ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eroin
-
bir çeşit opioiddir. opioid'ler afyon çiçeğinin (haşhaş) tohumlarından elde edilirler. tarihte ilk kez 3000 yıl önceki antik mısır yazıtlarında karşılaşılmıştır. 19. yüzyılda ilk kez morfin olarak tıbbi kullanım için sentezlenmiştir. opioidler ağrı kesici ve haz verici olarak kullanılırlar. eroin, oxycodone, kodein, fentanil gibi ilaçlara afyonlu ilaçlar denir.
bu ilaçlar beyindeki normalde endorfinin bağlandığı opioid reseptörlerine endorfinden daha güçlü bir şekilde daha uzun süreli bağlanırlar. bu yüzden endorfinden çok daha güçlü ağrı kesici özellikleri vardır. büyük yaralanmalardan ve hastalıklardan sonraki iyileşme fazında reçete edilmelerinin sebebi budur.
opioid reseptörlere bağlanan opioidler dopamin salgılanmasına sebep olarak haz ve çoşku hissi * oluştururlar. bunun yanısıra nefes alma, uyanıklık, sindirim , kan basıncı gibi vücut fonksiyonlarını etkileyen noradrenalin salgılanmasını engellerler. bu yüzden opioid kullanmaya başlayanlarda kabızlık gelişir. yüksek doz alımında kan basıncı ve nefes aşırı düşerek ölüme sebep olabilir. zamanla vücut opioid kullanımına adapte olmaya başlar, reseptörler opioide karşı reseptör sayısını düşürerek ya da daha az tepki vererek tolerans geliştirir. aynı etkiyi sağlayabilmek için kullanıcının dozu artırması gerekir. bu da vücut fonksiyonlarının düşük noradrenalinden dolayı iyice yavaşlamasına sebep olur. bu olurken vücut noradrenalin reseptörlerini artırarak çok küçük dozlarda noradrenaline bile tepki verir hale gelir. böylelikle vücut fonksiyonları opioidlerin blokladığı noradrenaline rağmen işler hale gelir. hatta yeni düzenin çalışabilmesi için opioid zorunlu hale gelmiştir. fiziksel bağımlılığı yaratan budur.
kullanıcı opioid bulamadığında noradrenalin kısıtlaması kalktığı ve fazladan bir sürü reseptör oluştuğu için aşırı bir noradrenalin etkisi oluşur. bu da kusma, ateş, karın ağrısı, kas ağrıları ile kendini gösterir. bu yoksunluk durumuna dope sick denir. ağır bir gribe benzer etkisi olduğu söylenir. bu durumda kişiler bakıma ihtiyaç duyarlar. işe gidemeyebilirler, bu yüzden işlerini kaybedenler olur. bu duruma bir daha düşmemek için sahip oldukları herşeyi satabilirler, hırsızlık yapıp yalan söylerler. çünkü yoksun kaldıklarında bütün tehliklere açık hale geleceklerdir. özellikle sokaktalarsa. başka bir bağımlı kişinin herşeyini çalıp donmaya bırakabilir ve dope sick olan kişi yardım bile isteyemeyebilir. o yüzden bir eroin bağımlısına eroin almasın diye para vermemektense eroin alabilsin diye para vermek daha vicdanlı bir harekettir. uzun yoksunluk döneminde reseptörlerin toleransı geçmiş olduğundan kişi eski dozu kullandığında yüksek doz*dan ölebilir.
yüksek dozu tersine çevirmek için reseptörlere opioidlerin bağlanmasını yerine bağlanarak önleyen opioidlerin aksine psikoaktif etkisi olmayan naloxene**isimli ilaç kullanılır.
amerika'da 80'lerde ve 90'larda ilaç firmalarının gazıyla bol bol dağıtılan opioid içerikli ilaç reçeteleri sonucuopioid krizioluşmuştur.
sokak köpeği
-
az önce bunlardan tamamen zararsız bir tanesine durduk yere amelenin birinin (mesleği amele) taş attığını ve taşın hayvanın sırtına isabet ettiğini gördüm. hep böyle internette falan bu hayvanlara işkence edenleri görüp iç geçirirdim, "şunlardan biri bir gün elime düşecek" diye, o gün bu günmüş. kendisini nazikçe (!) uyardım, bir daha yapmayacağına dair söz verdi yalvarırcasına (?). kıyamam (!).
beşiktaş
-
oturup rakı içiyoruz, benim haricimdeki masadaki 5 kişi fb'li ve gs'li, bazıları benim beşiktaşlı olduğumu bile bilmiyor; "abi beşiktaş süper oynuyor, ligi kesinlikle beşiktaş hak ediyor."
trabzon'da uçağa biniyoruz, uçağa geçerken körükte yarı gs'li, yarı ts'li ve hangi takımı tuttuğunu anlayamadığım iki adam konuşuyor; "abi beşiktaş maçını izledin mi, ne top oynuyor adamlar, bu sene inşallah şampiyon olurlar"
işteyim sabah milletin afyonu patlamamış, sağdan soldan sesler geliyor "beşiktaş liverpool'u eler abi. eleyemez abi. süper oynuyor adamlar... ama sturridge, sterling dönüyormuş... dönsün abi adamlarda da demba ba var."
o kadar çok bu muhabbetlere denk geliyorum ki, içten içe öyle mutlu oluyorum, öyle mutlu oluyorum... anlatamam.
ama ve lakin, beşiktaş'ın şampiyon olması büyük olay. eşit rekabet şartları yok. koskoca beşiktaş'a devlet geçici de olsa bir stadyum tahsis etmiyor, gidip trabzon maçını, gs derbisini konya'da oynamaya kalkıyoruz, bir başka iç saha maçını ankara'da oynuyoruz. hakemlerin takdir hakları sürekli ince ince aleyhte. sürekli diğer takımlara çıkmayan kartlar, çalınmayan düdükler, verilmeyen penaltılar veriliyor.
ama oyuncu grubu öyle inançlı ve mücadeleci ki, bu sene hakemi, siyasileri de yenip şampiyonluk ipini göğüsleyebilirler. hakemi ya da engel ne varsa hepsini yenmek için sahaya çıkıyorlar. hoca bana taktı deyip, sınava çalışmamazlık etmiyorlar.
gurur duyuyoruz.
beyaz futbol
1 temmuz 2023 yeni ofsayt kuralı
-
burak yılmaz futbolu bırakmasaydı bu kuralla 40 gol atardı süper ligde.
emre belözoğlu vs selçuk inan
-
birinin uefa kupası vardır, diğerinin yoktur.
not: fenerbahçe.
ne var olm bi kere de biz diyelim =)
sıfır araçlara 6 ay şartı gelmesi
-
zaten galeriler aracı alıp bekletip daha çok kazanıyordu.
bu hamle ile beraber az kara tamam diyen araç satanlar 6 ay bekleyip daha yüksek kar edecekler.
edit: km'yi ne yapacak diyenler olmuş. hareketli bir bant ayarlamak zor değil.
sahibinden ilanlarını hayal edebiliyorum.
"güneş ışığı görmemiş 6000 km araç."
ingilizcede kullanılan kısaltmalar
-
pls = please = lutfen
fyi= for your information= bilginize
asap= as soon as possible= en kisa surede
encl = enclosed = ekteki, ili$ikte bulunan.
c/o = care of = ilgisine
pto = please turn over = lutfen sayfayi ceviriniz
pls cfm = please confirm = lutfen onaylayiniz
attn = attention = dikkat
b/w = between = arasinda
btw = by the way = bu arada
w/i =within= icinde
w/o = without= disinda, haricinde, onsuz
n/a = not applicable = konuyla ili$kilendirilememi$
ie = latince id est that is = yani
nb = latince nota bene = pay attention = dikkat ediniz
etc = latince et cetera = and so on = ve bu gibi
a.m. = latince ante meridiem = before the middle of the day, before 12 o'clock = gece onikiden sabah saat 12ye kadar
pm = latince post meridiem= after noon (12 o'clock)-before midnight = oglen saat 12den sonra.
eg = latince exempli gratia = for example = ornegin
pa (buyuk harfle arada nokta olmaksizin yazildiginda)(bkz: pa/23) = personel asistant = ki$isel sekreter
p.a. (kucuk harfle arada nokta ile yazildiginda)(bkz: pa/21)= per annum = yillik
pw = per week = haftalik
gmt = greenwich mean time = greenwich (ingilterede sifirinci boylamin gectigi yer) saatine gore
phd = doctor of philosophy = doktora
vip = very important person = cok onemli kisi
toefl = test of english as a foreign language
pd = paid = odenmistir
gmat = the graduate management admission test
gre = graduate record examinations
cp = compare (with)= kar$ilastiriniz
a/c = account = hesap
vat = value added tax = kdv
foc = free on charge = ücretsiz
fob = free on board = gemide teslim
cif = cost, insurance, freight = bedel, sigorta, nakliye
inc = incorporated = anonim, tuzel ki$ilikli
ltd = limited= sinirli $irket
abbr= abbreviation = kisaltma
jr = junior = cocugu, genelde oglu
thx= thanks = te$ekkurler
eta = estimated time of arrival = tahmini vari$ zamani
approx = approximately = yakla$ik
cod = cash on delivery = teslimde odemeli
lb = libra veya pound = 16 ons veya 453.59 grama esit agirlik birimi.
lbs = libre veya pounds (pound cogul)
mph = miles per hour = 1 saatte gidilen mil(1 mil = 1.60935 kilometre)
yd = yard = 1 yard = 91.44 santimetre
(bkz: muhtelif olculer ve tekabulleri)
ira = irish republican army = irlanda kurtulu$ ordusu
cia= central intelligence agency (bkz: #1050513)
fbi = federal bureau of investigation (bkz: #32405)
nato = north atlantic treaty organization = kuzey atlantik pakti
28 ekim 2022 israil'in tweet'i
-
arapların yıllardır yaptığı bütün düşmanlıklara, ermenilere verdikleri desteklere rağmen filistin ve arap aşığı olanların görmesi gereken tweet'tir.
kristen stewart
-
sürekli sahura kaldırılmış gibi bir havası var.
müşteri memnuniyetinin sıfır olduğu şirketler
-
(bkz: ttnet) veririm deyip veremediği hizmet icin parayla modem verip, modemi iade almaması.