hesabın var mı? giriş yap

  • bir başka finansal enstrüman karşılaştırması. madem öyle karşılaştıralım. şimdi, esasen burada karşılaştırma yapılacaksa evvela önemli bir konuya açıklık getirmek gerekir. zira bir tarafta hisse senedi var, diğer tarafta yatırım fonu.

    peki iyi, güzel, hoş da bu yatırım fonu neye yatırım yapıyor? yani mesela fonun portföyünde emtialar mı var yoksa hisse senetleri mi? çünkü bir fon doğrudan ve/veya tek tek hisse senedi, tahvil, bono ve çeşitli emtialar içerebileceği gibi bunların bir karışımını da içerebilir. karşılaştırma yapmak için önce bunu bir açıklığa kavuşturmak gerekir.

    ben karşılaştırma yaparken burada yatırım fonu olarak kastedilen şeyin, hisse senedi yoğun yatırım fonları olduğunu düşüneceğim. yazmaya da ona göre devam edeceğim.

    yatırımcının hisse senedi ya da hisse senedi yoğun fonlara yönelmesinin tek sebebi var: portföyü çeşitlendirerek potansiyel getirileri artırmak. bunun da bir riski var. zira piyasalarda sır değil, risk ne kadar yüksek olursa potansiyel getiri de o kadar yüksek olur. ancak tabii, risk almak marifet de değildir. burada yapılması gereken de riskleri minimuma düşürmektir.

    işte yatırım fonları da bu anlamda hisse senedi piyasalarına yeni giriş yapanlar için ciddi anlamda avantajlı. piyasada bir sürü fon var. yani yatırımcının elindeki seçenek bol. dahası yatırım fonları zaten bir başkası tarafından yönetiliyor, paylar olabildiğince iyi şekilde seçilmeye çalışılıyor, yeri geliyor dengeleniyor. bu da yatırımcıyı büyük bir zahmetten kurtarıyor.

    bununla birlikte, yatırımcının da fon seçimi yaparken birtakım faktörlere dikkat etmesi gerekiyor. mesela bunlardan ilki, fon portföyünün yoğunluğu. yani fon nereye, hangi hisseye ne kadar, ne yüzdeyle yatırım yapıyor bakmak gerekiyor.

    aynı şekilde performans da önemli. genelde geçmişe değil de geleceğe odaklanın derler ama buna katılmıyorum. zira fonun gerek kısa gerekse de uzun vadede nasıl performans gösterdiğini incelemek şart.

    peki neden? piyasalarda konjonktüre göre zaman zaman öne çıkan farklı yatırım temaları fonun performansını etkilemiş veya etkiliyor ya da etkileyecek olabilir, fakat fonun neden iyi veya kötü performans gösterdiğini de anlamak icap eder. aslında bu, fon seçimi konusunda da birçok soru işaretini ortadan kaldırır.

    sözün özü, iyi araştırılıp seçilmiş bir yatırım fonu, hisse senedi piyasalarına ilk kez giriş yapacaklar için kesinlikle bir velinimet. fon doğru yönetiliyorsa, portföy güzel hazırlanmışsa, dengelemeler iyi yapılıyorsa tercih edilebilir.

    bir de sadece yeni başlayanlar için değil, küresel, bölgesel veya sektörel çeşitlendirme isteyen yatırımcılar için de fonların avantajlı olduğunu düşünüyorum. mesela nasdaq performansından yararlanmak istiyorsun diyelim, yine portföyü fonlarla çeşitlendirmek mümkün.

    karşılaştırmaya geri dönecek olursak, tıpkı hisse senetleri gibi yatırım fonlarından da kar elde edilebilir. eğer yatırım fonu payları satın alınandan daha yüksek bir net varlık değerinden satılırsa, kar elde edilir.

    ama... fon portföyünün içindeki hisse senetleri iyi performans göstermiyorsa, bu kaybeden kağıtlardan tek tek kurtulmak da mümkün değildir. buna benzer şekilde fon içindeki yüksek performanslı kağıtları da satayım, nakde çevireyim denilemez. yapılabilecek tek şey bir bütün olarak fon paylarının tümünü veya bir kısmını satmak olabilir. ben doğru seçilen bir fonun uzun vadede kar sağlayacağını düşünüyorum lakin bu da karşılaştırmada fonlar için bir dezavantaj olabilir. o sebeple burada kalsın.

    sonuç olarak, amaca göre değişiklik gösterse de ben yatırım fonlarını tek tek kağıt toplamaya kıyasla hep daha avantajlı görüyorum. çeşitlendirme yapmak, yeni bir sektöre ısınmak ya da özellikle de piyasalara yeni giriş yapacaklar için eşsizler. çünkü tek tek hisse araştırıp bulmak yerine adamlar önüne doğrudan bir sepet koyuyor, daha ne olsun?

  • görevini yapan savcıdır.

    temel hak ve hürriyetlerin usulsüz şekilde sınırlandırıldığı tüm hukukçular tarafından dile getiriliyordu zaten. *

    aşı ve maske hakkındaki iddiaları da açıklayacak şekilde soruşturma başlatmış. ancak bilinmesi gerekir ki soruşturma açılması aşı ve maske karşıtlığı değildir, halkın endişe ettiği konuların kolluk kuvvetleri aracılığı ile açıklığa kavuşturulmasıdır. bakalım sonuç ne çıkacak.

  • en estetikli, platin saçlı, 2 - 3 kadın arkadaşınızı eve çağırın ve onlardan bulabildikleri en ama en açık kıyafetlerini giymesini isteyin

    üzerinize polyester gömlek, daracık y.vşak pantolonu ve tabanı 8 cm yüksekliğinde çakma bir ayakkabı giyin

    1 milyoncuda satılan renkli tabaklara dolapta saçma sapan ne varsa koyup üzerine tereyağ gezdirin

    masaya elektronik sigara, tüle sarılmış limon, 3-5 cep telefonu koyun

    arkaya da sırasıyla sezen aksu, neşet ertaş ya da berkay'dan bir şarkı açın

    duvara da üzerinde "içiyoruz gardaş" "içmekten anamız s.kildi" vb. sikindirik bir çakma led neon asın

    her 20 dakikada bir de masaya çay doldurup koyun

    alın size evinizde en az dışarıdakiler kadar leşşşş gibi bir yeni nesil meyhane.

    not: isteğe göre barzo, silahlı çatışma ya da 10'a 1 güvenlik dayağını da gece sonunda ekleyebilirsiniz.

  • - sarah connor?
    - kim?
    - sarah connor?
    - ha sen benim eski adımı diyosun. değişti o, sarah öztürk oldu. evlendim ben...
    - olumsuz! kayıtlara göre sarah connor hiç evlenmedi...
    - canım kayıtlara geçmedi zaten. imam nikahı yaptık...
    - hımm... that changes everything...

  • belli bir dönem sonrası için sanrıdan ibarettir evet.

    islam dünyasında 800-1200'lü yıllar arasında ciddi bilimsel çalışmalar yapılıyor, bilimsel alanda önemli keşiflere imza atılıyordu evet. ancak, daha sonraki yıllar için malesef bunu söyleyemeyiz. 1.300'lü yıllardan itibaren medreseler sadece dini eğitim veren kurumlara dönüştü. istisnalar var mıydı? elbette vardı...

    ibn-i sina islam'daki "bilim çağı" denilen dönemin bir ferdidir. 900'lü yılların sonunda doğmuş, 1037'de ölmüştür.

    el harezmi de yine 770-840 yılları arasında, yani yine o "altın çağ"da yaşamıştır.

    biruni 900'lü yılların sonu, 1000'li yılların başında yaşamıştır.

    ebu'l vefa el-buzcani de 900'lü yılların bir bilim insanıdır.

    zekeriyya razi 800-900 yılları arasında yaşamıştır.

    el cezeri, 1100-1200'lü yılların bir bilim insanıdır.

    cabir bin hayyan da 700-800'lü yıllar arasına tarihlenen bir bilim insanıdır.

    hazini'nin yaşadığı tarih de 1100'lü yıllardır.

    ibn-i heysem de tahmin edeceğiniz gibi 900-1000 yılları arasında yaşamıştır.

    kindi'nin yaşadığı dönem de 700-800'lü yıllar arasıdır.

    istisnalar var mı? evet var; 1200 yılına kadar yüzlerce büyük islam bilgini gösterebiliyorken, 1200'den sonra geçen 800 yılda bir elin parmaklarını aşmayacak kadar kişi gösterebilirsiniz. öyle ki, bir mimarı bile bilim insanları arasına katmak zorunda kalırsınız; sayı kabarsın diye.

    müslümanların konu osmanlı ve islam dünyasındaki eğitim sistemi olduğunda sinirle "bak bizde şunlar şunlar var" diye saymaya başlamaktansa, ne oldu da 1100-1200'lü yıllardan sonra o muhteşem bilim insanları yetiştiren medrese sistemi bozuldu ve sadece din adamı yetiştirir hale geldi diye sorgulamaları gerekir.

    osmanlı'nın eğitim sistemi fecaattir. 600 yıl boyunca, çoğu kendi çabasıyla bir yerlere gelen bir avuç bilim insanı haricinde ortaya bir şey koyamamıştır. dolayısıyla bizim "medrese" diye bildiğimiz yerlerde bilim falan yapılmamıştır. haa, 900-1000 yıl öncesinden örnek verebilirsiniz, ancak o örneklediğiniz bilim insanları "medrese" kültüründen gelmiyor. o günkü eğitim kurumları ile medreseler arasında dağlar kadar fark vardı.

  • hayatımda televizyondan bu adam kadar kolay para kazanan başka birini görmedim. güya dünya kupası yorumluyor.

    ulan toplam 32 ülke var ve bunların 15 tanesini zaten sokakta top oynayan 10 yaşındaki çocuk bile biliyor tüm detaylarıyla. adam turnuvanın en güçlü takımlarından şili'yi bile izlememiş. ee ben ne diye izleyeyim ki seni?

    güntekin onay: iran?
    rıdvan dilmen: bilmiyorum.. (bir de sen iran ligini de izliyorsun herhalde diye dalga geçiyor)

    +şili?
    -hiç izlemedim.

    +almanya iddialı takım.(bunun gibi bir şeyler)
    -gruptan çıkınca kiminle eşleşecekler?

    ama bu rezillik rıdvan dilmen'in değil, ntv spor'un.

  • 615.9 milyonluk vergi borcunu bir kalemde 7 milyona düşürebilen hükümetin bir kalemde öğrenim kredilerini silmesi kampanyasıdır.

  • gerçekten de yazılarından yansıttığı gibi bir ruh hali varsa görüldüğü anda sokak değiştirilmesi vaciptir.

    çocukluğuna inelim;

    baba: oğlum git şu bakkaldan bir gaste al da gel.
    g.y.b: bir türkçü asla emir almaz çaşıtlık yapma.
    baba: ne diyorsun ulan sen?
    g.y.b: aptal aptal sorular sorma. ne dediğimi anlayamadıysan burada işin yok, sen git 4 harfliler gelsin.
    baba: hanım katanamı getir
    g.y.b: bir türkçüyü japon kılıcıyla öldüremezsin, hun yayı yok mu?