hesabın var mı? giriş yap

  • sabahları, burnunuzun dibine kadar sokulduktan sonra gözlerinizin içine bakarak "baba uyandık mı? " diye soran üç buçuk yaşında sarı kafalı bir oğlan çocuğu.

    ardından "henüz uyanmadık oğlum" deyip, yarım saat daha sarılarak uyumak; hayattaki küçük mutlulukların en değerli bonusu.

  • nuri killigil,asker bir ailenin ferdi olarak 1890 ylında istanbul'da doğdu.enver paşa'nın kardeşi,halil kut'un yeğenidir.1911-1912 yıllarında mustafa kemal atatürk ile birlikte trablusgarp'ta savaştı.savaş alanındaki başarılarından dolayı 28 yaşında yarbay oldu.

    1. dünya savaşı'nın sonlarında azerbaycan'a hakim olan rus ve ermeni birliklerinin müslüman katliamları yapmaları üzerine,fahri tümgeneral rütbesiyle kafkas islam ordusu adına azerbaycan'ı işgalden kurtarma harekatı başlattı.bakü'yü işgalden kurtaran nuri paşa,bakü fatihi olarak tanındı.itilaf devletleriyle yapılan mondros mütarekesi sonrası kafkas islam ordusu da dağıldı.

    istanbul'a çağırılan paşa,ingilizler tarafından tutuklanarak batum'a gönderildi. 1919 yılında azerbaycan türklerinin yardımıyla hapisten kaçırılmasının ardından milli mücadele'ye katıldı.erzurum ve kars'ta silah ve cephanelerin bakımı için bir atölye kuran nuri paşa,düşmandan ele geçirilen silahları onararak anadolu'ya yolladı.

    savaştan sonra zeytinburnu'nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı bir madeni eşya fabrikasına dönüştürdü. bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi üretmeye başladı.daha sonra killigil fabrikasını genişleterek 1946'da sütlüce'ye taşıdı, yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine de başladı.

    ancak dünya silah lobisinin hamleleriyle silah üretimi engellenmeye çalışılır. engellemelerden bıkan nuri killigil, fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan ederek üretime gizlice devam etti.

    2 mart 1949 günü saat 17.10'da fabrikada faili meçhul peş peşe üç büyük patlama meydana geldi. ilk patlama kimyahanede olmuştu. oradan cephane deposuna sıçrayan ateş, mühimmatın patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. barut kokusu, galata köprüsünden hissedilmekteydi. fabrika çevresi, kordon altına alındı. içişleri bakanı, ankara’dan gelerek tahkikatla bizzat ilgilendi.

    aralarında nuri killigil'in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatlarını kaybetti. nuri killigil'in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kaldı. olayın siyasi bir sabotaj olduğu da iddia edildi. 18 mart’ta olay mecliste görüşülürken, bazı milletvekillerinin "hadise örtbas edilmeye çalışılıyor" diye itiraz etmeleri, bu ihtimalin gözden uzak tutulmadığını gösteriyor.

    nuri killigil tarafından sınırlı sayıda üretilmiş 9 mm çapındaki, yarı otomatik killigil tabancası, zamanının ilerisinde bir tasarıma sahiptir. italyan silah üreticisi bernardelli tarafından kopyalanarak 1980'li yıllara kadar kullanıldı.mükemmel durumda saklanmış bir örneği istanbul harbiye askeri müzesi'nde görülebilir.

  • itü'den fahri doktora ünvanı almış, can dündar'a konuk olmuş. istanbul'a ilk gelişini anlatıyor:
    "cebimde iki buçuk liram vardı. kırşehir'den ankara'ya kadar da otobüs iki buçuk lira, ben istanbul'a gidiyorum. ankara'da otobüsten indim, çığırtkanın birine gittim dedim ki "ben istanbul'a gideceğim, param yok". elimde sazım var ya, "çal" dedi ben başladım çalmaya... sırası gelince çığırmaya gidiyor, geri geldiği zaman çal demesine gerek yok, alıştım çalıyorum. ne zaman vardıysam, ta gece yarısına kadar saz çaldım. en son otobüsün arkasında şöyle bir oyuk yer vardı beni oraya verdi, istanbul'a kadar ayakta geldim."

    - "neşet ertaş ayakta geldi istanbul'a, bugün de ayakta alkışlandı."

  • eğer üniversitedeyseniz, ertesi gün de aynı kıyafetleri giyersiniz. kız görmemiştir nasılsa, farklı giyinmeye gerek yok.

  • bahçeden toplanan başakları bir oyuncak tencereye koyup üzerine su ekleyip karıştırmak suretiyle galyalı iksiri yapmaya çalışmak. apartmandaki diğer çocukları da toplayıp sıraya sokmak. herkese birer kaşık o sudan içirmek fakat kimsenin güçlenmemesi. anneye marifetmiş gibi anlatmak, fırçayı yemek, apartmanda artan cırcır vakalarını uzaktan gözlemlemek ... (bkz: neden sonuc iliskisi)

  • iş yerinde bir kız var. allah günah yazmasın bizim aşağı sokaktaki bakkal irfan ağabeye benziyor. ve bu kız, geçen gün, bu prenses hakkında, "ay o ne ya allah aşkına, bacakları yamuk yumuk, hiç güzel diil!! .ss" dedi. önce kulaklarıma, sonra sırasıyla gözlerime, burnuma, koluma, beynime, kalbime, ayaklarıma inanamadım. yaşadığım evreni inkar ettim. aklım bir kuru yük gemisine binip en uzaktaki kara parçasına doğru yol aldı. umarım çabucak döner. çünkü kafam bomboş şu anda.

  • 07.00-17.00: bugün günlerden galatasaray

    18.00-21.45: bu nasıl kadro amk

    23.10 : prandelli istifa

    not: gsliyim

  • bence mumkun oldugu kadar az meyveli yapilmasi gereken tatli. tahil ve yemişlerle daha çok hoşuma gidiyor. meyve kurulari konulacak ise de oldukca minik dogranmali...

  • neredeyse tamami, devlet yetkililerinin kullandigi cumlelerin duruma uyarlanmasidir.

    olulerin arkasindan ironi yapilmasini dogru bulmuyorum, ama devletin 18 yasindaki gencleri sokak ortasinda esnafla birlik olup dove dove katlettigi ve valilerin cikip "arkadaslari yapmistir" diye insanlarla dalga gectigi bir ulkede, birilerinin de polis olumleriyle dala gecmesinde sasiracak bir sey yok.

    aslinda kimsenin sasirdigi da yok zaten, bunlar hep klavye milliyetciligi, lafa ola beri gele. cok seviyorsan polisini, halkini, daha fazla kan isteyecegine olumler karsisinda "yeter artik" diye tepki gosterirsin.