hesabın var mı? giriş yap

  • garip bir zombi ordusu.

    'lagash çiğköfte 3.25 bim (ss destekli)' şeklinde bir başlık açmışlar.

    gerçekten de markette ürünü çekmişler, farklı kadrajlar yapmışlar. ispatı için fiş fotoğrafı yayınlamışlar. başlığa 280 cevap gelmiş, 8260 de görüntülenme sayısı var.

    altında tartışmışlar iyi mi kötü mi diye, gidip kazıkçı yerlerden dürüm alalım mı denmiş, gidip bulamayanlar üzülmüş, şube tarif edenler olmuş, 7 bim gezdiğini söyleyen var, x şehirde var mı soran var...

    "aldım ve dışarıda satılanlara 10 basar.
    tadı stabil
    soslar mükemmel
    gramaj çok iyi
    lavaş yok olmasada olur.
    tadı ve kıvamı muhteşem."

    şeklinde bir yorum var. bim genel müdürlüğünü arayıp istekte bulunmak için kampanya başlatan telefon veren var...

    (bkz: tadı stabil)

  • prematheiçin; cinsiyet: kadın; yaş: 25; il: ankara
    ekşi sözlük´ten premathe, zekana ve duyarlılığına hayranım.. bütün entrylerini, arkadaşlarının hakkında yazdığı her şeyi okudum. asla tanışamayacağız; ama ben seni takip etmeye devam edeceğim!

    meali:
    #8395832 depeyi dedim olmadı
    #8437519 aton dedim olmadı

    (biri çok fena taşşak geçti ya bizle dostlar...ona yanarım ha.bişey değil kronolojik olarak ilk itiraf bana gelince gaza geldiydim bi de...2 haftada elime verdi işte buyrun...bööhüü ne istedin lan temiz duygularımdan? ne istedin real'deki o masum çocukluğumdan? ne istedin sevgimden? sen mi büyüksün itiraf.com insanı? hayır,ben büyüğüm!dokunma artık bana! dokunma arkadaşlarıma! bir itiraf daha gelirse,ben, ömründe aton karimcayi bile incitmemiş depeyi usta,hiç düşünmeden çeker vururum seni.anlıyor musun.vururum ve dönüp arkama bakmam bile! okul burası okul ticarethane değil beyim! benim öğrencilerim onlar! benim yavrularım! limonla olmaz turşu suyu! sirke koyacaksın! sirkeeee!)

  • çok doğru eskiden hep olan bir şeydi, siz görmediniz diye hiç olmamış bir şey olacak değil. hala birçok evde veriliyor türk kahvesinin yanında likör. bu alkol düşmanlığı nedir ya. alkole karşı olan duruşunuzu keşke onurlu ve şerefli olmak için de kullansanız.

    edit: alla nostra buona fortuna adlı çaylak arkadaşım hatırlattı çok da güzel oldu. böyle bir şey yok diyorlar ya 20 yıl önce çekilen bizimkiler dizisindeki şu sahneyi izleyebilirsiniz. yani bayramlarda çok eskiden beri likör veriliyor. bunun müslümanlıkla da alakası yok tabi ki zaten onu kastetmediğim de açık gelen mesajlara istinaden yazdım bunu. bir gelenek olmuş bu olay hepsi bu. zaten ülkemizde bir ton saçma gelenek var ama bu gelenek niye battı insanlara anlamadım. istemeyen içmesin bu kadar basit. zorla içiriyorlar sanki.görsel sebastian de morra nickli çaylak arkadaş gönderdi bu reklam görselini de. herhalde artık kimse bayramlarda böyle bir şey yok diyemez*
    bir video da dorkkoytnickli yazardan geldi bu da avrupa yakasından

  • ilk başta hollywoodvari bir gençlik dizisi gibi başlamıştı ne güzel. sonra gene araya silahlar girdi, namus girdi, intikam girdi falan. saçma sapan bir şeye dönüştü. yani bugün bir kuzey dediğin nerden baksan 4-5 kadının namusundan sorumlu. eski karısı var, eski sevgilisi var, eski sevdiği var, kardosunun eski nişanlısı var, anası var danası var.. herif bildiğin ulusal namus operatörü. kötü yola düşecek gibi mi oldun? hemen arıyorsun geliyor, mis gibi ev tutuyor, arada bir para gönderiyor, etrafındaki hergeleleri dövüyor.. bütün dizinin namusu bu herifin omuzlarında. kimse de demiyor ki aga sana noluyor? tam tersi herkes kabullenmiş, herkes memnun. adam bildiğin türkiye'nin en çok tavsiye edilen operatörü ya, canıms.

  • tupac‘ın hayatını anlatacak bir filmde tupac‘ın beyaz bir aktör tarafından canlandırılması kadar saçmadır.

    edit: bazı arkadaşlar “neden tupac?” diye soruyorlar. siyahi bir örnek olsun istedim. muhammed ali, martin luther king, malcolm x de olabilirdi. bazı arkadaşlar ise “beyaz aktris” olsun diyorlar, işler o noktaya gelecekse o da olabilir yani.

  • disney'in streaming kârı, geçtiğimiz çeyrekte elde ettiği 1.1 milyar dolardan 659 milyona kadar geriledi. şirketin cfo'su, daha geçen ay bir tür maliyet düşürme önlemi olarak çeşitli içeriklerin streaming platformundan kaldırılacağını ve şirketin bu yolla 1.5-1.8 milyar dolar arası kâr elde edeceğini açıklamıştı. görüyoruz ki dibine kadar iş bilmezliğin ve eski kafaların hakim olduğu türkiye ayağı da bu maliyet düşürme hamlelerinden nasibini alıyor. haziran itibariyle yıllık abonelik fiyatını neredeyse 2 katına çıkaran platformun yaşadığı abone kaybı da göz önüne alındığında, ortaya çıkan tablo çok da şaşırtıcı değil (ki benzer bir fiyat artırma politikasını abd'de de uygulamış olmalarına rağmen orada büyük bir abone kaybı yaşamamış olmalarının getirdiği bir özgüven de var).
    büyük ölçekte değerlendirelim, yerele daha sonra geçelim: disney+'ın abd'de dizi bombardımanı yaptığı, tornadan çıkmış işleri servis edip durduğu zirve döneminde ceo'luk görevini üstlenen bob chapek, yerini çok daha başarılı olarak görülen (disney'in marvel studios, pixar, lucasfilm ve fox'u satın almasının da mimarı olan) eski ceo bob iger'a bıraktı. daha 'old school' bir yapımcı olan iger, pandemi sonrası streaming piyasasına ayak uydurmakta zorlanmış gibi görünüyor. netflix'in yolu açtığı piyasaya topla tüfekle, ellerinde ne varsa dalan dev yapım şirketleri bu yeni alanda büyümek için eskisinden farklı stratejilere ihtiyaç duyuyor (geçtiğimiz sene warner bros da benzer bir maliyet düşürme hamlesi yapmış, platformda yayınlanmaya hazır durumdaki film ve dizileri iptal ederek vergiden düşme yoluna gitmişti). film sektörünün son durumunda bunun gibi hamleler çok da şaşırtıcı sayılmıyor anlayacağınız.

    bu vergiden kurtarma işinden etkilenen de dünyanın dört bir yanındaki platform kullanıcıları oluyor (disney türkiye'dekine benzer bir hamleyi en son kanada'da yapmıştı). türkiye'deki durumu diğerlerine göre özel kılan ise, daha haziran 2023 sonunda yıllık üyeliklerini geçen yılın 2 katı fiyatına yenileyen kullanıcıların mağdur edilmesi ve platformun türkiye ayağını yönetenlerin abd'dekileri bile mumla aratan iş bilmezliği. türk seyircisi, televizyon ve streaming fark etmeksizin, türk yapımı içerikleri izlemeyi tercih ediyor; türkiye kendi içeriklerini diğer ülkelerinkine tercih eden ülkeler arasında. hal böyle olunca, millet gerçekten de recep ivedik 7'yi izlemek için abonelik satın alıyor. burada sorun, recep 7 için abone olan kullanıcıyı elde tutmak adına hiçbir hamle yapılmaması. recep ivedik 7'yi izlemek için platforma aylık 40 tl veren adamın ikinci ay da aboneliğini sürdürmesi için hiçbir mantıklı gerekçesi yok. bunlar sanıyor ki bkm ile yapılan paket anlaşmalar, yıldız oyunculara yaptırılan diziler aboneleri elde tutmalarına yetecek. oysa burası abd değil, bir content'i izlemek için platforma abone olan izleyici, yaptığı aylık yatırımın karşılığını sürekli olarak almayı bekliyor ve çeşitli alternatifler arasında sabrı hızlı tükeniyor. bu seyirciyi hiçe sayan tuhaf tavrı ve aylık fiyatın neredeyse 2 katına çıkarılmasını bile sineye çekip platforma bir şans daha tanıyan aboneleri ise türk içeriklerinin tamamını (yıllık abonelik ücretlerini aldıktan sonra) bir günde silip daha da sinirlendiriyorsunuz. bu hamlenin en azından aboneliklerini yenileyip yenilemeyeceğine karar verecek olan kullanıcılarla önceden paylaşılması gerekirdi.

    peki bütün bunların sebebi ne? disney neden streaming işini beceremedi ve türkiye'yi de etkileyen bu global küçülme neden kaynaklanıyor? sebep ota boka sjw etiketi yapıştıran ezberci tiplerin iddia ettiği gibi 'woke' içerikler yapılması falan değil, öyle olsa benzer bir tablo büyümeye devam eden netflix için de geçerli olurdu. sebep, disney'in bitmek bilmeyen ve kendi kendini öğütmesiyle sonuçlanacak olan açgözlülüğü. sürekli hisse sahiplerinin baskısıyla yapılan diziler, filmler; seyirci iradesinin hiçe sayılması, niceliğin niteliğin önüne geçmesi. yılda bir ya da iki film yapan ve bu filmleri de büyük birer event olarak pazarlayan marvel studios'un artık yılda altı dizi çıkarır hale gelmesi. star wars spin-off'larının suyunun çıkarılması (andor'u ben de seviyorum). türkiye ayağında da aynı mantığın hüküm sürmesi, ne koysak izlenir anlayışı. recep ivedik'e, ata demirer'e gelen seyirciyi hande erçel ile elde tutabileceğine inanmak ve izleyiciyi rakamdan ibaret görmek.

    bu çöküş kaçınılmazdı. sağlık olsun.

  • reyting ölçümününün nedeni, reklam pastasını düzenlemektir. bu nedenle izleyiciler gelir düzeylerine göre a, ab, b, c ve d gibi gelir gruplarına bölünür.

    a ve ab grubu, en varlıklı gruptur. nispeten orta direğin bir tık üstü olan b grubunu da buraya ekleyebiliriz. reklamlardan elde edilen en büyük gelir, bu gruba aittir. işte, ev, araba, lüks tüketim ürünleri vs vs reklamları hep bunların satın alması içindir.

    c ve d grupları ise en düşük gelir düzeyine sahip gruplardır. öğrenciler de bu grubun içine girer. bunlara bir şey satamazsınız. çünkü zaten paraları yoktur ve dolayısıyla bu gelir grubuna kola, meşrubat, atıştırmalıklar ve ucuz telefon hattı reklamlarından başka reklam verilmez.

    şimdi, reyting ölçüm cihazlarının %90'ından fazlası tahmin edeceğiniz üzere a, ab ve b gruplarının evlerine tıpkı bir anket örneklemi seçer gibi belirlenerek konulur. c ve d grubuna dostlar alışverişte görsün diye birkaç cihaz yerleştirilir ama, işte ölçümlerde pek bir payları bulunmaz. bu uygun örneklem sayesinde %10'a yakın hata payıyla ölçümler gerçekleştirilir. bu hata payı, reklam veren için yeterli ve kabul edilebilir bir düzeydir.

    o halde anlamaya başladınız. son bir örnekle bitireyim: trt'de yayınlandığı dönemde leyla ile mecnun'un izlenme oranı oldukça yüksekti. ama hiç reklam alamıyordu. sebebi ise, izleyenlerin çoğunun c ve d grubu olmasıydı.