• kişisel kanaatimce, yaşayanlar arasında, en tinsel yere gidebilen orkestra şefidir. romantizm öncesi vokal müziğinin icrasında geldiği detay düzeyi de, 20. yüzyıl yorum kültüründe önceden gelinememiş bir noktadır.

    1947 belçika doğumlu. 80'lerin coşan otantik bach performansları döneminden itibaren john eliot gardiner, ton koopman gibi şeflerin arasındaydı. inanılmaz titiz, ruhani ve gösterişe yer vermeyen müzikal anlayışıyla onlar kadar ünlenemedi, çünkü yorumlarının derinliği ancak defalarca dinlendiğinde ortaya çıkıyordu. kaydedeceği eseri, kaydedeceği kadro ile en az 2 yıl boyunca konserlerde çalıp içselleştirmeden südyoya girmemesi gibi uygulamaları yüzünden kayıt sayısı azdır. yine de kendine sadık, her yaptığı şeyi sabırsızlıkla bekleyen bir dinleyici kitlesi oluşturmayı başardı. (örneğin şu an hayatımdaki en büyük korkularımdan biri; bu hızda bach'ın tüm kantatlarını kaydedemeden ölecek olması)

    repertuarının merkezini johann sebastian bachın vokal külliyatı oluştursa da, ortaçağ a capella müziğinden 20.yy'a ulaşan çok geniş bir alanda enteresan seçilmiş eserleri icra etti. hala etmekte. müziğe yaklaşımı devrimci olmasa da hep belli bir derinliğin üzerinde ve tekniğin ötesine geçen virtüözce bir titizlikte olmuştur. eserlerin üzerindeki sonradan birikmiş tarihsel, kültürel tozu alır. bağlamsal olarak kendi iç ve dönemsel özeliklerini vermeye çalışır. bu minvalde örneğin mozart'ın requiem'inin orjinal orkestrasyon kaydı, belki de tarihte bu eser üzerine en heyecanla eğilinmiş çalışmadır. beethoven'in missa solemnisinin otantik kaydı yine bu konudaki efsane gardiner kaydını heyecan, ruh ve teknik yönlerden o derece aşar ki, alışan insan gardiner'e artık dönemez.

    `matthaeus passion`u da 1980 ve 1999'da olmak üzere farklı solistlerle iki defa kaydetmiştir. ikisini de tarihin en güçlü kayıtları arasında saymak herhalde abartı olmayacak.

    herreweghe metnin, dilin müzikal yapıdaki önemini olağanüstü biçimde kavradı ve ifade etmeyi başardı. özellikle janjanlı bir yorum anlayışından kaçınmasının nedeni kelimelerin tek tek duyulması ve vurgulanmasına verdiği önemdir. tempo seçimlerini aynı eserle yıllar süren muhabbetinin ardından o derece titizlikle yapmaktadır ki, kayıtları benim gibi bach'ta temponun zerre önemi olmadığı konusunda ukalalık yapan birinde bile "olabilecek en doğru tempo" hissiyatı yaratmakta.

    bencilce, kendisine tüm avrupa merkezli dini vokal müzik külliyatını kaydedecek kadar uzun ömürler diliyorum.

    ...

    ~ ne konuşuyorlar bilmiyorum ama sadece ilk birkaç saniyesindeki prova görüntülerinde bile, sözleri -daha doğrusu dil yapısını- yorumun temeline nasıl oturttuğunun anlaşıldığı bir belgesel için: http://www.youtube.com/watch?v=e-y3ogbxx-4

    dil yapısının ne derece önemli olduğunu kestirebilmek için italyanlar'ın rönesans, barok ve sonrasında hep melodik müzik üzerinden giderken, almanların kontrpuan'a yönelişinin nedeni örnek verilebilir. reformasyon sonrası müzik dili olarak kabul edilen almanca keskin dil yapısı ile melodik müziğe izin vermez. genelde sesli harfle bitmediği için, her heceye mecburen tek nota denk gelmektedir. bu durumda alman besteciler melodik yapıyı geliştiremedikleri için kontrpuana yüklenmişlerdir. herreweghe işte tam bu nedenle önemli bir yorumcu. bu yapıyı en ince noktasına kadar gözler önüne serebildiği için. vokal ile enstrümantal kısımları farklı katmanlayarak üst üste koyabildiği için.
hesabın var mı? giriş yap