hesabın var mı? giriş yap

  • düşünsene; atanmış iç işleri bakanı, seçilmiş ibb başkanı'na milyonlar önünde durduk yere ahmak diyor.

    gazetecinin sorusu üzerine; ibb başkanı “dünyanın en salakça nedenleriyle” iptal edilen ibb seçimlerinde kararı alan zihniyete, otoriteye söylemiştir, kendisine söylenen hakareti iade ederek.

    üstteki yazar gelmiş burada; yok ysk üyelerine söyledi, yok yüksek merciyi küçülttü falan ağlıyor. oğlum siz gerçekleri bile bile nasıl böyle kaşarlıklar yapıyorsunuz?!

    ysk üyelerinden bir adet dava başvurusu yok. kendiniz çalıp, kendiniz oynuyorsunuz.

    aklınızı ya yemişsiniz ya da satmışsınız birilerine.

  • çelik'i ölümle tehdit eden örgütmüş.

    allahaşkına soruyorum, ölümle tehdit ettiği kişi çelik olan bir yasadışı örgüt olabilir mi ya?

  • rbmk reaktörleri, sovyetler birliğine has bir reaktördür. eski bir reaktör tasarımıdır. bildiğiniz üzere, bu reaktör tipi, çernobil nükleer santralinde kullanılmıştır (rbmk-1000 tipi). çağdaş güvelik önlemlerine uymazlar. rus kaynar su reaktörleri adı ile bilinirler. adından anlaşılacağı üzere, su ile soğutulurlar. soğutucu (hafif su), yakıt kanallarına çekirdeğin tabanından girer. giriş basıncı ve sıcaklık sırasıyla 8,2 megapaskal (mpa) ve 270 c'dir. kanaldan geçerken su basıncı yaklaşık 7 mpa'ya düşer ve çekirdek çıkışında sıcaklık 284.5 derece'ye çıkar. sıcaklığın artması ve basıncın düşmesi suyun kaynamasına neden olur. çekirdeğin çıkışında, buhar içeriği ağırlıkça % 14.5'e ulaşır. bu buhar-su karışımı, doymuş buhar ve suyun birbirinden ayrıldığı buhar ayırıcılara (buhar separatörü) akar. ayrılan buhar daha sonra türbinlere akar ve buradan, suya yoğunlaştırıldığı yer olan kondansatörlere gider. bu su (besleme suyu) daha sonra elektrikli besleme suyu pompaları tarafından buhar ayırıcılara pompalanır. burada besleme ve ayrılan su birlikte karıştırılır. bu şekilde ayrılan suyun sıcaklığı 270 dereceye düşer.

    bu tip reaktörlerde nötronları yavaşlatmak için grafitler kullanılır. normalde fisyon reaksiyonunu yavaşlatmak için bu grafitten yapılma çubuklar kullanılır ve uranyum-235 (u-235) 'in tepkime hızını kontrol ederler. çernobilde ise patlayan 4 numaralı reaktördeki nükleer yakıt ve reaktörün çevresinde yer alan grafit ateş almıştır. chernobyl dizisinde de jared harris tarafından canlandırılan valery legasov, etrafa yayılan bu radyoaktif grafitlerden (yaklaşık 700 ton) sıkça bahseder. yangına ilk müdahale eden itfaiyeciler, deyim yerindeyse bu grafitlerin üzerinde cirit atmışlardır.

    normalde uygun bir yavaşlatıcı, ucuz ve bol olmalı bunun yanında kararlı olmalıdır. karbon atomlarının hegzagonal halkalar oluşturduğu grafit, bu özellikleri taşıdığı için rbmk tipi reaktörlerde yavaşlatıcı olarak kullanılmıştır.

    daha fazla bilgi için:
    http://www.rri.kyoto-u.ac.jp/…79/kr79pdf/malko1.pdf

    http://www.taek.gov.tr/…inin-temel-prensipleri.html

    http://www.nukleer.web.tr/…al_turleri/rbmk_ana.html

  • mantıklı uygulama.

    parası olana da aşı var, olmayana da.

    burda bir adaletsizlik yok.

    hatta parası olanlar aşı olup aşı sırasından çıkartılacağı için parası olmayana daha hızlı sıra gelecek.

    destekliyorum.

  • oksijen yoğunluğunun çok fazla olduğu bir dönem. kelebeklerin, haşerelerin kartal boyutuna yakın boyutlarda olmasına sebep olacak bir bolluk. tırtıllar yılanlar kadar.

    ağaçlar da güneşe ulaşma isteği yüzünden gittikçe uzuyor. fakat gövdelerinde esnekliği ve dayanıklılığı arttıracak bir yapıtaşı henüz gelişmemiş. bu yüzden rüzgarlarla ve ağırlığıyla devrilerek, canlılığını bu döngüde devam ettirdiler.

    daha sonra lignin adı verilen, ağaçlara esnekliği ve dayanıklılığı arttıracak yapıtaşı nihayet evrildi ve ağaçlar daha uzun ve daha dayanıklıydı. bu sefer sıra ayrıştırıcılarda.

    ayrıştırıcılar; lignin'i tanımadıkları için onu ayrıştıramadılar. ağaçlar da tam olarak ayrışmadan, bünyesindeki oksijeni havaya salarak, karbon molekülleriyle birlikte yer altına gömüldü.

    yaklaşık 50 milyon yıl sonra termit, lignini parçalayabilen ayrıştırıcı evrildi. fakat o zamana kadar milyonlarca ağaç yerin altına karbonlarla birlikte gömüldü ve metamorfik işlemlerle karbonları kömüre çevirmeye başladı.

    bugün sibirya olarak bildiğimiz bölgede, volkanik faaliyetler sonucunda, o ağaçlardan oluşan kömürler yanmaya, bu kömür dumanıyla birlikte; atmosfere karbondioksit ve yoğun metan ve sülfür gazı salmaya başlamıştır. radyoaktif kül parçaları da yüzeyde yükselmiştir.

    bu olay, iklimi bozdu, bozulan iklime çoğu canlı uyum sağlayamadı. sülfirik asit sisi dünya'ya güneş ışığının girmesini engelledi ve kaçınılmaz son; sıcaklıklar sıfırın altına düştü. mini bir buzul devri.

    püskürmeler bittikten sonra asit sisi yüzeye indi fakat karbondioksit gazı havada kalmaya devam etti ve küresel ısınmaya sebep oldu.

    küresel ısınma devam ettikçe okyanuslarda; dipteki sular ile yüzeydeki sular yavaşça karıştı. deniz zeminindeki soğuk sular ısınmaya başladı. (yavaşça çünkü bu olay hemen gerçekleşemez. suyun en yüksek yoğunluğu +4 santigrat derecededir. bu sıcaklık en diplerde görülür. (bkz: göllerde sıcaklık tabakalaşması) sular da iyi bir ısı ileticisi değildir, hiç iletmiyor anlamına gelmez. o yüzden bu olay yavaşça gerçekleşmiştir) çökeltilerde donmuş metan gazları da böylece çözünmüş oldu ve gaz fazına tekrar geçmeye başladı ve yüzeye yükselmeye devam etti.

    karbondioksitten daha fazla ısıyı absorplayabildiği için; salınan metan gazı ile ısınmış olan hava daha da ısındı ve ozon tabakası tahrip oldu.

    okyanusların dolaşım sistemi kapandı. dolaşım olmayan okyanuslarda, oksijen de tükendi. ve denizde canlılık çok ciddi derecede sekteye uğradı.

    bu anaerobik ortama, anaerobik yaşam türüne uygun canlılar uyum sağladı ve atık ürün olarak hidrojen sülfür zehirli gazını üretmeye başladılar.

    bu gaz da karadaki bütün bitkileri ve hayvanları öldürdü.

    the great dying

    edit: imla

  • insanların içindeki derin ve kocaman yalnızlık korkusunun sonucudur. çevreye bakıldığında çoğu kişinin, birini gerçekten sevdiği için değil, yalnız kalmamak için ona katlandığı ve kahrını çektiği fark edilebilir. yalnızlığın artık çok acı verdiği insanın, başka birine tutunarak yalnızlığını gidermek istemesi, o insana bu yüzden çok bağlanması ve sonunda terk edilmesi durumunda faciayla son bulur. yalnız olmamaya alışan insan tekrar yalnız kalır ve bu dayanılmazdır..