• - oyunun, mesajı iletmede pek başarılı olmadığı kanaatindeyim. birinci yarıda uykum geldi. ikinci yarıda kamarot arif'in iki basit esprisine güldük. dünya gözüyle perihan savaş'ı gördük (müjde ar'ın rolünü çalmış).
    sanki anafikir şuydu: "hay ben böyle düzenin!.."

    - galiba daha önce konuşulmuş ama oyunda sigara içilmesi (öyle gösterme filan değil, resmen ve fosur fosur sigara içmek) nahoş.
    hayatın her yönünü yansıtmayı filan hiç zikretmiyorum (hani, yolda yürürken hiç mi karşına sigara içen biri çıkmaz, denirse..) zira bir karakterin özelliklerini illa eline sigara verip göstereceksiniz diye bir şart yok, pekâlâ başka bir şekilde hallolabilirdi (dumanı görene kadar aklıma bile gelmemişti sigara. paketi ve çakmağı gördüğümde bile. kafamda kamarot'u da turgut'u da bir yere oturtmuştum zaten. sigara içilmesi, kişilerin yerini değiştirmedi.)
    lakin midem bulandı, başım ağrıdı, tiskindim. ayıp olmasın diye çıkmadım. hem oyunculara, hem salondakilere, hem sanata.

    --- spoiler gibi değil gibi ---
    - geçim derdine düşen her kadının kendini fuhşun kollarına atması ise artık illallah dedirtiyor. bedenini pazarlamaktan başka bir yol bulunamaz mı? bu kadar aciz mi yazıcılar? her paresiz ve çaresiz kadın fuhşa mı düşmeli?
    --- spoiler gibi değil gibi ---
  • galiba en güzel tanımını bir türkmen halk şiiri yapıyor bozuk düzen'in:

    şalvarı şaltak osmanlı
    eğeri kaltak osmanlı
    ekende yok biçende yok
    yiyende ortak osmanlı
  • ne güzel bir replikas şarkısı lan bu. zerre albümünde yer alıyor.
  • bozuk duzende saglam cark olunmaz..(bkz: pir sultan abdal)
  • güner sümer in oyunu.
  • darağacı suratlı toplumun ebesi.
    ağzımın tadını bozan, devrilesi.
  • güner sümer'in 1960'lı yılların başında kaleme aldığı, özellikle ödenekli tiyatrolarımızca belirli periyotlarla sahnelenen ve naif karakterleriyle akıllara kazınan piyestir. oyun ilk kez 60'lı yıllarda şehir tiyatroları'nın kadıköy bölümünde güner sümer'in rejisiyle seyirciyle buluşmuştur. mazlum kiper, ayşegül devrim, ismet ay gibi birçok ünlü isim oyunun bu ilk rejisinde rol almışlardır.

    oyun 1998 yılında bakırköy belediye tiyatroları'nda müşfik kenter rejisiyle tekrar seyirci karşısına çıkmış ve yine birçok önemli oyuncuya olanak sağlamıştır. bu temsilin göze batan oyuncularından emre kınay, turgay kantürk, orhan kemal aydın, yonca cevher yenel ve ayşe demirel gibi isimleri es geçmememiz gerekmektedir. zira şahsıma tiyatro virüsünü bulaştıran yunus emre kültür merkezi'ndeki 18 aralık 1998 tarihli temsilin etkisi hala dün gibi aklımdadır. denilebilir ki müşfik kenter'in bu rejisi ve özellikle orhan kemal aydın ve yonca cevher yenel'in performansları piyesin yer yer tekdüzeleşen (yeşilçam sineması'na yatkın) yazılı metninin ötesine geçmiş, sahnede bambaşka bir dünya yaratmıştır.

    son olarak 2009-2010 tiyatro sezonunda yeniden şehir tiyatroları sahnelerinde denk geliriz güner sümer'in bu piyesine. ve fakat üzgünüm ki olmamış. sahne düzeninden oyuncu seçimlerine dek birçok aksaklık göze çarpmakta. özellikle oyunun taşıyıcı karakterleri ömer ve demet rollerindeki oyuncu seçimlerinde müthiş bir uyumsuzluk hakimdi. zira yine hakkı rolündeki şehir tiyatroları oyuncusu abi değil de baba hissi veriyordu seyirciye. ayrıca turgut rolünün aşırı büyük oynanması oyunun dozunu gereksiz yere artırırken ragıp rolündeki uğurtan atakan'ın hakkını teslim etmekte fayda görüyorum. kamarot arif rolü ise çok başka boyutlarda ele alınabilir, daha büyük ve karakterize oynanabilirdi.
  • pek çok ailede rastlanabilecek türde sorunları (geçim derdi, hastalıklar, çatırdayan evlilikler, ailenin geleneklerinden farklı yaşamaya çalışan bireyler vs.) fazla dramatikleştirdiklerini düşünüyorum. belki senaryodan değil ama oyuncuların olayları yansıtışından, yeşilçamvari hareketlerinden kaynaklanıyor bu durum ve gerçeklikten koparıyor insanı. oysa işlenmek istenen tüm metaforlar hayatın içindendi, karakterler de öyle; ama dediğim gibi yaratılan melodram atmosferinde kaybolmuş gibiydi hepsi. ve süre fazlasıyla uzundu, inişleri çıkışları olmayan bir oyun için üç saatlik süre gerçekten sıkıyor.
  • 2010/2011 sezonunda gün koper'i keşfetmeme aracı olmuş, istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları yorumuyla iki perde ve 2 saat 45 dakikalık süresiyle ağır ağır sinema tadında akıp giden oyun. yalnız sahne geçişlerinde sahnenin karartılması kopukluk hissi uyandırıyordu. bar sahneleri dışında karatmaya gerek yoktu bence. evin içinde gelişen olay sona ererken bahçede diğer sahne başlatılarak kurgu daha akıcı hale getirilebilir.

    dekor, özellikle bahçe giriş kapısının güzelliği ve dönemin ince detaylarını da içerecek şekilde çok başarılı olmakla birlikte çok geriye kurulmuştu. kağıthane sadabad sahnesi gibi geniş sahnelerde öndeki taşlı çorak bahçeye lüzum yok. seyircinin önünde kalan payı öyle hayal ederek bahsedip, ev ve giriş bahçesini öne alsalar daha iyi olur. benim izlediğim haliyle ön sıralar için bile oyuncular çok çok geride kalıyordu.

    konu olarak, dört kardeşin deprem sonrası yaşadıkları travma ve kasabayı terkedip yeni bir hayat kurmak zorunda kalmaları dışında oyunun sonuna kadar halledilemeyecek büyüklükte dertleri yok aslında. ama herşeyin üstüste gelişi ve kardeşlerin kendi kişisel sorunları ile keskin karakter farklılıkları da eklenince gün yüzü göremiyorlar.

    oyunculuklarda berrin koper ve selin işcan kendilerini tekrar ediyorlarmış hissi uyandırıyorlar. ya bir süre benzer rolleri kabul etmesinler ya da karakterleri farklı yorumlasınlar. ailenin babası yükünü üstlenmiş abi hakkı rolünde aziz sarvan çok sakin bir oyunculuk sergilerken, deli fişek abi turgut rolünde gürol güngör arıza karakterinin hakkını veriyor. dut gibi sarhoş enişte (ragıp) yılmaz meydaneri de dikkat çekici bir performans ortaya koyuyor. fakat oyunun öne çıkan ismi kesinlikle gün koper (ömer). ömer çok güzel bi karakter ve gün koper bu karakterin içe kapanıklığını, abilerine koşulsuz sevgisini yansıtmakta oldukça başarılıydı. kendisini sahnede ilk izleyişimdi ve son derece iyi bir ilk izlenim bırakmıştı doğrusu. zamanla oyunculuğu ve yapıyorsa/yaparsa seslendirmede kendinden çokça sözettirecek gibi.

    son olarak da klasik müzik severler için müziklerin tam bi ziyafet olduğunu belirtmeliyim.
  • oyunun afişi şu şekildedir görsel
hesabın var mı? giriş yap