• yaptıklarıyla gozlerimi yaşartan büyük bir diplomat. ikinci dünya savaşı sırasında türkiyenin fransa büyükelçisi olan bu şahıs, yuzlerce yahudiyi 'turk vatandasidir' diyerek nazilerin elinden kurtarmis. bunlarin bir kismi gercekten turkiye'den goc edip tc vatandasligina sahip kisiler, bir kismi da cok onceden turkiye'den goc etmis olup artik tc vatandasligi durumu ortadan kalkmis kisiler imis. behic bey bununla da yetinmeyip, konsolosluga muracaat edip koruma isteyen tum yahudilere iki uc turkce kelime ogretip 'bunlar da tc vatandasidir, bana oyle soylediler, ben de beyanlarini dogru kabul ediyorum' deyip onlara da tc vatandaslik belgesi verip, turkiye tarafsiz devlettir onun vatandaslarina dokunamazsiniz diyerek nazilerin takibinden kurtarmis. bunlarin icinden bir tanesiyle roportaj yapiyorlardi (belgeselde izledim), adami tc belgesi olmasina ragmen naziler toplayip autcwitz'e goturmusler. behic bey, adamin izini oralarda bulup kutarmis ve onun durumunda olan yahudiler icin turkiye'den bir tren getirtmis, bu ay-yildizli katar icindeki yuzlerce yahudi ile fransa'dan turkiye'ye kadar nazi isgalindeki bir suru ulkeyi gecip turkiye'ye gelmis.
    yani neymiş? fransa kendi vatandaşlarını nazilere ihbar ederken behiç erkin sadece fransa'daki türk vatandaşlarını değil, kendisinden yardım isteyen fransız vatandaşlarını da, o zamanların almanyasına kafa tutamayacak bir ülkenin temsilcisi olsa bile, ağırlığını kullanarak kurtarmış.
    keşke şu sıralar türkiye'ye karşı tavır ve önyargılarından geçilmeyen avrupalı'lar bunları hatırlasa demeden edemiycem.
  • erken cumhuriyet döneminin önemli isimlerinden biri. atatürk’ün, başarısını layıkıyla anlatabilmek için, 10. yıl marşı’ndaki bir dizeyi “demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” olarak değiştirttiği, çanakkale ve kurtuluş savaşlarının arkasındaki lojistik desteğin komutanı, devlet demiryollarının babası, osmanlı’nın son yıllarındaki iyi eğitimli askeri kadronun öncülerinden.

    behiç bey’in hayatı ve başarıları ayrı bir yazı konusu olmaya değer. askeri lojistik konusunda dönemin en donanımlı askeri. çanakkale savaşı’nda gösterdiği başarı sebebiyle almanların 1. dereceden demir haç madalyası’nı almaya hak kazanan iki kişiden birisi behiç bey. diğeri mustafa kemal paşa.

    tüm bu askeri başarıların ötesinde behiç erkin’i tarih sahnesinin ön sıralarına çıkartan olay, türkiye’nin paris büyükelçisi olarak, ıı. dünya savaşı yıllarında olağanüstü diplomatik çabalar neticesinde mutlak ölümden kurtardığı binlerce yahudi olmasıdır. almanların topraklarının yaklaşık 2/3’ünü işgal ettiği fransa’da vichy hükümeti, yahudileri tutuklamak ve toplama kamplarına göndermek konusunda almanlardan daha istekli politika izlerken, türk büyükelçiliği, halihazırda türk vatandaşı olan ve türk vatandaşlığına geçerek korunma talep eden binlerce yahudiyi behiç bey’in nakış gibi işlediği diplomatik temaslar ile kurtarabilmiştir.

    bu konuda torunu emir kıvırcık'ın tarihsel kaynakları ve behiç bey'in anılarını baz alarak kaleme aldığı "büyükelçi" kitabı okunabilir.

    ortada büyük bir insanlık dersi ve dramatik bir hikaye var. bu hikaye, trenlere doldurulup toplama kamplarına gönderilen yahudiler söz konusuyken, türk vatandaşı 20 bin yahudinin, farklı tarihlerde organize edilen seferlerde ay yıldızlı vagonlar ile alman işgali altındaki toprakları geçerek özgürlüğe yolculuk yapmaları ve türkiye’ye ulaşmalarının hikayesidir. yahudi yahudidir, türk, fransız fark etmez diyen almanların tutuklayarak kamplara sürdüğü insanların ay yıldız’ın itibarı ve diplomatlarımızın çabasıyla kamplardan hususi olarak çıkartılmalarının hikayesidir. kitabı okurken, avrupalı ‘uygar’ devletlerin yaşadığı akıl tutulması sizi ürkütecek fakat vatandaşları arasında “din, dil, ırk” ayrımı yapmayan genç türkiye’nin behiç bey liderliğinde daha fazla insan kurtarabilmek için gösterdiği çaba sizi şüphesiz gururlandıracak.

    konu hakkında 2011 yılında yayınlanan “turkish passport” isimli belgesel – film’i de izlemenizi öneririm. hollywood’un tüm zamanların en iyi filmleri arasına girmeyi başaran “schindler’s list” filmi örnek olarak dururken, etki alanı bakımından çok daha geniş bir kesimin kurtulmasını sağlamış olan behiç bey’i, bırakın dünya’yı, türkiye’de kaç kişi biliyor? gözümüzün önünde duran atatürk’ü bile, yüzlerce kaynağın rehberliğine rağmen yeterince anlayamamış olan bir toplumdan behiç erkin’i tanımasını beklemek acaba fazla mı oluyor? ne olursa olsun, türk yönetmenlerin üzerine eğilebileceği, harika bir tarihsel anlatım fırsatı sunan bir tarihsel karakter var önümüzde. günün birinde birileri mutlaka fark edecek ve bu boşluğu dolduracaktır. naçizane ben de, behiç erkin’in anısı önünde saygıyla eğilerek, tarihsel anlatının genç kuşaklara aktarımı konusunda oluşturulması gereken farkındalığa küçük katkımı sunmuş olayım.

    kaynak:
    ovekakitap
  • kurtulus savasi'nin adsiz kahramanlarindan biri. demiryollari umum muduru. her turlu fedakarligi yaparak acik tutturdugu demiryollariyla cephane tasinmasina buyuk katkida bulunmustur.
  • türk schindler’i .
    (bkz: schindler s list)
    torunu emir kıvırcık ın yazdığı büyükelçi isimli kitap sayesinde varlığını öğrenip kişiliğine,kararlılığına,vicdan sahibi oluşuna hayran kaldığım devlet adamı.

    mit in kurulması için atatürk ile beraber imza atan 13 kişiden biri.

    nazi işgali altındaki fransa'da görev yaparken, tüm yahudilere iş bıraktırırılıp, toplma kampına alındığı günlerde (hiçbir ülke büyükelçisinin yapmadığı şekilde) fransa'daki türk yahudilerine bu işlemi kimsenin uygulayamayacağını dile getirip, 20.000'in üzerindeki türk ve türk olmayan yahudiye türk pasaportu vererek hayatlarını kurtarmıştır. ayrıca pek çok yahudi, bu ev/işyeri bir türk'e aittir şeklinde belge hazırlatarak toplama kamplarına gitmekten kurtulmuş, gönderilenler ise bir süre sonra tek tek bu kamplardan geri alınmıştır. 1936 yılının fransa başbakanı bile toplama kampına alınan oğlu için behiç bey'e başvurmak zorunda kalmıştır.
    ------------------------------------------------------------------------------------------------------
    türkiye 'soykırımın tanınması' atağına karşılık 'yahudiler'i naziler'in elinden nasıl kurtardık' filmini çekme kararı aldı.

    hollywood yapımı filmde 18 bin 200 yahudi’yi kurtararan türk diplomat behiç erkin’in hayatı anlatılacak

    türkiye, ermeniler’in dünyanın her köşesinde başlattıkları “soykırımın tanınması” atağına karşılık, çok farklı bir alanda “yanıt verme” kararı aldı. herkes türkiye’nin “soykırım olmamıştır” temasında bir film çektirmesini beklerken, akp hükümeti “türkler’in hoşgörü ve yardımseverliğini” konu alan bir film çekme kararı aldı.

    film, “yahudilerin nazilerin elinden türk diplomatların yardımıyla nasıl kurtarıldıklarını” konu alacak. filmin ana kahramanı ise 1940’lı yıllarda türkiye’nin paris büyükelçisi olarak görev yaparken “türk vatandaşlığı belgesi” vererek, 18 bin 200 yahudi’yi mutlak ölümden kurtaran behiç erkin olacak.

    türkiye’nin, erkin’in hayatını temel alan “tanıtım atağı” üç aşamadan oluşuyor. ilk aşama olan, behiç erkin’in anılarına ilişkin, “büyükelçi” adlı kitap, geçen hafta basıldı. aynı hikayenin belgeseli filmacass film production tarafından çekilecek. hollywood sinema filmi projesini ise daha önce de kurtlar vadisi-irak’ı çeken bmh worldwide entertainment üstlenecek.

    israil’den sponsor aranıyor
    belgeselin maliyetinin yaklaşık 3 milyon dolar olması bekleniyor. bu rakamın büyük bölümünün türk tanıtma fonu’ndan karşılanması planlanıyor. kalan finansman için ise hem türkiye’den, hem de israil’den sponsor aranıyor. türk devlet arşivleri de belgeseli çekecek olan filmacass şirketine açılacak.

    40 milyon dolarlık proje
    hollywood filmi projesinin maliyeti ise çok daha yüksek. yaklaşık 40 milyon dolarlık bütçe için yine türk tanıtma fonu’ndan kaynak sağlanacak. film için de, israilli büyük şirketlerin ve abd’deki güçlü amerikan lobisinin sponsor olması bekleniyor.

    erkin’in nazilerin elinden kurtardığı yahudilerden hayatta olanların bulunmasına çalışılıyor. türkiye’nin tel aviv büyükelçisi namık tan, israil hükümetiyle işbirliği içinde, bu kişileri araştırıyor.

    işte türk schindler
    ünlü yönetmen steven spilberg’in çektiği “schindler’in listesi” filminde hikayesi geçen işadamı oscar schindler yaklaşık bin yahudi’yi kurtarmıştı.

    büyükelçi behiç erkin ise 1940’lı yıllarda tam 18 bin 200 yahudi’ye “türk vatandaşlık belgesi” vererek hayatta kalmalarını sağladı. büyükelçi erkin, alman işgali altındaki fransa’da, fransız hükümetiyle yaşadığı ciddi sıkıntı ve baskılara rağmen verdiği pasaportlarla binlerce yahudi trenlerle türkiye’ye geldi. behiç erkin’e soyadı bizzat atatürk tarafından verilmişti. tcdd’nin başına da atatürk’ün isteğiyle getirilen erkin, demiryollarının kurulmasında da büyük rol oynamıştı.

    vatan
  • tarihimizde underrated bir şahsiyet varsa o da behiç erkin'dir. gerçekten memlekete ve insanlığa bu kadar hizmet edip bu kadar az tanınmak acı verici. umarım hikayesi bir filme ya da diziye ilham kaynağı olur.
  • demiryollarına olan katkısı asla unutulmayacak olan ki$i. zamanında demiryollarının geli$imine olan sevdası o denli fazlaymı$ ki, sanki üzerine o kadar emek verdiği demiryollarından uzak kalmak istemezcesine "ben öldüğüm zaman beni bir makasa gömün" $eklindeki vasiyeti kendisi öldükten sonra yerine getirilmi$ ve behiç erkin, eski$ehir enveriye tren istasyonunun yanındaki makasa yaptırılan anıtmezara gömülmü$tur.
  • ülkemizden bir yönetmen çıkıp da şu adamın hayatını filme çekse keşke. hakkını vererek çekilirse the pianist filminden de schindler's list filminden de daha fazla ses getirebilir.

    böylece kimsenin adını sanını duymadığı behiç erkin de insanımız tarafından tanınmış olur.
  • ayşe kulin'in nefes nefese isimli romanında, fransada ki konsoloslukta çalışan insanlara "milattan önce yedi yüzlerde doğu anadolu'da yaşamış urartular bile, zapt ettikleri topraklarda yaşayan halkın inançlarına saygı göstermeyi bilmişler de,yirminci asrın ortasında bu almanlar da ne oluyor böyle!" diyerek moral vermiş kişi.ayrıca kitapta kendisinden "çekirdekten yetişme bir diplomat değil, devlet tecrubesi engin, sağduyu sahibi, akıllı ve vicdanlı bir adam" olarak bahsedilmektedir.
  • atatürk ün yakın arkadaşı.
    behiç erkin'e gönderilen mektup(atatürk tarafından)

    aynı-ı mansur karargahından 30 mart (1912)

    "izzetli beyefendi, günlük ciddi çalışmalarınız arasında elinize geçmek bahtiyarlığına erişeceğine ümit ettiğim işbu varakpare, cebel-i ahzar'ın hayatına ait hisleri aksettireceği için meşgalelerinizden birkaç dakika terk et-meye değer zannederim.

    selanik'ten istanbul ve oradan akdeniz'i geçerek mısır'a ve mısır'dan da 700 küsur kilometrelik boş çölleri geçerek şimdiki mevkiimize gelişimiz öyle bir tarihtir ki ancak selanik'in "paşa gıdası" ile anlatılabilir buna muvaffakiyet şimdilik bir hayal ise de hakikat olması da uzak değildir.

    19 şubat muharebesinde nişancı taburu kumandanı iken sedes civarında pertev beyin idare ettiği karşılıklı hareketimiz münasebetiyle zatı alinizi hatırladım. muharebenin, manevramızın bazı safhalarıyla benzerliği vardır. esasen 70 kişilik bir pusu kurulmuştu. italyanlar sabahleyin bu kuvvetle muharebeye tutuştu. bizde taarruz fikri yoktu. kuvvetlerimizin hepsi örtülü hazırlık mevziinde bulunuyordu. saat 6 oldu, gündüz. italyanlar pusu kuvvetini taredemedi. bütün kuvvetini muharebeye hazırladı ve taarruza geçti. pusu yeri derne'nin 4 kilometre batısındaydı. biz, bu umum kuvvetle taarruza geçtik. şark kolunu da getirttik. seyitabdullah noktasında (pusu yeri) "...." muharebesinde olduğu gibi 8-9 defa düşmanın taarruzu kırıldıktan sonra saat 11'de bütün italyan safları avcı hattı, ihtiyat, istinat, hepsi birbirine müvazi olarak kaçmaya başladılar. biz bu hattın sol tarafında, topçu mevziinde manzarayı tamamen görüyorduk. gecenin gelmesi muharebeyi sona erdirdi. o gün derne'ye gelmiş bulunan iki alman, bir ingiliz subayı harbin cereyanını anlayamıyorlardı. netice meseleyi halletti. bizde onlara oldukça yüksek perdeden attık. benzerlik cenah hücumlarımızdadır.

    arzı hürmet ederim efendim" derne kumandanı m.kemal

    ***

    aynı mansur karargahından 16 temmuz 1912

    "muhterem kardeşim behiç bey,

    pek ziyade teselli veren mektubunuzu aldım. selanik'in olimpos'unda iadesi vaad buyurulan geçmiş tatlı günlerin hülyalarına daldım. o ciddi kardeşlik hayatına örnek olan günlerin tekrar yaşanması ne kadar büyük saadet olur.

    buradaki hayat tarzımız ve çalışmamız artık cümlece anlaşılmış bir hale geldiğinden bahsini bile lüzumsuz buluyorum. ancak şurasını arz edeyim ki bizde buradaki vaziyet ve mukavemetimizle milletin şanına uygun bir netice alınması ümidi pek kuvvetli iken, son zamanlarda memleket içinde çıkan elem verici levhalar bizi üzdü. bizim ahlaksızlığımızın, menfaatperestliğimizin derecesi malum idi. fakat bunun hıyanet ve katibeten tasavvur etmiyorduk.

    ihtiraslar, cehalet ve mantıksızlık yüzünden koca osmanlı devletini mahvedeceğiz. kuvvetli bir osmanlı imparatorluğu vücuda getirmeyi düşünürken vaktinden evvel esir, sefil ve rezil olacağız.

    askeri, siyasetle uğraşmaktan men için kanun maddeleri yapmışlar. ben iki sene evvel tesadüfen bulunduğum bir kongrede "askeri bırakınız" dediğim için mürteci oldum, idama mahkum edildim. zaman ve hadiseler her türlü hakikatleri ispat ve izhar eder, fakat bazen böyle helak eden bir darbe indirerek.

    harbiye nazırının mevkiini terk edişini garip buluyorum. hamiyetli ve fedakar idiyse ötede beride savurduğu gibi kellesini koltuğuna almış idi ise asıl hamiyet ve fedakarlık göstermek ve sebat etmek zamanı şimdi idi.

    kalp yumuşaklığı göstermeye ne lüzum vardı. daha on ay evvel benim gibi naciz bir kolağasını sükuta mecbur ve atalete duçar etmeye ve gizli maksatlarını temin için etrafını saran bir sürü beyinsizlere kafa sallamakla vakit geçirmeye ve budala gibi, bir alık gibi kukla vaziyetinde entrika cereyanlarına nefsini teslim etmeye rıza göstermektense, daha o zaman makamını ehline terk etmek elbette daha doğru olurdu. meslek hareketi doğru idiyse, şimdi göstereceği vaziyet, sebat ve fedakarlık olacaktı. devlet işlerini çocuk oyuncağı mı zannediyordu?

    bizim askeri vaziyetimizde bir değişiklik yoktur. siyasetimiz müsait ise biz, istenildiği kadar sebat ve mukavemete muktediriz.

    yalnız siyaset erbabının memleketi büsbütün tarumar olmaktan korumak için gözlerini dört açması lazımdır.

    bilcümle dostlara selam ve hürmetlerimi takdim eyler ve sizin gözlerinizden öperim. enver bey mahsus selam eder."

    derne kuvvetleri kumandanı m. kemal

    kaynak :http://www.ataturk.net/ata/mektup.html
  • devlet adami nedir? sorusuna cevap olarak gosterilebilecek yuce insandir. zeki, becerikli, yetenekli ve vicdan sahibi kurtulus savasinin kazanilmasindaki gizli kahramanlardan biridir ve 2.dunya savasinda nazi fasizmine ugrayan/ugrayabilecek olan binlerce yahudinin fransa turkiye buyukelciligi tarafindan kurtarilmasinda bas etken olan devlet adamidir.
    behic erkin siyaset okulu acilmali, bu okuldan diploma alinmadan siyasete hicbir vatandas atilmamalidir. *
hesabın var mı? giriş yap