ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
telefon çalar. arayan kişiye bakılır. arayan baha dir.
telefon "naber lan sığır siki" diye açılır..
karşıdan gelen "senin azğına sıçarım ulan eşekoğlueşşek" cevabina çok şaşırılır.
"pardon baba ya bi arkadaş sandım seni" denir. yerin dibine girilir.
sonrasında telefon kapatılınca telefondaki baba ibaresi babam olarak değiştirilir.
hayvanlık ise bakidir
kim jong-un'un en karizmatik fotoğrafı
-
şudur.
ya da ben yine karıştırdım.
adettendir debe edit: buradan efe aydal'a selamlarımı gönderiyorum. paylaşmıyonuz diyip duruyor.
dünyanın tam olarak yuvarlak olmayışı
-
en derin yeri 10 km olan okyanuslar olmayınca 12762 km çapa sahip dünyanın ödemiş patatesi gibi göründüğünü sanan insan beyanı. dünya neredeyse mükemmel bir küredir. hatta yüzeyindeki dağlar ve sair yükseltiler çapına göre o kadar önemsizdir ki oransal olarak bir bowling topundan daha pürüzsüzdür.
debe edit : (bkz: utku'yu yaşatalım)
bit.ly'ye erişimin engellenmesi
-
(bkz: uzun seviyorlar demek)
edit: bir kaç ay önce girseydim debeye telefonla arayıp "debeye girmişim" diyebileceğim biri vardı. burada edit falan yapacaktım hatta. hep düşünmüştüm bunları. şimdi son bir haftada ikinci kez basit bir bakınızla da olsa 14. sıradan debeye girmişiz. ama artık o kadar da büyük bir anlam ifade etmiyor. yine de debeye girmek güzel tabi oylayanların ellerine sağlık.
yozgat'ta kaza yapan sebze kamyonunun yağmalanması
-
donanımhaber ölücülerine rahmet okutan olay.
bunlarınki açlıktan falan değil. karaktersizlikten..
ezkaza oradaki kamyondan yola domates yerine havuz dibi aydınlatması saçılsaydı, hiç ihtiyaçları olmamasına, evde havuzları bulunmamasına rağmen arabayı durdurup o dökülen havuz dibi aydınlatmalarını yağmalarlardı.
sonra bizim ülkenin önünü gavurlar kesiyor..
al işte ülkenin halkı bu. bu halktan bir halt olur mu?
ölen de öldüren de kürt ben niye özür dileyeceğim
-
ölen arap öldüren arap olunca hüngür güngür ağlayan cumhurbaşkanı beyanı.
deniz baykal'ın istifa etmesi
-
messi'yi gören nesil, deniz baykal'ın istifasını da görmüştür. resmen gıpta ile bakılacak bir nesiliz.
bir uçakta yaşanabilecek en dumur olaylar
-
yaş ortalamasının 75, gurbetçi oranının %90 olduğu anadolu jet amsterdam uçağında, uçak amsterdama vardığında, yolcuların alkışlaması üzerine, teyzelerden birinin feci olay çıkarması, "bizi buraya getiren cenab-ı hak, siz niye pilotu alkışlıyonouzz" diye bağrınması..
aynı uçuşta, yanımda oturan teyzenin "nereye gidiyounn" demesi ayrı bir tuhaflık..
türkiye'de kitapların aşırı pahalı olması
-
kesinlikle yanlış önermedir. tabii ki ben de isterim kitaplar birkaç yayınevinin tekelinden çıksın, herkes bassın, rekabet olsun, daha çok kişi ekmek yesin bu işten. bu mutlaka fiyatları da biraz olsun düşürecektir. ama yine de şimdiki fiyatlar kabul edilemez seviyelerde değildir. açıklayayım:
kitap da bir nevi boş zamanları değerlendirme aracıdır. örneğin gidip 2 bira içseniz geçireceğiniz 3-4 saat için 30-40 lira para ödersiniz. ya da güzel bir yemek yiyeyim derseniz size yine 25-30 liraya patlar. maç izlemeye gitseniz yediğiniz içtiğiniz derken yine 20 liraya falan gelir. yani güzel zaman geçirmek gidişi gelişi derken saati 25 liradan aşağıya patlamıyor.
peki diyelim gidip 26 liraya çevirisinin de iyi olduğunu bildiğim şu kitabı aldınız. 550 sayfayı eğer inanılmaz bir okuma alışkanlığınız yoksa 10 saatten önce bitirmeniz zor. saati kaç liraya geldi? 2,6 tl. üstelik aldığınız şey tükenen bir şey de değildi. iyi bir kitap seçtiyseniz tekrar tekrar dönüp okuyabilir ya da başkalarıyla paylaşabilirsiniz. indi mi maliyet yarıya? ( ayrıca internette veya sahaflarda bu fiyatın da yarısına okunabilir ikinci el kitaplar bulmak mümkün.)
yani kısacası sevdiğiniz bir şeyin saatine 2,65 tl vermek size pahalı geliyorsa ya çok çok yoksulsunuz ya da daha yüksek ihtimalle kitap okumakla falan işiniz yok bunu temize çıkaracak bir bahane arıyorsunuz. ama bu devirde okumak istedikten sonra kitaba ulaşmak çok kolay. internette bedava lan en basitinden. bedava ve çok yeni kitaplar haricinde bulamayacağın kitap da yok. indirirsin biraz gözün yorulur ama kendin için yine de faydalı bir iş yapmış olursun. ya da basarsın televizyonunun bilgisayarının düğmesine birkaç saat takılır, uyuşmuş beyninle gider yatarsın. seçim senin.
ezel
-
benjamin linus'la john locke'ı topla, 4*8*15*16*23*42 ile çarp ramiz dayı' nın bıyıkları etmezler, o kadar da net söylüyorum.
matthauspassion
-
matthäus passion'u ilk kez duyacak da olsanız, yüzlerce kez dinlemiş de olsanız, bence dinleyebileceğiniz en güzel yorumları karl richter ve philippe herreweghe'ye ait olsa gerek. bulabileceğiniz çoğu yorum, yavaş yavaş içinize işleyen/işleyecek o seslerin üstünde ya hiç ya da gerektiği kadar durmadan, bi' yere yetişmesi gerekiyormuş gibi ilerler. sanki, bach'ın duyulmasını istediği, bunun için yazdığı o güzelim değişimler, duyulamadan gerilerde kalır. hele richter'in 1971 kaydı var ki; koronun üstünde asılı duran o devasa beyaz haç, 'chorale'deki seslerin ağırlığını sanki daha bir hissedilir kılar.
"matthäus-passion bwv 244" j. s. bach - karl richter 1971 [3:16:49]
"matthäus-passion bwv 244" j. s. bach - philippe herreweghe 1999 [2:43:19]
[edit: bağlantılar yenilendi]
şırdancı bedo'nun cinnet geçirmesi
-
önümüzdeki seçimler için umut vaadeden olaylardan bir diğeridir. sırma saçlı'nın polis teşkilatını tebrik ediyorum.
(bkz: north remembers)
pkk'yı desteklemeyen kürtler
-
baba tarafımdan kürdüm. anne tarafımdan yörük türkmen.
babamda dahil ailecek bu vatan ve bayrak için kanımızı canımızı veriririz. maddi durumum elverdiği bedellı askerlıge yasım ve param yettıgı halde babam tarafından gecen sene askere sırf vatan gorevıdır dıye yollandım. baba tarafımda ataturkten mebusluk almış, madalya almış, kurtuluş savasında aşiretiyle beraber savasmış buyuklerımız var.
evet kanımda kurtluk var ve ben bu topraklarda buyudum bu bayrak altında dogdum bu bayrak altında olecegım.