• “belin iyice kalınlaşmış,” diye çıkışıyor bana antrenörüm. “ne kadar zamandır maça çıkmıyorsun sen?”
    “bir seneyi geçti,” diye yanıtlıyorum utana sıkıla. “biraz kilo aldım.”
    “belli, belli,” diye homurdanıyor. “şimdi neden geldin peki?”
    “paraya ihtiyacım var,” diyorum. “eve döneceğim ama bilet param bile yok. merak etme, çabuk form tutarım ben.”

    forma girmem her zaman kolay olmuştur. beni diğer boksörlerden ayıran en önemli özelliklerimden biridir bu. dövüşmekten nefret ettiğim için yalnızca paraya ihtiyacım olduğunda ringe çıkıyorum. tıpkı şimdi olduğu gibi. düzenli bir iş bulursam çalışıyorum, yoksa yumruk yumruğa…
    maçtan sonra akşam otobüsüne bilet alsam evdeyim sabaha. eli boş gitmek de olmaz. anneme bir şal, babama bir şapka, nişanlıma bir çanta. bunların hepsi parayla sonuçta.

    kurt gibi sırıtıyorum maça çıktığımda. kroşelerim şimşek gibi patlıyor rakibin suratında. aparkatlar nereden geliyor görmüyor bile. göremez, bir gözü ikinci raunttan beri kapalı. çok oldu onun için kıyamet kopalı. düşmemek için bana sarılıyor. “kurban olayım,” diye fısıldıyor kulağıma. “eşim doğuracak yakında; şimdi bile hastanede yoğun bakımda. para bebek için.”

    ringde birbirini döven iki yoksuluz o an. kime küfredeceğimi bilemiyorum, ilk yumrukta sendeliyor ikincide devriliyorum. kimseye yenilmeyen ben, bir bebeğin karşısında tükeniyorum.
  • adam dövmeye gidip sabahtan akşama kadar ip atlayan adamlara boksör deniyor bazı salonlarda. birkaç arkadaşım uğraşıyor bu sporla, sürekli de anlatırlar "lan dün bi çaktım rakibin dalağı hulahop gibi dört döndü" deyu ama, ne zaman izlemek için yanlarına uğrasam ip atlıyor adamlar. gönül birkaç kroşe, bir aparkat, kopan kollar bacaklar falan görmek istiyor ama mümkünü yok. hayır taşşak da geçemiyorsun adamla bi çaksa burnumla kulağım yer değiştirecek, ağzımla koklamaya başlıycam ondan sonra. ama yine de garip. ki zaman zaman bakışlarımdan anlıyor olacaklar ki; "olm ip atlamak çok faideli, acayip çeviklik katıyor" tarzı açıklamalar yapıyorlar. yemiyorum tabi ben bunları. yemem. doğama ters. hala daha çocukken mahalledeki kızlarla ip atlamayı gururuma yediremeyen adamım ben, o denli bir karizmam, öylesine taze güneş gözlüklerim var yaz kış çıkarmadığım. kaldı ki istanbul'daki kızların yarısı ile ip atlamışlığım var. böylesine bir tecrübeyle batman olup damdan dama atlamam, çıplak elle adam tokatlamam lazım gelirken, daha beni kovalayan köpeklerden kaçmayı başaramayıp lülede diş izleri taşıyorum.

    adam mı yiyonuz lan.
  • rus ressam konstantin somov'un -her şeyi göstermese de- izleyicide cinsel gerilimi artıran 1933 tarihli tablosunun ismi: görsel

    karşı koyulamaz kasları ve arkasındaki boks eldivenleri ile genç bir sporcu olan boksörün bir şeyler anlattığını anladığımız sağ elinin duruşu, sert görünüşünün ardında daha fazlası olduğunu gösterirken; yüzündeki dalgın ve yorgun ifade, izleyiciyi cezbeden kaslı vücudunu sergilemekten çok, duygularının tuvale yansımasıdır.
  • birçok sporcunun aksine zor durumda kaldığı veya zayıf düştüğü müsabakalarda tanrı'ya yalvarıp yardım dilemek yerine kollarından ve bacaklarından güç isterler. yani tek bir yerde ve tek bir olguda toplanmaya çalışırlar.
  • antreman veya maç çıkışı kapşonlu bir swearshirt giyip,kapşonu kafaya geçirip, elleri de cebe sokmazsanız, diğer boksörler toplaşıp ağzını burnunu kırıyormuş adamın diye duydum ben.
  • bende evlere siparis getiren adamlarin genel adina tekabul ediyor.

    acliktan olurken bekler durursun, bir turlu gelmez bu adam. o sirada "cok aciktim lan, nerde bu boksor, git bi bak bakalim gelmis mi" cumlesi kafada tur atar durur. cok aciktim lan.

    (bkz: gemide)
  • turist ömer serisinin ilk filminde "kavga doktoru" olarak tasvir edilmiştir.
  • aglatan bir film vardi eskiden boksor diye
  • (bkz: boksçu)
hesabın var mı? giriş yap