ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kedilerin gariplikleri
-
kirli sepetinden cikarabildiği şeyleri* * * taa arka odadan salona getirip, "bak senin için avlandım" tavrıyla ayağımın dibine bırakması.
sweatshirt gibi büyük parçaları da 1-2 metre kadar zorla sürükleyip, yorulunca ağlama benzeri tuhaf bir miyavlamayla beni ayağına çağırması. yanına gidene kadar avaz avaz miyavlaması.
kör olduğu için, ağzına aldığı parçanın büyüklüğünü kestiremeyip, yatak örtüsü, pike gibi kocaman şeyleri de taşımaya yeltenmesi. ki bu girişim, ancak yataktan yere inebilmekle sonlanıyor haliyle. olsun, o yine de ağzında pikenin ucunu bırakmadan beni çağırıyor. gidiyorum, bana sunduğu avını alıp, başını okşuyorum, gururlanıyoruz ailecek.
üniversite bittikten sonraki süreç
-
geçmiyor keke geçmiyor bu süreç.
okul bitti, staj başladı o da biter. okul staj askerlik bunlar hep biter zaten. bazıları evlenir, bazıları yurtdışına gider. herkes yolunu çizer de sanki o süreci bir sen yaşarsın, ortada kalırsın.
bu sene bu ülkede tek mezun olan insanın ben olduğuma yemin edebilirim.
daha fazla yazamayacağım yatağıma çapraz yatıp ağlayacağım.
ilkokulda özel okul mu devlet okulu mu
-
özel okuldaki hocaların en büyük hayali devlet okulunda öğretmenlik yapmak iken velilerin hayali daha iyi eğitim alsın diye çocuğu özel okula göndermek. bu işte bi terslik var ama bilemedim.
başlık ayrımı önerileri
-
ekşi sözlük (sözlük)
ekşi sözlük (forum)
oyumu forumdan yana kullanıyorum.*
edit: minik ama hayati bir ekleme ve oy değişikliği. ekşi sözlük(çöplük)
eyvah necdet
-
eyvah necdet: bunca yıllık çaycısın asım. hiç tavşanları düşündün mü? çaya neden tavşan kanı derler sence?
asım:...
eyvah necdet: hişş! sana bişey sordum.
asım: şey... kırmızı diye heralde.
eyvah necdet: kırmızı ha! gülünsün
[midyat ve seyfonun gülme efektleri]
eyvah necdet: sen hiç kırmızı çay gördün mü asım?
asım: görmedim ama...
eyvah necdet: peki o halde neden çaya tavşan kanı derler? çayın renginden değil asım. kanın çokluğundan. o tavşan deyip geçitğin hayvandan o kadar çok kan akar ki şaşarsın. bu yüzden avcılar tavşan vurduklarında bi gün boyunca kanın içinde bekletirler. tavşanın eti başka türlü yenmez asım.
asım: haliyle biz o kadarını bilemiyoruz tabi.
eyvah necdet: yani burda anlatılmak istenen çayın rengi değil. bereketidir asım. içsene çayını.
uğur dündar yumruğu
-
meğer uğur dündar yaptığı baskınlarda milleti konuşturmak için mikrofonuyla yumrukluyormuş*
amel defteri has been closed
full versiyonu da burada;
twitter
kişinin kim olduğu da burada açıklanmış *
(bkz: #108329462)
forrestgump 2008 yılında bu olayı kaleme almış
(bkz: #13752759)
devamını bekleyenlere müjde editi:
“bu videonun daha geniş halinin de olduğu uğur dündar belgeseli yarın 21:00’de tele1 tv‘de yayınlanacak.”
bulutbarr bildirdi.
annenin çöp diye attığı bazı muhteşem eşyalar
hürriyet'in 400 vekil tweet'ini silmesi
-
videoyu silmediği, silse de sonuçta bu laf söylenmiş olduğu için bir şey ifade etmeyen olaydır.
ne algı operasyonu allah'ın sığırı, haberin içerisindeki videoda aynı sözler söyleniyor. dalyarağa bak, rabbini savunacağım diye ne şekillere giriyor.
debedit: (bkz: nida için yardım kampanyası)
pazar akşamı banyo yapıp bizimkiler'i izlemek
-
babanın pazar günleri western film izleme tutkusuyla başlayan, ilerleyen saatlerde telekutuyla devam eden klasik bir pazar gününün parliament pazar gecesi sineması izleyemeden, ödev yaptıktan sonraki, yatmadan önceki son adımı.
hey gidi...
hobbit'i the lord of the rings'in devamı sanmak
-
az önce hatunla;
-nasıl yani yüzüklerin efendisi'nden daha önceki dönem?
-baya işte, bu üçlemeden önceki dönemi kapsıyor.
- bırak allasen ya, bak gandalf ne kadar yaşlanmış, bilip bilmeden konuşuyorsun.
beyler:/
karşılıksız aşk
-
"diyelim ki balıkmışım ben, sen de balıkçı. ikimiz de biliriz sineğe bile kıyamazsın, öyle bos oltayı atarsın denize. bilirsin salak olmadığımı, ama aşık olduğumu bilmezsin. ben sana inat yakalanırım. şaşırırsın, nerden çıktı bu diye... istediğin balık degil ki, oturmak iskelede. mecbur çekersin yukarıya. acı çekiyorum nede olsa. dedim ya kıyamazsın... uzanırım avuçlarına. dudaklarıma dokunursun, iğneyi çıkartacaksın ya, yoksa sevdiğinden falan değil... bilirim senin yanında yaşayamayacağımı. sen de bilirsin, öldürmeye kıyamazsın, bakarsın avucundaki aptal balığa, ben de sana... sonra beni kurtarmayı seçersin, ben avuçlarında ölmeyi seçmiştim oysa... bırakırsın denize. yüzünde kahraman gülümseme. hayat kurtardın ya biraz önce. sessizce boğulurken mavilerde, son kez bakarım iskeleye, iskeledeki aptal balıkçıya, sen de kurtardığın balığına..."
çaykovski'nin t'si
-
aşağıdaki diyalogda, telefon surata kapatılmadan az önce söylenmiş tümcedir:
- iyi akşamlar hanımefendi, istanbul hyatt otelinin telefonunun alabilir miyim lütfen?
- istanbul'da 194 adet hayat oteli var efendim, hangisi?
- hayat değil hyatt, kodlayayım mı?
- hayır gerek yok, semt söyleyin?
- emin değilim, harbiye galiba...
- harbiyede yok.... çatt!
...
- iyi akşamlar hanımefendi, ben az önce istanbul hyatt'ın telefonunu sormuştum, kodlayayım otelin adını daha kolay olur..
- istanbul'da hayat oteli mi? hangi semte hanfendi? (hırgh)
- otelin adını kodlasam ben, öyle hayat değil çünkü...
- nasıl hayat peki? çatt!
...
- hanfendi, istanbul hyatt'ın telefonunu verir misiniz?
- hanfendi nasıl bulcaz iki yüz tane otel var diyorum ya!
- kodlayayım: hakkari'nin h'si, yozgat'ın y'si, ankara'nın a'sı;
çaykovski nin t si.
- çatt!