• sineklerin bokla olan iliskisi bu olguyu en guzelinden ozetler.

    anladin sen onu...
  • hayat yayınlarının bastığı türkçe çevirisi o kadar rezildir ki, insan çeviriye sövmekten kitaba konsantre olamıyor!

    odtü'nün kalburüstü hocalarından raşit kaya'nın derslerinde bol bol atıf yaptığı da bir kitaptır.
  • özellikle içinde bulunduğumuz ülkenin nasıl bu hale geldiğini açıklayan bir kitabın, bu kadar az ilgi çekmiş olmasını şaşırtıcı buldum. kitapta iktidara gelmek için neler yapılması gerektiği, iktidara geldikten sonra kitlelerin nasıl kullanılması gerektiği açık bir şekilde yazılmış.

    kitabı okudukça, akp'nin bu kitapta yazan bir çok talimatı uygulamış olduğunu görmemle birlikte iktidarlara karşı bakış açımın çok fazla değiştiğini söyleyebilirim. kitaptan verebileceğim örnekler çevremizdeki insan topluluğunun psikolojisini çok güzel özetliyor:

    "kitleler hemen hemen bilinçaltı tarafından yönetilirler. eylemleri kendi iradelerinin inisiyatifinden çok ilkelliğinin etkisindedir. bir kitleye mensup olması yüzünden insan, medeniyet merdiveninden birçok basamak aşağıya iner. yalnız bulunduğu zaman terbiyeli, münevver biri iken, kitle halinde ise içgüdüleri ile hareket eden bir yaratığa dönüşmüştür."

    "kitlelerin yönelimleri ve sevgileri her zaman iyi yöneticilere ve krallara karşı değil, kendilerini her zaman baskı altında tutan zorbalara karşı olmuştur. kitleler en yüksek ve en gösterişli heykelleri her zaman bunlar için dikmişlerdir. iktidarı kaybeden zorbaların kitleler tarafından ezilmesinin nedeni de şudur; zorbanın iktidarını kaybetmesiyle artık o da kitlenin hor gördüğü ve korkmadığı zayıflar tabakasına dahil olmuştur."

    kitleler aslında çok tehlikelidirler. içine aldığı her bir bireyi eritir asimile eder ve o kitle ruhunun bir parçası haline getirir. katıldığınız eylemlerde ya da gezi parkı olaylarına katılanlar bu hissiyatı iyi bilmeleri gerekir. öyle bir durum içindeyken insan hiç bir şey düşünmez; nereye gitmesi, ne yapması, ne şekilde yapması gerektiğini düşünmez. düşünmek zorunda da değildir. çünkü kitle seni yönlendirirken, sen kendini ona teslim edersin.

    kitle içinde bir bilim adamı ile bir kara cahil arasında hiç bir fark yoktur. ikisi de kitlenin ilkelliği karşısında benliklerini kaybederler.

    eğer kendinizi bir kitleye dahil etmeyi düşünüyorsanız, artık kendinizin kendiniz olmayacağının bilincine varmanızı öneririm. siz de bilirsiniz ki kitleye dahil olan insanların düşüncelerini hiç bir zaman değiştiremezsiniz. onlar için her şey kesindir. yeniliğe açıklık yoktur kitle içinde.

    bu kitleler de çok fazladır zaten. dini kitleler, cemaatler, partiler, sendikalar, taraftarlar, terör örgütleri, halk... hiç birinin de diğerinden farkı yoktur savunduğu fikir dışında. sadece fikirler farklıdır, ilkellik ve saldırganlık hepsinde aynıdır.
  • şükrü hanioğlu'na göre ittihatçıların el kitaplarından biri olmuştur.
  • ittihatçıların bu kitaptan ciddi bir şekilde etkilendiğini türkiye'nin 1908-1950 yılları arasındaki jön türkler döneminin tarihini okuyunca anlayabiliyoruz.1900-1920'li dönemler arasında sendikalizme ve kollektivizme açtıkları savaşta,tc'nin kuruluşundaki milliyetçilik damarında,le bon'un da dediği gibi dönem içerisindeki ''millileştirme'' ve ''ortak kurtuluş'' söylemlerinde çok iyi görüyoruz,tabi birçok örnek daha verilebilir.
    bunun dışında kitap,birkaç önemli analiz dışında (kitlenin telkinle farklılaşan dinamiği,kitlenin emosyonu en uç noktalarda yaşaması,bir kitlesel önderin kitleye kitlenin rasyonalize edebileceği tarzda,yani gerçeklikten de öte bir ''kitle'' gerçekliğinde,bir şeyi ifade etmesinin gerekliliği,kitleyi meydana getiren ana merkezin tartışılamayacağı(özellikle din),tartışıldığı noktada kitlenin tamamen çözüleceği) elitist bir adamın söylemlerinden öteye geçmemektedir.bu kitabı bu kitap yapan şey ise bence özellikle freud'un kitle psikolojisi kitabında bu kitabı temel almasıdır.
  • koca bir kitaptan en anlamlı sonuç:

    ''büyük liderler bunun farkında olsalar da olmasalar da genelde insan psikolojisini en iyi bilen ve yönlendiren kişilerdir.''
  • bir başyapıt. kitle psikolojisini yeyip bitirmiş gustave le bon. adam çok sağlam analizler yapmış. keşke herkes okusa.
  • içinde bulunduğumuz koşullarda, şuanki iktidarın 14 yıldır toplumu nasıl yönlendirdiğini, kendi sistemlerini nasıl böyle güçlü kılabildiklerini anlama açısından başvurulacak temel eserlerden birisi. kitabın her satırı salt bilgi içerir.

    kitapta gustave le bon bir topluluğun zeka veya bilinç seviyesinin, toplumu oluşturan bireylerin ayrı ayrı kendi zeka veya bilinç seviyelerinden aşağıda olduğunu savunur. bu açıdan bakacak olursak basit olarak, hala nasıl bunlara inanırlar diye şaşırdığımız her olayda bu mekanizmanın geçerli olduğu savunulabilir.

    ayrıca kitabın bir bölümünde;
    "kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamıştır. hoşlarına gitmeyen açık gerçekler karşısında, sahte olan eğer kendilerini cezbederse sahte olanı ilahlaştırarak açık gerçeklere yüz çevirmeyi daha uygun bulurlar." der. bugün apaçık su götürmez gerçekler olarak gördüğümüz olaylara, o meşhur yüzde 50'nin koyu bir bağlılıkla hala nasıl karşı çıkabildiğini anlamak isterseniz bu kitabı okuyun.
  • "napolyon, devlet şurasında şu konuşmayı yapıyordu: “vende savaşı'nı kendimi katolik göstererek kazandım, daha sonra kendimi müslüman göstererek mısır'a yerleştim, papa'nın nüfuzunu yaymaya taraftar biri gibi göstererek de italya'da papazları elde ettim. eğer yahudi bir kavme hükmetseydim süleyman'ın mabedini yeniden inşa ederdim."
    gustave le bon, kitleler psikolojisi
hesabın var mı? giriş yap