• sinir hastalığından dolayı sonradan delirmiş olan sultan ibrahim ve beşinci murat'a göre çok daha farklı bir sorunu olduğu muhtemeldir. tarihi kaynaklarda betimlenen özelliklerini sıralarsak;

    - doğuştan itibaren ağabeyi birinci ahmet başta olmak üzere hiçkimse tarafından saltanat adayı olarak görülmeyip tam aksine acınarak idam edilmemesi (biraz da bu nedenle yapılan veraset sistemi değişikliği),
    - iri gözlü olması,
    - hassas yapılı olması,
    - seyrek sakallı olması,
    - sinirli ve dengesiz bir yapıda olması,
    - hiç çocuğunun olmaması,
    - okuma yazmasının olmaması,
    - 47 yaşında vefat etmesi,

    tüm bu özellikler, ister istemez insanın aklına down sendromunu getirmektedir. (buradan down sendromuna ve down sendromu ile yaşayan insanlara yönelik bir kötüleme anlaşılmasın lütfen, sonuçta dönemin toplum yapısında avrupa'da down sendromluların diri diri yakıldığı zamanlardan bahsediyoruz yoksa doğru yaklaşımla bu insanların neler başarabildiği ortadadır.) özellikle dış görünüş ve iyi bir bakımda bile (hanedan üyesi olduğundan kafese de konulsa muhtemelen iyi beslenirdi) ortalama ömür süresinin aşağı yukarı 50 yıl olduğu göz önüne alınırsa bu ihtimal hiç te yabana atılacak gibi değildir. öte yandan, böylesine bir ihtimal ve bu ihtimali dile getirmek "ecdad'a hakaret" olarak değil, geçmişi sorgulayıp araştırmak olarak düşünülmelidir. zira, bu ihtimalin gerçekliği olur da bir gün ortaya çıkarsa, osmanlı'nın taht oyunlarının boyutları hakkında çok daha net fikirler edinebileceğiz. sonuçta 36 padişahın 36'sının da 2 metrelik vurdu mu boğayı deviren pehlivanlar olmadığı aşikardır.

    konu ile ilgili bilimsel araştırma yapılması dileğiyle....
  • kardeş katlinden yırtan ilk şehzade idi. abisi birinci ahmet ekber ve erşed sistemini getirince öldürülmekten kurtulmuş sonradan tahta da çıkmıştır. şehzadeliği döneminde de hiç bir zaman tahtta gözü olmamış devlet işlerinden uzak durmuş ama onu kullanmak isteyenlerin zoru ile 2 kez tahta çıkmıştır. kaynaklarda ince ve zarif biri olduğu söylenir. deliliğine gelince. bütün gençliği daracık bir odada her an öldürülme korkusu ile geçmiş, tahtta olan yiğeni yeniçeriler tarafından paramparça edilmiş birinin aklı ne kadar yerinde olursa onunki de o kadar yerindeydi.
  • beşinci murat ile beraber kafadan kontak padişahlardan biridir.

    hobileri arasında havuzdaki balıklara ''onlarında ihtiyacı var'' gerekçesiyle para atmak, atlarla kavga etmek, sarayda amaçsızca sağa sola koşuşturmak gibi abukluklar varmış. sıyırık olduğu için kimseyle evlenmemiş ve çocuğu olmayan tek padişah olarak kayıtlara geçmiştir.

    o da değilde koskoca osmanlı, böyle bir adama nasıl 2 sene dayandı ben onu merak ettim. iki defa tahta çıkmış bir de. ikinci defa tahta çıkaran da yeniçeriler olmuş, adam manyak istediğimiz gibi kullanırız ehehe diye düşündüler sanırım. ama tahta çıktıktan sonra osmanlı ileri gelenleri en fazla 1 sene dayanabilmiş. muhtemelen en sonunda şeyhülislam dellenip ''yeter lan bıktım bu deliden ülkenin amına koydu'' deyip indirtti tahttan.
  • karşısına oturttuğu enderun oğlanlarına sabahtan akşama kadar inci dizdiren, eteğini öpmek üzere eğilen vezirin başına tekme atıp kavuğunu savuran, elindeki altın dolu keseleri haliç'e döken, at üstünde duramayan, selamlamak üzerine arasına karıştığı halka dil çıkarıp el kol hareketleri yapan, ağzından "gel, git, al, ver, su, ekmek" gibi kısa sözlerden başka şey çıkmadığı rivayet edilen osmanlı padişahı.
  • kendisinin divan toplantısında milletin kavuğunu devirip yuvarlayarak eğlendiğini, bunlar genel olarak duyulduğunda ise vezir-i azam'ın 'deli değildir velidir, her gece rüyasında peygamber efendimizi görür' dediğini okumuştum. akli dengesi ne derece yerindeydi, doğuştan mı problem vardı, kafes hayatından, ölüm korkusundan mı sıyırdı bilmek mümkün değil artık. osmanlının yönetim sistemine kızıp 'deli adamı memleketin başına geçirmişler' diye kızmak gelmez içimden, hikayesi pek bir hüzünlü gelir bana.
  • sultan birinci mustafa 1592 yılında manisa'da doğdu. babası sultan üçüncü mehmed, annesi handan sultan'dır. sultan birinci mustafa güzel yüzlü, seyrek sakallı, sarı benizli ve iri gözlü bir padişahtı. iki defa padişahlık yaptı. sinirli bir yapıya sahipti.

    sultan birinci mustafa, ağabeyi sultan birinci ahmed'in padişahlığı süresince, 14 yıl sarayın bir odasında hapis hayatı yaşadı. o devirde bu gerekli görülüyordu. aksi halde şehzadeler devlet yönetimine karışıyor, hatta padişahı devirmek için harekete bile geçebiliyor ve devlet birliği tehlikeye düşüyordu. buna meydan vermemek için şehzadeler "izale" olunur veya bir odaya kapatılırdı. sultan birinci ahmed tahta geçtiğinde kardeşini öldürtmemiş, ancak sarayda mahpus tutulmuştur. kafes hayatı denilen bu süre sonunda sultan birinci mustafa osmanlı hanedanının en büyük erkek evladı olması dolayısıyla tahta çıkarılmış fakat kısa sürede dengesiz hareketleri görüldüğünden ulema, asker ve devlet erkanının ittifakı ile hal edilmiştir. sultan genç osman'ın tahttan indirilip katlinden sonra bir kez daha cülus etmişse de 1,5 yıl sonra tekrar tahttan indirilmesi icab etmiştir.

    sultan birinci mustafa ile birlikte kardeş katli nadiren görülmüş, artık şehzadeler sarayda kafes ardında tahta geçecekleri günü beklemeye başlamışlardır. tabii valide sultanlar, şehzade anaları arasında rekabetler başlamış, her biri bir vezire ve diğer gruplara dayanarak entrikalarla padişah değiştirmeye çalışmışlardır.

    sultan birinci mustafa, çok dindar bir insandı. sadaka vermeyi çok severdi. hatta sarayın havuzuna hizmetçilerin toplaması için para atardı. saraydaki hayatını ibadet ederek, dini eserler okuyarak geçiriyordu. tahta geçmesi için ikinci kez davet edildiği zaman, odasında kuran-ı kerim okuduğunu ve padişahlık istemediğini bildirmişti.

    sultan birinci mustafa ikinci padişahlığının başlamasından 1.5 yıl sonra 10 eylül 1623 tarihinde şeyhülislam fetvası ile tekrar tahttan indirildi. fetvanın gerekçesi olarak da "akli dengesi tam olmayan birisinin halife olamayacağı" gösterildi. sultan birinci mustafa tahttan indirildikten 16 yıl sonra, 20 ocak 1639 günü sinir hastalığından dolayı topkapı sarayında vefat etti.
  • ikinci defa tahttan indirilmesine devletin ileri gelenleri karar verip validesine giderler. adın nedir? babanın adı nedir? diye soru soracağız, cevap verebilirse tahtta oturmaya devam etsin, yok cevap veremezse tahttan indireceğiz derler. validesi bu sorulara cevap veremeyeceğini söyleyip katledilmeyeceği sözünü alarak tahttan indirilmesini kabul etmiştir.

    konuşmasının kelimelerden ibaret olduğuna dair bilgiler var. örneğin, "gel, git, ver, al" gibi kelimeleri tek tek kullanmaktadır. bunun dışında devlet erkanından birilerini gördüğünde kavuğunu alıp kaçtığı söylenir. konuşmasındaki bu bozukluk zeka geriliğinden çok otizmi işaret ediyor bence. otizmli bireyler kurallı cümle kuramayışları ile belirgin oluyorlar.
  • çocuğu olmayan tek padişah değildir. ikinci süleyman, birinci mahmut, üçüncü osman ve üçüncü selim'in de çocuğu yoktur. genç yaşta tahta çıkıp katledilen ikinci osman'ın da öldürüldüğünde çocuğu yokken ölümünden altı ay sonra ikizleri olmuştur.
  • annesi sanılanın aksine handan sultan değildir. kaynaklar bu konuda bize net bir şey söylemez, kendisinin üçüncü mehmet'in ya mahpeyker adlı bir cariyesinden (mahpeyker kösem sultan'la karıştırılmamalıdır) ya da adı bilinmeyen başka bir cariyesinden doğmuş olduğu belirtilir. annesi çoğu yerde yalnızca "birinci mustafa'nın annesi" olarak anılır. bilinen tek gerçek birinci mustafa'nın annesinin handan sultan olmadığıdır.
hesabın var mı? giriş yap