hesabın var mı? giriş yap

  • adamlar peşkeş çekmeye o kadar alışmışlar ki yapamadıklarında şaşırır hale geldiler.

    ülkenin haline bak. ağlarsın.

  • istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.

  • ofisi eşi benzeri görülmemiş bir rezilliğe sürüklemiş oyundur. mesai bitimine yakın herkes cebindeki tüm nakitle süper loto oynamış, 10 lira alacak için kapıya gelen kargocuya verecek 10 lira çıkmamıştır.

  • bugün yaşanan engelleme sürecine ilişkin tarihe not düşmek açısından:

    01:15'te btk'dan bazı içeriklere ilişkin erişim engelleme kararı mail olarak iletildi. mailde -kanuna da uygun olarak- kararın 4 saat içinde uygulanması gerektiği belirtiliyordu.

    ancak bu mail gelmeden önce söz konusu içerikleri sakıncalı görerek zaten kaldırmıştık. bu nedenle karar bize geldiği saat itibariyle kararın uygulanacağı türden bir içerik bulunmamaktaydı.

    bunlara rağmen saat 03:01'de ekşi sözlük'e erişim btk tarafından engellendi. erişim engelini farkettiğimiz an esb ve btk sitelerinde erişim engelinin dayanağını görmek için sorgulama yaptık, ikisinde de engelleme kararı olmadığı bilgisi çıktı. bunun üzerine esb ve btk'yı aradık, esb alakaları olmadığını, btk ise bahse konu içerikler nedeniyle engelleme olduğunu söyledi. söz konusu içeriklerin yayında olmadığını kendilerine ilettik. inceleme yapıp, belirttiğimiz gibiyse engellemeyi kaldıracaklarını belirttiler. daha sonra btk yetkilisi emailimize cevaben, 03:21'de "erişime tekrar açılması hususunda gerekli işlemlere başlanmıştır." açıklamasını yaptı.

    olayın ve görüntülerin vehameti nedeniyle bu kısmındaki aksaklıkları sorun etmiyorum zira konuyu açıkladığımız an 20 dakika içinde gerekli düzeltmeyi yaptı btk.

    sorun 03:01'de engellenen sitenin 03:21'de engelleme kalktığı halde 07:02'ye kadar engelli kalması. erişim engelleme kararı derhal uygulansa da, engelin kaldırılmasına ilişkin kararın uygulanmasında acele edilmediği olabiliyor. onu da geçiyorum, bir başka konu var ki, o sanıyorum türkiye'de ilk defa uygulandı.

    erişim engeli nedeniyle ulaşamadığınız siteye vpn'le ulaşmanızı engellemenin en basit yolu, siteye yurt dışından gelen trafiğin tamamını engellemek. peki bu neden yapılmıyor? çünkü hosting hizmetini türkiye'den alıyor da olsa, türk sitesi de olsa, aslında erişim engeleme kararları türkiye cumhuriyeti sınırları içinde geçerli. sitenin yurt dışından da erişime kapatılması, yani sitenin tümden kapatılması hukuki değil. ama erişim sağlayıcıların engellenen sitelere girmek için kullanılan alternatif yöntemleri de engelleme yükümlülükleri var kanunen. bu nedenle daha önce kullanıcıların vpn yoluyla sitelere erişimlerini engellemek için vpn servislerinin kullanımını kısıtladılar. (bkz: 4 kasım 2016 vpn erişim yasağı) bunun orantılılığı da başka bir tartışma konusu.

    ekşi sözlük'e sadece türkiye'den değil, tüm dünyadan erişim engellendi.

    yurtdışından ekşi sözlük'e erişimin nasıl engellendiğine ilişkin teknik bir açıklamayı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. tek bildiğim, aslında bağlantının kurulduğu ancak bağlantı kurma aşamasında bu rotada bulunan bir cihazın sahte bir veri paketi yaratarak bağlantıyı kesiyor olduğu.

    bu nedenle siteye aslında "ulaşılabildi" ama hiçbir veri alınamadı. bu da sitenin bizim tarafımızdan kapatıldığı algısı oluşturdu.

    erişim engeli türkiye'de kaldırılmasına rağmen, (04:40 civarı ttnet, 06:40 civarı turkcell açılmıştı) bu garip yurt dışından erişiminin engellenmesi uygulaması 07:02'ye kadar devam etti. bu süreçte tekrar btk ile iletişime geçtik, yurt dışını kapsayan bir karar vermediklerini, böyle bir uygulamaları olmadığını, erişim sağlayıcılardan birinin yapmış olabileceğini, erişim sağlayıcılarla irtibata geçmemizi söylediler.

    https://twitter.com/…esci/status/812156728426962944

  • anadilinize ve altyapınıza göre değişiklik gösterir. örneğin anadili türkçe olan biri için mutually intelligible olmalarından ötürü ingilizce’den bile önce türki dillerden birini öğrenmek daha kolay gelecektir. bir norveçli için de isveççe ve danca böyledir.

    anadil türkçeyse ve konuşulan ilk yabancı dil ingilizceyse, hint avrupa dillerine kapı daha rahat açılır diye düşünüyorum. ancak burada grameri çok uğraştırıcı olan almanca, fonetiği karışık olan fransızca ya da her ikisi de karışık olan slav dilleri ya da izlandaca‘dan değil de iki yönden de biraz olsun nefes alabileceğiniz, temiz telaffuzlu latin dilleri (mesela fransızca hariç) işinizi kolaylaştırabilir.

    aynı kolaylık seviyesinde mi tam kestirememekle beraber, iskandinav dilleri de bana nispeten kolay geliyor ancak bu benim 4 sene almanca öğrenmiş olmamla alakalı olabilir. öte yandan, isveççe üzerinden örnek verecek olursak sistematik bir şekilde yabancı dil eğitimi almış, dil öğrenme sistemini kavrayabilmiş ve ingilizcesi gerçekten iyi olan tanıdıklarım bu dili kendilerini paralamadan öğrenebilirken akademik olarak çok parlak olmayan, ingilizceyi hasbelkader öğrenmiş insanlar isveççe’yi çok zorluk yaşayarak öğreniyor ve asla rahat hissedemiyorlar, temiz bir diyalekte kavuşamıyorlar. bu bir fikir verebilir.

    gramerinin türkçe’yi andırdığı söylenen macarca, fince, japonca gibi diller hakkında asla fikir yürütemiyorum, ancak şu hayatta biraz daha vaktim olsa rusça, lehçe ve macarca öğrenmek isterdim. ama 27 yaşındayım ve son demlerimi isveççe’yle değerlendirdim. 25 yaşınızı geçtiyseniz ve o dili aktif şekilde kullanma imkanınız olmayacaksa, dil öğrenme işini sadece bir hobi, duolingo gibi oyun tabanlı bir aktivite olarak görmeye başlarsanız daha az hayal kırıklığı yaşarsınız.

  • adam 3 yaşındayken babası evi terk etmiş.
    kız bebeği ölü doğmuş, ardından çok sevdiği eşi trafik kazasında hayatını kaybetmiş.

    insan olmak için travmalara ihtiyacımız yok, hepimiz onun gibi sade bir hayat sürebiliriz, mutluluk sahip olduğumuz eşyalar değil, çevremizdeki insanların kıymetini yaşarken anlayalım.

    edit 1 : lösemi hastası kız kardeşine yıllarca bakmış.
    edit 2 : @phoarbix ekledi, gençliğinde sevdiği arkadaşı river phoenix birlikte eğlenirlerken hayatını kaybetmiş.

  • örnek okuma:
    danışan benden çok genel olarak aşk hayatı hakkında yorumlarda bulunmamı istedi. kendisiyle konu hakkında tek konuşmamız bundan ibarettir.

    üç kart açtım danışan için. savaş arabası, imparatoriçe ve dünya kartları açıldı. alttaki yorumlarım doğrudan alıntıdır.

    ---
    bu kartların hepsi majör arkana kartları olduğu için şu an hayatınızın inanılmaz önemli bir döneminde, belki de bir dönüm noktasında olduğunuzu düşünüyorum. yüksek ihtimalle bunun farkında değilsiniz.

    kartlar, öncelikle şu anki durumunuzu, bunun sebeplerini ve durumun devamı halinde neler olacağını gösteriyor. şunu aklımızda tutmakta fayda var ki, tarot kaderci değildir, sonuçları değiştirilebilir. bunun daha iyi yönde mi yoksa kötü yönde mi değişebileceğini sizin davranışlarınız belirler.

    savaş arabası (anlık durum)
    savaş arabası bir irade, kararlılık ve güç kartıdır. değerleriniz doğrultusunda nasıl karar vereceğinizi keşfettiniz veya keşfetmek üzeresiniz. şimdi bu kararlar için harekete geçmeye hazırsınız. hedeflerinizi belirliyorsunuz ve şimdi içsel gücünüzü amacınıza ulaşmak için getirmek için sert bir özveriyle kanalize ediyorsunuz. hedeflerinize ulaşmak için disiplin, taahhüt ve irade uyguladığınızda, başaracağınız bir dönemdesiniz.

    şimdi işler lehinize sonuçlanır umuduyla pasif olma zamanı değil. odaklanmış harekete geçin ve ne tür zorluklar ortaya çıkarsa çıksın yolunuza sadık kalın - çünkü inanın bana zorluklar olacak. ters yönlere çekilebilir, gücünüzü ve inancınızın test edildiğini hissedebilirsiniz. başkaları sizi engellemeye, dikkatinizi dağıtmaya veya hedefinizin peşinden koşturmamaya çalışabilir. ancak savaş arabası, sizin için neyin gerekli olduğuna karar vermek için bir davettir, böylece engelleri aşmak için kendi yolunuzu kullanabilirsiniz.

    amacınıza ulaşmak için gerekenlere sahip olup olmadığınızı merak ediyorsanız, odak noktanızı koruduğunuzda ve yeteneklerinize güvendiğiniz sürece başarılı olacağınızın bir işaretidir bu kart.

    savaş arabası sizi kendinize karşı savunmaya ve cesaretli olmaya çağırıyor. arzularınızı ifade etme ve sınırlarınızı koyma konusunda cesur olun. aksi takdirde, işler yolunda gitmeyecek. kendinize güvenmeniz ve temelde kim olduğunuzu ve neyi temsil ettiğinizi bilmeniz gerekir, bu her ne kadar alışılmadık olursa olsun.

    ayrıca yakın zamanda karayolu ile bir seyahat yapabilirsiniz.

    imparatoriçe (sebepler)
    imparatoriçe kadınlığımızla güçlü bir bağlantıya işaret ediyor. kadınlık birçok yönden - zarafet, duygusallık, doğurganlık, yaratıcı ifade, besleyici - anlamına gelir ve hem erkek hem de kadınlarda denge oluşturmak için gereklidir. imparatoriçe sizi dişil enerjinizle bağlantı kurmaya çağırır. hayatınızdaki güzelliği yaratır. tat, dokunma, ses, koku ve görme ile duyularınıza nispeten daha çok zaman ayırdığınız, zevk ve derin bir tatmin sağlamak için bu duyulardan yararlandığınız bir dönem. belli ki bir süre kendi kendinize kalıp, kendinizi beslemişsiniz. bu, az önceki kartta bahsedilen irade ve gücü bulmanız konusunda size yardımcı olmuş olabilir. bu kart, şu anki durumun sebebi, yani aslında geçmişi gösterdiği için henüz doğmamış bir venüs benzetmesini kullanacağım. ama tüm potansiyeli orada. bu dönemde her ne yaptıysanız, hem aşk hayatınız hem de kendiniz için epey hayırlı olacak.

    dünya (sonuçlar)
    dünya kartı bütünlük, başarı, yerine getirme ve tamamlanma duygusuyla ilişkilidir. uzun vadeli bir proje, eğitim süresi, ilişki veya kariyer tam bir döngüye girdi ve şimdi kapanma ve başarı hissi uyandırıyorsunuz. bu kart uzun süredir hayalini veya özlemini kurduğunuz bir ilişkinin gerçekleşeceğini temsil ediyor. her şey bir araya geliyor ve doğru yerdesiniz, doğru olanı yapıyorsunuz, düşündüğünüzü başarıyorsunuz. bütün ve eksiksiz hissediyorsunuz.

    şimdi, dünya kartı sizi yolculuğunuza yansıtmaya, başarılarınızı onurlandırmaya ve manevi derslerinize uymaya davet ediyor. yolunuzdaki tüm zafer ve övgüler sizi şu an olduğunuz güçlü, bilge, daha deneyimli bir insan yapacak. son olarak, bir sonraki büyük projeye girmediğinizden emin olun; yolculuğunuzu kutlamak, bir sonraki mücadeleniz için hazır olduğunuzda sizi başarıya hazırlayacaktır. kendinize ve elde ettiğinize zaman tanıyın. “elde etmek” burada çirkin bir tabir olarak gözükebilir ama durum bu; her ne istiyorsanız, elde edeceksiniz. ve bu sandığınızdan çok daha kısa bir zaman içerisinde olacak.

    biraz daha detaya girmeye çalışırsak, bu kart evrensel anlayışı ve küresel farkındalığı pekiştirmeyi de ifade ediyor. savaş arabası gibi bu kart da ayrıca seyahatle bağlantılı. bu sebeple, aşk hayatınıza katacağınız kişinin yakın çevrenizden değil, bambaşka bir yerden, olma olasılığı çok yüksek. bu uzun mesafeli bir ilişki gibi görünse de, bu kadar çok seyahat vurgusu, o mesafelerin aşılacağını da belirtiyor.

  • temiz bir toplumun sürdürdüğü uygulama.

    ayakkabı çıkaranların nasıl oluyor da "gelişmemiş toplum" damgası yediğini çözemedik. evin içine sokaktaki boku püsürü sokmak gelişmiş toplum olmaksa umumi tuvaletler de herhalde tiyatro-müze tarzı ortamlar.

    edit: o ev ne kadar temizlense de ayakkabıyla içeri girmek -ayakkabılar da silinsin isterse- eve pislik getirir, evine ayakkabıyla girenlere bir sözümüz yok. yaşam tarzıdır.

  • hak arayan masum insanların, adil olmayan düzende kriminalize edilişi de var bu filmde.

    doğada toprak ve su bir bütündür, birbirinden ayrı düşünülemez. hatta filmde de bununla ilgili güzel bir benzetme var, "su, toprağın kanıdır!" diye. ama mülkiyet hırsına yenik düştüğümüzden beri, şahsi çıkarlarımıza göre alan parselleyip sınır dışı bıraktığımız toprakların yaşam kaynağını keserek, adeta bir uzvu sıkıca bağlar gibi kangren olmaya mahkum ediyoruz. sonuç? hem toprak ve dolayısıyla dengesini bozduğumuz tabiat; hem de yaşamlarını idame ettirmek için toprağa bağımlı köylüler mağdur...

    üstünlüğünü topraklarındaki sudan alan osman’a karşı köylüleri esas çaresiz kılan, dönemin, doğaya ve vicdana aykırı tutumdan yana tavır sergileyen hukuk düzeni. ama adaletin bittiği yerde anarşi başlar demişler. haliyle ekmek kavgası ve yaşam mücadelesi içindeki köylüler de çaresizlikten adım adım terörize ediliyorlar. ilk eylemlerinde gözdağı vermek için bir köpeği öldürerek masumiyetlerini yitiriyorlar. ardından pusu kurup saldırı düzenleyerek haklıyken haksız duruma düşüyorlar. ve son olarak kapağı dinamitle patlattıklarında, öldürülen köylü, ateş edende 3'te 2 ceza indirimine neden olacak kadar kanun önünde "suçlu" duruma düşüyor.

    ilginçtir ki evren, adaleti, kendi yasalarıyla birtakım kişi ve olaylar üzerinden her daim gerçekleştirir; hem de acımasızca. osman, uğruna cana kıydığı suda, hakkını gasp ettiği ve karısına göz koyduğu kardeşi elinden boğularak öldürülüyor. bu trajedi önlenemez miydi diye sorgulayınca kırılma noktasına ulaşıyorum: osman'ın, "şeriatın kestiği parmak acımaz" dedikten sonra karara ettiği itirazın sonucu.

    hasan'ın olan bitene karşı tutumu, onu dilsiz şeytan yapmasa da köylülerin umutlarını suya düşürecek kadar pasifti. üstelik çıkışları, kendini otorite gören osman'ı ürküttüğü halde, sesi yeterince gür çıkmadığından ona bir yaptırım uygulayamadı. ama hikayedeki hasan, ağabeyi karşısında ezilmeyen, bencil bir karakter olarak yazılsaydı da olaylar çok farklı gelişmezdi. aşikar olduğu üzere hakkaniyet, birilerinin insafına bırakılmayacak kadar kritik bir mesele.

    hikayeye temel oluşturan kanunda son durum nedir, bilmiyorum. ama yanlış olanı seçmeye zorlanan hatta başka seçenek bırakılmayan nice hayat, terazisinin hassasiyetine aykırı hukuki politikalarla ziyan oldu. filmle şunu fark ettim ki adaletin bir fonksiyonu da hak arayışındaki insanları suç işlemekten korumakmış.