hesabın var mı? giriş yap

  • bim'den içeri girildiğinde insanın dört bir yanını saran kocaman bir boşvermişliğin, zihnin en ücra noktalarına sirayet eden o anlamsız hiçliğin tüm bedendeki tezahürüdür. evet, gözyaşartıcı bir gerçek bu anlamsızlık. o gelişigüzel sıralanmış, ilk bakışta reçel mi yoksa otlu peynir mi olduğu anlaşılmayan ürünlerin arasından geçerken, sağa sola atılmış kolilere basa çarpa ilerlerken hissedilir. çalışanların o android görüntüsünü izlerken sorgularsınız hayatı. neden allah'ım, neden!!? diye isyan edersiniz ama artık çok geçtir her şey için. bim'in sarmalları arasında yok olmaya, hiçliğin içine doğru yol almaya başlamışsınızdır çoktan. çok geç. evet. çok. geç.

  • selin sayek böke'nin açıkladığı korkunç veri.

    "geçtiğimiz haftalarda devlet borçlanmak üzere piyasaya gitti. kendi kağıtlarına türkiye cumhuriyeti devleti müşteri bulamadı. geçen hafta yapılan hazine ihalesinde, hazinenin kapısını çalan olmadı. sonunda hazine borcunu kamu bankalarına sattı. üstelik son zamanlarda ödemediği kadar yüksek faizden."

    konuşmanın başlıkları:

    • bu ne 1994 krizine ne 2001 krizine ne de 2009 krizine benzemiyor.

    • geçtiğimiz hafta açıklanan işsizlik verileri türkiye'de yeni bir rekora işaret ediyor, işsizlik yüzde 11, 3'e ulaşmış. 3 milyon 493 bin kişi, çalışmak istiyor, iş arıyor ama bulamıyor. 2 milyon 514 bin kişi, iş dahi aramıyor.türkiye'de 6 milyon 7 bin kişi çalışmaya hazır. türkiye bununla son 6 yıllık işsizlik rekorunu kırıyor. sadece yarım milyon kişi bu yıl işsiz kalmış.

    • türkiye'nin kısa vadede ödemesi gereken, 167. 8 milyar dolarlık bir borcu var. bu borç hepimizin. şirketler borçlu, dolayısıyla o şirkette çalışan işçiler de o şirketin borcuna ortaklar. bu borç türkiye'nin . bu borç türk lirası değer kaybettikçe çok daha pahalı. 2016'nın başında ödememiz gereken toplam borcun tl değeri, 493 milyar liraydı. tl'nin değer kaybıyla bugün ödememiz gereken borcun değeri, 570 milyar tl.

    • ya tedarikçim fetö'cü diye yaftalanırsa, ya bayime yarın birden el konulursa endişesi bütün iş dünyasını sarmış vaziyette. bakkalından türkiye'deki en büyük şirketine kadar. kimse birbirine güvenemiyor. sorun hepimizin sorunu. bu deprem dalgası büyük. kimse kurumlara güvenmiyor, birbirleriyle iş yapmıyor. memur, müdüründen, müdür müsteşarından, müsteşar bakanından şüpheleniyor. hepsinin şüphesi ortak ya yarın fetö'cü listesinde bu isimler çıkarsa diye düşünüyor. kimse hiç bir karara imza atmak istemiyor. böyle bir ekonomi işleyemez.

  • - ercan açtıeaa kitabıeaa açtıeaaa birinci sorueaaa .. yine bir problem var havuzdeaaeaa
    - bey bu çocuk okumıcak galiba ?
    - okur o okur. heyecanlı işte ne güzel.
    - ahmetin üçbinlirası veaaaar evet ahmeeaaat fındık alıyoeaaarrr parasının geeri kalanını innnnnanılmaaaeaaz bir şekildeeaaa mehmet'e veriyooeoaarr
    - bey sana diyorum bey.
    - dur be hanım en heyecanlı yerieaa
    - ve ercaeeaaan soruyu çözüyoaareear. ahmetieaaann 1000 lirası kalıyoeaaarrr
    - goooooooolll !!
    - bey ?
    - ee yani aferin oğlum benim

  • adam gibi adamlardır.

    z kuşağının her teknolojik gelişmeyi kendileri kullanır zannetmesi de kabak tadı veriyor. ulan o kullandığınız her teknolojiyi bulup, icad edip üretenler boomer dediğiniz 30 yaş üzeri adamlar zaten. siz anca sokakta tiktok dansı yapın.

  • biz yazmaya bıktık ama kimse aramaya inanmadı. sonra kızıyorsunuz.

    çok basit arkadaşlar. başlıkta ara kısmına "handsome" yazılacak o kadar.

    (bkz: #25039096)
    (bkz: #26060465)
    (bkz: #44026215)
    (bkz: #52094335)
    (bkz: #53569824)

    bir değil iki değil tam beş kavanoz bal, sadece bir kavanoz bal fiyatına. sourtimes bal dünyası iyi günler diler.

  • çok çok çok eskilere dayanan bir şaman-türk geleneğidir.

    efendim, bilindiği gbi eski türkler'in yaşadıkları bölgelerde oldukça fazla demir yatağı vardır. hatta buralarda yaşayan türkler'e ''altay'ın demircileri' denirmiş o vakitlerde. bu nedenle demir, şaman türkler tarafından kutsal bellenmiştir. demirciler, demir dövenler, silah yapanlar toplum tarafından derin saygı görmüşlerdir. aynı zamanda demirin, kötü ruhları, düşmanları kovduğuna inanılmaktaydı. bu yüzden ölmüş kişinin üstüne kılıç veya bıçak koyarlardı ki, ruhu ülgen'e kazasız belasız, kötü ruhlar musallat olmadan erişebilsin.

  • matematik dersinde kadın öğretmen öğrencilere sorar:
    -bir ağacın dalında 5 tane kuş var. taş attım, iki tanesini vurdum. geriye kaç kuş kalır?
    öğrencinin biri parmak kaldırır ve cevaplar:
    - hiç kuş kalmaz çünkü diğerleri korkudan uçup gider.
    öğretmen gülümser:
    - hayır. doğru cevap üç olacaktı ama bakış açını sevdim.

    öğrenci duruma çok bozulur ama pek göstermez. ders devam ederken tekrar parmak kaldırır:
    - bir soru da ben sorabilir miyim?
    öğretmen izin verir.
    - sokakta üç kadın dondurma yiyerek yürüyor. biri dondurmasını yalıyor, diğeri ısırıyor, diğeri de emiyor. kadınlardan hangisi evlidir?
    öğretmen şaşırır, kızarıp bozarır ama cevap da vermek zorundadır:
    - hmm...şey..yalayan?
    öğrenci yanıtlar:
    -hayır, parmağında alyans olan. ama bakış açınızı sevdim.

    edit: debe'ye falan girmiş ama daha önce yazılmış ki bu. uyaranlara teşekkürler. fava atanlara da çaylar benden*