• nietzsche'nin ortaya attığı bu kavram uyarınca, insan yaşamı sonsuza dek baştan sona aynı biçimde tekrar edecek belirli bir bütündür. filozof, insanın bir çeşit kavranılmaz özgürlüğe kavuşabilmesi ve birşeyleri anlamlandırması uğrunda yapması gerekenin yaşamını her şeyiyle onaylamasından geçtiğini söyler. kendini ve tüm olup biteni o şekliyle evetleyen insan üst insan olarak addedilen mertebeye ulaşır. ancak bengi dönüşün çözülemedik noktası içerdiği tehlikedir ki bu çelişki kendini şu şekilde gösterir: belli aşamaları atlayan insan, ulaştığı noktanın ardından sürekli aynı başlangıç noktasına dönecek ve aynı engelleri sayısız defa aşmak durumunda kalacaktır. bunun önüne geçmede şu anki en büyük atılım tanrı engelini ortadan kaldırmak olmalıdır. ancak bu şekilde bengi dönüş ve üst insan felsefesi yanyana gidip sağlam bir temel kurabilir.
  • bengi dönüş, insan yaşamının baştan sona tekrar tekrar yineleyeceğini idda edder. nietzsche bu düşüncesini temellendirmemiş olsa da ben deneyeceğim:

    evrenimizin sonu hakkındaki teorilerin bir kısmı, evrenin içine çökerek, yeni bir büyük patlamayla yeni bir evren yaratacağını savunur. gerçekten her sona eren evren bir sonrakinin başlamasına sebep oluyorsa (cyclic model), sonsuza kadar yeni evrenlerin oluşacağını söyleyebiliriz. o halde sonsuz defa atılan sonlu yüzeye sahip bir zarın seçtiğimiz bir yüzeyinin, gelecek bir zamanda mutlaka tekrar geleceği gibi; şu an yaşamakta olduğumuz evren de, birbirini izleyen sonsuz sayıdaki büyük patlamaların birinin sonucu olarak, tekrar oluşacaktır. eğer bu önerme doğruysa ben bu yazıyı daha önce defalarca yazdım ve sonsuz defa daha yazacağım ve bu evrende bu önermenin doğru olup olamadığını bilmediğim için hiç bir zaman bilmedim ve bilmeyeceğim.

    her ihtimale karşı gelmiş ve gelecek evrenlerdeki bütün oluşumlarıma tıpkı onların yaptığı ve yapacağı gibi evrenler arası selam yollamak nezaket gereği yerinde olur: selam!
  • (bkz: sonrasız döngü)

    çok kısa vadeli olaylardaki tam olmayan bir döngüyü işaret ettiği de düşünülebilir ama bir başka yorumu da bu olayı evrenin geneliyle birlikte düşünmek oluyor.

    bu olayın anlaşılabilmesini kolaylaştıran bir örnek var.

    evren ve evrendeki tüm değişkenleri belirli olarak kabul ediyoruz.

    şimdi bunu daha küçük ölçekteki, bütün değişkenlerini belirli kabul ettiğimiz bir olayda inceleyelim.

    tavla oyununu ele alalım mesela. 100000 kere tavla oynasak heralde bir süre sonra daha önce oynadığımız bir oyunun aynısını oynarız. atılan zarları kırılan taşları kazananı kaybedeniyle birlikte düşünerek tıpatıp aynısını oynarız değil mi?

    sonraki oyunumuz farklı olur tabi. 10000000 kere daha oynasak heralde bir seferinde öyle bir denk gelir ki o tıpatıp aynısını oynadığımız oyunu oynar hatta ondan sonra oynadığımız oyunun da aynısını oynarız. yani daha önce peş peşe oynadığımız 2 farklı oyunu tekrar ederiz.

    100000000000 kere daha oynayıp baksak da görürüz ki bizim için yeni bir oyun yok. ne yaparsak yapalım daha önce olmuş olan her şey tekrar ediyor. öyle ki daha önce oynadığımız oyunların sırası bile tekrar etmeye başlıyor. yeni bir şey yapamıyoruz.

    işte bu sonrasız döngü denen olay evrende de değişkenler diyebileceğimiz unsurların belirli olduğunu kabul edip evrenin sürekli kendini tekrar edeceğini söylüyor. maddeler ve maddelerin bulunduğu yer mesela iki tane değişken. bunların nasıl değiştiği falan önemli değil. önemli olan bunlar belirli iki şey ve mutlaka değişe değişe en sonunda tekrar edecek.

    bugün bu yazıyı yazıyorum ya. bir zaman gelecek dünya yok olduktan sonra, güneş söndükten ve gezegenler yörüngesini kaybettikten sonra. evrende maddeler çarpışacak çarpışacak ve güneş sistemi nasıl oluştuysa zaman gelecek yine aynı şey olacak. güneş sistemi oluşacak dünyada yaşam dediğimiz şey başlayacak, aynı savaşlar aynı doğumlar aynı toplumlar ve ben yine bu yazıyı yazacağım.

    belki bir seferinde daha farklı yazacağım bu yazıyı belki bir seferinde ben değil de başka bir ırktan başka bir canlı bunu yazacak. hayal edebileceğimiz her şey olacak, sadece yine tekrar edilmek üzere.

    iyi mi.
  • garip bir kavramdır. nietzsche bu kavramla, evrenin ve zamanın sonsuz bir döngü süreci içinde olduğunu ve yaşanan herşeyin sozsuza kadar tekrar tekrar yaşanacağını iddia eder. bununla birlikte insanların bu sonsuz döngüyü farkedemeyeceği de belirtilir. bu durumda nietzsche'nin bu kavramı nasıl farkettiğini anlamak ya da farkedilmesi mümkün olmayan bu paradigmanın doğruluğunu kanıtlamak veya çökertmek mümkün değildir. ayrıca böyle bir şey gerçekten var olsa bile hiç bir insan tarafından algılanamayan ve hiç bir şeyi değiştirmeyen bu olgu üzerine tartışmak pek anlamlı olmasa gerek.
  • (bkz: sonsuz döngü), (bkz: nietzsche)
  • "eğer bir gün, eğer bir gece, bir iblis senin en koyu inzivadaki yalnızlığına sızar da sana, "şimdi gördüğün ve yaşadığın bu yaşamı bu haliyle bir kez daha ve sayısız defa yaşamak zorunda kalacaksın; ve o yaşamda yeni hiçbir şey olmayacak, her acı ve her zevk, her düşünce ve her inilti ve senin yaşamında dile getirilemeyecek kadar küçük ve büyük olan her şey senin için geri gelmek zorunda ve hepsi de aynı düzen ve aynı ardışıklık içinde geri gelecek- bu örümcek de, bu an da ve ben kendim. varlığın ezeli kum saati yeniden ters dönmeye devam edecek ve sen de onunla birlikte döneceksin, ey tozun toz zerreciği!" derse, sen ne diyeceksin? dişlerini gıcırdatarak, seninle bu şekilde konuşan iblise lanet yağdırarak yere atmaz mısın kendini? yoksa, ona "sen bir tanrısın, bu sözlerden daha tanrısal bir şey asla işitmedim," diyebileceğin akıl almaz bir anı mı yaşamış olacaksın?" (gaya scienza)
  • mevsimler birbirini izler sonsuz ve sonrasızca:

    "narın ağacı
    bize getirir yazı
    güz, meyvasını."
    (havina, "haiku'lar"dan)
  • "geçen yıl bahçene diktiğin o ceset,
    başladı mı filizlenmeye? çiçeklenir mi bu yıl?"
    (t. s. eliot, bütün şiirleri")
  • büyük alman filozofu nietzsche'nin gerek evrenin gerek tarihin gerekse de zamanın kendisinin döngülü bir doğası bulunduğu düşüncesi temelinde, hem şu an olmakta olan her şeyin daha önce olmuş olduğunu, hem de şu an olmakta olanların ilerde yine olacaklarını savunan metafizik ya da varlıkbilgisi öğretisi. nietzsche'nin sokrates öncesi yunan felsefesinden esinlenerek böyle buyurdu zerdüşt başlıklı kitabının kurmaca karakteri zerdüşt'ün ağzından dillendirdiği, her şeyin geçip gittiğini, sonra yeninden geldiğini, varlık ya da yaşam çarkının bengisel anlamda aralıksız döndüğünü ileri süren felsefe söyleni.

    bengidönüş öğretisi eskiçağ felsefesi'nin iki büyük felsefe okulu pythagorasçılık ile stoacılık anlayışlarının temel görüşlerinden biri olmakla birlikte, öğreti günümüzdeki önemini büyük ölçüde nietzsche'nin elinde "umut etme"ye pratik bir temel kazandırmak amacı doğrultusunda yeniden anlamlandırılmış olmasından almaktadır. tarihin sonu gelmez bir döngüler dizgesi olarak meydana geldiğini ileri süren bu öğreti, "yalnızca ama yalnızca yinelemekten mutluluk duyacağın şeyleri yap" türünden etik bir meydan okuma olarak değerlendirilmesinden tutun da, "yaşamı yinelemeye değecek biçimde yaşa" türünden estetik bir yaşam dürtüsü olarak değerlendirilmesine dek çok çeşitli biçimlerde yorumlanagelmiştir. kuşkusuz bu denli farklı yorumların yapılabilmiş olmasının başlıca nedeni, nietzsche'nin bengidönüş tasarımına yönelik verdiği açıklamaların kendi içlerinde pek çok açmazlar ya da güçlükler barındırmasıdır. sözgelimi, kendisini sürekli yineleyen bir oluş süreci içinde üstinsan olanağına ulaşmayı temellendirmenin nasıl olanaklı olacağı sorusu bunlardan yalnızca birisidir. öte yandan nietzsche'ni açtığı yoldan yürümesiyle tanınan fransız düşünürü gilles deleuze, nietzscheci bengidönüş söyleninin kant'ın koşulsuz buyruğunun "sonsuza dek yinelenmesini istemediğin hiçbir eylemde bulunma" biçiminde yorumlanması olduğunu savunmaktadır. bu bağlamda kendisini her şeyden önce bengidönüş öğreticisi olarak tanımlayan nietzsche'nin, özellikle sunduğu ayrıntılı çözümlemelerle bengidönüş tasarımını metafizik ya da varlıkbilgisel yüklerinden sıyırarak daha çok evrenin şaşmaz tarihinin kendisini sürekli yinelemekte oluşu anlamında evrenbilgisel bir çerçeveye yerleştirdiği görülmektedir. nitekim bu bağlamda geliştirdiği bengidönüş açıklamasının, döneminde geliştirilmiş evrenbilgisi kuramlarında içerimlenen döngülü zaman tasarımlarını da doğruladığını düşünmektedir.

    nietzsche "tanrı'nın ölümü" olayıyla resmetmeye çalıştığı genel insanlık durumundan kurtulmak için bengidönüş öğretisini geliştirmiştir. buna göre, tanrı'nın öldüğünü duyurmak, bundan böyle insanların tanrı diye aşkın bir varlığa inanamayacaklarını, dolayısıyla da evrende tanrısal bir doğruluk ya da tanrısal bir düzenlilik bulunduğuna asla inanç besleyemeyeceklerini duyurmaktır aynı zamanda.
    nietzsche'nin bakış açısından, nesnel bir doğruluk ya da düzenlilik düşüncesinin kaynağında, kaotik bir varoluşun ürkünçlüğüne dayanamayan insan doğasının evrende bir amaç ya da anlam bulunduğuna inanma gereksinimi yatmaktadır. evrende olan her şeyin sonsuza dek kendilerini yineleyeceği anlamına gelen bengidönüş öğretisi, her türden "düzenleme", "ilerleme", "anlamlandırma", "amaçlandırma" etkinliklerinin boşunalıklarını tanıtlayarak, bu durumu yüce gönüllülükle neşe içinde olurlayan bir yaşam olanağının önkoşulu olarak temellendirmiştir. bendidönüşlü bir evren anlayışında (ister felsefi, ister bilimsel, isterse dinsel anlamda olsun) insanın bütün bir yaşam boyunca verdiği mücadeleleri, gösterdiği çabaları anlamlandırmaya yarayacak bir temel yoktur; adına ilerleme denen o paha biçilmez değerin de modern insanlığın en büyük kandırmacası olmaktan öte bir değeri yoktur.

    nietzsche, bengidönüş anlayışına yönelik uslamlamalarının çok büyük bir bölümünü ölümünden sonra erk istenci başlığıyla yayımlanmış defterlerinde geliştirmiş; yaşarken yayımladığı hiçbir kitabında ne bengidönüş öğretisini ne de yinelemeli evrenbilgisi yaklaşımını destekler nitelikte düşünceler geliştirmekle özellikle ilgilenmemiştir.
    sözgelimi, böyle buyurdu zerdüşt adlı yapıtının en temel anlayışını bengidönüş öğretisi olarak sunuyor olmakla birlikte, söz konusu öğreti ile evrenbilgisi arasında ilişki kurma gereği duymamaktadır. nitekim ecce homo başlıklı yapıtında, bengidönüş öğretisini bir evrenbilgisi olarak düşünmekten çok, ulaşılması ilkece olanaklı olanların kesinlenmesi için en yüksek dilegetirim olarak gördüğünü belirtmektedir.

    nietzsche'nin bütün düşüncesine egemen derin kuşkuculuğu göz önünde bulundurulduğunda, bengidönüşü evrensel geçerliliği bulunan bir doğa yasası olarak görmek yerine, yaşamın sonu gelmez bir biçimde dönüp durduğunu bilerek eyleyen kişinin gerek tinsel gerek bedensel sağlığının göstergesi değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım gibi görünmektedir. şen bilim adlı yapıtında ortaya konduğu biçimiyle bengidönüş, nietzsche'nin dionysosçu ülküsünü yaşama geçirmek amacıyla tasarladığı bir kurgunun değişmez bileşenidir. bu anlamda dionysosçu ülkü bengidönüşüm olurlanmasına karşılık geldiğinden, bengisel dönüş farkındalığıyla yaşayan kişi, oluşun vazgeçilmez varlığını da sonuna dek olurlayan bir kişi olarak, en yüksek erk istencinin de göstergesidir. nietzsche'nin bengidönüş anlayışında, bir kere olsun seçimlerin, yapıp etmelerin, yönelimlerin kesintisiz olarak yinelendikleri gerçeğinin kavranması, bunların anlamları ile önemleri üzerinde çok daha titizlikle durulmaları sonucunu beraberinde getirecektir. buna bağlı olarak da artık geçmişten getirilen yükler altında ezilmek yerine, geleceğe dönülerek ileride ne olunacağının sorumluluğunun kişinin kendi omuzlarında olduğu bilinciyle eyleme geçilecektir. böylesi bir durumda kişinin kendisini yaratması kaçınılmazdır çünkü kişinin kim olduğu seçkileriyle, eylemlerinde gerçekleştirdikleriyle belirlenecektir. birtakım yorumcular, nietzsche'nin bengidönüşün öykülendiği böylesi bir eskiçağ söylenini, büyük ölçüde temelleri platon ile aristoteles felsefelerinde atılmış "erekbilgisel" dünya tasarımına karşı yeniden canlandırma gereği duyduğunu, özellikle de hristiyan tanrıbiliminin öbür dünya temelli iyimser evren tasarımına karşı seçenek olarak geliştirdiği yönünde görüş bildirmektedirler.
  • yaşam çizgisi doğru şeklinde fakat ileriye doğru değil. hep geçmişe doğru. eğer bir yazgı ya da gelecek varsa biz onu yaşamıyoruz. doğruyu oluşturan noktanın bir yerinde durup başımıza gelenlerin tek sorumlusunun kendimiz olduğunu kabul etmek gerekiyor.belki o zaman doğruyu dikine kesen bi çizgiyle döngü kırılabilir.

    "yaşantında her şey tekrar ediyor, aynı olaylar tekrar tekrar oluyor hep aynı şekilde, çünkü değişmek istemiyorsun."
    "the school for gods"
hesabın var mı? giriş yap