• mö. 53 yılında romalılar ile partlar arasında gerçekleşen ikili mücadele. günümüzde harran olarak bilinen yerde gerçekleşmiştir.

    ilk triumvirate döneminde yer alan kişilerden biri olan marcus licinus crassus belki de gaius iulius caesar'ın galya'da ard arda başarılar kazandığından ötürü prim yapıp halka caka satmak adına part topraklarına doğru ilerlemeye başlamıştı. üçlü yönetim esasında galya yöresi sezar'a, verimli ispanya pompeus'a suriye civarı da crassus'a kalmıştı.

    40000 askeri ile yolan çıkan roma kuvvetlerinin aşağı yukarı 35000'i lejyonerdi. buna karşılık olan partlar mahallede sözü geçen surena'yı çağırmışlardır ki surena'da bütün aşiretini harran'a yığmıştır, yaklaşık olarak 9000 atlı okçu 1000 ağır süvari; yani cataphract.

    o zamana kadar cataphractlar ile karşılaşmamış olan romalılar bu ne amk diye süvarilere bakarlarken atlı okçular ok atmaya başlamışlardı hemen. romalılarda kaplumbağa -testudo- formuna girmişler okların bitmesini bekliyorlardı. gerçi o kadar çok ok geliyordu ki tosbağadan çok bence kirpiye benziyorlardı. oklar atılmaya devam edilirken romalılar kaçak dövüşmeyin, ütüp ütüp kaçmak yok o okunuz elbet bitecek, keyfe keder kralına değil aşiretinize gider diye bekliyorlardı. tabii surena bu durumu önceden düşünmüş olacağı için aşiretinin deve populasyonundan faydalandı develerle okçulara sürekli olarak ok yolladı. aynı anda ağır süvariler bitli piyadelerin arasına girmişler ork biçen rohirrim gibi lejyoner biçmeye başlamışlardı ki roma safları kırıldı, panik başladı.

    panikleyen romalılar düzenlerini kaybettiler ki bu durumda hem atlı okçuların hem de ağır süvariler onları keklik gibi avladı. roma ordusu'nun 20000 lejyoneri öldürüldü, 10000'i esir alındı. aşağı yukarı bir gün boyunca romalılar ok talimi yapan partların hedefi oldu.

    savaşın ertesi günü surena crassus'a görüşme önerdi ve crassus kabul etti. surena görüşme esnasında sözünü tutmadı ve roma'nın üçlü yönetimindeki mahşerin üç atlısından biri olan crassus'u öldürttü. açgözlülüğün sembolü olarak kafasını kestirdi ve boğazına kadar altın doldurttu o şekilde sergiledi.

    roma bu savaştan sonra pek çok kez ctesiphon'u işgal etmiştir, ama bu savaş bir sembol olmuştur her iki taraf için.
  • roma cumhuriyeti'nin aldığı en ağır yenilgilerden biri. mö 53'te alınan bu ağır yenilgi, hannibal barca karşısında verilen kayıpları andırıyordu. tarihçi plutarkhos'un rehberliğinde, savaşın başkomutanı marcus crassus'un gözünden bu ağır yenilgiye bakalım.

    1. crassus, parthia/mezopotamya coğrafyasına ayak bastığında 60 yaşındaydı. plutarkhos, yaşından daha büyük gösterdiğini söyler. yardımcı kuvvetler, crassus'u görünce fiziksel çöküşü karşısında şaşırır. (batıl inançların su gibi aktığı mö birinci yüzyılda, her olumsuz şey daha da kötüye yorumlanırdı.) parthlarla savaşa gerçek anlamda hazırlanmadığı söylenir. büyük ihtimalle yanındaki dalkavuklar sayesinde düşmanı küçük görüyordu. elindeki asker sayısını da net olarak bilmediği ve de bunların güçlerini tam olarak kavrayamadığı aktarılır. bu sıralarda parthlar'ın da hazır olmadığı söylenir ki plutarkhos, crassus'un bu avantajı kaçırdığını hatta parthlar'a toparlanma süresi verdiğini açıklar. crassus, ordusundaki eksikleri tamir etmezken mezopotamya'daki şehirlerin gelirlerini hesaplamaya başlar. *

    a. bu esnada yine bir kehanet ortaya çıkar ve ordunun moralini bozar: crassus, caesar'ın yanından gelen oğluyla bir tapınağı ziyaret edecektir. oğul crassus, merdivenlerde birden takılır, arkadan gelen baba crassus da bunu görmez ona takılarak, düşer. arkadaki askerler olan biteni görür ve tanrılar'ın kendilerini lanetlediğini düşünmeye başlarlar. yani seferin akıbetine duyulan kuşkular daha da artar. (antik çağ'dan bahsediyoruz. bugün bile bunlar olsa asker, ne oluyor, diye sorgular.)

    2. tüm bu olumsuz şeyler yaşanırken tek tük parthlarla orada burada karşılaşmaya başlayan romalı komutanlar ve askerler de, bu tarif edilemez düşmanı her gördüğünde daha gerilir ve açıkçası başta kurmaylar olmak üzere, crassus'a sefere başlanılmaması gerektiğini anlatılır. kahinler de seferden umutlu değildi bunu bir kez daha crassus'a ilettiler fakat crassus bunlara kulaklarını tıkadı.

    3. armenia kralı artabazes, roma'nın müttefiki, crassus'a 30 bin piyade ve 10 süvari ile eşlik edeceğini söyler. crassus'un, bu bilinmez coğrafyada, armenia'ya ihtiyacı vardı. bu teklifin, crassus'un aklındaki tüm endişeleri sildiği söylenir.

    crassus'un ve roma ordusunun ağır hezimete doğru giderken geçtiği güzergahlar görsel. artık buradan itibaren yavaş yavaş carrhae savaşı'na geçebiliriz.

    4. crassus, zeugma üzerinden fırat nehri'ni geçerken alametlerden morali bozulan (havadaki kartalın ters dönmesi vs) askerlerine bir nutuk çekti. nehrin üzerindeki köprüyü yıkacağını, öyle ki hiçbirinin geri dönemeyeceğini söyledi. (kırdığı potu duyan askerleri mutlaka "ne diyor ya bu?" demiştir. görüldüğü gibi sefere dair tek olumlu bir hareket, yapılanma yok. bilinmeze doğru, roma ordusu sürükleniyor. tüm bunlar caesar'ın başına gelseydi, carrhae hezimeti büyük ihtimalle gerçekleşmezdi.)

    5. bu nehir yürüyüşü esnasında crassus'ta en az 7 lejyon bulunur (yardımcı kuvvetleri de eklersek toplam mevcudunun 40 bin kadar olduğunu söylemek mümkün. kaldı ki, vaat edilen armenia askerlerinden bir haber yok). ilerleme devam ederken kendisini, roma müttefiki olarak tanıtan belirsiz bir kişi, crassus'a, parthlar'ın şu anda iyi bir durumda olmadıklarını söyler. yukarıda söylediğimiz gibi crassus, dalkavukların görüşlerine derhal uyardı. bu bilgiyi alınca daha cesur olur (plutarkhos, parthlar'ın her şeyden haberdar olduğunu ve de saldırmak için uygun zamanı beklediğini anlatır. parthlar'ın amacı, önden saldırıp merkezi dağıtmak ardından da ağır süvarilerle tek tek romalılar'ı avlamaktı).

    6. crassus'un rakibini de tanıyalım: surena. bu adam, parth kralı'ndan sonra en güçlü adamdı. o sıralarda henüz 30 yaşındaydı. kralın başına taç koyacak kadar büyük bir gücü vardı. büyük iskender'in komutanlarının kurduğu büyük seleukos imparatorluğu'nu öpen de kendisiydi. rakip böyleyken ve de coğrafya gibi bir avantaja sahipken bizim crassus, bilinmeze yine bilinmezlerle gidiyordu.

    7. kim olduğu belirsiz bir adamı dinleyen crassus, nehir kıyısını takipten ayrılıp mezopotamya'nın içine ilerledikçe ordusu susuz kalmaya başladı. tam bu sıralarda, müttefik armenia ordusunun yardıma gelemeyeceğini öğrendi. çünkü surena, armenia'nın üzerine başka bir ordu yollayarak onların, romalılar ile birleşmesini önlemişti. crassus ise bunu bir kenara not aldığını parthlar'ı hallettikten sonra armenia üzerine yürüyeceğini söyler. crassus ayrıca kulak kabarttığı adamın (plutarkhos barbar der, yeri gelir arap der.) bir şeyler çevirdiğini artık geç de olsa anlamış olsa gerek çünkü ordu şiddetli bir susuzluk içinde. neticede adama, ana avrat söver adam da yaptıklarından emin bir gece yarısı roma ordusundan ayrılır.

    savaş başlıyor.

    8. (mö mayıs 53'teyiz) düşman artık kendisini gösterir. crassus'un yine mor askeri kıyafetini giyeceği yerde siyah (matem) elbisesini giydiğini öğreniyoruz. böyle bir durumda, batıl inançlara bu kadar düşkün bir toplumda, askerin psikolojisi dumura uğrar. crassus düşmanı görünce ilk olarak ne yapacağına karar veremedi. merkeze kendisi geçti. kanatlardan birini genç oğluna *, diğerini ise gaius cassius longinus'a emanet etti.

    hatalar zincirine detaylıca bakalım.

    * crassus, ufak bir nehrin yanındayken ordusunu dinlendirmez. zaten yorgun olan ordu, su içmeye ve dinlenmeye vakit bulamadan muharebeye katılmak zorunda kalır.

    * crassus, genç oğlunun savaşma isteğini görünce çabuk gaza gelir. halbuki ordusu, hem yorgun hem de susuz (muhtemelen de aç). dedik ya, crassus çabuk gaza gelen bir adam. burada kalbi, mantığını köreltti.

    * surena'nın gizlediği askerlerin farkında olmadığı da açık. büyük ihtimalle sağlam bir muharebe alanı keşfi de yapılmamış.

    * surena'daki toplam asker sayısı 11 bin. crassus'ta yaklaşık 40 bin. ordusunun, düşmandan sayıca fazla olması sakıncalı bir durum.

    * muharebenin kırılma anlarından biri kuşkusuz parth okçularının kalitesidir. romalılar ilk olarak testudo ile bu oklardan korunduklarını sanırlar fakat bu oklar (plutarkhos'a göre iskitler'de olduğu gibi) çok uzun ve kavislidir. roma kalkanlarını deler geçer ve roma ordusu da buna inanamaz. ordudaki ara açılır ve disiplin bozulmaya başlar. zaten bozuk durumda olan psikolojiye çok fazla değinmek istemiyorum. sizler tahmin edebilirsiniz.

    * bu sırada crassus, oğluna, yanında caesar'dan/galya'dan getirdiği birliklerle merkezdeki orduya yani kendisine yardımcı olmasını ister. genç crassus ise bu emri alınca yaklaşık 1500 kadar süvari ile hücuma kalkar fakat önündeki parthlar (bizdeki turan taktiği gibi) geri çekilirler. genç crassus ise bunları takip eder. yani genç crassus, parthlar'ın kucağına düşer (bu anlatım, dediğim gibi plutarkhos'a göredir). kucağına düştükleri ise korkunç cataphract'lardı. bu ağır süvariler, çıkardıkları toz bulutları içerisinde romalılar'ı adeta ezdiler. parthlar zaten ölmek üzere olan genç crassus'un başına keserek asıl muharebeye yöneldiler.

    * baba crassus'un, oğlundan haber almak için birkaç askerini gönderdiği anlaşılıyor. başlarda oğlunun zafer kazandığını düşünür. yine de yolladığı askerlerden doğru düzgün haber gelmemesi üzerine şüpheye düşer. ordusunu, oğlunun bulunduğu konuma yaklaştırmak için harekete geçirir. roma ordusu ilerlerken çılgınlar gibi bağıran parthlar'ı karşısında bulur. crassus oğlunun başına gelenleri anlar. anlatılanlara göre parthlar ilk önce propaganda yaparak genç crassus'un, babasından daha cesur bir şekilde savaştığını gösteren hareketler yaparlar ve de genç crassus'un kesilen başını da tüm roma ordusuna gösterirler. roma ordusunun zaten çökmekte olan psikolojisini daha fazla düşünmeyelim. plutarkhos, herkes korkudan titredi, der. *

    * crassus, son bir cesaretle ordusunu gaza getirmeye çalışır: "bu matem benimdir. gelin, hep birlikte bunun intikamını alalım." mealinde konuşur ama roma ordusu artık korkuyu içine çekmiştir. tüm alametler, kehanetler akıllara düşer. geceye kadar muharebe sürer, parthlar yine çekilir gibi yapar. crassus'un evlat acısıyla o geceyi mahvolmuş şekilde geçirdiği anlatılır. (büyük ihtimalle o gece elçiler karşılıklı gelip gittiler çünkü parthlar, genç crassus'un kesik başını babasına vermek istiyordu ya da bunu koz olarak kullanıyorlardı.)

    * gece sürerken ve de parthlar da alandan çekilmişken (uzaktan her şeyi seyrediyor gibiler) romalılar'ın güvenli bir şehre yani carrhae'ye -evet, harran'a- çekilmek istedikleri anlaşılıyor. geceden yararlanarak ağır yaralı askerler, muharebe alanında bırakılarak resmen kaçılıyor (en az 4 bin kişi olduğu söyleniyor). parthlar ise geceden çekindikleri için sabahı bekliyorlar. alana döndüklerinde çaresizce bekleyen yani kaderine terk edilmiş binlerce roma askerini telef ediyorlar, önemli gördüklerini de tutsak edecekler.

    * surena ise tüm roma ordusunu kaçırdığını düşünür, öfkelenir ve oranın yerel askerlerinden bazılarını ya da romalı esir askerlerden bazılarını crassus'un sığındığı carrhae'ye gönderir. bu gönderilenler "crassus'u surların üzerinde görünce, surena'nın bir ateşkes önerdiğini ve kralın dostu olup mezopotamya'yı terk ederlerse onlara güvenli bir yolculuk teklif ettiğini söylediler; çünkü (surena) bunun her iki taraf için de aşırı önlemlere başvurmaktan daha önemli olduğunu düşünüyordu." crassus cevap vermek üzereyken, parth ordusunu carrhae şehri önünde görünce bunun bir tuzak olduğunu anlar.

    * surena, şehri kuşatınca crassus'un askerlerine komutanlarını teslim etmelerini söyler. askerler bunları düşünürken crassus, kendisine sadık askerlerle gece vakti şehirden kaçar. crassus'un yanındaki andromakhos (anlaşılan bir parth ajanıydı ya da sağlam bir roma düşmanıydı.) rehberlik görevini üstlenir, gece karanlığında crassus'u ve takipçilerini sağa sola götürerek yavaşlatır. andromakhos'un bir şeyler karıştırdığını anlayan longinus (crassus'un en iyi kurmayı, muharebede kanatlardan birini yönetmişti.) tekrar şehre döner.

    * iyice kapana kısılan crassus'u bu sefer elinden kaçırmak isteyen surena, bazı romalı esirleri salarak önce iyi niyet gösterisi yapar. crassus'un bunu yuttuğu anlaşılıyor. etrafının çevrildiğini gören crassus'a, surena'nın bizzat görüşmek istediği anlatılır. crassus bunu da onaylar (zaten yapacak bir şeyi de kalmamış gibiydi). surena elini uzatır, cesurca savaştığını, artık iki müttefik olarak devam etmek ve de roma'ya sağ salim dönmek istiyorsa uzattığı elini, sıkmasını ister. crassus'un bu el sıkışmaya gönülsüz olduğu söylense de romalı askerler bir an önce el sıkışmasını isteyen tezahüratlar yapar. yanındaki kurmaylara, mecburen el sıkışmaya gittiğini söyler (hani teslim olmadım, tarih böyle bilsin demek ister gibidir).

    * surena'ya doğru yürümekte olan crassus, rakibinin onu at üzerinde karşıladığını görünce kendisine derhal at getirilmesini emreder. görüldüğü üzere surena, crassus'u ve roma'yı aşağılıyordu. parthlar, bu at olayına sinirlenir. crassus zar zor ata biner, arbede yaşanır fakat crassus'un şansı yoktur. bir parth askeri tarafından öldürülür. (plutarkhos ölümü konusunda net konuşamıyor. yerde yatarken -henüz sağken- başının kesildiğini söyleyenler de vardır, der.)

    * carrhae savaşı'na birkaç gün daha eklenirse roma kaybı 30 bindir. 20 bin ölü, 10 bin esir.

    * surena, o sıralar armenia'da olan krala crassus'un kesilen başını ve elini yollar. armenia kralı da, parth kralına, kız kardeşini vererek bir bakıma diyetini öder. romalılar, en önemli tampon bölge olan armenia'yı da kaybetmiş olur.

    not: carrhae muharebesi'ni en iyi anlatan video historia civilis'de.

    gaius julius caesar, bu yenilgiyi unutmamıştı, parthia üzerine yürüme planları yaparken mö 44'te suikasta kurban gitti. oğlu augustus göreve geldiğinde, bu utancı temizlemek için yoğun bir şekilde çalıştı. tiberius'un doğu'daki başarılı seferleri armenia üzerinde hakimiyet kurulmasını sağladı ve de parthlar, augustus'a iyi niyetlerini sunarak esir roma askerlerini, kartal sancaklarını geri verdi. augustus'un en mutlu olduğu anlardan biriydi. bir nevi intikam alınmıştı, üstelik savaş yapmadan.
  • roma'nın parthia karşısında hezimete uğradığı savaş.

    crassus'un kibri taktik yanlışları ve surena'nın süvariyi atlı okçuları iyi kullanması(normal olarak) savaşın sonucu belirleyen etkenler olarak görülüyor.

    rivayete göre esir alınan romalılar bugünün türkmenistan sınırı diyebileceğimiz sınır boyu margiana'ya götürülüp partlar için savaştırılmış. hatta daha da ileri gitmişler. çin kayıtlarında da bu savaşçılardan bahsedilir.

    bugün çin'in likya bölgesinde kafkas* tipi insanların(benzeyen) bulunduğu söylenir. merak edenler internette liqian people diye aratabilirler.
  • spartacus isyanını bastıran romalı general marcus crassus'un sonunu getiren savaştır. ordusu yok edildikten sonra teslim olmuş ve ardından boğazına eritilmiş altınlar dökülerek öldürülmüştür.
  • crassus'un en güvendiği adam ve müttefiği olan ariamnes'in partların casusu olması bu savaşın ilginç yönlerinden biridir. sefere çıktığı sırada ermeni kralı artavasdes çöllerle falan uğraşma gel bizim buralardan iran'a dalalım ben de sana 30 bin asker vereyim demesine rağmen crassus bu teklifi sallamamış ve ariamnes'in partların ordusundan cacık olmaz, aslansın kaplansın gazıyla çöllere vurmuş ordusunu. crassus tüm bu hataların üstüne çölde bitkin düşen orduyu generallerinin ısrarla karşı çıkmalarına rağmen dinlenmelerine izin vermeden direkt savaşa sokmuştur. sonuç olarak da partların kayıpları 4 haneli rakamları bile bulmazken roma ordusunun nerdeyse tamamı telef olmuş.
  • bu savaşta, başlarında general surena olmak üzere 11.000 kişilik part ordusu 42.000 kişilik roma ordusunun yarısını imha etmiş, 10.000 kadarını esir almıştır. kendi kayıpları 1000'dir.
  • carrhae veya harran savaşı.

    dünyanın en doymaz ve hırslı adamlarından biri sayılan marcus crassus, iran'ı fethederek nam salmak ister. ancak parthlar roma ağır piyadesinin karşısına okçu atlılarla çıkar. kısa sürede roma ordusunu ezip geçerler.

    crassus yakalanır ve boğazına erimiş altın dökülerek öldürülür. (altının erime sıcaklığı= 1064 c°)

    savaşın bir diğer garip cilvesi ise romalıları imha edip görülmedik bir başarı kazanan parth kumandanı surena'nın kral tarafından öldürtülmüş olmasıdır. zira surena, kral için bir tehdittir artık.

    eee...tasavvuf büyükleri ne demiş?

    "hırsın sonu hüsrandır"

    savaşın temsili videosunun linki bu:

    https://youtu.be/znnvsm8bzk8
  • geçmişten günümüze tarihin tozlu sayfalarını çevirerek gelirsek, kitabımızın her sayfasında savaşların olduğunu görürüz. hiç şüphesiz tarih yapraklarının yarıdan fazlası savaşlar ile ilgilidir. savaşları tek tek incelersek hepsinin ayrı bir hikayesi olduğunu görürüz. bu savaşlara yön verenler rakiplerini önce masa üstünde yenmeye çalışır, stratejisini buna göre yapar. bunu yaparken de her yol mübahtır. çünkü savaşın bir kuralı yoktur. iyi bir plan ve strateji, askerlerin kullandığı silahtan daha güçlü ve yıkıcı olabilir. ve çoğu zaman zihinlere hükmetmek, rakibin kafasını karıştırmak en büyük silah olabilir, daha savaş başlamadan ya da savaş anında da rakibinize psikolojik üstünlük kurarak rakibinizi alt edebilirsiniz. işte bu yazıda partların meşhur carrhae savaşında romalılar'ı nasıl psikolojik olarak yıprattıklarını ve acı bir mağlubiyet tattırdıklarını anlatacağım...

    ilk önce savaş öncesi duruma göz atalım. partlar doğu'da dicle ve fırat nehirlerinin hemen hemen kontrolünü sağlamışlar, ipek yolunu ele geçirmişlerdi. ekonomik olarak güçlü bir duruma gelmişlerdi. roma ise zaten süper bir güçtü. kendi içindeki isyanları bastırmış ve düzen sağlanmıştı. sezar, pompey ve crassus üçlü ittifağa girişmişti. crassus spartacus isyanını başarılı bir şekilde bastırmıştı. aynı zamanda roma'nın önde gelen zenginlerindendi. hiç şüphesiz spartacus'e karşı kazandığı zafer, onu sadece zengin olmasıyla değil askerî anlamda da saygı duyulmasını sağlamıştı. ayrıca iki devlette ermenistan konusunda da ciddi bir psikolojik savaş veriyordu. ermenistan sorunu iki devlet için bir gövde gösterisi idi. her ikisi de ermenistan üzerinde hakimiyet kurmak istiyordu. en sonunda ermeni kral roma'dan yardım isteyince savaş kaçınılmaz oldu. ama bu savaş crassus için politik olmaktan çok ekonomikti. çünkü zengin crassus gözünü doğunun yani partların zenginliğine dikmişti.

    crassus, crassus... roma'nın en zengin adamı. servetine servet koymak için yönünü part topraklarına çevirdiğinde onu karşılamak için hazır olan biri vardı: surena. surena'da crassus gibi zengindi. geniş topraklara sahipti. partların kraldan sonra en güçlü kişisiydi. gelin ünlü romalı tarihçi plutarch'ın surena hakkındaki betimlemesine bakalım,
    "cesaret ve yetenekte, boy ve kişisel güzellikte eşi benzeri yoktu. bin develik konvoyu, zırhlı bin atlı ve daha da fazla sayıda hafif silahlı süvarisi vardı. dahası, tacı part kralının başına geçirmek gibi kadim ve kalıtsal bir ayrıcalığın da tadını çıkarıyordu. ve o sırada henüz otuz yaşında olmamasına rağmen, basiret ve sağduyu konusunda en yüksek itibara sahipti."
    crassus rakibini hafife almamalıydı ve dikkatli olmalıydı çünkü rakibi de keza güçlüydü.

    roma ordusu oldukça iyi eğitimliydi, disiplinliydi. lejyonlar kuşatma anında kaplumbağa¹ dizilişi yapıyordu. her arazide savaşabilecek şekilde eğitiliyorlardı.
    partlar ise vur - kaç taktiğini başarılı bir şekilde uyguluyordu. at üstünde ok atan askerleri vardı. part ordusu geri çekilirken, arkadan gelen askerlere özellikle suvarilere at üstünden ustaca ok atıyorlardı. ayrıca yine at üstünde mızrak kullanan ve "part katafraktı"² denilen ağır zırhlı süvarileri vardı. şunu da ekleyelim, partlar develere yükledikleri oklarla savaş meydanına tedarik yapıyorlardı.

    partlar 9.000 atçı okçu ve 1000 katafrakt atlısı vardı. roma ordusunda ise 30.000 ağır piyade, 4.000 hafif piyade ve 4.000 süvari idi.
    tüm "sayısal" şartlar roma'nın yanındaydı. yani roma ordusunun "kılıcı", partlar'dan daha fazlaydı. crassus hayatına mal olacak olan topraklara doğru para hırsı ile yol alırken ordusunun sayısına güveniyor olmalıydı. crassus'un atladığı önemli bir şey vardı; partların rakibi yormaya yönelik stratejisi. partların stratejisi roamalıların kılıcından daha güçlüydü.

    crassus önce partların barış tekliflerini geri çevirmişti. roma'da çoğu kişi bu savaşı gereksiz buluyor ve crassus sert bir şekilde eleştiriliyordu. o zamanlar kış şartları hâkimdi. crassus önce brundisium limanına geçti. gemi ile suriye'ye geçmeyi planlıyordu. ne var ki fırtınada gemilerin bazıları battı ve bazı askerleri kayıp verdi. bu yaptığı oldukça büyük bir hataydı. orduyu galatya'ya çıkardı. bu bölge günümüz eskişehir ve ankara dolaylarını kapsıyordu. crassus partların batı şehirlerini aldı ve garnizon kurdu. aslında crassus bu bölgede savaşarak ve garnizon kurarak hata yapıyordu. crassus'un hedefi seleukia (antalya) üzerinden fıratın doğusuna geçmekti. romanın müttefiki olan ermenistan kralı ikinci artavesdes crassus'a daha farklı bir yol sundu. sonuçta partları ve savaşçılarını tanıyordu. partların okçu süvarileri açık alanda iyi savaşıyordu. crassus'a ermenistan üzerinden dağlardan geçmesini tavsiye etti hem böylece yardım da edebilecekti. crassus bildiğini okudu.
    eskiden pompey'in bir müttefiki olan bir arap şefi, surena tarafından romalılara gönderildi. adı ariamnes idi. crassus'a partların nerede olduğunu bildiğini ve sayıca az olduklarını söyledi. ve romalılar'ı çöle getirdi. ariamnes daha sonra ortadan kayboldu ve surena'yı romalılar'ın konumu hakkında bilgilendirdi. artık roma ordusu bir tuzağın içine çekilmişti. roma ordusu susuzluk çekmeye başlamış ve bitkin duruma gelmişti. biraz ilerledikten sonra bir pınara denk geldiler. crassus'un teğmeni cassius dinlenmeyi teklif etti. crassus acele ediyordu. yukarda dediğim gibi crassus zaman kaybediyordu ve bu rakibinin de işine gelen bir durumdu, partlar hem plan yapma hem askeri olarak hazırlanma fırsatı bulmuş oldular.

    crassus ve ordusunun üstünde en baştan beri uğursuzluk vardı. hieropolis ( denizli) tapınağına gelen crassus, burda partların okçu atlarıyla ilgili bazı söylenceler duydu. askerler korkmaya başlamıştı. subaylar, crassus'a fetihten vazgeçmesini bile söylediler. crassus askerlerinin sözünü dinlemedi. ve yine kamp yapacakları bir sırada yoğun bir yağmur ve yıldırım'a yakalandılar. yerler sırılsıklam olmuştu. çakan bir şimşek crassus'un atlarından birini korkutmuş ve bakıcısını suyun içinde sürüklemişti.

    part ordusu kendini gösterdiğinde crassus aldatıldığını anladı. partlar az değillerdi sayıları tahmin edilenden fazlaydı. iki ordu'da savaş düzeni aldı. hatta surena ordusunun görünenden daha az gözükmesi için askerlerinin büyük bir kısmını muhafızların arkasına sakladı. daha sonra partlar tüm ovayı inletircesine davul çalmaya başladılar. plutarch'ın anlatımına göre bu sesler "sağır edici, korkunç ve bir canavarın sesini andırıyordu". surena süvarilerinin zırhlarını deriler ve cüppelerle kaplamasını emretti. romalılar saldırıya geçtiler. partlar dağılarak zırhlarını açtılar. bu psikolojik taktik romalılar'ın moralini iyice bozdu. romalılar birbirine kenetlenmiş ilerliyordu. surena atçı okçularını lejyonların üzerine sürdü, ve bir ok yağmuru başladı. oklar zırhları deliyordu. o sırada develerin üzerinde ok mühimmatı yapıldı. crassus bunu görünce oğlunu yani publius'u süvarilerin başına geçirdi ve ileriye doğru gönderdi. okçu atlar geri çekilme numarasını uyguladılar. roma süvarileri onları takip ediyordu. uzun bir kovalamaca sonunda part katafraktları romalılar'ı pusuya düşürdü. romalılar yerlerinde durdular, bunun üzerine okçu atlar onları çembere alarak toz çıkardılar. romalı askerler safları sıklaştırdılar ancak önlerini göremiyorlardı. çaresiz kalmışlardı. publius saldırı emri verdiyse de katafraktlar hepsini öldürdü. crassus bunun üzerine teslim oldu.
    crassus'un en baştan zaman kaybetmesi, bir aldatılma sonucu çöle girmeleri, partların sayıları hakkında yanlış bilgilendirilmeleri, partların savaşın başında sahte zırh hareketleri hepsi roma ordusunun önce psikolojik olarak yenilmesini sağlamıştı.
    crassus'un ise ölümü ironik bir şekilde olacaktı. crassus idam edildi. altın için geldiği topraklarda kafasının içine altın eritildi. ilginçtir ki surena'da aynı yıl kral tarafından öldürüldü.

    biri roma'nın diğeri de partların en zengini olan iki kişinin savaşında, ikisinin de en sonunda ölmüş olması tarihin tozlu sayfalarında acıklı bir şekilde yazacaktı.

    ¹görsel
    görsel

    ² görsel
    görsel
    sonda ki görsel wikipedia
  • günümüz harran sınırları içerisinde yapıldığı düşünülen savaşın, roma toplumunda etkisi artarak devam eden bir şok etkisi yarattığı tartışmasız bir konudur.

    part ordusunun en az hasarla bu galibiyeti elde etmesinin; general surena'nın örgütlü ve harika işler yapabilen roma ordusunun daha önce hiç görmediği ve denenmemiş bir taktik yöntemle savaş meydanına çıkmış olması ile alakalı olduğunu düşünenlerdenim.

    iki ordunun birbirine girdiği anlarda part süvarilerinin tabanlarına ağırlık bağlanmış ipek kumaş toplarını en hızlı atların çektiği şekilde savaş alanına yayması, aradaki bağlantı kanallarının kısa süreli de olsa kesilmesi karmaşaya neden olmuş, bu ipeksi körlük ordunun direncini zayıflatarak toplu olarak infaz edilmelerinin, aşağılanarak esir alınmalarının önünü açmıştır.

    hannibal barca'nın trasimene gölü çevresinde oluşan sisi kendi lehinde ve sürpriz bir şekilde atağa dönüştürmesinde olduğu gibi, roma ordusu neredeyse bir insan vücudunun verebileceği hızlı tepkilerle oluşturulmuş bir ordudur ve ikmalin bir anlık kesintisi bile tahmin edilemeyecek boyutta kargaşayı tetiklemek gibi bir dezavantaja sahiptir.
  • mö 53 yılında günümüzdeki harran çevresinde roma cumhuriyeti ve part imparatorluğu arasında gerçekleşen sonucunda da partların zaferi ile sonuçlanan savaştır.
hesabın var mı? giriş yap