hesabın var mı? giriş yap

  • yazıcısı olduğum inşaat takım odasındaki bilgisayarın mouseunun bozuk olması, değiştirilmesi için bölük komutanına defalarca hatırlatmam, kaynak yok diye sürekli ertelenmesi, sonunda cinnet geçirip kendi cebimden mouse almaya karar vermem ( bilgisayar kullanırken cidden kafa bozuyor o bozuk mouse) takım komutanının " uygun olmaz " diyerek teklifimi reddetmesi.
    inşallah bu yazıyı yazarken sorun çıkm

  • - istediğin kızı elde edeceksin ama pipin bamya kadar olacak
    - oha süper! hemen kabul ederim...
    - hadi ya...
    - tabi olm, hem istediğim kızı elde edicem, hem de pipim büyüyecek... süper olay!
    - peki abi, inşallah her istediğin olur hayatta...

  • gluten (öz) buğday ununda bulunan bir protein kompleksi.

    buğday unundaki suda çözünmeyen proteinler (suyu absorblayan proteinler) kısmına dahildir. gluten gliadin ve glutenin adlı iki ayrı proteinin bileşiminden oluşur. gliadin ve glutenin proteinlerinin su alıp şişmesiyle oluşan (yaş öz) elastik yapılı bu madde ekmeklik kalite için önemlidir. bunların dışında ekmeklik kalite için önemli olmayan iki prottein daha vardır ki bunlarda albumin ve globulindir bunlar ise suda çözünen proteinler sınıfını oluşturur. unda bunun dışında nişasta ve selülozda bulunur.
    gluten ekmeği ekmek yapan o gözenekli yapıyı oluşturan proteindir ve buğday dışındaki başka hiçbir tahılda bulunmaz.ekmeklik unlarda gluten oranının 27-32 arasında olması idealdir, daha az olduğunda hamur zayıf olur yani yoğurmaya fazla dayanamaz, ekmek ise basık, yeterince kabarmamış ve çabuk bayatlayan bir yapı kazanır, gluten fazla olduğunda ise zor yoğurulan ve uzun süre yoğurma isteyen hamur oluşur ve bu sağlanamazsa gözenek yapısı kalın yeterince kabaramamış ekmek oluşur.
    teknolojik olarak gluten un içindeki nişastanın ayrılmasıylada elde edilebilir ve toz haline getirilip gluten oranı düşük unlara katılabilir.
    ayrıca gluten bazı kişiler tarafından da sindirilemeyebilir, buna çölyak hastalığı denilir ve bu kişiler buğday unu dolayısıyla gluten içeren hiçbirşeyi tüketemezler. çölyak hastaları için üretilmiş özel glutensiz ekmekler ve makarmalarda mevcuttur.
    ayrıca gluten oranı yüksek unlardan yapılan ekmeklerede bazı litetatürlerde gluten ekmeğide denilmektedir ancak bunun özel bi durumu yada üretim tekniği yoktur.
    unda ki gluten miktarı glutomatik denilen cihaz yoksa elde yıkama yöntemiyle bulunur. ayrıca bulunan bu gluten yapısının yüzde olarak (indeks) sağlamlığı ise glutork (santrifüj cihazı) ile bulunur. gluten kalitesini, buğdayda süne zararı olup olmadığını belirlemek içinse sedimentasyon testi yapılır.

  • bütün filmlerini üçer beşer kere izlemiş biri olarak, bu film açık ara en beğendiğim cem yılmaz filmi olmuştur. yeşilçamı gerek göndermeleri ile gerek ise film genelinde tuttuğu hava ile bize tekrar yaşatmıştır. hayrettir kimse hakkında yazmamış ancak şu repliklerin de berkine yazılmış olduğunu düşünüyorum.

    --- spoiler ---

    a.g - oğlum 50 yaşına geldi, buna rağmen her dışarı gönderdiğimde aklım kalıyor.
    c.y - nereye gönderiyorsun ki?
    a.g - fırına.

    --- spoiler ---

  • babanın oğlunun dağa çıkmasını istemediğini şuradan anlayabilirsiniz. eğer baba pkklı olsaydı şimdi yanında bir sürü partili gazete vs olurdu ama baba belli ki gariban. ben kendi adıma çok üzüldüm baba için.

  • şimdi almancıların sıçtığının göstergesidir.

    uzaktan reis sevdası yaşanmaz canlar gelin böyle :)

    amk euro kazanın, gelin türkiye'de tl ile tatilinizi yapın krallar gibi sonra "egonomi çoh iyi, reisi çoh seviyoz". yok öyle gelin burdan sevin.

    edit: @vlkn34 isimli çaylak arkadaş şu paradoksu da eklememi istedi :) güzelmiş.

  • turk erkeginin yagsiz ve imkanlar sayesinde daha iyi giyineni (daha iyi gelir dagilimi, ve marka olmus tekstil sektoru sayesinde). baska numaralari yok, 1 sene italya'da yasayinca anliyorsunuz. 35 yasinda anasiyla yasayan adam dolu roma'da.. bizimkiler hic olmazsa ev araba alma cilesinde.. hor gorulen turk erkeginden daha seviyesizce espriler yapilan erkek muhabbetleri var.. ayrica en az (hatta daha fazla) turk erkegi kadar abazalar.. pardon turk erkegi abaza tabi italyan erkegi "yatakta bir harika canim hic durmadan kadinligimi hissettirdi"..

    komplimani italyan yapinca "ayh cok zarif, kelimelerle adeta bedenimi yaladi", turk yapinca "ne diyosun sen be pis sapik!?" oldugundan kalani geciniz. yabanci hayranligi sagolsun, turk erkegi en son size iltifat ettiginde 3. sinif hollywood filminde bayat komiklikler yapip bardan hatun kaldirmaya calisan ezik bir loser kafaniza yer etti ve oyle kaldi, gelin itiraf edin.

    is yerine surekli yemek icin gelen turk erkegi birden (birden kismi onemli bak) "bu güzellik nerden geliyor hep aynısın bu tempoda" dese adami dogduguna pisman edersiniz. hicbirsey olmasa oyle soguk bi bakis atar yalandan gulersiniz ki adam kadinlardan sogur.

    "valla o an ne diyim bilemedim "pezzo di merda!" dedim ve yanındaki arkadaşı döndü "italyancada iyiymiş" dedi güldük vs."

  • ben bu banyodan sonra krem, nemlendirici falan sürüyolar ya onu anlayamıyorum. bi kere sordum ne işe yarıyo bu diye, bunu sürmeyince "hatır hatır" oluyormuş tenleri kuruyormuş, sararıp solup ölüyorlarmış, ooo çok kötü oluyormuş falan. lan bizim evde banyo sabunu bitti, almayı da unutuyorum, iki haftadır süper dandik bi sıvı el sabunuyla alıyorum duşumu, hala cillop gibi tenim var. bal döküp yalayasım geliyor kendimi bazen. bazenler çoğalıyor bazen.

  • proust'un başyapıtı kayıp zamanın izinde'nin giriş kitabı. okuması son derece zor. adam nefes almadan kayıp zamanın peşine düşmüş; kitap başlıyor ve bitmiyor(zira hikayeden ziyade detaylarla uğraşıyorsunuz). tam konsantre olmadan okunandan bir şey anlamak baya zor. uğraşmaya değer mi? kesinlikle. detaycılığı başka bir boyuta taşımış, anlatım tarzı da oldukça farklı.