• dün twitter'da facebook skandalını ve sonuçlarını özetlemeye çalıştım ve buraya ekledim.

    bugün de fularsız entellik'te daha kapsamlı halini yazdım. acelesi olanlar aşağıdaki halini okusunlar.

    ***

    1) 2014'te ca, bir akademisyeni aracı olarak kullanarak, isteyen facebook kullanıcılarına bir anket uygulaması yükletiyor. yükleyene de 1-2 dolar para veriliyor (amazon'un mechanical turk platformu üzerinden).

    2) uygulamayı yükleyenlerin profil bilgileri zaten alınıyor. bu buzdağının görünen kısmı. aynı zamanda, o kişilerin tüm arkadaşlarının bilgileri ve "like"ları da paylaşılıyor.

    3) yani diyelim benim olaydan haberim yok, kimseye yetki metki vermedim (fi tarihinde imzaladığım kullanıcı sözleşmesi dışında). sırf arkadaşım bir uygulama indirdi diye, fb tarihçem, hayatımda adını duymadığım bir şirkete satılıyor.

    4) ca, alt tarafı 800 bin dolar harcayarak, sadece uygulamayı indiren yüzbinlere değil, tam 50 milyon kullanıcıya erişmiş oluyor.

    5) fb bir süre sonra, "arkadaşlarının profil bilgilerini 3. parti uygulamalarla paylaşma" özelliğini kapıyor, şikayet eden internet hakları cengaverleri sayesinde. ama iş işten geçmiş, ca o bilgileri çoktan toplamış, davranışlarınızı inceleyip siyasi reklam modelleri oluşturmuş.

    6) o noktada facebook diyor ki "bu topladığın bilgileri sil". bunun için bir dava mava açmıyor, alt tarafı email atıyor. ca cevap veriyor: "ne bilgisi? şaka şaka, sildim bile". ca tabii ki silmiyor. fb da bir kanıt aramıyor zaten, konu kapanıyor.

    7) kanıt aramadığı gibi, bilgisi bu yolla paylaşılmış kullanıcılarına bir uyarı bile göndermiyor. zaten -teknik olarak- kullanıcılar onca ayarın ve sözleşme sayfasının arasında bir yerde bu dolaylı paylaşım hakkını kabul etmişler.

    8) peki ca o bilgilerle ne yapıyor? bilgilerin asıl önemi, ellerindeki psikolojik seçmen modelini optimize etmek. yani 50 milyonluk veri seti, training set olarak kullanılıyor. bu sayede ilerdeki projelerde daha başarılı olacaklar. nitekim yeni veri bulmak kolay.

    9) bu geliştirilmiş modeli ve -bir ihtimal de 50 milyonluk veri setini- 2015 brexit ve 2016 trump seçim kampanyasında kullanıyor. yeni veri bulmak kolay demiştim. zira bunları halihazırda halka açık olan başka sosyal medya bilgileriyle harmanlıyorlar. ve "gerçek dünyadaki" kişisel bilgileri başka yerlerden satın alıp (kredi skoru, kulüp üyelikleri, vs) devasa bir seçmen modeli oluşturuyorlar.

    10) bu model sayesinde, anahtar seçim bölgelerinde, neredeyse kişiye özel seçim propagandası başlıyor. bu ca öncesinde de vardı, obama da kullanmıştı, hillary de, ama bu kadar sofistike değildi.

    11) ve bu propaganda, tabii ki facebook'un kendi reklam platformu üzerinden dağıtılıyor. yani fb hem bilginin paylaşımını, hem de o bilgiyle optimize edilmiş reklamın bize ulaşımını kontrol ediyor.

    12) şimdi muhtemelen siz sanıyorsunuz ki, ca'in bu modeli, iki parti arasında kalanları tespit edip onlara yoğunlaşan reklamlar için kullanılıyor. çok daha sofistikeler halbuki:

    13) mesela muhafazakar, az eğitimli, paralı ve aşırı aktif bir grup belirliyorlar. sonra bunlara, tam da gıcık olacakları bir dizi reklam sunuyorlar. bu reklamlar gerçek gözüküyorlar ama diğer partinin pozisyonlarını abartılı biçimde destekliyorlar (straw man).

    14) bizim grup gaza geliyor, işte vay efendim silahlarımızı alacaklar, vay bu kış komünizm gelecek, vay göçmenlere bedava doğum...artık o kişinin hassasiyeti neyse. sonra bunlar panik halinde etraflarını örgütlüyorlar. al sana bedavaya grassroots hareketi.

    15) yetmiyor, ca bir yandan da karşıt gruplara moral bozucu içerik gönderiyor. mesela zencisin, oy kullansan %100 demokrat partiye vereceksin. ama ca'in modeline göre oy kullanma ihtimalin %50. o zaman da seni oy kullanmaktan vazgeçirecek, demokrasiye inancını zedeleyecek içerikler görüyorsun.

    16) işin daha da feci tarafı, bu içeriklerin çoğu başkalarına görünmüyor (dark post). eğer komşumun ne kadar uydurma içeriklere maruz kaldığını görebilsem, belki ona yorum yapıp diyalog kurabileceğim. ama mevcut sistemde, herkes kendi gerçekliğinde hapis. fb bu "atomizasyon"un sağlayıcısı.

    17) ca bu işe trump'la başlamadı. taa 2013'te kenya seçimlerine girmişler. brexit'te çalıştılar. bir çok ülkede, değişik partiler bunları işe alıyor.

    18) abd ve avrupa dışındaki yerlerde tüketici hakları, privacy filan hak getire. ne bireysel, ne de sivil toplum seviyesinde bir bilinç var. dolayısıyla o insanların kişisel bilgilerini edinmek çok kolay ve ucuz.

    19) burada tam bir araştırmacı gazetecilik örneği olarak, channel 4'un, ca ile yaptığı görüşmelerin gizli kamera kayıtları var. çeşitli ülkelerde yaptıkları yolsuzluk, rüşvet, türlü türlü seçim manipülasyonları hakkında konuşuyorlar. ukraynalı kızlar bile konu dahilinde.

    20) burada ca aslında kendi efsanesini yaratıyor biraz. çoğu analist, trump'ın zaferinde ca'in payının ufak olduğunu düşünüyor. bence de anaakım medyanın hillary'nin email skandalını işleyiş biçimi, bu tip etkilerden katbekat daha etkili oldu. ama ca kendi markasını yaratma peşinde.

    21) fb artık ca ile birlikte çalışmıyor. cuma günü ortaklıklarını durdurdular. tam da bomba gazete raporları öncesinde. ama bunun nedeni görece teknik bir neden: ca'in, akademik bir çalışma yapan adamı aracı olarak kullanmaması lazımdı. aynı şekilde ca ceo'su da göstermelik sebeplerle kovuldu, yoksa herkes neyin ne olduğunu biliyordu.

    22) fb, bu skandal yüzünden son iki günde tam 50 milyar dolar değer kaybı yaşadı. tüm türkiye'nin 1-1.5 ay boyunca yan gelip yattığını düşünün. tek bir şirketin iki günde kaybettiği piyasa değeri bu.

    23) ve bu panik esnasında, ana savunmaları şuydu: "bir güvenlik açığımız olmadı". zaten sorun da bu. keşke satış değil de açık olsaydı. skandal dediğimiz şey, aslında fb'un ve ca benzeri şirketlerin normal iş modelleri.

    24) fb, apple ve google'ın gücünü anlamak için şu senaryoyu hayal edin: ca gibi başka bir şirket, kitabına uygun olarak online davranış bilgilerinizi satın aldı. offline bilgilerle de birleştirdi. ve %98 kesinlikle sizin gay olduğunuzu saptadı. (fb sadece 20 like sonrası, birçok yönünüzü, arkadaşlarınızdan ve ailenizden iyi bilebiliyor).

    25) sonra bu şirket belediyelere gitti ve dedi ki: "bize 1 milyon dolar verin, bölgenizde kim gay, kim ateist-agnostik, kim oruç tutmuyor, kim solcu vs, hepsini size %98 doğruluk oranıyla verelim". hangi iktidar buna sırt çevirir? ve bunu bugün engelleyecek hiçbir mekanizma yok.

    26) bu senaryo, 3. parti uygulamalar hakkındaydı. daha düşük ama daha korkunç bir ihtimal: ya facebook'un kendisi bir siyasi konum alırsa? ca, fb'un sahip olduğu datanın ufak bir kısmıyla seçimlere etki etti, ediyor. peki fb, reklam ve haber algoritmalarını siyasi konumlara göre optimize ederse ne olacak? haberimiz dahi olmayabilir.

    27) belki sosyal medya umrunuzda değil. belki de "benim zaten saklayacak bir şeyim yok ki" kafasındasınız. ama sosyal medyayı kullanmasanız, hatta hesabınızı silseniz bile davranış tarihçeniz başkalarının malı olmaya devam ediyor. ve bu mal, gelecekteki davranışlarınızı da başka kanallar üzeriden değiştirmekte kullanılıyor. ca'in bir sloganı "data that drives behavioral change" idi.

    28) kaldı ki, çoğumuzun hesap silme lüksü de yok. birçok ülkede fb demek internet demek, iş demek (business manager). fb olmasa google veya apple bu rolü oynuyor. biraz daha perde arkasında da amazon var, hem alışveriş hem de cloud hizmetleriyle (aws). hepi topu 3-4 platforma göbekten bağlıyız.

    29) bu platformların, özellikle fb'un tüm iş modeli, bizi şirketlere ve siyasi partilere satmak (data mining), sonra da onları geri bize satmak (reklam). o yüzden bu konuda etik davranmaları imkansız. bu büyük bir sorun. sandık çalmaktan, sahte oy pusulasından daha global bir sorun. ve kendi kendine düzelmeyecek. büyük mücadeleler olacak, olmalı.

    30) bu konularda takip ettiğim iki hesap @zeynep ve @aral. siz de takip edin. abuk subuk uygulamalar indirmeyin. privacy ayarlarınıza bir bakın. ve en önemlisi, gördüğünüz her türlü içeriğin (organik veya reklam), dünyanın objektif halini yansıtmadığını, size özel bir şekilde hazırlandığını unutmayın.

    (ek: konunun ancak bir kısmı siyaset hakkında, onun da bir kısmı trump hakkında. ama karıştıranlar olabilir: devam eden mueller soruşturmasının bir parçası olan ve yine 2016 seçimlerinde gerçekleşen rusya kaynaklı sosyal medya projesi, bu konudan tamamen farklı. doğu avrupadaki bazı merkezlerde "fake news" üretip, çeşitli sosyal medya platformlarına reklam vermekten ibaret, daha low-tech bir oluşum o. bir de abd ayağı vardı, ki mueller bir düzine rus vatandaşına suçlama getirdi halihazırda)

    ***

    konunun google versiyonu için:
    google’a hediye ettiğim 20 milyon sayfa belge ( fularsız | medium | sözlük )
  • 50 milyon facebook kullanicisinin profil bilgilerini toplayip, trump'a meyil edebilecek secmenleri belirlemisler. bunu sirket olarak yapmak icin facebook'a yuklu miktar para vermek gerektigi icin, onun yerine bir rus akademisyen ile anlasip, akademisyenin "akademik arastirma icin topluyorum" diyerek ucuza topladigi profil bilgilerini almislar. kullandiklari yontem de hepinizin hevesle doldurdugu "hangi star wars karakterisin?" tarzi anket uygulamalari. boyle boyle binlerce kisininin karakter fotografini cikarip bunlara ozel mesajlari dayamislar. yani facebook bu sirketi yaptigi pisliklerden dolayi degil bunu yaparken kendilerine para odemedigi icin engellemis. ulan facebook, sen var ya... siz de anket doldurmaya devam edin; herkes gorsun hangi yildiz savaslari karakteri oldugunuzu.

    https://www.nytimes.com/…lytica-trump-campaign.html
  • zafer partisi
    memleket partisi
    sinan oğan
    muharrem ince

    muhalif seçmenin akp, mhp ve erdoğan’a asla oy vermeyeceğini biliyorlar.

    çözüm ne? muhalif seçmeni olabildiğince bölmek. zafer ve memleket gibi baraj altında kalacak olan partilere ve ikinci tura bile kalamayacak olan cumhurbaşkanı adaylarına oy vermeyi matah ve karizmatik bir hareketmiş gibi insanların önüne sundular. insanlar yedikleri propagandayla beraber muhalefete tepki gösterdiğini zannederken seçim gecesi tayyibin balkon konuşmasını görüp şok olacaklar ama iş işten geçmiş olacak.

    mecliste cumhur ittifakı 300 vekili geçerse tayyip sizce o ikinci turu yedirir mi size soruyorum?

    memleket ve zafer partisinin çalacağı %2-3 oy 5-6 vekilin el değiştirmesine sebep olabilir. cumhur 295 vekil yerine 301 vekil çıkarırsa göreceğim sizi.
  • kullanım şekillerinden ayrı olarak yaptıkları işe inanılmaz saygı duyduğum şirket. sürekli verinin önemi vs. söylenir durur ama çok çarpıcı bir örnek verilmez sadece teoride mümkün olduğu belirtilirdi.

    o teoride mümkün olan şeyi gerçekleştirmiş firmadır. yaptıkları analizlerle hedef kitle belirleyip bu hedef kitlenin oylarını istedikleri şekilde manipüle edebilmişlerdir. ha etik midir değil midir tartışılır ama çok başarılı bir pazarlama stratejisi olmuş. veriyi cips reyonunun yanına kola koymaktan çok daha öteye götürmüşler, ileri seviye bir sosyal mühendislik yapmışlar. hedef kitlelere gösterilen sponsorlu içerikler sayesinde seçmenlere gerek göstere göstere gerekse bilinçaltını hedefleyen paylaşımlar göstermişler. bir nevi inception yapmışlar desek yeridir. bu çalışmaya hayran olmamak elde değil. ama bir o kadar da korkutucu. veri gizliliği devletler üstü bir üst kurul tarafından korunmalı. aksi taktirde kimin gözü neremize bakıyor haberimiz olmayacak.
  • çalışmalarının bir örneğini trinad'daki seçim kampanyasında görebiliriz. oradaki apolitikleştirme çalışmasıyla türkiye'deki muharrem ince ile oy bölme işi çok benziyor.

    trinidad örneği
  • bu adamlarin yaptiklari sadece facebook'un sundugu imkanlarla bir işler yapmak.. facebook'un sahibi değiller, instagramin, whatsapp'in sahibi hiç değiller..

    ama sahibi olan birisi var üçünün de mark zuckenberg.. adam muhtemelen hepimiz hakkında, annemizin bizim hakkimizda sahip oldugundan daha fazla bilgiye sahip.. korkunç geliyor degil mi..

    daha da korkuncu hemen şimdi whatsapp'i, instagram'i, facebook'u silebilecek dirayete sahip misiniz? ben degilim acıkcası.. ne büyük bir tezgaha düştük ya kendi elimizle.. vay arkadas..
  • cambridge analytica'nın sizden istediği şudur;
    oy vermeyin, protesto edin, ince'ye oy verin, oğan'a oy verin, bakın onlar çok güzel insanlar, kılıçdaroğlu tükaka, kılışdar çok kötü, başka adam yok, en iyisi oy vermemek, ince bu rezil ortamda doğan bir güneş gibi, gerçek ulusalcılar kılıçdara oy vermez, gerçek atatürkçüler ince'ye oy verir, en milliyetçi adam oğan'a oy vermelidir, oğan adam gibi adamdır...

    tüm bu düşünce kalıpları tek bir yere çıkar; muhalefet bölünür akepe iktidarda kalır.

    gençler, inceciler, oğancılar,
    şunu asla unutmayın;
    bu seçim normal bir seçim değil, normal bri seçimde her grup/parti/ittifak, bir şeyler vaad ederek sizden oy ister. iktidar ise 'bunlar' diyerek sadece muhalefete çamur atarak sizden oy istiyor, sürekli muhalefeti karalıyor, tek yaptıkları muhalefete ağır iftiralar atmak, muhalefete çamur atmak, yalan söylemek.. normalde liderler bir ekranda bir araya gelir ve aynı soruya cevap verirler, siz 20 yıldır bunu göremiyorsunuz, bakın daha da önemlisi; her seçim öncesi ulaştırma adalet içişleri bakanı istifa eder ki seçime halel getirilmesin seçimler düzgün yapılsın; ama bu seçimde bu 3 bakan değil istifa etmek, kendilerine oy vermeyenelere hakaretler ederek sizden oy istiyor.

    bu seçim normal bir seçim değil.

    bu seçim iktidarı devirme seçimidir. cehennemim kapılarını kapama seçimidir, ileride normal seçimler yapabilme özgürlüğünü kaybetmeme seçimidir.

    size bunları unutturmak için ellerinden geleni yapıyorlar. unutmayın bunu. unutmayın. bu seçim normal seçim değil...

    o yüzden size yapılan sürekli yalan propagandalara yüz çevirin ve iktidarı değiştirmeye en yakın adaya oy verin.

    o adaya oy verin ki, bir sonraki seçimde "ince ya, oğan ya" diyebilme özgürlüğünüz olsun!
  • kitleleri çeşitli yollarla, telkin ve manipülasyonlarla dizayn etmenin "kitabı"nı yaklaşık 150 yıl önce gustave le bon adında bir dedemiz yazmıştı; kitleler psikolojisi.

    alanında halen bir klasik olan kitabı okumayan kaldıysa, bugünlerde ve bu vesileyle okumanın tam da sırası. say yayınları'ndaki çeviri fena değil.

    yazar kısaca; çağımızın bir kitle çağı olduğunu ve onları manipüle etmenin hiç de zor olmadığını anlatıyor. kitleleri kontrol edebilen bir aygıt, dünyayı da kontrol eder... kitleler telkine aç ve açık, efsunlu bir lider veya kışkırtıcı birkaç söz onları bir yerden bir başka yere rahatlıkla savurabilir.

    t: işi manipülasyon olan bir şirket.
  • channel 4'da yayınlanan haberde, yapılan gizli çekimlerde, seçimleri kazandırmak için uyguladıkları yöntemleri anlatmışlar.

    seçim hileleri

    sonra whatsapp niye bedava,hah!
  • "cia senin boklu hesabını ne yapsın"

    cem yılmaz

    o boklu hesaplar milyarlarca dolar edebiliyormuş. amerikan başkanını bile belirleyebiliyormuş. bu olay basit bir kişisel gizliliğin ihlali skandalı değil, insanların özgür iradelerinin ellerinden alınmasıdır.

    teknolojinin kötü ellere geçmesinden endişe ederken, o teknolojiyi üretenlerin bizzat kötü eller olabileceğini hiç düşünmedik. çektiğimiz bir fotoğrafı sosyal medyaya yüklerken, hiçbir anlamı olmayan like sayıları için kişisel bilgilerimizi sattığımızı anlayamadık. sosyal medya şirketleri için karın tokluğuna çalışan köleleriz.

    işin ironik kısmı; bu girdi'yi yine bir sosyal medya şirketini kullanarak giriyorum ve hiç para ödemeyeceğim. teoride; ekşi sözlük'e gönüllü olarak içerik sağladığım için, ekşi sözlük de bana para ödemeyecek. ancak benim girdimi yayınlayarak oluşturduğu içerik üzerinden reklam geliri elde edecek. üstelik o reklamı yine bana izleterek. entry başarıyla eklendi efendimiz. kim kimin efendisi acaba?
hesabın var mı? giriş yap