ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
muhteşem yüzyıl
-
ağır akışı yüzünden bir türlü seyredemediğim dizilerdendir muhteşem yüzyıl. ama öyle ya da böyle bilgileniyorsunuz medyadan, internetten. acaba ilerki bölümlerde şehzade mustafa'nın öldürülmesinden sonra halkın doğan erkek çocuklarına şehzadeye olan sevgilerini belirtmek için "mustafa" ismini vermelerini gösterecek mi ? öyle ki o dönem istanbul'a gelen yabancı bir gezgin istanbul'daki her 4 erkeğin 3'ünün isminin mustafa olduğunu yazmıştır. hatta bu gelenek o kadar uzun yıllar sürmüş ki, 1881 yılında selanik'te doğan bir erkek çocuğa da bu isim verilir.
ve gün gelir bu çocuk kanuni'nin saltanatından mustafa'nın intikamını alır.
zeki önder özen
-
"katılmıyorum ama anlayabiliyorum" demiştir az önce kendisi ki ne spor kamuoyunda ne de siyasette bu cümleyi içselleştirebilmiş az insan vardır.
10 mart 1993 san marino türkiye maçı
-
ilk kornerini bize karsi ilk maçta kullanan san marino'nun ilk puaninida bizden aldigi müsabaka. san marino tarihinde önemli bir yeri olan ama türk futbol tarihinde ise hatirlanmak dahi istenmeyen maç.
ismi xena olan kıza akrostiş şiir yazmak
-
xerez-cadiz - üst
espanyol-eibar - 1
napoli- verona- 3.5 üstü
atalanta- palermo - iy0
edit :benzeri daha once yazilmis. geyik yapalim diye arama akimiza gelmedi.
depremde 4 oğlunu kaybeden adamın reis yorumu
-
depremzedelere ev dağıtma töreninde anahtarı cumhurbaşkanımızın elinden alan bu baba olsun. haketmiş bunu.
tuğba özay'a kocasının aldığı şeffaf kıyafet
-
(bkz: gavatti)
game of thrones
-
--- 6x5 spoiler ---
hodor meselesiyle ilgili ufak bir anektodu da aktarayim,
3 yıl önce, michael ventrella diye bir eleman, bir konferansta george r. r. martin ile tanışır. konferansın yapıldığı yerde, martin ile birlikte aynı asansöre binerler. martin, asansörün düğmesine kendisi için basar ve diğer kişilere de hangi katı istediklerini sorar. sonra, ventrella'ya dönüp "hep bir asansör operatörü olmak istemişimdir" der. birlikte gülerler ve odalarına giderler.
bir süre sonra, martin ile venrella tekrar asansörde karşılaşır ve aralarında şu diyalog geçer.
+ ben sanırım kitabınızdaki bir karaktere neden hodor adını verdiğiniz buldum.
- öyle mi?
+ asansör operatörü olmak istediğinize dair sözleriniz üzerinde düşündüm. bence, hodor'un "hold the door" lafının kısası olduğu çok bariz.
- (martin gülmeye başlar) gerçeğe ne kadar yakın olduğunu bilmiyorsun.
bu da, ventrella'nın 2 yıl önceki blog postu.
https://ventrellaquest.com/2014/04/20/got-got/
--- spoiler ---
vicdani ret
-
anlamıyorum.
söyleyecek o kadar çok şeyim, dışarı vurmak istediğim o kadar çok duygu var ki…
baştan söyleyeyim, vicdani retin olması gereken bir hak olduğunu, askerlik konusunda en mantıklı ve zaten olması gerekenin de profesyonel ordu şekli olduğunu düşünüyorum. açıkçası diğer ülkelerin uygulamalarından çok haberim yok. ancak yine askerlik yapmak isteyenlere askerlik açık olabilir. herkesin kendi inancı, düşüncesi… deli gibi askerlik yapmak isteyenler de olabilir tabii.
yalnız ben anlamıyorum. vicdani ret çıkacak diye etekleri tutuşan, vicdani retçilere ‘defolsun gitsinler madem’, ‘bunu da mı görecektik’, ‘şehitlerin ahı bulur sizi’ diyen; hiçbir hedef, amaç, sonuç yokken göz göre göre binlerce gencin bir hiç uğruna ‘şehit’ olmasını normal bulan, boş yere gencecik yaşta ölmek istemeyen insanlara demediğini bırakmayan insanları anlayamıyorum. zorla askere alınan, üstüne üstlük bu zorunlu görevi komutanlarından dayak yiyerek, komutanlara, komutanların ailelerine hizmet ederek, birkaç aylık ne idüğü belirsiz ‘eğitim’ sonrası ellerinde silahlarla, kedinin önüne mama koyar gibi teröristlerin önüne konulup güya ‘savaşarak’, psikolojileri bozularak geçiren ve daha da kötüsü bundan hiç gücenmeyen insanları anlamıyorum, anlayamıyorum.
‘’ben askere gider şehit olursam, karıma çoluğuma çocuğuma n’olur, kim bakar kim sahip çıkar?’’ diye soran adama, ‘’bunca zaman kaçmasaydın’’, ‘’ sanki her giden şehit oluyo ya sen de’’ diyen zihniyeti gerçekten anlayamıyorum.
askerlik vatan borcu falan değildir. kimse kusura bakmasın, ben bu vatan için ölmeyi göze almam. benim öyle bir borcum yok. ‘askerlik yapmak istemeyen zaten hayındır, vatansızdır’ diyen insanlara cidden çok sinirleniyorum. o kadar cahiliz ki. o kadar saçma salak şeylerle yıllardır uyutulmuş, gözleri kapatılmış, mutlu olmayı bilmeyen, istemeyen bir halkız ki.
diyor ki, ‘’yazıklar olsun’’ diyor; ‘’türklük diye bir şey de kalmadı’’. gözleri abartılı milliyetçilikle, saçma sapan ideolojilerle, dinle, mantık dışındaki her şeyle boyanmış insanlar. kusura bakmayın, türklük eğer bu şekilde savunduğunuz şeyse, ben türk de olmayayım dostlar. size kalsın türklük. gidin askere terörist öldürün, ölün. çünkü terörist öldürmekle, ölmekle pırıl pırıl bi ülke olcak türkiye’niz. komutanın karısına iyi vakit geçirtirseniz hemen bitecek terör, fakirlik, mutsuzluk. patatesleri düzgün soyarsanız muhteşem bir türk olursunuz işte.
ben dinine de, vatanına da düşkün kimseye kötü bir düşünce beslemez, kötü söz söylemezken sırf düşüncelerim doğrultusunda boş yere ‘hizmet’ etmek istemiyorum diye ‘vatansız, vicdansız, beş para etmez’ biri olduğum için bu isyanım. askerliğin ‘vatan borcum’ olduğunu düşünmüyorum diye, sanki haberlerini duyduğumda üzülmüyormuşum sandıkları şehitlerin ahının en büyük belam olmasını istedikleri için. kusura bakmayın, vatanı korumak, terörü önlemek, engellemek, yok etmek benim işim değil, devletin işi. askerin işi. ama ben asker değilim. kurarsın adam gibi ordunu, kum torbasından set çeker gibi sokaktan adam toplayıp dizmezsin sınıra. o zaman ne yaparsan yap. ben öğrenciyim, belki bilim adamıyım, belki sanatçıyım, belki beş parasız işsiz bi adamım, belki anneyim belki babayım. ama kusura bakmayın, asker değilim. eğer türklük askere koşa koşa gitmekse, türk de olmayayım ziyanı yok. şehit olmak istemiyorum diye vicdansızsam, en vicdanlı siz olun. inanın hiç önemli değil, en yüce türk siz olun.
nasıl diyor siz,
her türk asker doğar. heh.
ben anlamıyorum ondan.
11 ekim 2022 michelin alan türk restoranları
-
michelin guide duraklarına istanbul'un da eklenmesiyle sonunda mutfağımız uluslararası statü kazandı! işte michelin yıldızlı restoranlarımız:
3 yıldıza hak kazanan: (özel bir yolculuğa değecek olağanüstü bir mutfak)
henüz yok
2 yıldıza hak kazanan:(yolunuzu değiştirmeye değecek derecede mükemmel bir yemek)
(bkz: turk fatih tutak)
1 yıldıza hak kazananlar:(kategorisinde çok iyi bir restoran)
(bkz: nicole restoran) (bkz: serkan aksoy)
(bkz: mikla) şef: (bkz: cihan çetinkaya)
(bkz: neolokal) şef: (bkz: maksut aşkar)
(bkz: araka) şef: (bkz: pınar taşdemir)
yeşil yıldıza hak kazanan:(rol model ve ilham kaynağı olan, sürdürülebilir bir gastronomi anlayışına sahip restoran)
(bkz: neolokal) şef: (bkz: maksut aşkar)
genç şef ödülü:
(bkz: mürver) (bkz: mevlüt özkaya)
michelin servis ödülü:
(bkz: sunset grill bar)
bib gourmand ödülü alan restoranlar:(makul fiyatlarla iyi yemek sunan restoranlar)
(bkz: karaköy lokantası)
(bkz: calipso fish ege mutfağı)
(bkz: pandeli)
(bkz: aheste restorant)
(bkz: cuma çukurcuma)
(bkz: sade beş denizler mutfağı)
(bkz: tershane restorant)
(bkz: giritli)
(bkz: alaf restorant)
(bkz: aman da bravo)
michelin istanbul restoran tavsiyeleri:
(bkz: mürver)
(bkz: 1924 istanbul)
(bkz: beyti)
(bkz: feriye lokantası)
(bkz: yeni lokanta)
(bkz: lokanta 1741)
(bkz: octo)
(bkz: nobu istanbul)
(bkz: matbah)
(bkz: çok çok thai)
(bkz: şans restaurant)
(bkz: rumelihisarı iskele restaurant)
(bkz: azur restaurant)
(bkz: ocak restaurant)
(bkz: deraliye)
(bkz: kıyı restorant)
(bkz: topaz restorant)
(bkz: sofyalı)
(bkz: st. regis brasserie)
(bkz: kiss the frog)
(bkz: seraf restaurant)
(bkz: atölye restaurant)
(bkz: glens)
(bkz: aila istanbul)
(bkz: inari omakase)
(bkz: balıkçı kahraman)
(bkz: eleos beyoğlu)
(bkz: park fora)
(bkz: spago)
(bkz: ulus 29)
(bkz: sunset grill bar)
(bkz: tatbak)
(bkz: kubbeli lounge)
(bkz: aqua restorant)
(bkz: banyan)
(bkz: khorasani restorant)
kaynak: https://www.oggusto.com/…elin-yildizli-restoranlari