hesabın var mı? giriş yap

  • polise rağmen böyle davranabiliyorlar artık.
    bu ülkede can güvenliğinin kalmadığının çok güzel bir örneği. otobüs durağında beklerken de bu tipler musallat oluyor. para istiyorlar 3 kişi etrafını sarıp. ne yapacaksın amk. ülke ülke değil dağ başına döndü. döl israfı yaratıkların terörüdür. bunları öldürsen insan sayarlar senin başın belaya girer.

    0.

  • hayatım 2007 yılından beri sürekli inişte...

    2007 yılında 24 yaşındaydım, o yaşta sahip olunabilecek en prestijli işlerden birinde çalışıyordum,sevdiğim adamla evliydim ve ondan hamile idim...önce düşük yaptım bebeğimi kaybettim,sonra eşim için işimden istifa etmek zorunda kaldım,en sonunda da eşimin boşanma talebi ile karşılaştım...27 yaşına geldiğimde ne bebeğim ne işim ne eşim kalmıştı özetle...yılmadım,küllerimden doğmak için abd'de yeni bir hayata başlama kararı aldım,yok denecek kadar ingilizce bilgimle 9 ay dil okuluna gittim,döndüğümde halen toefl'dan gerekli puanı alacak ingilizcem yoktu,yılmadım türkiye'de çalışmaya devam ettim,gerekli skoru ve dolayısıyla gerekli kabulü aldım istediğim üniversite'den ama 27 nisan günü abd vize talebim,bu anlattıklarımın "mantıklı olmadığı" gerekçesi ile reddedildi.(vize yetkilisi kadının ince ince sorduğu sorulara verdiğim cevaplar neticesinde son 5 yılı özetlemek zorunda kalmıştım.)
    yine de iflah olmaz bir iyimser olarak, bardağın dolu tarafını görmek istiyorum: belki de gerçek anlamda "yeni ve güzel bir hayat" için,bir topun sert bir zemine ne kadar hızla çarparsa o kadar yükseğe çıkacağı mantığından hareketle, her şeyi kaybetmeye ihtiyacım vardır kim bilir...

  • müslüm gürses'i nerede sevdim ben biliyor musunuz?

    bir gün ona şaka yapılmıştı. müslüm baba'nın orkestrasına darbukadan hiç anlamayan bir adam oturtmuşlardı (sözde asıl darbukacısının eşi doğum yapmış). neyse işte müslüm gürses hazırlandı, şarkı çalıyor falan..ama darbukacı tam anlamıyla içine ediyor şarkının..müslüm gürses baktı böyle 1-2 falan olmuyor..durdurdu..inanılmaz sakin bir şekilde problemin neden kaynaklandığını sordu darbukacıya... sonra tekrar denediler, tabii yine olmadı falan..müslüm gürses yine çok sakindi. hatta ona darbukayı öğretmeye çalıştı kendi yanına gidip, ne yapacağını anlatmaya çalıştı falan..“çok basit bak yapabilirsin” falan dedi, cesaretlendirmeye çalıştı adamı. ne bilsin adamın ona şaka yaptığını… sonra tekrar..sonra tekrar.. darbukacı her seferinde şarkıyı katlediyor... bu durum uzun bir süre devam etti fakat baba en ufak bir kelime etmedi, hiç de sinirlenmedi. hatta en sonunda şakayı planlayan program sunucusu ayaklandı ve yalandan baya kızdı darbukacıya "beyefendi yapamıyorsanız gidin" falan dedi, ortalığı biraz karıştırmak istedi. darbukacı da "tamam o zaman ben gidiyorum" falan dedi kalktı ama orada baba devreye tekrardan girip "darbukacı gidemeeeeeeeezzz" dedi, yine destek çıktı adama ve bu durumu orkestranın içinde eritebileceklerini falan söyledi.

    hani bu şakayı planlayanlara göre normalde müslüm baba'nın zıvanadan çıkması ve olayların komik bir hal alması planlanıyordu ama o kadar naif ve ince bir adam vardı ki karşılarında, umdukları gibi olmadı.

    ben işte ilk kez orada çok sevdim onu. inanın o şakayı bi bülent ersoy'a veya muazzez abacı'ya veya bi ibrahim tatlıses'e falan yapsaydınız, verecekleri tepki çok başka olurdu. elleri ayakları falan titrerdi. bağırır çağırırlardı adama..belki iki dakikada kovarlardı. tam da şakacıların arzuladığı şeyler gerçekleşirdi.

    düşünmeden hızla kalp kıran, empati yoksunu insanları sevmem ben. müslüm gürses öyle değildi ve yine her zamanki gibi iyiler önce gitti.

    bazen isyan ediyorum bu sıralamaya. ruhun şad olsun baba.

    not: bu arada ilgili şaka şuradan izlenebilir.

    edit: link yenilendi. uyarısı için @scarletletter'e teşekkürler.
    edit2: link bir daha yenilendi (niye sürekli kaldırıyorsunuz ulan müslüm gürses şakasını internetten). @rahatsizadam'a teşekkürler.

  • üç çeşit kurabiye, yeterince demli çay, 10 sezon friends ve büyük lcd televizyonlardan biri ile dünyada cenneti yaşamanın en güzel yollarından biridir.

  • (bir gün arabayla kreşten dönüyoruz)
    ben- naaptınız bakiim bugün okulda(kreş)?
    o- (3,5 yaşında..) hiçbişi....

    (başka bir gün)
    ben- naaptınız bakiim okulda bugün?
    o- hiçbişi

    (bir başka gün)
    ben- ......... (sessizlik)
    o- ........
    ben- .........
    o- baba!
    ben- efendim oğlum?
    o- bugün okulda naaptığımızı sormicak mısın?
    ben- (sevinç, ilgi ve merakla) aaaa eveett... naaptınız okulda bugün?
    o- hiçbişi...... hihohahahahaa......
    ben-?!?!?!

  • "akp'yi eleştirdiği" gerekçesiyle alınmış ve bugün resmi yazıyla tebliğ edilmiş karar. devlet televizyonunun parti çiftliği olarak kullanılmasının güzel bir örneği.

  • on yıl falan önce, bir yaz vakti ailecek köydeyiz. o zamanlar babamın en sevdiği çocuğu olan tofaş marka 92 model doğanımızı alıp arkadaşlarla köyün üst taraflarında bir tepeye içmeye gidiyoruz. birkaç kişi daha katılıyor bize sonradan, kalabalığız, içip eğleniyoruz. tam sabahın dört buçuğunda araba yanmaya başlıyor alttan, muhtemelen kuru otlara atılan bir sigara yüzünden. hep birlikte güç bela söndürüyoruz arabayı, motordaki kablolar yanmış, kaporta falan kararmış. sabah altı gibi eve dönüyorum, ne işi varsa o saatte babam avluda karşılıyor beni, dikilmiş bahçenin ortasına, eller arkada bağlı, üstünde atleti, altında çizgili picamasıyla, benim yüzüm falan is içinde, üst baş rezil, kollarımda ufak yanıklar var ama o hiç bakmıyor bile yüzüme, "baba" diyorum, bi yalanlar falan kıvırıcam, fırsat vermeden "sus, içeri git" diyor gözlerini arabadan hiç ayırmadan, içeri giderken anneme sokuluyorum, "ne işi var ya bunun bu saatte ayakta" diye soruyorum, "ne bileyim oğlum, sabahın dört buçuğunda kalktı, içim yanıyor hanım dedi, bir daha da uyumadı, dikildi orda" diyor. ulan diyorum aşka bak, adam telepatik bir bağ kurmuş arabayla, saniyesinde hissediyor, orda yanan ben olsaydım umrunda olmazdı adamın yeminle, devam ederdi horul horul uykusuna ama arabanın lastiği bile inse kalkar sabah dörtte "nefesim kesiliyor hanım" diye.

  • lager ailesinden bira içen insanların sorun olarak nitelendirdiği olaydır.

    lager ailesinden özellikle pilsner tipi biralar - bilindiklerden örnekler efes, tuborg, heineken ve bud - açıldığı gibi lık lık hızlıca içilip sizi ferahlatması hedeflendiğinden ısınırsa ne olacağını üreticiler iplemez zaten bazı ülkelerde restoran menülerinde kendilerini alkollü meşrubatlar yerine meşrubatlar kısmında cola'nın, fanta'nın yanında görmenizin sebebi budur. o kadar alkollü içecekten sayılmazlar ki bazı iş yerlerinin öğle yemeklerinde veya iş yeri koridorlarındaki vending aletlerinde de görebilirsiniz.

    illa lager içicem diyorsanız ve ısısı sizin için dertse şu tarz çift cidarlı bardaklar ile bu sorunu çözebilirsiniz veya yine lager ailesinden kolay içimli ama ısınsa da dert olmayan bock ve doppelbock cinsi biraları tercih edebilirsiniz. artık çoğu yerde bulamasamda kozel dark bunların güzel bir örneği. özellikle bu tip kavruk maltlı biraların yanında klasik patates kızartmasını aşıp tarçınlı elmalı veya karanfilli vişneli tart falan deneyebilirsiniz.

    daha iyisi lager ailesinden biraları kızartma tabaklarının yanına bırakıp arkadaşlarla uzun uzun oturup bira içeceğiniz zamanlar ale ailesinden bir şeyler içmek. ale biralar lagerlerin aksine buğusu üstünde buz gibi bardaklarla ve tadını alamayacağınız soğuklukta servis edilmez, yabancıların cellar temperature dediği benim mahzen sıcaklığı demeyi tercih ettiğim 12-18 derece arası bir sıcaklıkta servis edilirler. bu yüzden ısınsa bile içilmez hale gelmez ayrıca içerdikleri daha karakteristik şerbetçiotları sebebiyle içim boyu farklı sıcaklıklarda farklı aromalar sunarlar.

  • cumhurbaşkanı başdanışmanı ve ekonomi politikaları üyesi yiğit bulut artan gıda fiyatlarına muhteşem bir çözüm önerisi getirdi. yiğit, vatandaşların tüketimi keserek gıda fiyatlarını düşürebileceğini dile getirdi. tek kelimeyle dahiyane bir çözüm. bizim hiç aklımıza gelmemişti.

    kaynak

  • simdi efendim deniz urunlerine olan duskunlugumu bir kenara birakiyorum.. oldum olasi hangi mevsimde hangi baligin yenilecegini bilen adamlara hem sempati hemde giciklik duymusumdur.. supermarketlere gidip balik reyonlarinin onunde durdugunuz vakit sizi olur gozlerle seyreden baliklara ve degisik isimlerine tanik olur, isimden baligi pic etme potansiyelinizi tartar, utanmadan en asortik olanlari sorduktan sonra da ciftlik cipurasi alir cikarsiniz.. hadi size bok atmiyim .. ben cikarim sahsen..
    ben orada kivranirken kimi amcalar ayni standin onune gelip sanki farkli seylere bakiyormuscasina bir suru maval okurlar..
    - abi su baliktan vereyim mi?
    - ciftlik mi denizmi?
    - ciftlik abi..
    - e denizi olmaz tabi onun bu mevsimde bu mevsimde ebeminamina konan sinegin yumurtasindan cikan larvanin baligi olur gibi cok carpici ve detay dolu aciklama yaparlar.. ve bunu eni konu hepsi icin yapmaktan cekinmezler.. o artislikten sonra ceker giderler ve siz bir hafta gunes altinda beklemis havuc gibi burusur ve kararirsiniz.. istaha kacirir pezevenk.. bu mevsimde ciftlik alinmazmis der sizi de almaktan vazgecirirler..

    netice itibari ile fazla uzatmiyim.. benim gibi bu durumdan muzdarip olan, yada hangi mevsimde hangi baligin pesinden kosucam aga? diye merak hezeyani icinde durulmayi bekleyen dimaglar icin asagiya bugun artik yaziyorum kardesim..

    ahtapot : bu kodugum hayvani yilin 12 ayi lezizdir kardesim.. korkma her an hic cekinmeden alabilirsin..

    akya : haziran-temmuz-agustos-eylul-ekim bu baligin en lezzetli oldugu zamandir.. ocak-subat-mart-nisan-mayis aylarinda ise ortalama bir tadi vardir..

    alabalik : bu tatli su baligi kardesimizin de ahtapottan farki yoktur.. her mevsim paso alabilirsin..

    barbun : ahh.. bundan 4 tane.. bir de 35'lik.. peynir.. az salata.. tadimlik.. cerez gibi.. bu balikta guzel kardesim agustos-eylul-ekim-kasim'da tam tadindadir.. o zaman anasini aglatabilirsin.. geriye kalan 8 ayda tadi vasat civarlarindadir..

    cinekop : nazlidir bu.. temmuz-agustos'ta en guzel zamani.. geri kalani yenebilir ama ayni tadi vermezdir..

    cipura : agustos-eylul baligi.. kalan 10 ay standart tadindadir.. (amcanin ciftlik hesabi)

    **cipura ciftlik : bu balik 12 ay boyunca vasat bir tat verir..

    dil baligi : ekim-kasim.. bunun olayi bu iki ay.. diger aylarda rutin.. ayni tadi vermezmis..

    hamsi : kasim-aralik-ocak-subat.. bu aylarda yedin yedin.. baska aylarda denk gelirsen yuzune bakma.

    iskorpit : ekim-kasim-aralik en leziz oldugu aylar.. diger aylarda yenmez diye birsey yok ama tadi olmazmis..

    istavrit : ezginin gunlugu albumu ile ayni adi tasiyan baligimizin zamani ise ocak-subat-mart-nisan.. bu dort ayin haricinde aldiginizda tadi negatif yonde degisiklik gosterebiliyormus..

    izmarit : en verimli ayi subat-mart-nisan.. mayis ayinda yine de yenebillirligini koruyor ama onun disinda kesinlikle almayin..

    kalkan : ocak-subat-mart-nisan en super zamani.. mayis ayini idare ediyor ama kalan aylarda "eve sokmayin".. kalkar..

    karagoz : en iyi zamani ekim-kasim.. sonraki 10 ay boyunca yine yenebilir.. tadindan ayni randimani beklemezseniz tabi..

    kefal : ekim-kasim-aralik-ocak-subat-mart-nisan-mayis.. ondan bu balik her zaman tezgahta.. demek ki yaz aylarindan eve sokmuyoruz kendisini..

    kilic : agustos-eylul en iyisi.. sonraki aylarda denk gelecek olursaniz ayni tadi yakalayamamaniz mumkun..

    kirlangic : efendim bu baligi istediginiz zaman emrinize amade edebilirsiniz.. korkmayin.. her mevsim bunun mevsimi..

    kolyoz : kirlangic'in aynisi..

    kupes : haziran-temmuz-agustos-eylul en iyi donemi.. sonraki aylarda yenilebilirligini korusada damak zevkinize kalmis..

    lahos : en iyi zamani agustos-eylul.. geri kalan aylarda yine de yenebilir..

    levrek : subat-mart-nisan-mayis.. geri kalan 8 ay boyunca "eve almayin".. birakin disarda yatsin..

    lufer : agustos-eylul-ekim tadindan yenemeyecegi zamanlar.. diger aylarda da yenebilitesi sabit ama bu 3 ayki kadar lezzetli olmayabilir..

    melanur : eylul-ekim en iyi zamani tartismasiz.. haziran-temmuz-agustos fena olmadigi zamanlar..ama ocak-subat-mart-nisan-mayis'ta sakin almayin..

    mercan : korkmayin.. 12 ay yiyin..

    mezgit : subat-mart-nisan-mayis'ta yiyin.. gerisini bosverin.. seytan gorsun yuzunu..

    murekkep baligi : mercan'la ayni olgunluktadirlar..

    orfoz : haziran-temmuz-agustos-eylul-ekim'e kadar superdir.. sonrasinda da yemenizde sakinca yoktur.. tadi kesinlikle bozmaz ama ayni da olmaz..

    palamut : ekim-kasim-aralik.. bu balik kis baligidir.. ocak-subat-mart'a kadar idare eder.. nisan-mayis-haziran-temmuz-agustos-eylul periyodunda sicar..

    **palamut çiftlik : bu baligin da leziz sayilabilecek zamani agustos-eylul'dur.. gerisi vasattir.. ciftlik zaten vasattir.. dusunun iste..

    pisi : ismi super sempatik olan bu baligin yeme zamani da pek bi hostur.. 12 aydir..

    sardalya : haziran-temmuz-agustos-eylul en super tadi oldugu zaman.. baska zaman sakin almayin..

    sazan : bu insan canlisi baliklarin ise tereddutsuz tuketilecegi ekim-kasimdir.. sonrasi yenebilir sadece..

    sinarit : temmuz-agustos-eylul baligidir.. sonrasi icin tadina a uzerinden b verilebilir..

    tavuk baligi : kasim-aralik-ocak-subat en harika zamani.. mart-nisan-mayis-eylul-ekim yenebilecek zamani, haziran-temmuz-agustos uzak durulacak zamanidir..

    torik : ekim-kasim-aralik-ocak-subat'ta doruktadir.. mart ayinda soyle boyle.. nisan-mayis-haziran-temmuz-agustos-eylul periyodunda ise asla yanasilmayacak durumdadir.. direk almayin..

    tranca : haziran-temmuz-agustos-eylul-ekim'de 10 numara tadi vardir.. kalan 7 ayda ise tadi b sinifidir..

    turna : kasim-aralikta korkmayin yiyin.. begenmezseniz sonraki 10 ay vasat halini yersiniz..

    uskumru : ekim-kasim baligidir.. sonra tadi vasata yakindir..

    hep bunu yapmak istemistim..

    (bkz: yiyin gari)