• bi kaç gün önceki bir bölümünde büyükbabasının anlattığı hikaye ile hitap ettiği yaş aralığının sanılanın aksine oldukça geniş olduğunu kanıtlamıştır, hikayeyi anlatayım da tam olsun:

    ben kendi yolumda yürürken bir gün çok güzel bir kızla karşılaştım, ve ona bundan sonra yola birlikte devam etmeyi teklif ettim ve birlikte yürümeye başladık, yol arkadaşım ve ben hiç bir zaman yolun dümdüz olmayacağını biliyorduk, ve karşılaştığımız çukur ve tümseklerde hep birbirimize destek olduk, bir süre sonra yolumuzda bir kız çocuğu eşlik etti bize, kendi yol arkadaşını bulup onunla yürümeye başlayana dek
    sonra bir gün yol arkadaşım topallamaya başladı, ayakkabısına bir çakıl taşı girmişti, hepimiz onun ayakkabısındaki taşı çıkarmak için çok uğraştık ama bi türlü olmadı taş artık yürümesine engel olunca bir elma ağacının dibinde dinlenmeye başladı ve bana onu orda bırakmamı ve yoluma devam etmemi söyledi, başka seçeneğim olmadığı için onu orda bırakmayı kabul etmek zorunda kaldım ve yoluma benim de ayağıma bir taş girinceye kadar devam ediyorum, yol arkadaşımın yokluğunu ve desteğini o kadar çok hissediyorumki, keşke birlikte yürüdüğümüz zamanlarda ona varlığının önemini anlatsaydım diyorum

    sekiz yaşında ve aşıksanız hayat ne kadar güzel di mi?
  • süper çizgi filmin süper karakteri. ayrıca yozlaşan değerler, aile yapısı, toplumsal yapıdaki değişiklikler üzerine eleştirel bir bakış olarak okunabilecek olan bir çizgi film. çocuksu düşler, aşkın o saf hali, beklentisi,tükenmezliği belki de en çok 8 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatılabilirdi. sabah tutkum.
  • hayatın güzel, kötü, saf ve acımasız yönlerinin her birini gözler önüne seren çizgi film..

    başrol cedric in... sarı saçlı, aşık çocuk.. chan adındaki sevdiği kızı elde etmek için her şeyi yapan bir aşık çocuk.. birçok bölüme "chan in beni sevdiğine eminim...." gibi gereksiz ama bir o kadar da kendinden emin bir ifadeyle başlayan umut dolu çocuk.. belki hiçbir zaman chan onu sevmedi, hep arkadaşı olarak gördü.. bir gün o sarı saçlı ufak çocuğun ufacık kalbini paramparça edecek.. başka birine gidecek, başka birini sevgili olarak görücek ve cedric i her zaman kendine aşık bir ilk okul arkadaşı olarak hatırlayacak.. ama bunun hiçbir önemi yok.. çünkü önemli olan kısmı cedric her bölümde ısrarla vurguluyor... 8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel..

    cedric in büyükbabası.. hayatının son günlerini torununa psikolojik olarak destek olmakla ve ölümü bekleyip marta sına kavuşmayı hayal etmekle geçiren dünyanın en iyi büyükbabası.. bugün izlediğim bölümde bir sahne vardı ki asla unutmıycam.. gerçekten pokemon daki pikachu ile ash in ayrılık sahnesinden sonra beni en duygulandıran çizgi film sahnesiydi... sahne şöyleydi;

    --- spoiler ---
    noel günü büyükbaba elindeki fotoğraflarla, yüzünde dünyanın en mutlu ifadesi ile ailesinin yanına geldi.. fotoğraflarda büyükbabanın kızı -yani cedric in annesi- ve karısı -yani cedric in büyükannesi- marta başrollerdeydi. eski günlerden kalan tek anıydı o fotoğraflar... ama anne ve baba, büyükbabanın bu teklifini "off baba, o resimlere her gün bakıyoruz.. baydı artık.." diyerek reddettiler.. cedric de bakmak istemedi.. büyükbabanın yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden okunuyordu.. "peki o zaman madem, ben uyumaya gidiyorum" dedi ve gitti...

    ardından büyükbaba, chan'in ailesinin noel gecesi için yapılacak eğlence partisine katılmak istemedi. parti de aslında kalabalık değildi.. cedric, annesi, babası, büyükbabası, chan, onun annesi ve babası... partide 7 kişi olacaktı yani..anne ve babalar eş, chan ile cedric eş.. bir de büyükbaba.. büyükbaba fazlalık gibi değil mi?? evet bana da öyle geldi.. ona da öyle gelmiş olacak ki katılmak istemedi..

    cedric 8 yıllık hayatının en güzel gününü yaşadı o partide.. chan onu öptü, o chan i öptü.. birbirlerine hediye verdiler.. ve içinden "keşke büyükbabam da burda olsa ve benim bu mutluluğumu görseydi.." diye geçirdi.. anne ve babası da çok mutluydu partide..

    oysa büyükbaba, evde tek başına televizyondaki sıkıcı noel programlarını izliyordu.. yüzünden anlaşılıyordu sıkıldığı.. "ahh dedi.. keşke o partide 8 kişi olsaydık... "

    televizyonu kapattı.. o sırada içeriden bir ses geldi.. kalkıp bakmak için içeriye yöneldi, gördüğü şeyler karşısında hayrete düştü yaşlı adam... karşısındaki marta ydı.. yemek sofrasının başına oturmuş, onu bekliyordu... öldüğü zamanki gibi gencecik ve çok güzeldi.. yaşlı adam gözlerine inanamadı, yanına gidip gerçek olduğunu teyit etti. birden kendisi de gençleşmişti.. eskisi gibi yorgun hissetmiyordu, tam tersine enerji doluydu.. dans etmek istiyordu.. marta yı elinden tuttuğu gibi dans etmeye başladılar...

    o sırada çiftler de partide dans ediyordu.. 8 yaşındaki küçük adam öyle güzel vals yapıyordu ki chan i kendine hayran bırakmıştı.. "keşke büyükbabam burda bizimle, bizim kadar mutlu olsaydı diye geçirdi" içinden... ardından gece sona erdi.. küçük adamın ailesi eve döndü.. büyükbabası, sıkıcı programlarla dolu televizyonun karşısındaki koltukta uyuyakalmıştı.. rüyasında marla yla vals yapıyordu.. cedric, büyükbabasının kucağına atlayarak onu uyandırdı.. büyükbabasının yüzünde şaşkınlık - mutluluk karışımı bir ifade vardı.. şöyle dedi yaşlı adam.. "bu gece hayatımda geçirdiğim en güzel geceydi.. keşke siz de benim kadar güzel bir gece geçirseydiniz.."
    --- spoiler ---

    cedric, chan e hiçbir zaman onu sevdiğini söyleyemeyecek.. büyükbabası da hayattayken hiçbir zaman marta sına kavuşamayacak.. ama önemli olan bu değil.. önemli olan şu ki; her ikisi de hayallerinde hep sevdikleriyle beraberler.. ve 8 yaşında da olsalar, 80 yaşında da olsalar, aşıklarsa hayat gerçekten çok güzel...
  • her zamanki gibi yine döktürmüş, tombul ayaklarındaki sosis parmaklarını tek tek ısırmak istediğim miniktir

    -çen'in beni sevdiğinden eminim, öyle olmasa ona karşı yaptığım hatalar için bana o kadar çok sinirlenmezdi!
  • çizgi film karakteri, bizim evdeki tabiriyle; sarı.

    bu pezevenk bana zehir etmişti hayatımın bir vaktini. 8 yaşında romantizm peşinde koşmalar, maşuk'a küçük süprizler hazırlamalar hep bundaydı. vaktiyle kız arkadaşım gelmiş, televizyonda da bu sarı var. o zamana mahsus mu bilemiyorum ama bi' vakitler bu kalleş tüm kadınların ortak noktasıydı, nerde görseler kitlenir kalırlardı. kız arkadaşım da bozmadı geleneği tabii. o bölümde de bu yavşak coştukça coştu, chen aşağı chen yukarı, chen'len doğmuş sanki, ne maymunluklar kızı tavlamak adına. kadına çağrışımın nerden geleceği da hiç malum olmuyor değil mi sevgili okur?

    -sen bana hiç böyle davranmıyorsun.
    +ha?
    -bak 8 yaşında çocuk ne kadar ince, aşık olduğu kıza neler yaptı, nasıl peşinden koştu.
    +ya sevgi böyle mi gösterilirmiş? hem o çizgi film.***
    -öküz. beşiktaş diye kıçını yırtmayı bilirsin.
    +ama beşiktaş şampiyonlar liginde oynuyor.

    anlatamadım da hem kıza, bizim memlekete ters cedric diye. dedesi cedric'e manitasını sorar, bizim rahmetli bana ettehiyyatü'yü ezberleyip ezberleyemedğimi sorardı. büyükleri aşkla ilgili tavsiye verir, benimkiler az bi' küfret amcana derdi. ben bu adinin yaşındayken anadolu lisesi sınavlarına hazırlanıyordum lan, ne romantizmi?

    bu şartlar altında benim cedric olmam, cedric performansı vermem de pek gerçekçi olmuyor. ama gel de anlat. o da olmuyor. hıyarlısı.
  • 8 yasindaysaniz ve asiksaniz hayat cok guzeeell diyen cizgi film karakteri.
  • gece pencereden dışarıyı izlerken öykülerini anlatışına hasta olduğum safça delikanlı. aşıktır çok fena.
  • tam bir anti kahraman. ne çok yakışıklı, ne çok zeki, ne zengin, ne de yetenekli. sadece aşık.

    mutluluk, nereli olduğu tartışmalı olan chan'a bağlı. bu çok önemli. iyi bi savaş eleştirisi var burada. bu kız nereli? hiçbir önemi yok bunun işte. filmin baş karakteri de ona aşık. daha ne olsun?
  • "'uzaklar' diye bir yer var ve herkes orda." diyen minik bilge ve potansiyel seyyah.
  • zaman zaman stv'de yayınlandığını gördüğüm ve sırf stv'de yayınlandığı için beni yerlere yatıran çizgi film. ahlaki değerleri zirvede gezen "nur" saçan samanyolumuz bu çizgi filmde geçen "aşk" kelimelerini "dostluk" yapmış. 8 yaşında bebe aşık mı olur ulan diye mi düşündüler ne yaptılar acaba...
    işin ilginci atv'de yayınlanan versiyondaki aynı dublaj sanatçısı vermiş cedric isimli çocuğa sesini. atv'de "8 yaşındaysanız ve birine aşıksanız hayat çok güzeldir!" repliği, "8 yaşındaysanız ve birinin dostunuz olmasını istiyorsanız(?!) hayat çok güzeldir!" gibi saçma sapan bir hal almış.
    "64 yaşındaysanız ve propaganda yapacak bir tv kanalınız varsa, hayat yemyeşildir"
    ayrıca hakikaten de cedric'in aşık olduğu chan isimli kız ileride süper bişi olacak izlenimi vermektedir. (bkz: dost hayatı) (bkz: yürü be cedric)
hesabın var mı? giriş yap