hesabın var mı? giriş yap

  • atatürk havalimanının yıkılması üzerine siz kime sordunuz temalı tweet’lerdir. kaynak

    --- spoiler ---

    1912’de kurulan, osmanlı’dan miras alınan, dünyanın ilk 10 havaalanından birini yıkıyorsunuz. insan babasının malını bile yıkacak olsa kardeşine, akrabasına, eşine, dostuna danışır. siz bu milletin servetini yıkarken kime danıştınız? seçilmiş belediye başkanına sormadınız+++

    siyasetçilerine sormadınız, akademisyenine sormadınız, sivil toplumuna sormadınız. 16 milyona sormadınız. kime sordunuz? ortak akla başvurmadan, millete sormadan bunca büyük bir milli serveti tahrip eden akıl istanbul’un kutsallarını da yıkar. +++

    mehmet akif’in dediği gibi “hadi gel yıkalım şu süleymaniye’yi desen, iki kazma iki kürek, iki de ırgat gerek. ancak hadi gel yapalım şunu geri desen, bir sinan, bir de süleyman gerek”. covid’i bahane edip pistin üstüne hastane yaptınız, içi bomboş.+++

    atatürk havalimanı’na özel yapılmış metro yatırımını, marmaray’ı boşa çıkardınız. şimdi havalimanını park yapacağım diyorsunuz ama şehrin kuzeyinde tam 136 katı büyüklüğünde bir alanda doğayı, tarımı, ormanı katledip, imara açıyorsunuz. +++

    niyetinizi iyi biliyoruz. iki dozer bir ekskavatörle hayat pahalılığını, işsizliği, geçim derdini unutturmak, milleti tahrik etmek ve kaos yaratmak istiyorsunuz. ama nafile! ne kadar çabalarsanız çabalayın millet bu tahriklere gelmeyecek, hiçbirimiz bu tuzağa düşmeyeceğiz! +++

    hala bir parça vatan, bir parça millet sevginiz, bir parça istanbul aşkınız kaldıysa, durun! kararı aziz millete bırakın.

    --- spoiler ---

    edit: spoiler

  • 1968 yılı türkiyesi'nin 2022 türkiyesinden ileride ve çağdaş olduğunu gösteren fotoğraf.

    memleketim kars'da çekilmiştir.

    akp'nin bizden neler çaldığını gösteren bir başka fotoğraftır.

  • ali sunal değildir. elbette kemal sunal gibi olmak zordur ama adamın ne fiyaskoluğu var arkadaş? oynadığı film, dizilerde kötü değildi, yaptığı program da güzel. neden fiyasko bu adam?

    benim aklıma ilk olarak siyasetten bir isim geldi.

    alparslan türkeş- tuğrul ve kutalmış türkeş kardeşler

  • cumhurbaşkanı mı, köy muhtarı mı bazen anlamak zor oluyor. şu ortamdaki ucuzluğa bile şaşırmıyor insan.

    bu arada süleymaniye camii 7 yılda tamamlandı, her şeyden anlayan reis 1 yıla düşürdü hahaa

  • hangi akla hizmet yapılan, hangi akla hizmet belediyelerce izin verilen ya da inşa edilen kaldırımlar olduğunu anlamadığım lanet olası kaldırımlardır.

    hiç mi bir mühendislik hesabınız yok? hiç ki aklınız kesmiyor yaparken? kurak ülkelerde filan yaşıyorsunuz da yağışla pek işiniz mi olmuyor?

    sabah maslak'taki bir binanın önünde jilet gibi kaygan bir malzemeyle inşa edilmiş ve karın da âdeta bir buz pateni haline çevirmiş olduğu kaldırımda bir kadın düştü ve muhtemelen kalça kemiği kırıldı ya da zedelendi, kalkamadı yerinden uzun süre. ben de elimi uzatıp kalkmasına yardım ederken kendim de jet gibi kaydım. kadıncağız topallaya topallaya işine gitti.

    illa birilerinin kolu bacağı mı kırılmalı bu boktan kaldırımları yapma fikrinden vazgeçmeniz için? başka türlü bir mühendislik hesabıyla kestiremiyor musunuz önceden? belediyeler neye göre nasıl onay veriyor? estetik mi insan sağlığı mı önemli?

    her 5 yılda bir yeniliyorsunuz, öngörüleriniz sadece 5 yıla yetiyor ama bari insan sağlığını düşünün!

    edit: şuraya hırsla gelip ciddi bir konuya parmak basmışım alay etmişsiniz teessüf ediyorum yani. tamam zemin değil yüzey ama bu entry girmekle yaşadığım olay arasında 5 dk. vardı düşünün yani.

    edit: imdat! tamam ekvator'da da yağış olur. ben şu yağmur su almayan afrika ülkeleri, arabistan gibi kurak iklimlerin yaşandığı yeri kastettim. hani çok yağmaz filan. keserim kendimi gelmeyin üstüme.

  • benim annem de hangi umutlarla buna izin verdi bilmiyorum da tum evi boyamama ragmen resim becerim sifir. tablolarin sergilendigi muzelere gitmeye bayilirim cunku dukkanlarinda cok guzel seyler satiliyor. hatta gidip dukkani gezip bir tane tabloya bakmadan cikmisligim da coktur. ama cocuklugumda sehpalarin altina girip terslerini bile boyardim. adeta bir resim asigiydim. ranzanin ustune cikar bos kalan yerleri de degerlendirirdim. cok mukemmel ciziyordum ya o yuzden.
    annem koltuk minderlerinden ev yapmama da karismazdi. hatta tencereleri asmak istedim diye salonun ortasina ipler germisti. ne kadar tencere tava varsa asmistik. onlari calip dans ediyordum. oyle gerzomat cocugum olursa dover miyim acaba ya simdi onu dusundum. bir de mayo giyip kendimi de boyuyordum cunku kizilderiliymisim. annem karismazdi, bazi seylerin esyadan, evden daha onemli oldugunu biliyordu cunku. ya da benden bikmisti:/ hatirliyorum da o ev hala cocuklugumuzdan kalma resimlerle dolu iken evi boyatmaya verecekleri para ile bana teleskop, mikroskop almislardi. ev bir sene daha oyle kalmisti da arkadaslarimi cagirmaya utaniyordum.
    sonra bir komsumuz vardi, kizi arkadasimdi, duvarlari boyamayi birak oyuncaklarini bile sirayla oynayabiliyordu, daginiklik olmasin diye. iste boyle psikopat olmayin. ben cok eglendim cocukken. annem sacma sapan seylere yasaklar koymadigi icin super bir cocukluk gecirdim. ha tabii soyle bir konusma da oldu aramizda:
    s: cocukken hic beni dovesin gelmiyor muydu?
    a: camdan bile firlatasim geliyordu bazen
    s: tamam:(
    sonucta firlatmamis:/ dovmemis de, boyle olmusum. bi garip yani o yuzden siz bilirsiniz bu izin verme konusunu millet.

    cocugum olsa ben de hic karismam. boyali duvardan daha guzel bir sey olabilir mi? cizsin her yeri, koltuk minderlerinden de ev yapsin, sandalyeleri ters cevirip sandal yapsin, carsaflardan cadir yapsin, camlari bile boyasin - ben boyamistim.
    o boyamazsa da ben boyar cocuk boyadi derim valla.

    10 yıl sonra gelen edit: çocuğum oldu ve birçok şeye izin veriyorum evet. ancak sınırlar konusu var insan bunu çocukla yaşarken öğreniyor. oğlum duvarı boyamaya çalışmadı, çalışırsa odasını boyamasına izin veririm tüm evi değil. çünkü sınırlar. ve burada yazdıklarım hiçbir şeymiş meğerse. ne biçim sınavlardan geçiyoruz oğlan çocukla, bunlar ne ki:)

  • yazar kasa atan adam değil, yazar kasa atması için meclise gönderilen adam.

    aynı hafta içinde yazar kasa atma, hastane raporları, rahmetli ecevit'in ayakta duramadığı, meclis basamaklarının ecevit çıkabilsin diye kısaltılacağı haberleri medya tarafından pompalanmıştı. bunu organize edenler; rte liderliğinde siyasal islamcıları iktidara hazırlayan abd (büyükelçi yrd. temsilciliğinde) ve o zamanlar -maalesef- hükümet ortağı olan mhp (tuğrul türkeş temsilciliğinde) idi. haberleri köpürten de doğan medya grubuydu (aydın doğan temsilciliğinde).

    sonra da abd ile iş tutan mhp her nasılsa başka mecraları abd'ci olmakla suçladı. rte'yi iktidara taşıyan aydın doğan da rte tarafından çöpe çıkarıldı.

  • “bu korkunc deprem son bes yuzyilda tum dogu akdeniz bolgesinden bilinen en buyuk afettir. gelibolu’dan bolu’ya kadar olan bir alandaki kuzey anadolu fayi’ni -tek bir fay halinde olmasa bile- tek parca olarak kirmistir. [hareket eden faylarin birbirlerine baglanarak tek bir moment urettikleri varsayilmaktadir.]
    cok buyuk bir deprem olmali, buyuklugu 8.0’ i bulmus olabilir.” -xavier le pichon-

    'kucuk kiyamet', hic kuskusuz istanbul’un gormus oldugu en agir yikimlardan biridir.
    gece saatlerinde (on sularinda) gerceklestigi sanilmaktadir.

    unlu ingiliz yerbilimci nicolas ambraseys’in titiz calismalari sonucu bu faciaya dair pek cok tarihsel kaynak ve bulgu gun isigina cikmistir.

    zeminin korkunc sallantisi sona erdiginde 1000’den fazla ev yerle bir olmustu.
    yasamini yitirenlerin sayisi 5000’e yanasiyordu. [500 yil onceki nufusla kiyaslandiginda manzaranin korkunclugu daha belirginlesiyor. bir de bugunku durumdan farkli olarak olenler arasindaki osmanli hanedani mensubu 3 kisi dikkat cekiyor.]

    http://www.angelfire.com/…ele/images/istanbul2a.jpg
    http://www.angelfire.com/…zele/images/istanbul3.jpg

    tarihsel belgelerde, istanbul* ve pera’da hasara ugramayan hic bir evin kalmadigi rapor edilmistir.

    sehir surlarda buyuk hasar meydana gelmis, 49 kule yikilmistir. egrikapi ile yedikule arasindaki tum duvarlar, edirnekapi ve silivri kapisi yikilmistir. deniz surlarinda ishak pasa kapisina kadar buyuk hasar olmus, topkapi sarayi tarafinda dilsiz kapisi ile kayiklar kapisi arasi cokmustur. galata kulesi parcalanmis, galata’nin savunma duvarlari yikilmistir. ayasofya’nin bir minaresi yikilmis, fatih camii’nde cok agir hasar olusmustur (minarelerinin, kubbesinin, duvarlarinin yikildigi ve demir parmakliklarinin burkuldugu rapor edilmistir). hem istanbul* tarafinda hem de beyoglu’nda yer yarilarak kum fiskirmis, sahil yer yer buyuk derinliklere kadar cokmustur. 109 cami hasar gormustur. anadolu hisari ve anadolu kavagi’ndaki yoros kalesi zarar gormustur. kizkulesi yikilmis, halic boyunda fener duvarlari ciddi tamire ihtiyac gostermistir. sultan bayezid (imaret) camii’nde, sehirdeki pek cok medresede, karaman pazari’ndaki bircok is yerinde, davud pasa mescidi’nde, st. john theologos kilisesi’nde, dikilitas ve besiktas gibi bircok yerlesim yerinde hasarlarla ilgili kayit tutulmustur. istanbul’daki bircok kervansaray, hamam, mescid yikilmistir. deprem sonrasinda olusan tsunami dalgalarinin 7-10 metreye kadar ulasarak surlari astigi kaydedilmistir. yedikule, galata ve istanbul’da sur civarindaki pek cok hanenin tsunami nedeniyle yerle bir oldugu ve sulara gomuldugunu ifade eden kaynaklar vardir.

    [istanbul’a dair bu bilgiler isiginda, sehir merkezinin depremi cok siddetli yasadigi sonucu cikmaktadir. gorece iyi yapilmis yapilarin aldigi agir hasar, surlarin ve cami kubbelerinin yikilmasi, yer yariklarinin ve kum fiskirmalarinin gozlenmesi, mercalli olcegine gore -x ya da xi- siddetini isaret ediyor. marmara denizi’nde belirsizligini koruyan tsunami olasiligina dair ise, sehrin gobeginde surlari asip gecmis yikici dalgalar hakkindaki kayitlara dikat edilmeli.]

    sehir merkezi disinda da, heybeliada ve burgaz adasi’nda bir cok cami ve kilise agir hasar gormustur. kucuk bir rum koyu olan cekmece’de bazi kopruler ve duvarlar yikilmistir. istanbul’un en bati ucunda silivri kalesi hasar gormustur.
    dogu yakasindan da aci haberler eksik olmamis, gebze’deki vezir mustafa pasa ve emrindeki 360 atli suvariden olusan birligin topraga gomuldugu ogrenilmistir.

    depremin etkileri istanbul disinda da aci bicimde hissedilmistir. gelibolu’da zarar gormeyen tek bir ev kalmamistir. edirne’ye kadar bircok yerlesim birimindeki yapilar agir hasar gormustur. corlu halki depremden sonra iki ay kadar evlerine girmemistir. bursa sehrinde hasar gozlenmis ve iznik’teki bazi yapilarin depremden sonra tamir edildigi gozlenmistir. izmit’te tum camiler ve kuleler tamamen tahrip olmustur ve pek cok yapinin hasar aldigi soylenmistir. bolu sehrine ait surlar ve kuleler yikilmistir, ancak can kaybi rapor edilmemistir. dimetoka’da bulunan saray zarar gormus ve sehirdeki bircok yapinin hasar gordugu bildirilmistir.

    [kayitlardaki bilgiler isiginda istanbul odakli hasar egrilerinin bati’da edirne ve doguda bolu’ya kadar yikici bir siddete isaret ettigi goruluyor. kuleler, minareler ve kerpic benzeri zayif yapilar depremde en kolay hasar goren yapi turleri arasinda yeraldigindan bu bolgelerde siddetin mercalli olcegine gore -vii ya da viii- civarinda hissedilmis olabilecegi sonucu cikiyor. hasar goren yerlerin cografi konumlari takip edildiginde, le pichon’un one surdugu "gelibolu’dan bolu’ya kadar uzanan bir alanda kuzey anadolu fayi’ni tek parca olarak kirildigï" yonundeki olasilik gucleniyor. bu durumda, 1509 faciasinin; 1894 heybeliada, 1912 sarkoy ve 1999 golcuk merkezli depremlerin bir toplami oldugu dusunulebilir. faydaki kirigin batida saros cukuruna, doguda ise bolu-duzce’ye uzanan bir alan boyunca devam etmesi, yine bolgenin 1766 yilina kadar depremsel olarak suskun kalisiyla uygunluk gosteriyor.]

    bu korkunc sarsintinin oldukca genis bir bolgede; yunanistan’dan misir-nil delta’sina, kirim’dan besarabya’ya ve hatta avusturya’ya kadar uzanan bir alanda hissedildigi kayitlara gecmistir. artci depremler aylarca surmus ve en siddetli olanlari yine edirne’den athos’a kadar hissedilmistir.

    10 eylul 1509 depreminin ardindan; osmanli sultani, imparatorlugun her bolgesinden toplattigi 66000 isci, 11000 cirak ve 3000 ustabasini gorevlendirerek harap olmus bolgelerin yeniden imarina girismistir. onarimlara kaynak yaratmak amaciyla halktan depreme ozel bir vergi toplanmistir.

    kucuk kiyamet’in bugun bizi ilgilendiren onemli sonuclarindan biri ise; hasara, yikima ve kayiplara dair butun bu verilerin, le pichon’un* marmara tabanindaki canli fayin tek parca halinde kirilacagi yonundeki savlarini destekleyisi olmustur.

    nitekim, le pichon cesitli yayinlarinda ancak uzun ve tek parcadan olusan bir fayin 1509’da ve 1766’da meydana gelmis depremleri yaratabilecegini vurgulamistir. dolayisiyla bugun icin beklenmekte olan depremin buyuklugunun de 7’den fazla olmasi gerekir.
    bu yayinlarda ayrica, gundemdeki kimi modellerde*` :vb` temel alinan 7.4 civarindaki buyuklugun fazla iyimser bir tahmin oldugu iddia edilmekte ve eklenmektedir: “istanbul’u vuracak depremle ilgili senaryolarin emniyetli sinirlar icinde hayata gecirilebilmesi, gerekli onlemlerin alinabilmesi icin 8.0 buyuklugu hedeflenmelidir.”

    - kaynaklar:
    “a history of persian earthquakes”; ambraseys ve melville; 1982.
    “seismicity of turkey and neighbouring regions, 1899-1915”; ambraseys ve finkel; 1987.
    “the seismicity of turkey and adjacent areas: a historical review”; ambraseys ve finkel; 1995.
    “engineeering seismology: earthquake engineering and structural dynamics”; ambraseys; 1988.
    “marmara’yi bolen fay, tek parca olarak kirilacak”; cumhuriyet bilim teknik; 11.09.1999.
    “buyuk marmara fayi: nicin, nerede ve ne olabilir?”; cumhuriyet bilim teknik; 20.11.1999.
    “1509 buyuk istanbul depremi: kucuk kiyamet”; tuncay taymaz; http://www.angelfire.com/…2/zelzele/istanbul2.html.

    2017 editi: gorsel baglantilari guncellendi.

  • iki haftadan fazladır uğraştığım, sonunda çözümsüzlükten buraya taşımak zorunda kaldığım enfes rezalet. buraya yazıyorum ki, vestel televizyonunuz varsa çocuğunuz veya evcil hayvanınızla aynı odada açık halde asla bırakmayın.

    şuraya bir edit gelsin: firmadan kutlu bey tarafıma ulaştı. geçmiş olsun dilekleriyle cihazımdaki sorunu ciddiye aldıklarını, benimle hemfikir olduklarını, benim cihazım nezdinde münferit bir olay olduğunu ve ev yanma noktasına gitmediğimiz için şanslı olduğumuzu ilettiler. kendileriyle gün içerisinde tekrar iletişim halinde olacağız, onları da editle ekleyeceğim.

    yeni edit zamanı: kutlu bey tekrardan iletişime geçip tarafıma muadil bir televizyon yollayacaklarını söyleyip model bilgisi iletti. firmanın risk biriminin de yaşadığım ile gelip televizyonumu inceleyeceklerini iletti. aynı zamanda yeniden bir sorun yaşamam durumunda direkt kendisine ulaşmam için iletişim bilgilerini verdi. şu an için gelişmeler bu şekilde. olumlu olumsuz görüş bildiren herkese teşekkür ederim. durumu sonuçlandırdığımızda tekrar bilgi vereceğim.

    keşke sözlüğe vs. erişimi olmayan normal vatandaş da sorunlarını çağrı merkeziyle çözebilse. keşke ben de böyle sansasyonel bir başlık açmak zorunda kalmasaydım. umarım bundan sonra sorunlar daha kolay çözülebilir.

    --- edit bitti ---

    üç yıl önce alındığı günden beri yerinden kıpırdamadan aynı sehpanın üzerinde duran 49ub8300 model televizyonumun ekranında çıkan belli belirsiz yeşil yatay bir çizgiyle başladı her şey. aynı gün içerisinde git gide kötüleşti, ertesi gün de bir yanık kokusuyla beraber çizginin başladığı yerde siyah bir nokta oluştu. bu da son hali. bu aşamaları özellikle ekledim ki panelde darbeye bağlı herhangi bir hasar olmadığı görülsün.

    tam çizginin hizasında televizyonun dış yüzeyi içerideki aşırı ısı yüzünden eridi.

    henüz televizyonu alalı üç yıl olmamıştı, bu arada öğrendim ki vestel televizyonları vestel mağazasından alırsanız üç yıl, benim gibi internetten alırsanız iki yıl garantisi var.

    neyse dedik sonuçta bariz bir üretim hatası var televizyonda. çağrı merkezindeki arkadaşlar son derece düzgün bir üslupla sorunumdan duydukları kaygıları belirtip yaşadığım şehirdeki yetkili servise durumu iletti.

    yaşadığım şehirdeki tek yetkili servis denen ahırda çalışanlar sağolsunlar yalan söylediğim ithamında da bulundular, son derece ters bir tavırla da karşı karşıya kaldım. geleceklerini söyledikleri günden üç gün sonra gelebildiler. bu arada iyi niyetle üç yıllık garantiden faydalanabileceksem bile o şansım elimden alınmış oldu zira faturam 11 eylül 2017 tarihli.

    8075187612 numaralı çağrı kaydım üzerine gelen arkadaşlar benim yanık kokusu, görüntü kaybı ve televizyonun erimesi şikayetlerimle aynı bulguları tespit ettiklerini elimde bulunan servis fişinde de teyit ettiler. televizyonun garantisi bittiği için hiçbir şey yapamayacaklarını belirtip panelin ücretini talep ettiler. vermeyeceğimi
    zira televizyonumda bir üretim hatası olduğunu söylediğimde de 60 tl servis ücretini alıp gittiler.

    aynı evde bir adet 12 yıllık lg plazma, bir tane 9 yıllık samsung lcd, bir adet de 8 yıllık lg lcd tv ilk günkü gibi çalışırken, yerli ve milli olmakla gurur duyan bu firmanın televizyonu en ufak bir dış etmene maruz kalmadan üç yılda durduğu yerde içten yanıp eridi. bak normal bozulma da değil, dümdüz panel hatası değil, eridi.

    bundan sonraki bir hafta da günaşırı çağrı merkezini aramakla geçti. çağrı merkezindeki arkadaşlar sorunumu tekrar duyduklarında son derece kaygılı bir ses tonuyla derhal ilgililere ileteceklerini söylüyor, kliketa kliketa diye umut sarıkaya efektiyle bilgisayarlarına bir şeyler not ediyorlardı. neyse ki oyalandığımı anlayacak kadar muhatap oldum çağrı merkezleriyle bugüne kadar.

    sonuç olarak anladım ki vestel televizyonların birkaç yıl içinde yanarak bozulması firma içinde normal karşılanıyor.

    baştaki mesajımı tekrar vereyim; benimle aynı hataya düşüp vestel marka bir televizyon aldıysanız, çocuğunuz veya evcil hayvanınızla aynı odada çalışır halde asla bırakmayın. zira yangın çıkarması an meselesi.