• beyaz ölüm
    gözlerinizi yavaşça kapatıp beni iyice dinleyin.
    size benden selamlar benim ismim erkan
    bugüne kadar ben heryere ulaşabilmek için genç yaşımda çok çabaladım.
    çabaladım, çabaladım, çabaladım tertemiz bir çocuk olarak,
    bi baktım ki beyaz ölümün içine girmişim haberim yok.
    bunun sonucu ya edirne kapı ya zincirli kuyu.
    yerin dibine girmek istiyorsanız başlayın,
    istemiyorsanız tertemiz kalın.

    dizeleriyle başlayan güzel bir silahsız kuvvet şarkısı.
  • şemsi inkaya nın homoseksuel torbacı corci rolü ile yardığı filmdir bu ve öyle ki bence filmin gizli yıldızı (hatta jokeri) bizzat sevgili şemsi inkaya dan başkası değildir öyle ki o güne kadar hep maco ya da metroseksuel olan torbacı - kızları kötü yola düşüren adam karakterinin oynak efemine de olabileceğinin ilk nüvelerini vermiştir adeta bu filmde; filmin bir sahnesinde çileli anası diskolarda bandanasıyla sekip kendisine ugramaz olan hayırsız evladı şemsi inkaya (corci) yi şöyle niteler:

    - corci midir nedir arkadaşları bir kefere ismi takmışlar; eve hic ugramaz, kadın gibi allı güllü giyinip bir acayip konuşur oldu gızım

    müjdeler olsun ki uzun zamandır yolunu gözlediğimiz lisanslı vcd si ve dvd di de artık çıktı bu filmin rahatça alıp izleyiniz ve hatta arkadaşlarınıza eşinize dostunuza izletiniz; ahu tuba nın yavuklusunu aradığı ankesörlü telefon kulubesini soracak olursanız ise bugun hala aynı yerde (maçka - akaretler yokuşunda valideçeşme durağının yanıbaşındadır) filmi izledikten sonra gidin ve işte bu telefon kulubesinden yavuklunuzu sevgilinizi arayın; bu güzide filme bu kadarcık saygı duruşu azdır bile*

    (bkz: a tribute to beyaz olum)
  • gi$e ba$arisinda, ahu tugba'nin erotik goruntulerinin etkisi buyuk olan film. televizyonda gosterilmesi bu sahnelerin tirpanlanmasi ile buyuk olay addedilerek olmu$tu.
  • arapça'da "mevtun ebyez" olarak kullanılan bu tamlama "eceliyle ölmek" anlamına gelir.
  • 1983 yapımı halit refiğ filmidir.

    sinematürk yazarı eylül fırtınası tarafından bu filmden hareketle 1980'li yılların uyuşturucu-fuhuş temalı filmlerine ilişkin yazılmış ayrıntılı bir inceleme yazısı:

    "1980'li yıllar sinemasının dokusunu oluşturan birbirinden ilgi çekici simge ve detayları bünyesinde barındıran,"uyuşturucu ve fuhuş konulu eğitici-öğretici,ibretlik filmler" furyasının startını veren filmdir.
    halit refiğ yönetiminde 1983 yılında çekilen beyaz ölüm'ün,çok beğenilip gişede büyük rakamlara ulaşması,yapımcı firmanın cesaretini arttırmış ve benzerleri mısır patlağı gibi peşi sıra sökün etmiştir.
    beyaz ölüm'ü,furyanın bütün klişelerinin en başarılı şekilde harmanlandığı, oldukça geniş ve cazip bir oyuncu kadrosuna sahip,kişisel olarak furyanın en iyisi olarak nitelediğim 1984 tarihli kayıp kızlar izler.
    ardından 1985 tarihli tele kızlar,kahreden gençlik,suçlu gençlik,1986 tarihli vazife uğruna ve kıskıvrak,1987 tarihli kızımın kanı,1988 tarihli canım oğlum ve 1989 tarihli polis dosyası gelir.
    berker inanoğlu'nun sahibi olduğu sezer film hesabına çekilen suçlu gençlik hariç diğer bütün filmlerin yapımcısı erler film'dir.bahsedilen on filmin altısının yönetmenliğini üstlenen orhan elmas,furyanın kuşkusuz en verimli,çalışkan ve eli çabuk yönetmenidir.
    bu filmlerde uyuşturucu ve fuhuş bataklığına sürüklenen bireylerin trajesidi; neden-sonuç ilişkisi bağlamında ve kabaca giriş-gelişme-sonuç şeklinde özetlenecek bir olay örgüsü ile oldukça didaktik bir söylemle sinemalaştırılmıştır.
    kişisel tespitlerim doğrultusunda toplumsal bir çöküntüye sebebiyet veren, gitgide korkunç boyutlara ulaşan uyuşturucu - fuhuş sorunu ve yarattığı sosyal tahribat bu filmlerde 3 farklı unsurun çeşitli yönleri ile ortaya konması,betimlenmesi ile ele alınır ve çözüm aranır.
    birinci unsur,birbirinden güzel genç kız ve yakışıklı erkeklerle dolu,dans,eğlence,uyuşturucu,seks,alkol gibi gençlerin aklını kolaylıkla başından alabilecek her türlü zevk-ü sefanın çılgınca yaşandığı disko ve parti ortamlarının tasviridir.ilk aşamada tüm ışıltılı ve göz kamaştırıcı yönleriyle adeta bir cazibe merkezi olarak resmedilen bu dünya,ilerleyen aşamalarda tüm pisliği ve iğrençliği ile gözler önüne serilerek seyirciye karşılaştırma yapma imkanı sağlar.
    2.unsur,çeşitli sosyal tabakalara ve kültür seviyelerine sahip genç bireylerin neden ve nasıl bu bataklığa saplanıp kaldıklarının analizidir.öne sürülen en belirgin sebeplerden biri,yozlaşmış arkadaş çevresi veya arkadaş kurbanlığıdır.genelde kıtkanaat geçinen,son derece mazbut ve düzgün bir aileye mensup,ailesinden olanakları doğrultusunda her türlü maddi desteği ve daha önemlisi ilgiyi,sevgiyi gören,derslerinde de başarılı ve geleceği parlak genç erkek ,güzel sevgilisinin teşviki ve uyuşturucuya alışır,bağımlılık başta olmak üzere her türlü kötülüğe bulaşır.hem kendisinin hem ailesinin yıkımıına sebep olur.kahreden gençlik ve canım oğlum filmlerinde konu bu yönüyle masaya yatırılmıştır.bir başka neden,ebeveyn ilgisizliği ve başıboş bırakılmışlıktır.genç kız zengin ve seçkin bir aileye mensuptur,maddi olarak her türlü imkana sahip,ancak manevi açıdan anne-baba şefkat ve sevgisinden mahrumdur.baba sürekli ekonomik çıkar ve itibar peşindedir,anne ise konken masalarında sabahlara kadar oyun oynamak ve içmekten gözleri şişmiş bir halde yarı ölü vaziyettedir.genç kız ,aradığı mutluluğu uyuşturucu,seks ve çılgınca bir yaşamda arar.sonuç elbette ki felaket olacaktır.suçlu gençlik ve kısmen kayıp kızlar filminde soruna bu açıdan yaklaşılmıştır.üçüncü neden,artist olma sevdası ve yukarıda belirttiğim renkli dünyanın albenisine olan zaaf ve özentidir.burada,ilk aşamada herhangi bir kişinin etkisi ve itmesi sözkonusu değildir.kayıp kızlar filminde nilgün saraylı'nın canlandırdığı zehra,çocukluğundan beri hayallerini süsleyen artistlik sevdası uğruna evden kaçarak istanbul'un yolunu tutar ve fuhuş şebekesi tarafından tuzağa düşürülerek zorla fahişe olarak çalıştırılır.yine ayni filmde çiğdem tunç'un canlandırdığı sevda ise,artist bile olmak istemez,amacı kısa yoldan rahat ve lüks bir hayata kavuşmaktır,bunun bedelini ödemeye de razıdır,gönüllü olarak fahişeliğe yazılır.
    üçüncü unsur,uyuşturucu ve fuhuş mafyasının örgütsel yapısının,çalışma şekillerinin,kurduğu tuzakların,kullandıkları yöntemlerin ve acımasızlığının,oldukça vurucu ve çarpıcı sahnelerle ortaya konmasıdır.
    peki bu filmler neden bu kadar çok tutuldu ve sevildi?neden hala ilgiyle izleniyor,nedir bu filmlerdeki tılsım?kanayan sosyal yaraları gündeme getirip gençlere doğru yoldan sapmamalarını öğütleyen,sosyal mesaj kaygılı,faydalı,çok önemli filmler olduğu için mi?
    bence hayır...bu filmleri sevdiren,ilginç ve izlenir kılan sebep;çoğu olumsuz nitelikte olmasına rağmen, merak uyandırıcı,tahrik edici,tuhaf bir şekilde eğlendirici ve güldürücü,üzücü,tiksindirici,iç gıcıklayıcı,heyecan ve coşku verici unsurları ile adeta bir "sirk" atmosferi gibi rengarenk ve zengin bir içeriğe sahip olmalarıdır.
    birkaçını örnekleyerek yazımızı bitirelim:1980'li yıllara ait dans parçaları,kıyafet,aksesuar ve nesneler,birbirinden güzel kadınlar,temiz toplum idealini simgeleyen dürüst polisler,herbie hancock'un efsanevi rockit parçası eşliğinde,istanbul emniyet müdürlüğü'nden ekipman ve personel destekli görkemli operasyon sahneleri,yanar döner ışıklar saçan toplarla süslü diskolar ve pistte kendinden geçerçesine dans eden kırmızı converse ayakkabılı coşkun göğen,muhtemelen buraya kadar niye hala bahsetmediğimi merak ettiğiniz muhteşem replikleri ve karizması ile nuri alço,uyuşturucu krizi ve orgy (toplu sevişme) sahneleri,cinsel şiddet,kezzap atılmış iğrenç ve zavallı suratlar,eşcinseller,elinden yelpazesi düşmeyen,süslü ve şişman mamalar,kalantor zamparalar,çok klasik olacak ama ilaçlı gazoz,gizli kamera düzenekleri... "

    http://www.sinematurk.com/'dan alıntıdır.
  • kayıp kızlar da olduğu gibi bu güzide filmimizde de vuci vuci vuci vuci vucucucu daaarrt diye scratchleri bulunan herbie hancock üstadın rockit klasiğini duyarız arka fonda. yalnız burada tempo olarak daha yavaş çalar bu parça, niye bilmem.
  • aynı zamanda ingilizce white death ismiyle yayınlamı$ bir ingilizce roman.
  • (bkz: eroin)
  • silahsız kuvvetin sözlerim silahım albumunden bir parça
    introsundaki konusan ses cem yılmazın sesine benzemektedir. bence ta kendisidir
  • "kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü."
    (bkz: han duvarları)
hesabın var mı? giriş yap