hesabın var mı? giriş yap

  • 3 yıl önce 1600$'a aldığım monitörün çizik ekran tamirine 1900$ tamir teklifi verdi. ben de dedim ki piyasadan sıfır alayım, üstüne 600 kar koyup size satayım yanında da wireless mouse vereyim. kabul etmediler. iyi tüccar değil hp.

  • kediler ölür, kadınlar gider, günler aylar geçer ama her ikisinin de saçları kıyafetlerinizden, eşyalarınızdan, evinizden, sağdan soldan çıkmaya devam eder.

  • bilmeden yedikleri için veganlıkları bozulmamıştır. tövbe edip yine yollarına devam edebilirler.

    edit: ben work&travel dayken bir arkadaşım vardı fetöcüydü kendisi zaman gazetesinde staj yapıyordu, stajı bitince işe girdi orada, alkol içmez ama esrar çekerdi. orada bulunduğumuz süre boyunca pizza yemiştik üstündekini dana sucuğu sanmıştı o da mesela domuz sucuğu olduğunu bilmiyordu. sonra öğrenince "olsun bilmiyordum, müslümanlığım devam ediyor" diyerek hayatına devam etti. aynı durum bence bu veganlar için geçerli.

  • 75-80 yaslarinda bir "dede"nin nişantaşı'nda kaldırımda şaşkınlıkla etrafa bakışı, ayaklarının dibinde 2 file portakal, biri patlamış ve kaldırıma saçılmış...bastonuyla portakalları kendine doğru yuvalarması, yanindan solaryum karası bir kadının hayret ve şaşkınlıkla, portakallardan birinin üstünden atlaması, hemen sonra portakal değip de pisletti mi acaba diye beyaz topuklu çizmelerine bakması ve hızla uzaklaşması... dedenin şaşkın yüzünün asılması, ve buna daha fazla dayanamayıp kırmızı ışıkta duran ve içinden olayların izlendiği dolmuşu terk etmek, dedeye doğru yürümek...

    bir gün kadiköy - beşiktaş vapurunda bir evsizi göze kestirmek, uzaktan izlemek, elinde kocaman ağzına kadar dolu büyük boy bir çöp torbası olduğunu görmek, geminin kıç tarafına yöneldiginde martılara ekmek getirmiş olduğunu fark etmek, insanların ondan uzaklaşması, içeri girmesi, belki kaçması, korkması...sonra yanına gitmek, dönüp "sen de atmak ister misin?" demesi... koluna girmek...birlikte dakikalar geçirmek...onun bir seylerin "daha fazlasi" olduğunu idrak etmek...

    kalamışta sokak aralarında akordeon çalan gencecik bir çocugun, 3-5 hafta üstüste aynı sokağa gelişi, apartmanlardan para atanlar oldukça, onların evlerinin altında daha uzunca kalarak boşnak veya rus ezgileri çalması, 1 hafta kadar sonra artık gelmediğini fark etmek...

    5 yaşında bir çocugun kendinin 5 katı yaşında birine "ne güzel olurdu sen çocuk olsan" demesi...

    karganın tekini çatıdaki su birikmiş olukta, gagasıyla çevirmek suretiyle, ekmeğin iki tarafını da ıslatırken yakalamak...

  • bugun biraz texas tarihi ile ilgili yazmak istedim.

    bildiginiz gibi texas'in ilk yerlesik halki amerikan yerlileri. bunlar apache, caddo, comanche, kiowa, cherokee, coushatta, kickapoo, wichita diye gidiyor.

    1519'da ilk avrupa'lilar olan ispanyollar bolgeye variyorlar ve daha sonra nueva españa yani "yeni ispanya" olarak adlandirilacak olan koloniyi kuruyorlar. merkezi mexico city olan bu koloninin buyuklugu gunumuzdeki texas ile sinirli degil, neredeyse abd'nin tamamini kapsayacak bir yuzolcumune sahip ve guneyde guney amerika kitasina kadar iniyor. bu koloni daha sonra yillar icerisinde diger avrupalilarin da kitaya gelmesi ile birlikte savaslar (ozellikle fransa ile) ve bagimsizlik ilanlari ile parcalanacak ve meksika'ya evrilecek.

    ispanyollarin somurgelestirdigi bu topraklarda yasayan amerikan yerli uluslarindan biri de pueblo'lar. pueblo halkinin ozelligi amerikan yerlilerinde pek rastlanmayan bir sekilde, cadirlar yerine adobe kullanilarak yapilmis cok katli ve icerisinde odalari bulunan binalarda yasamalari. ayrica diger yerlilere gore daha gelismis tarim teknikleri kullaniyorlar. pueblo'da ispanyollarin bu halka verdigi isim zira "pueblos" ispanyolca "kasabalar" demek. aslinda ispanyollarin pueblo halki diye tek bir isim altinda topladigi bu halk bes farkli halktan olusuyor ve kendilerine dogal olarak pueblos demiyorlar. kendi dillerindeki isimleri hopi, taos, jimez, zuni and tigua.

    tabii bu halktan durduk yere uzun uzun bahsetmedik. bu halkin texas'in kurulmasindaki onemi 1620'de santa fe de nuevo méxico'da (gunumuzde abd'nin new mexico eyaleti) ispanyollara karsi ayaklanmalari ve 400'e yakin ispanyolu oldurmeleri, geri kalan 2000 tanesini ise gunumuzde el paso, texas sehrinin oldugu bolgeye surmeleri. surulen ispanyollar bu sehri kuruyorlar ve bu sehir, gunumuzdeki texas topraklarinda kurulan ilk ispanyol sehri oluyor. bu olaydan 12 sene sonra ispanyollar geri donup, pueblos katliami yapacak ve sehirlerini tekrar ele gecirecekler fakat konumuz bu degil, donelim texas'a.

    bu arada yil 1625 oluyor. gunumuzde corpus christi sehri yakinlarina fransizlar gelip bir koloni kuruyorlar. maksat ispanyollara killik olsun. yok yok aslinda oyle degil. aslinda missisipi nehrine gitmeye calisirlarken kaybolup orada bir kale kurmaya karar veriyorlar (fort saint louis). bu sanssiz koloni kuzeye illionis'e ulasmaya calisiyor ve bu sanssiz yolculuk boyunca katliamlar, hastaliklar, isyanlarla bogusuyor ve illionois'a ulasamadan hepsi olduruluyorlar. bu arada fransizlarin bolgeye geldigini ogrenen ispanyollar onlari aramaya basliyor cunku kendilerine tehdit olarak goruyolar. bu sayede bolgede yayilmalari hizlaniyor. bir sure sonra fransizlarin terkettigi kaleyi ve toplari buluyorlar. toplari yakip, kaleyi gomuyorlar. daha sonra "lan biz bayagi salagiz galiba, topu gomup kaleyi niye yakmadik ki ? saatlerdir ugrasiyoruz" diyorlar. neyse, kale ve toplar ortadan kalkinca kalintilar uzerine binalar dikiyorlar ve fransizlarin biraktigi o kalintilar 1990'li yillara kadar topragin altinda kaliyor.

    ote yandan kurduklari bu kale daha sonra fransizlar'in bu topraklar uzerinde hak iddia etmesi icin dayanak olusturuyor.

    bundan sonraki bir asir ispanyollarin, bolgenin hemen komsusu olan fransiz bolgesi louisiana'nin olusturdugu tehdite karsi ha babam sehir kurmasi ile geciyor.

    yillar 1821'i gosterdiginde meksika ispanya'ya karsi isyan bayragi acip, bagimsizlik ilan ediyor. tabii ki o yillardaki meksika sinirlari gunumuzdeki meksika'dan cok farkli (cok cok daha buyuk). gunumuzdeki texas da meksika'nin bir parcasi.

    bu arada on uc koloni ayaklanmis ve ingiltere'den bagimsizligini alip abd'yi kurmuslar. meksika hukumeti ulkeyi guclendirmek ve nufusu arttirmak icin bir gocmen programi baslatiyor ve kuzeyden amerikalilarin ulkeye gelmesine izin veriyor. 1819 ekonomik krizi'nden dolayi fakirlikten surunen amerikalilar icin meksikaya yerlesmek cok cazip geliyor cunku meksika hukumeti bu insanlara toprak veriyor. bu ingilizce konusan, cogunlugu protestan gocmenlere anglos deniyor ve 1834 yilina geldigimizde ulkede 8bin ispanyol/amerikan yerlisi kokenli meksikaliya karsin 30bin anglos yasiyor.

    bu sirada meksika hukumetinde "antonio de padua maría severino lópez de santa anna y pérez de lebrón " gucu eline geciriyor. insanlar "oha ! ne kadar da uzun isimli bir adam" diye hayran olup bunu basa getiriyorlar herhalde. kendisi batinin napoleon'u unvanina sahip olan antonio abimiz, giderek saga cekmeye basliyor. ulkeyi baskici, asiri sag, askeri bir hale sokuyor. boyle otoriter bir manyagin dikkatini "azinliklar" cekiyor tabii. "lan daha ulkeyi yeni kurdunuz, ne ara azinlik problemi yarattiniz ?" uyarilarina aldirmadan yaverine "bu anglos'lara cok fena gicik oluyorum" diyor ve sorunu cozmek icin kendince bir cozum buluyor.

    diyor ki [yaverine] "yahu yaver senin adin ne ?" adamcagiz da "efendim benim adim yaver degil, tutturdugunuz bi yaver de yaver... daver benim adim diyor". antonio bu konuya fazla takilmiyor, "tamam uzatma" deyip devam ediyor.

    "arkadas bu tejas [evet tejas, texsas in orjinal ispanyolca ismi tejas] bir eyalet degil mi ? bu eyaletde de lanet olasi anglos cogunluk degil mi ? bu adamlar ulkede azinlikken eyalette nasil cogunluk olabilir, hayatta izin vermem" diyor ve tejas eyaletini ispanyol kokenli meksikalilarin harman yeri olan coahuila eyaleti ile birlestirip coahuila y tejas adinda sacmasapan bir eyalet olarak ilan ederek gerrymandering'in tohumlarini atiyor.

    aslinda antonio oglan, kuzeydeki abd'nin meksika'nin bir parcasi olan teksas'ta hak iddia ederek ele gecireceginden cekiniyor. bu yuzden boyle islere giriyor ama bununla da yetinmiyor. zaten bu konuda toplum destegi varken koleligi kaldirmaya karar veriyor. bu ekonomisi kolelige dayali isgucu gerektiren texas'a buyuk darbe vuruyor. yetiyor mu ? hayir. hemen arkasindan abd'den anglos gocmenlerin gelmesini yasakliyor. yetiyor mu ? hayir. yaninda bu gormus oldugunuz tarak ve gocmenlerin katoliklige gecmesini ve ispanyolca konusmasini zorunlu kiliyor.

    bu bardagi tasiran son damla oluyor ve isyan eden texasli anglolar meksikali komutanlari esir almaya, kaleleri ele gecirmeye basliyorlar (don't mess with texas). antonio bu isyanlarin uzerine bildigin deliriyor ve cok sert bir sekilde bastirmaya basliyor. hatta "esir almak yok, direkt oldurun. vurun, koman" diye emir veriyor. hizini alamayip "yok ulan eyalet filan, kaldiriyorum eyaletleri, uniter devletiz bundan kelli, mexico uber alles" diyor ve badem biyik birakmaya karar veriyor.

    bu artik islerin geri donulmez bir sekilde donustugu nokta oluyor ve 1836'nin nisaninda texas revolution basliyor. antonio "texas'in geri alinmasi benim kisisel meselemdir, seni almadan olmeyecegim" diyor ve hazirladigi dev ordu ile kuzeye yuruyerek saldiriya geciyor. yoluna cikan tum teksas ordularini birer birer bicen antonio nihayetinde gunumuzde san antonio sehrindeki alamo kalesi'ne variyor.

    kaleyi savunan herkesi tamamen olduren antonio oglan zafer sarhoslugu icerisindeyken, sam houston liderliginde yeni bir texas ordusu kuruluyor. bu ordu yavasca kuzeye dogru cekilmeye basliyor ve bu cekilme surecinde meksika ordusunun zalimliginden korkan sivil halkin da katilmasi ile giderek buyuyor. cunku manyak antonio artik yoluna cikan sivil anglo'lari da oldurmeye basliyor.

    takvimler 21 nisan'i gosterirken iki ordu nihayet karsilasiyor. bu asamada artik antonio teksas'lilari cok kucumsedigi icin guc sarhoslugu icerisinde. bu karsilasma bagimsiz texas'in kurulmasindaki en onemli savas olan san jacinto olarak tarihe geciyor zira texas'lilar savasi kazandigi gibi antonio oglani da esir aliyorlar.

    bundan sonraki surec antonio'nun hayatina karsi meksika ordusunun rio grande nehrinin guneyine cekilmesi, antonio'nun serbest birakilip geri donmesi fakat buna sinirlenen texas halkinin isyan etmesi, yeni kurulan republic of texas hukumetinin "texas'da yeni bir fransiz devrimi istemiyoruz" demesi, basarisiz bir darbe denemesi gibi olaylarla geciyor. neticede sam houston texas'in ilk baskani olup, houston sehrine adini veriyor.

    sonraki surecte meksika, bagimsiz texas cumhuriyetini tanimayi reddediyor. antonio dondugu ulkesinde ozellikle de texas'a karsi giristigi savasta isledigi suclardan dolayi gozden dusuyor. meksika hukumeti abd'yi texas'i kiskirtmakla suclamasina ve abd texas'i bagimsiz ulke olarak tanimasina karsin, parcasi ilan etmeyi reddediyor.

    ote yandan fransa kendisi icin yeni bir ticaret partneri olacagini dusundugu ulkeyi hemen taniyor. meksika ile iyi iliskiler icerisinde bulunan ingiltere ise 1840 yilina kadar bekleyip, meksika'nin geri alamadigini gorunce ulkeyi tanimaya karar veriyor.

    yil 1845 oldugunda, hedefleri abd ile birlesmek olan texas hukumeti abd ile anlasiyor ve abd texas'i annex etmeye karar veriyor. bunun uzerine meksika "tamam ulan, annex etme bagimsiz ulke olarak tanicam ben dur !" diyor ama artik is isten gecmis oluyor. birlesme yonunde oylama yapan texas, abd'ye katilmaya karar veriyor ve bu karar mexican-american war'a yol aciyor.

    texas'in abd ile birlesmesine cildiran meksika abd'ye savas aciyor ve savasin sonucunda topraklarinin %55'ini kaybediyor ve texas ile beraber, new mexico, arizona ve california'yi da abd'ye vermeyi kabul ediyor.

    ve bu olaylar texas halkinin yari deli, silah duskunu karakterini sekillendirip bugune getiriyor.

  • kirli sepetinden cikarabildiği şeyleri* * * taa arka odadan salona getirip, "bak senin için avlandım" tavrıyla ayağımın dibine bırakması.

    sweatshirt gibi büyük parçaları da 1-2 metre kadar zorla sürükleyip, yorulunca ağlama benzeri tuhaf bir miyavlamayla beni ayağına çağırması. yanına gidene kadar avaz avaz miyavlaması.

    kör olduğu için, ağzına aldığı parçanın büyüklüğünü kestiremeyip, yatak örtüsü, pike gibi kocaman şeyleri de taşımaya yeltenmesi. ki bu girişim, ancak yataktan yere inebilmekle sonlanıyor haliyle. olsun, o yine de ağzında pikenin ucunu bırakmadan beni çağırıyor. gidiyorum, bana sunduğu avını alıp, başını okşuyorum, gururlanıyoruz ailecek.

  • cüneyt arkın'ın, benim kahramanım türk halkıdır isimli kitabında bahsettiği hadise;

    "bir gün hilton’un lobisinde oturuyoruz. gözü bir yere takıldı. baktım, 60 yıllık müzik birikiminin üzerine çökmüş arap’tan yürüttüğü şarkılarla bir anda meşhur olmuş bir arabeskçi.

    asansöre bindi, yukarı çıktı.

    kemal sunal, ‘bu herif gibiler ancak asansörle yükselir’ dedi.”

    “isminiz neydi?” başlıklı bir başka bölümde yine kemal sunal, yine ikisinin de sevmediği arabeskçi var:

    “yılmaz kalkavan’ın yemeğine davetliyiz. kemal sunal ve ben iki dirhem bir çekirdek giyinip, davetin yapıldığı otele gittik. lobi kalabalıktı. millet asansör bekliyordu, sıraya girdik. o meşhur arabeskçi yine geldi. yanında televizyoncular, gazeteciler ve dostları vardı.

    bizi görünce sevinir gibi yaptı, sonra sinsice sırıttı.

    ‘kemal bey, sizi görmek ne güzel çok sevindim. bana resminizi imzalar mısınız?’

    aklınca dalgasını geçiyordu.

    kemal hiç duraksamadı, fotoğrafını çıkardı:

    'hay hay efendim, isminiz neydi?

    not: büyük usta kemal sunal orhan gencebay'ı çok önceden çözmüş de bizim haberimiz yokmuş.

    toprağın bol olsun güzel insan.

    kaynak: https://odatv4.com/…skci-o-ismi-odatv-buldu--233619