9 entry daha
  • black flag'i müzik tarihinde yeri en sağlam bir kaç gruptan biri olarak göstersem abartmış olmam. black flag'i gelmiş geçmiş en değerli bir kaç gruptan biri olarak göstersem de abartmış olmam.

    albümlerindeki radikal söylem ile 'sadece müzik'ten daha fazlasını vermeyi vaad eden ve beceremeyen grupların yayılmış oldukları pofuduk koltuğun yanı başındaki rahatsız iskemleye oturtuyorum black flag'i ve buna rağmen daha heybetli görünüyorlar gözüme. greg ginni egoist ibnenin teki olarak okuyabiliriz yahut henry rollinsi dövmeli, ağzı laf yapan bi piç. yine de black flag'in büyük plak şirketlerinin perifersinde kendi elleriyle yarattığı bağımsız bölgeyi görmezlikten gelemeyiz. yalan değil; grubun 1978'den 1985'e değin aralıklarla (mca ile uzunca süren dağıtım anlaşmazlıkları nedeniyle konser vermeleri ve kayıtlarını satışa sürmeleri yasal yolla engellenmişti. everything went black üzerinde grubun ismi yazmayan bir kapakla basılmıştı) sürdürdüğü amerika turları, sst records ve ray pettibon'un ellerinden çıkma mütiş artwork'ler ve flyer'lardan önce bağımsız müziğin kitlelere ulaşma şansı yoktu. dc'den, boston'dan, herangi bir ortabatı şehrinden yahut san fransisco'dan onlarca grubu bitmek bilmeyen enerjileri ve iş ahlakıyla etkileyen gruptu black flag. amerikan müzik tarihinin 1979'la 85 arasındaki tuhaf biçimde unutulmaya çalışılan gri alanının en siyah tonları black flag ve peşinden sürüklediği hardcore gruplarına aitti.

    flag'in my war ile başlayan süreçle birlikte hardcore yaptığını söylemek güç. dağılana kadar yaptıkları şey başka bir şeydi; metal deyin, başka bir şey deyin, deneyseldi en nihayetinde. grubun hardcore'dan ve scene'den tiksinmesine yol açan tek şey ginn'in egosu değildi kuşkusuz; diğer elemanlar da akıma ilgilerini çoktan kaybetmişlerdi ve 78'den itibaren, değişen onca üyeye rağmen flag'in bir metal tarafı zaten mevcuttu. dediğim gibi, my war sonrası dönem başka bir şeydir. process of weeding out örneğin; ginn artık rollins'e bile gerek duymadan enstrümental bir albüm yapmıştır. yahut slip it in, family man, loose nut albümleri: metal adına bugüne değin dinleyip de sevebilmeyi başarabildiğim tek tük kayıtlardan. 80'lerin bağnaz (günümüze yaklaştıkça iyice bağnazlaşacaklardı) hardcore camiasına hardcore bir tavırla fak yu'yu çekip deneyselliğe girişmeleri ise hem hardcore'un dar sınırları göz önünde bulundurulduğunda doğal, hem de sittin senedir aynı şarkıları yapan old school romantiği hardcoreculara baktığında en saygı gösterilesi hareket.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap