla urettigini de bilmiyordum tabi.

    kendi doneminde boris yeltsin'in uretimi durdurup laboratuarlari kapatmakla kalmadigi, mevcut viruslerin imhasini da sagladigi, ancak dogrudan baskanliga bagli bulunmayan bir iki labaratuarin calismasina devam ettigi seklinde nahos bir bilgiyle de gene ayni programda karsilastim.
    biraz gugil*maya kalkinca herhangi bir teror eylemi olarak kullanilmasi kaygisiyla abd tarafindan cicek asisi uretildigini ogrenip ayni paranoyaya hafifcecik kapilmadim desem yalan olur. abd disinda hicbir ulkenin asi urettigine dair bilgi yok, abd nin 300milyon olarak verilen stok sayisi da anca kendi vatandasina yetiyor.

    - abd'nin bu denli tedbirli davranmasinin nedeni, zamaninda bazi ingiliz birlikleri tarafindan cicekle enfekte edilmis battaniye hediye edilerek bir olcude cozulen kizilderili sorunu tecrubesiyle ilgili olabilir mi? bilemiyoruz tabi. -

    hayir, problem su: tedavi yok. tek caren asi olmak. e nasil asi olacak 80den sonra doganlar?

    ancak az biraz daha gugilinca saglik bakanliginin da bu olasiligi goz ardi etmeyip harekete gectigini, asi icin uc sirket tarafindan uretim hazirliklarina baslandigini ogrenip eski vurdumduymazligima ve laylaylomluguma geri donmekle birlikte gene de google ganimeti olan su onemli olabilecek bilgileri aktarayim dedim:

    " - cicek insandan insana direkt temas yolu ile bulasir. hastaligi tasiyan birinin enfekte malzemelerini kullanmak da hastaligin bulasmasina yol acabilir.
    sik olmasa da hastalik kapali ortamlarda, toplu tasitlarda hava yoluyla bulasabilmektedir.
    cicek hastaliginin ana kaynagi insanlardir ve hayvan ve boceklerden bulasma riski yoktur.
    hasta, deride kizarikliklar ve yuksek atesten rahatsizlik duyar.
    hastaligin neden oldugu yorgunluk, vucuttaki son yara kapanana kadar devam eder.

    virus vucuda girdikten sonra baslayan kulucka donemi 7 ila 17 gun surebilir ve kiside belirgin bir rahatsizlik hali gorulmez.
    hastaligin ilk belirtileri arasında ates, bas ve vucut agrilari, hatta bazen bulanti ve kusma gorulebilir.
    hastanin atesi 38-39 cº dereceye kadar yukselebilir. -ki bildigim kadariyla 40 cº yetiskinlerde hayati tehlike siniridir- bu dönemde kisi genelde yogun halsizlik hisseder. bu sure 2-4 gun surer.
    bu donemden sonra agiz ve dil bolgesinde kucuk ve kirmizi benekler belirir. benekler acilir ve agiz ve bogaza cok miktarda virus yayilir. hasta virusu cevresine bulastirmaya baslar. bu surec de 4 gun surer.
    bundan sonra virusun tum vucuda yayilmasi ile kirmizi benekler boyun, kol ve bacaklarda da gozlemlenir. bu yayilma genelde 24 saatte olur.
    dokuntu arttikca ates duser ve hasta kendini iyi hissetmeye baslar.
    dokuntunun 3. gununde yaralar kabarikliklara donusur. 4. gunde ise kabarikliklar iltihabi bir siviyla dolar ve ates yeniden yukselir.
    iltihabi sivi yavas yavas kuruduktan sonra yaralar kabuk baglar. 2. haftanin sonunda tum yaralar kabuk baglamistir. daha sonra ise kabuklar dusmeye baslar ve son kabuk dusene kadar rahatsizlik devam eder - "

    saglik bakanliginin sitesinden edinilen bilgiye gore ise hastaligin su veya bu sekilde hortlamasi halinde virusun ilk salinimina maruz kalan kisiler basta olmak uzere, teshisli ya da supheli vakalar ve onlarla yakin temasta bulunan kisiler, hastalarin bakimiyla, ulasimiyla, enfekte esyalarinin imhasi ya da temizligiyle ilgilenen ya da temasta bulunan tum personeli asilayabilmek amaciyla uretime gecilme hazirligi yapilmaktadir.

    tarafimdan umulan ise bu calismalarin tum dunya capinda bosa gitmesi ve ne bu can acitan hastaligin ne de bir baska gecmise gomulmus hastaligin asla hortlamamasidir.

    hamis: "bazi kayitlarda gecen, cicek asisinin tarihte ilk kez osmanli topraklarinda uretildigi ve kullanildigi bilgisi"ne rastlamak da ayrica enteresandir.
hesabın var mı? giriş yap