• bay henry rollins'in ilk deneyimi
    beyin sikici gruplar arasinda, son derece tavizsiz sert bir stilleri var
    punk ve metal'i ciftlestiren öncü ekiplerden
    bi suru thrash grubunu da etkilemisler
    sembol parcalari "rise above"
    77de kurulmuslar, 81de rollins gruba katilmis ve damaged isimli en onemli albumlerini kaydetmisler, dagilmalariysa 1986 yilina denk geliyo..
  • punk tarihinin en sert ve en başarılı gruplarından biridir. şahsen black flag'e oranla daha çok sevdiğim the clash, wire, hatta minutemen gibi gruplar bile black flag'le karşılaştırıldığında pop gibi kalır; black flag'ın müziğindeki agresyon ve öfke ancak the exploited veya minor threat ile kıyaslanabilir. grubu merak edenlere rahatlıkla önerebileceğim tek parça komik ve ironik sözlere sahip, oldukça dinlenir havadaki tv party olacaktır. en güzel albümleri içinse (bkz: damaged).
  • black flag'i müzik tarihinde yeri en sağlam bir kaç gruptan biri olarak göstersem abartmış olmam. black flag'i gelmiş geçmiş en değerli bir kaç gruptan biri olarak göstersem de abartmış olmam.

    albümlerindeki radikal söylem ile 'sadece müzik'ten daha fazlasını vermeyi vaad eden ve beceremeyen grupların yayılmış oldukları pofuduk koltuğun yanı başındaki rahatsız iskemleye oturtuyorum black flag'i ve buna rağmen daha heybetli görünüyorlar gözüme. greg ginni egoist ibnenin teki olarak okuyabiliriz yahut henry rollinsi dövmeli, ağzı laf yapan bi piç. yine de black flag'in büyük plak şirketlerinin perifersinde kendi elleriyle yarattığı bağımsız bölgeyi görmezlikten gelemeyiz. yalan değil; grubun 1978'den 1985'e değin aralıklarla (mca ile uzunca süren dağıtım anlaşmazlıkları nedeniyle konser vermeleri ve kayıtlarını satışa sürmeleri yasal yolla engellenmişti. everything went black üzerinde grubun ismi yazmayan bir kapakla basılmıştı) sürdürdüğü amerika turları, sst records ve ray pettibon'un ellerinden çıkma mütiş artwork'ler ve flyer'lardan önce bağımsız müziğin kitlelere ulaşma şansı yoktu. dc'den, boston'dan, herangi bir ortabatı şehrinden yahut san fransisco'dan onlarca grubu bitmek bilmeyen enerjileri ve iş ahlakıyla etkileyen gruptu black flag. amerikan müzik tarihinin 1979'la 85 arasındaki tuhaf biçimde unutulmaya çalışılan gri alanının en siyah tonları black flag ve peşinden sürüklediği hardcore gruplarına aitti.

    flag'in my war ile başlayan süreçle birlikte hardcore yaptığını söylemek güç. dağılana kadar yaptıkları şey başka bir şeydi; metal deyin, başka bir şey deyin, deneyseldi en nihayetinde. grubun hardcore'dan ve scene'den tiksinmesine yol açan tek şey ginn'in egosu değildi kuşkusuz; diğer elemanlar da akıma ilgilerini çoktan kaybetmişlerdi ve 78'den itibaren, değişen onca üyeye rağmen flag'in bir metal tarafı zaten mevcuttu. dediğim gibi, my war sonrası dönem başka bir şeydir. process of weeding out örneğin; ginn artık rollins'e bile gerek duymadan enstrümental bir albüm yapmıştır. yahut slip it in, family man, loose nut albümleri: metal adına bugüne değin dinleyip de sevebilmeyi başarabildiğim tek tük kayıtlardan. 80'lerin bağnaz (günümüze yaklaştıkça iyice bağnazlaşacaklardı) hardcore camiasına hardcore bir tavırla fak yu'yu çekip deneyselliğe girişmeleri ise hem hardcore'un dar sınırları göz önünde bulundurulduğunda doğal, hem de sittin senedir aynı şarkıları yapan old school romantiği hardcoreculara baktığında en saygı gösterilesi hareket.
  • müzik; duyguları ve düşünceleri, dağınık yahut düzenli bir sesler bütününe dönüştürme eylemi değil midir her zaman? ancak müzik bundan daha fazlası da olamaz mı kimi zaman? bu sesler bütününün olabildiğince fazla ruha ulaşması mıdır müzisyenin esas amacı yoksa bizzat o bütünü üretme eyleminin kendisi midir hedeflenen? bunlar müziğe dair bir kaç can alıcı soru ve bunlara cevap verme istikametinde, black flag kimliğinde billurlaşan american underground değerli görünmüştür bana.

    müziği, içinden doğduğu üretici süreçlerden -yani müziğin kim tarafından, ne vesait aracılığıyla, hangi biçimlerde üretilerek dağıtımının ne gibi kanallar yoluyla yapıldığından bağımsız biçimlerde incelemek mümkün değil. black flag, amerikan müziğinin muazzam büyüklükteki ve giderek tekelleşen bir endüstri olma yollarının kenarında bir banket yarattı. bu bankette yürüyen yüzlerce grup, bir çeşit haberleşme ağını yoktan var ederek var olmayan bütçelerle turneler yaptı. müziğin kendi iç mantığında daimi olarak bulunan 'aracılık' tarafının üzerine, bundan daha fazlasını, bağımsız üretim/bağımsız dağıtım, sahnenin demistifikasyonu, basit olanın vuruculuğu gibi öğeler ekleyip 'daha fazlası' olmayı bir süreliğine başardılar. kapitalizm, kapitalist olmayan üretim/bölüşüm alanlarına penetre eder; black flag'in kardeş gruplarının pek çoğu bunu tecrübe etti. black flag'i bu bilgilerin ışığında dinlemeye çalışmak, depression şarkısının yalnızca kinik bir feryat olmadığını, bizi 'duvarları spreylemeye' yönlendirdiğini anlamayı beraberinde getirecektir.
  • özellikle duff mckagan'ın deliler gibi hayranı olduğu bir gruptur.
  • formula1'de ilgili takımın diskalifiye edildiğini gösterir işaret.
  • ıced earth yeni albümünün harika şarkısı.
    youtube
  • formulada talimat bayrağıdır.direktör talimatı ile pit alanından en fazla 4 tur boyunca gösterilir. ilgili yarışmacının yarıştan ihraç edildiğini gösteren bu bayrağı gören sürücü pit alanına girmek ve yarışmayı bırakmak zorundadır. en fazla 4 tur içinde pite girmeyen sürücü spor komiserleri tarafından rapor edilir.
hesabın var mı? giriş yap