hesabın var mı? giriş yap

  • üç arkadaş yan masada oturmakta. ikisi entel bir muabbete girişmişler, 3. gencimiz telefona gömülmüştür.

    1. genç: ergenliğimdeki metal tutkum yavaş yavaş enstrümantel müziğe kayıyor. sabahtan akşama kadar guns n roses dinlediğim olurdu.
    2. genç: evet, ben de artık bir moonlight sonataestranged'a tercih ederim.
    şarkı değişir;
    2. genç: iyi insan lafın üstüne gelirmiş.
    1. genç: kimin bu hatırlayamadım.
    2. genç: goran bregoviç
    3. genç telefondan kafayı kaldırır: o kim lan, bulgar forvet mi?
    ikisi birden: s.ktir git hilmi, s.ktir git ya.
    hilmi: noldu lan yavşaklar iki dakkada öldü entelliğiniz.

    hangisini taktir etceğimi şaşırdım.

  • çoğu zaman ise yarar.

    işe yeni baslamisim, hepi topu iki ay filan olmuş. acemilik atlatilmis, hatun kişiler gözlenmektedir. şirkette çok az hoş hatun var bizim tipte ortalama yani işimiz zor.

    sonra ise yeni biri başladı, ilk görüşte etkilendim, ne kadar şirin, ne kadar kibar ama bizim birimler farklı ortak işimiz yok, ortak arkadaş yok, askerden yeni gelmişim topluma yeni yeni ayak uyduruyorum.

    bize kaldı kizi uzaktan izlemek, onunda pek arkadaşı yok benim de.

    birgün baktim yalnız başına şirketin kafeteryasinda mutsuz mutsuz oturuyor.

    hemen gaza gelip bodoslama sordum, yeni mi başladınız? evet dedi su birimde çalışıyorum dedi. ne güzel bende yeni başladım dedim yaklaşık on dakika havadan sudan okullardan ve şirketten bahsettik.

    birden sordum:

    -sevgilin var mi? 1 dakika boyunca yüzüme bakti
    -yok ki. dedi
    ardından öldürücü vurusu yaptim. en karizmatik bakisimla sordum:

    -ben olurum.

    ilk olarak gülümsedi sonra cevap vermeden masadan kalktı.

    bir hafta boyunca beni görmezden geldi. ben de depresyona girdim ben ne mal adamın diye..

    yemekhanede pilav üstü kuru yerken yanıma oturdu. ciddiysen seni tanımak isterim dedi.

    kalbim yerinden çıktı, afalladim, tabi dedim ve başladık.

    su an beraberiz ve çok mutluyuz.

    herkese bol şans.

    simdi durum ne diye merak edenler olmuş. nişanlıyız.

    vee mutlu son evlendik (:

    bir edit daha: evli, mutlu veee çocuklu.

  • gezi'de dolar 1.70'den 1.90'a çıktı diye anamızdan girdiniz, bacımızdan çıktınız. şimdi 3.25, nerden başlayalım küfretmeye? o zamanlar kimse doların yükselmesi ekonomi için çok iyidir, çok de güzeldir geyiği yapmıyordu. ne oldu ha? ne oldu?

    ekonominin içine ettiniz mutlu musunuz akpliler?

  • kişinin zaman içinde belli bir kademeye geldikten sonra kariyerinde yükselemeyeceğini düşünmesidir.

    özellikle kadınlar üzerinde daha fazla görülen bir durum. bu sendrom genellikle kişinin kendi kafasında yarattığı bir problemdir. yani engel zihindedir. dış etmenlerden ziyade kişinin kendi büyüttüğü problemler vardır artık. insanlar neyi başaramayacaklarını öğrendiğini gösterir. bir nevi öğrenilmiş çaresizlik gibidir. özellikle kadınların hamilelik gibi kariyerinde yaşadığı duraklamaları, iş hayatında inkar edilemeyecek cinsiyet ayrımcılığı gibi sebeplerden dolayı çok daha fazla hissettiği bir gerçektir.

    insanın gelebildiği en üst nokta cam tavanı olarak sayılabilir. ne kadar hayalleriniz yüksekse cam tavanın yüksekliği de o kadardır. bu noktadan sonra sendrom başlar işte.

    bu noktada sınırsız düşünme durumu devreye giriyor. yapabileceklerimizi, başarılarımızı belli bir şekilde çerçevelendirip, sınırlandırdığımız için devreye öğrenilmiş çaresizlik giriyor. artık daha fazla ne yapabiliriz ki diye düşünüp bu büyük başarılara ulaşmanın bir hayli zor olduğuna odaklanıyoruz. aslında nasıl bu büyük başarıya ulaşabileceğimize yoğunlaşsaydık böyle bir sendrom da ortada kalmazdı.

    o zaman konuya uygun bir biçimde kapanış yaparak çekilebilim:

    "ağaca çıkmak istiyorsan yıldızları hedefle."

  • evet düşünülebilir bi’ araçtır. bu vergiler ve bu fiyatlarla ancak düşünülebilir. sürülemez ama çok güzel düşünülür.

    kapat gözlerini, 3’e at şimdi. vınnnnnmm.

  • hasta ruhlu ve psikopat din adamı. ailesi padova kökenli fakat doğumundan az önce ferrara’ya yerleşmişler. padova üniversitesinde hekimlik yapan ve kutsal kitap’tan kaynaklanan çok katı fikirleri bulunan dedesinden etkileniyor ilk başlarda.

    ciddi bir öğrenim görüyor ama 1475'te birdenbire ailesi ve yaşadığı kentle bağlarını kopararak bologna’da dominikenlerin arasına katılıyor. çok katı bir gözetim altında tutulan bu manastırda, kendini vaaz ve din dersleri vermek üzere hazırlar. 1482'de floransa yolunu tutar ve buradaki san marco manastırı’nda kutsal kitap okutmanı olur. bir yolculuk dönemi dışında ölene kadar da bu manastırda yaşamış zaten.

    savonarola verdiği vaazlarla başlangıçta pek başarılı olamıyor. bununla birlikte yaşamının sonuna kadar vereceği bütün vaazların temelini oluşturan üç önerisini açıklamaya başlar:

    1. italya cezalandırılmalıdır.
    2. kilise yeniden düzenlenmelidir.
    3. bu işler pek yakında gerçekleşecektir.

    savonarola, 1490'da daha önce tanışmış olduğu yeni eflatuncu mistik felsefeci pico della mirandola’nın girişimi üstüne lorenzo de medici tarafından floransa’ya çağrılır. san marco’daki görevini yenidien üstlenir. floransa’da vaazlar vererek dindarlığın erdemleri üstüne yazılar yayımlamaya başlar.

    italyanların o dönem tartıştıkları güç koşullar** söylevlerinin temel konusunu oluşturuyor. gerçekte daha çok soyluların ve kilise’nin çürümesine, floransa skandallarına karşı saldırılarda bulunuyordu. yalnızca geleneklerdeki sapkınlıkları değil medici ailesinin katı yönetimini de kınıyordu aynı zamanda. 1491'de san marco manastırı’nın başrahibi olan savonarola aynı konularda vaazlar vermeye devam ediyor. yanlış yönetenlerin cezalandırılmalarını ve kilise’nin yeniden biçimlendirilmesi görüşlerini sürekli olarak savunur. bir yandan da daha geniş bir özgürlük kazanabilmek için toscana’da özerk bir dominiken topluluğu oluşturmaya çabalar.

    daha sonra charles vııı’in kuvvetlerinin italya’ya girmesi, savonarola’nın sözünü ettiği cezalandırmanın başladığının göstergesi oluyor. medici ailesinin kaçışı yerini töreleri düzeltmek isteyen savonarola’nın önderliğindeki bir cumhuriyete bırakır. savonarola, isa’yı floransa’nın tek hakimi olarak ilan ettikten sonra vaazlarıyla kent halkının düşüncelerinin doğrultusunu tümüyle değiştirdi. oyunları ve şenlikleri yasaklattı. ahlaka aykırı davranışlara ve tefeciliğe karşı mücadeleye başladı. bazı sanat yapıtlarını ve değerli eşyaları halka yaktırttı*. çocukları ve gençleri askeri bir düzene soktu. jurnalciliği yönetimin olağan bir aracı olarak kullanmaya başladı.

    savonarola aynı zamanda papa alexander vı’ya da saldırıyor ve fransa kralı charles vııı’ü kandırarak papayı görevden alma yetkisi olan bir piskoposlar kurulu toplattırmaya çalışıyor. charles vııı, 1495'ten başlayarak italya’dan çekilince, papa gizlenen savonarola’yı roma’ya çağırır. 1495 sonunda da hocalık ve vaizlik görevlerini askıya alır. bu arada papanın, kente giriş-çıkışı yasaklayan bir kararname çıkartacağı söylentileri üstüne floransa’da da savonarola’ya karşı bir direniş belirmeye başladı. çünkü böylesine bir yasaklama kentin ticari yaşamı üstünde korkunç sonuçlar yaratır. papa, medici ailesini floransa’ya yeniden sokma konusunda başarısız olurken, savonarola da aforoz ediliyor.

    bununla birlikte, 1498'de yeniden vaaz vermeye başlayan savonarola papalığın kendisine karşı almış olduğu karara şiddetle karşı çıkar. bir yandan da avrupa’daki hükümdarlara alexander vı’yı görevden alacak bir psikoposlar kurulu toplamaları için mektuplar yazıyor. ama kente yöneltilen yasaklama tehdidi karşısında burjuvazi halkın sevgisini de iyiden iyiye yitiren savonarola’yı kesin olarak yalnız bırakır. 1498'de savonarola tutuklandı ve işkenceye alındı. önce sözlerini geriye aldı, sonra yeniden direnmeye başlayınca iki dominiken arkadaşı ile birlikte ölüme mahkum ediliyor. 1498'de floransa’da asılıp cesedi yakılır ve külleri ise arno ırmağına atılır.

  • kızlarımızın nedense '' para ve karizma'' öğesini zikretmedikleri özellikler. bir erkek sabaha kadar ince ince öpsün, güzel gülümsesin, odun olmasın, yakışıklı değilse sallanmaz arkadaş. adam genel kültüre tecavüz eder derecede hakimi olsun, ince birisi olsun falan, fakir veya tipsizse geçmiş olsun.

    biraz dürüstlüğe davet ediyorum lan hepinizi.