• buyuk ozan. ($arkici demeye dilim varmiyo) ecnebiler onun gibilere song writer diyomus, biz sadece ortacgil diyoz. cocuklugumuzdan beri bikmadan dinliyoz, gelecek bi kac yuzyilda da bikmiycaz.
  • 96 yılında ankara konserine gelmişti.konser 3 gün ardışık ve aynı mekanda idi. yaklaşık iki haftalık harçlığıma denk üç günlük konser bileti almıştım. yurtta kaldığımdan, ve yurda giden boktan son otobüsü yakalamak için, konseri belirli bir saatte terk etmek durumundaydım. konserde de en çok merak ettiğim şarkı, 'deniz kokusu getiriyorum' adlı bir şarkı idi. bu şarkı basılı albümlerde olmadığından, kıytırık bir eski kayıt olan, kasetten dinlerdim. elden ele çekilen kasetler vardı o zamanlarda, kalitesi el sayısı arttıkça düşerdi.

    konserin ilk günü, heyecanla yanına gittim bu şarkıyı istedim. yurdun son otobüsü 10:45'te idi. benim otobüse yakalamak için, kızılay sıhhiye arasını yürümem gerekiyordu. yolu 5 dakikada koşacağımı düşündüğümden ve istediğim şarkıyı dinleme olasılığından, 5 dakika kalaya kadar bekledim. yine çalmadı, koşa koşa otobüse yetiştim.

    sonra ikinci gün, yine gittim aynı yerdeki aynı konsere, sırtımdaki son otobüsün aynı ağırlığı ile. yine şarkıyı istedim, dün de istediğimi beyan ettim. o zamanki gurur, benzeri bir takım duygudan bahsedemedim kendisine, otobüsten, parasızlıktan v.s. yine aynı şeyler oldu lanet otobüs yüzünden şarkıyı dinleyemedim.

    üçüncü gün, yine gittim yanına, abi dedim ben öğrenciyim, iki gündür şu şarkıyı istiyorum çalmıyorsun. 'olur mu çaldım yaa' dedi. kaçta çaldığını sordum, saati söyledi. abi dedim benim otobüs var, koşu var, var oğlu var. üçüncü gün, konsere istediğim şarkıyla başladı, başlarken de, iki gündür kafmın etini yiyen bir çocuk var bu şarkıyı ona çalıyorum dedi. şarkıyı dinledim, ve son gün yine koşarak ama daha mutlu otobüse yetiştim. böyle de güzel bir insansın sen.
  • o kadar amca ki, sahneye cikip gitari eline aldiginda yakin gozlugu takiyor. her an bulmaca cikartip cozecek diye cok korkuyorum.
  • üç çeyreğe bir kala, bugün 74 yaşına basan yaşayan efsane müzisyen.

    kısaca hayat hikayesi
    kariyerinin ilk yıllarından basın arşivi

    fikret kızılok ile birlikte yaptıkları şarkılar bir dönem hep yan yana anılmalarına sebep oldur, ne de güzel olur, şarkılar 1984 yılından:

    nereye sokağı
    olmasın varsın
    katerina

    birlikte katıldıkları her programda bir çocuk şarkısı seslendirdikleri trt programı "büyükler için çocuklar şarkıları"na evrilir:

    "yaşlı gözlerle bana gelip sakın üzülme yavrum
    böyle büyür insanlar; ağlamak çare değil
    zaman değirmenini durdurmak kolay değil"

    sözleri bu albümden: büyükler için çocuklar şarkıları

    trt günlerinden kalan video kayıtlardan biri ilhan şeşen (evet, saçlar) ile birlikte trt'de söylediği şık latife şarkısı. 1988'ler.

    bülent ortaçgil & ilhan şeşen (gündoğarken) - şık latife

    1990'dan bir ortaçgil konser kaydı, bir meddah gibi sahnede tek başına bir sandalyede ve elinde enstrümanıyla:

    beşiktaş abbasağa parkı

    elbette yıllar içinde ortaçgil denilince akla gelen en bilindik şarkıları birbirine eklenir:

    bu iş çok zor yonca
    benimle oynar mısın
    sensiz olmaz
    olmalı mı olmamalı mı

    o yılların en bilinen dizilerinden süper baba'da da görünür ortaçgil. ona şarkı beğendirmeye çalışan (fiko'nun kızı zeynep ve arkadaşları) bir grup genç tarafından otorite olarak gösterilir. bol bakışmalı günümüz dizilerinin entrika müziği yerine yaklaşık üç dakika boyunca müzik, armoni ve grup olma hakkında bilgiler verir. bu diziyi izleyen genç, müziğe meraklı insanlar yıllar sonra birer müzisyen olarak ona eşlik edecektir:

    süper baba / ortaçgil sahnesi

    2000 yılında yayınlanan "şarkılar bir oyundur (bülent ortaçgil için söylenmiş bülent ortaçgil şarkıları)" albümünde sezen aksu, zuhal olcay, mavi sakal, erkan oğur, leman sam gibi müzisyenler ortaçgil'in şarkılarını seslendirir.

    bu albümde yer alan, beyaz tenli omuzlarına kırmızı saçları değen, henüz ikinci albümünü taze yayınlayan şebnem ferah, şimdinin türk rock müziği kraliçesi, ozanın değirmenler şarkısını seslendirir.

    şebnem ferah - değirmenler

    bu şarkıda,
    "zaman düşer ellerimden yere,
    oradan tahtaboşa"
    diye bir bölüm vardır. hep yanlış anladığımı sanır, ne demek olduğunu düşünürdüm. manası şu imiş:

    ortaçgil: "ankara'da doğduğum evde, merdiven altı bölgeye tahtaboş denilirdi. son turnede, yanımızda kamera götürerek bayağı döküman çektik. doğduğum eve gittik. ulus'un korunan bir bölümünde hala duruyor. karyağdı türbesinin yakınında, doğanbey sokak'ta. kagir bir yapıydı. ikinci katında oturuyorduk, çinko kaplı çıkmaları vardı, arkada bir taşlık... tahtaboş lafını anneannemden duymuşumdur en çok."
    (roll dergisi'nden, temmuz 2003/7, söyleşi: d.b.)

    linkte erkan oğur ile çaldığı, mavi kuş şarkısından yola çıkarak, teoman, ortaçgil sevgisini şarkılarına konu edip ustasını melodiler içinde ziyaret eder.

    "pek iyi olmadı şarkı en iyisi gel ortaçgil dinleyelim.
    sıcaklığını verirken sen bana, sızayım aniden kollarında..."

    teoman - mavi kuş ile küçük kız (harbiye cemil topuzlu açıkhava konseri'nden)

    birlikte kaydettikleri konserde ikisinin de diskografisindeki birbirlerine en yakışan on beş şarkıyı seslendirirler.

    bülent ortaçgil - teoman / full albüm

    birsen tezer ile düeti kimseye anlatmadım sayfaları yıpranmış, üst üste günlükler koydurur insanın göğsüne durduk yere. bir önceki neslin iki yabancısıdır. "birlikte ama yalnız" değillerdir de, "birlikte ama çözülemez"lerdir... "çöz beni", diyerek seslenirler karşıya.

    bülent ortaçgil & birsen tezer - kimseye anlatmadım

    bir başka efsane mazhar alanson'a konuk olduğu programda, "ben gitar müziğini the beatles'tan öğrendim ve onların o dönem bütün şarkılarını çalmaya uğraştım, beni geliştirdi." der.

    mazhar alanson ile / konuk : bülent ortaçgil

    denize doğru alıp götürür bozburun'daki, şarkı şarkı duvarlarını, pencerelerini, panjurlarını yaptırdığı evine misafir eder: buyrunuz

    40. sanat yılı vesilesiyle sezen aksu, tribute albümünde de söylediği yüzünü dökme küçük kız şarkısını döktürür.

    sezen aksu - yüzünü dökme küçük kız

    50. yıl özel konseri'nde de yine bol cümbüşlü kalabalık bir müzisyenler ekibi eşlik eder ona. konserin sonunda
    benimle oynar mısın'ı seslendirirler.

    geçen seneki röportajlarından biri, kıraathane istanbul edebiyat evi'nde, ayşen güven ile söyleşisi, sanatında ellinci yılı devirmeye dair : yarım asır bitti, oyuna devam

    yavuz çetin ile birlikte 1995 yılında katıldıkları rokoko programı olsun son link de, yavuz çetin'e sevgiyle... oyuncak dünya'dan, benimle oynar mısın'a, müzisyeni oynamaya...

    rokoko

    nice yılları olsun,
    ortaçgil'i sever misiniz öyleyse devam
    oyuna devam

    debe editi: bu akşam (2 mart 2024) milyon performance hall istanbul'da konseri var ortaçgil'in belki aklı gönlü çeken olur. .
  • kendisini en son 2019’da dinlemiştim, hatta konserden önce sohbet etme imkanım da oldu, eşsiz bir gündü.

    14 şubat için maltepe belediyesi aracılığıyla canlı performansını izledim dün, o da muazzamdı. üstadı ilk kez bıyıklı gördüm, ayrıca konserin sonunda minik bir enstrümental bölüm çaldılar, orda da ilk kez ayakta gitar çalarken gördüm, bunlar da çok sevimliydi. bunun dışında, biraz yorgun gördüm. konser başlamadan konuşurken bile detone oluyordu, sesi titriyordu, eyvah dedim, şarkıları nasıl söyleyecek? neyse ki şarkılarda beklediğim şey olmadı, su gibi aktı gitti. ortaçgil’i normal bir vokal gibi değerlendiremezsin zaten, detone de olur, konuşur gibi de söyler, bunlar zaten onu o yapan şeyler. yorgun gördüm dediğime de bakmayın, adam 71 yaşına gelmiş. ama şu an ilginç bir şekilde vokal performansı, konuşma performansından daha iyi :)

    umarım en yakın zamanda tekrar konserler başlar ve izleme fırsatı bulabiliriz, ortaçgil dinlerken duyduğum hazzı çok az sanatçıda duyuyorum. iyi ki varsın üstad.
  • bu akşam kaş'ta harika bir konser verdi.

    bu konserle ilgili unutamayacağım üç detay var.

    ilki akın eldes. ortaçgil'in şarkılarına harika sololar attı. kendisini bilmemin sebebi dayımın itü'den arkadaşı olması ve facebook'ta bir ara birlikte çektirdikleri fotografı paylaşıp bundan bahsetmesi. dayıma yazdım fırsat bulursan selamımı ilet dedi, gittim söyledim.

    ikincisi saçma sapan bir tuvalet sırası olayı. ki bu başlı başına bir entry olur konserde yaşanan dumur olaylar olarak. gittim tuvalete, her zamanki gibi erkek sırası kadın sırasından daha kısa. bi tane eleman var benim önümde bekleyen. sırada mısınız dedim, yok bir kişi var çıkacak zaten gibisinden şeyler söyledi. kısa süre sonra tuvaletin kapısına yöneldi. kapıyı tıklatıp ses duymayı beklemeden kapının koluna asılmaya başladı. ben oha ya içerde biri varsa, ulan noluo iş mi bu diye düşünürken herif baya kapıyı zorlamaya çekiştirmeye başladı. içeride kimsenin olmadığını ve kapının zor açıldığını düşündüğünden olacak, kapı kolunun kendiliğinden oynadığını görünce irkildi. sonra kapı açıldı. kim çıktı? bülent ortaçgil. eleman dumur oldu, iki adım geri attı, sonra götün götün uzaklaştı telefonuyla oynamaya falan başladı. ben de nasıl olsa ben zorlamadım kapıyı diye sırada dikilirken aklıma dedemin anlattığı bi olay geldi. anlattığına göre iki çocuk bi evin kapısının önüne gelir, bi tanesi cama taş atar kırar camı, sonra da kaçar. öbürü nasıl olsa ben atmadım diye dikilir orada, evde oturanlar da pencereden bakıp bu çocuğu görünce o attı diye yakalayıp eşek sudan gelinceye kadar döverler. şimdi ben bu hikayeyi bildiğim için ben de oradan uzaklaştım, kenara saklandım. herkes bülent ortaçgil ne yapacak nasıl tepki gösterecek diye beklerken adam kafasını bile kaldırmadı, yürüdü gitti. sonra ben girdim içeri kapıyı kapattım hohahahahahaha diye güldüm içerde olan bitene. çocuğun olay mahallinden hızla uzaklaşması ve kenarda telefonuyla falan oynaması cidden komikti.

    üçüncüsü ise millet çalınmasını istediği parçaları ortaçgil'e seslenirken oldu. bir iki kişiyle diyaloğa girdikten sonra ben de bulunduğum yerden "bir tek sen yalanı!" diye seslendim. dediğimi duyup hahahoha yahu o şarkı hiç söylenir mi, öyle insafsızlık olur mu diye geçiştirdi. (yanımda da eşim vardı, iyi ki bizi görüp onunla ilgili laf etmedi.) ben bu cevap üzerine kahkaha attım, olay da bu şekilde tatlı bir anı olarak kaldı.

    konser sonrası akın eldes'i bulup dayımın selamını ilettim. sonra da dağıldık. bis olur, adettendir dedim ama olmadı. belki de seyirciler bu adetten haberleri olmadığı için yeterince alkışlamadı, ondan olmadı. ya da saat 12 olmuştu, ondan olabilir. zira amcanın kısıtlama olmasa daha çalmaya niyeti var gibiydi.
  • 4 şubat gecesi if konserini icra ettikten sonra üstadın yanında çiş yaptım lan ben. beraber tuvalete girdik. o soldaki pisuara yerleşti, ben hemen yanındaki pisuara çiş yaptım. çok heyecanlandım lan. 15 dakika önce sensiz olmaz diye anırıyordum. sonra böyle beraber işeyince çok acaip oldu. ortaçgil romantizmi filan kalmadı yani. böyle işerken arkadan iki tip "hocam valla bravo süper söylediniz" filan diyordu, ortaçgil'de " sağolun çocuklar sağolun" diyordu karizmatik ses tonuyla. ben o sırada " ulan acaba ortaçgil'de işerken yanda birinin olması gerilimini yaşıyor mudur" diye düşünüyordum. acaba gerilmiş midir lan. olm gerildiyse çok ayıp oldu herife. ben de götlüğüne uzun uzun işedim orada asdşkj. bi de bana bakıp babacan babacan gülümsedi, ben " hımmfff çok heyecanlıymış böyle ya" dedim. " ehehe evet " dedi. koskoca bülent ortaçgil'le beraber işedim lan, ölsem gam yemem.
  • "bir sevişme sonrası gibi, neden umursamaz ve yalınım; hiç bilemiyorum." (bkz: deniz kokusu)

    adamın sevişme sonrası halini tarif edişine bakar mısınız!
    ben olsam, kendi halimi tarif için "mal oldum, kaldım." derdim.
    entelektüel sevişmesi falan hep farklı abicim.
  • en sevdiğim şarkılarını sıralayacağım sanatçı.

    şu günlerde iyi gelir.

    başlamadan önce kendisi ile ilgili bir tespitim var. kimya mühendisidir ama ben inşaattan da dem vuracağım. çoğu şarkısı belirli bir formül içerir. bir kelime-cümle bulunur ve tekrar edilir. örneğin normal, olmalı mı olmamalı mı, sen sorumlusun vb.
    aynı zamanda oldukça matematiksel işlem gibidirler. bu su hiç durmaz (baraj), yolların hiç kesişmemesi şu eylül akşamı dışında (kümeler, eylül akşamı olasılığının dışı taranır), integralin alınması vb.

    şaka bir yanaysa gelelim şarkılara:
    eylül akşamı, bu su hiç durmaz, sensiz olmaz şarkılarını sevmiyorum ama bence en kötü şarkısı kediler. muhteşem bir kedi şarkısı yazabilecek biri gibi halbuki.

    benim için en önemli şarkısı light albümünden olmaz adlı şarkıdır. sensiz olmaz değil bak, olmaz. hem kendine has kelime oyunlarını barındırır, hem de neşeliymiş gibi görünen onlarca ümitsiz şarkısından biridir. kibar bir şekilde canı sıkılır bülent ortaçgil'in. pek güzel.

    bundan sonrasının tamamı sevdiğim şarkıların belirli bir düzen içinde yazılmasını içeriyor:

    ilk albümünün ilk şarkısı günaydın. şokokrem reklamı gibi iç açıcı bir şarkı. doksanlar cumhuriyeti gibi.

    bence kendine dönük olup da en ağır olan şarkısı denize doğru.

    1. şimdi biraz doksanlar soğuğu, sakin şehir anları şarkıları:

    şık latife,
    bütün sokaklarım (teoman ne ekmek ne de su gibi bir şarkı),
    değirmenler,
    gece yalanları içe dönük,
    ayrıntılar tam bir mafya filmi şarkısı. tanju okan'ın kadınım'ının bülent ortaçgil versiyonu bence. the last shadow of puppets gibi veya.

    2. biraz aşktan başka şeyler de anlatan, daha dışa dönük, dinlemesi de güzel olan şarkıları:

    bu iş çok zor yonca,
    beni kategorize etme,
    olmalı mı olmamalı mı,
    normal,
    çokturlar ama hiç yokturlar,
    uyusun da büyüsün fikret kızılok ile yazdığı bir şarkı. bana sorarsanız dalgacı bir tc özeti. ali desidero gibi bir şey.
    oyuna devam (bülent ortaçgil'in ama babacığım şarkısı, susam sokağında ayarında),
    sen sorumlusun,
    mavi kuş,
    acıtır şarkısının nakaratı inanılmaz bir ay.
    dalyan resmen geniş bir şarkı delta gibi.

    3. şimdi baştan sona azalan bir tempoyla en bülent ortaçgil bölüme geçiyoruz bence (toplumsal şarkılar harici). sakin ve hayattan:
    bir tek sen yalanı süper müzik.
    rastlantı yalanı dans edilesi.
    hiçbir zaman sözleri ve geçişleri ile çok sürprizli, sakin bir şarkı.
    sana geldim,
    bahar türküsü,
    nereye sokağı ıslık, kuşlar (iyice jöle olduk).
    benimle oynar mısın,
    suna abla (her işe gideceğim zaman veya her sabah kafam ayılmadığında dinlediğim şarkısı).
    niçin bir travis şarkısı gibi.

    son şarkı elbette bu şarkılar adam olmaz. tam bir sondaki jenerik müziği. kendisinin özeti. sakin, dalgacı, neşeli. biraz ilk mfö şarkıları gibi dağınık, sözümüz bitince nazıma sığınmadık.
  • şarkıcı değil, müzisyendir..şairdir..bestecidir..iyi bir şarkı kötü söylense bile hala iyi bir şarkıdır..basit ezgiler ile oluşan şarkılar ile büyümüş insanların anlaması çok da kolay değildir..son olarak: bu bir 'ben entelim lan!' yazısı değildir..bülent ortaçgil övmek entellik değildir..müziğe saygıdır..
hesabın var mı? giriş yap