hesabın var mı? giriş yap

  • babamın işsiz oldugu sıralar veresiye ile alışveriş yaptıran tek bakkaldan ekmek almaya giderdim. kabaran veresiye nedeniyle sert bakışlar altında yaptıgım küçük açıklama (parasını babam sonra verecekmiş) sonrasında dükkandan dışarıya kendimi zor atardım. ancak evin en küçüğü olmam nedeniyle ve herhalde en az tepkiyi benim alacagım düşünüldüğünden her seferinde bu zorlu görevi yine ben üstlenirdim.

    aynı zamanlar kentkart dolumuna verecek paramın olmaması nedeniyle birkaç defa eshot şoförlerine yaklaşık 1200 metre ve çok dik bir yokuş olan okuldan dönüş yolunu yürüyerek çıkmamak için beni otobüse bedava almaları konusunda ricada bulunmuştum. otobüse binebildiğim zaman bedava binmenin mahcubiyetiyle oturamaz ve ayakta inecegim duragı beklerken gözyaşlarıma hakim olamazdım. şoför tarafından azarlanıp reddedildiğim durumlarda ise sırtımda agır bir çanta ile o yokuşu çıkarken epey ter dökerdim.

    o günler çok sıkıntı çekmiş olsam da şu an bunları tecrübe etmenin de faydalı oldugunu düşünüyorum. hayatın maddi ve manevi açıdan birçok sıkıntı ile dolu oldugu gerçeğini gözönüne alırsak, küçük yaşta bunları yaşamak hayata atılmaya hazırlanmak gibiydi.

    not: yaklaşık 12 yıl önceki bir zamandan bahsettim. çok şükür ki o günler geride kaldı. artık site'ye gidip peşin para ile 2 ekmek alabiliyor ve kentkart'ıma bir defada 5 liralık dolum yaptırabiliyorum.

  • özellikle kurumsal şirket çalışanı plaza insanları tarafından sessiz izlenilmemesi gerekendir. cuma gününü pazartesi, iki gramı huzuru heba, yaşama sevincini alaşağı eder.

    şu an kendimi devlet bahçeli gibi hissediyorum. bu insanlar ne yapmaktadır? neşat işler isimli şahıs yıldız tilbe klibinde oynayarak nereye varmak istemektedir?

  • 12 - 13 yaşlarındaydım. erdek'te denize giriyorum, yüzme bilmediğim halde boyumu aşan bir yere gelmişim. çırpındım ve sahilde oturan enişteme doğru çığlık attım. sonra giderek gömüldüm karanlık suya. bilincimi yitirmeden önce aklıma gelen son şey, "umarım ailem çok fazla üzülmez" oldu. aradan kaç sene geçti, işte o son saniyeleri ve ne düşündüğümü hala unutmuyorum. sonra gelip eniştem beni kurtarmış. kumların üzerinde su kusarken kendime geldiğimi hatırlıyorum. eğer ölmüş olsaydım, son anlarımı yaşarken düşündüğüm şey ailem olacaktı.

  • günü komedisi: e-devlet üzerinden araç sorgulama kısıtlanmış, sadece kendi araçlarımızı sorgulatabiliyormuşuz. gerekçe de kişisel verilerin korunmasıymış.

    bre salak, ben kendi aracımı neden sorgulatayım? kendi aracımla ilgili herşeyi biliyorum, ruhsat elimde, tescil trafik elimde, poliçeler elimde...

    ikinci el bakarken araç tipi ile bilgileri uyuyor mu, araç çalıntı mı, üzerinde haciz var mı diye baktığımız ekranı ne bok yemeye kapatıyorsun? bunları araçları aldıktan sonra mı öğrenelim?

    hem neden kapatıyorsun? bu ülkede 50 milyon kişi tc kimlik numarasına varıncaya kadar fallafoş oldu sizin beceriksizliğiniz yüzünden. acaba hangi suçu / krediyi / borcu / faturayı üstümüze kim ne zaman yıkacak diye bekliyoruz.

    bu saatten sonra sizin alacağınız tedbirin içine edeyim. bakan yaptığınız yaratıklar psikolog lazım değil bize din adamı gönderin derken, aynı zamanda bu çağda digital bilgi almak sizin ne haddinize, gidin müneccim bulun demek istemiş.

    edit: bir arkadaş noter ekranında çıkıyor demiş. yani beğendiğin her aracın durumunu öğrenebilmek için sahibi ile beraber notere gitmek mantıklı geliyor kimisine. herkes ilk baktığı aracı alıyor sanıyor. çevre illerden bakıp beğenmek konusuna hiç girmeyeceğim. araç üzerinde rehin varsa bazen kafadan eliyorsun arabayı. telefon bile açmıyorsun sahibine.

    büdüt: gazetelerin yeni haberi oluyor...

  • oldukça sık kullandığım ve ekseriyatla memnun kaldığım bir site ama bu telefon numarası işine kesinlikle bir çözüm getirmeleri gerekmekte. her sipariş şahsi numaranın bir ton insanın eline geçme ihtimalini arttırıyor. kuryenin gelip bulamaması ihtimaline karşı numaranın verilmesi yeterli bir bahane değil. onu geçtim restoran sahiplerinin olumsuz yorumlarda arayıp laf etmesi de gerçekleşebiliyor, örneklerini okuduk. bu telefon numarası verme işinin her siparişe has olarak onaya bağlanması gerekiyor. yahut kurye olası bir sıkıntıda yemeksepetini arar, yemeksepeti görevlisi bizimle iletişime geçer. biraz daha eleman çalıştırırsınız belki ama kurumsal bir firmaysan bunlar göze alınacak. alınmazsa yıllarca uğraşıp didindiğin imaj itin kopuğun biri yüzünden göz açıp kapayıncaya kadar yerle yeksan olabilir.

    yarın öbürgün telaffuz bile etmek istemeyeceğim bir olay yaşanır, firmanın ismi de işe karışıp okkanın altına giriverirsin. velhasıl bu iş çözülmeli çünkü artık sabır taşırıyor, can sıkıyor.

  • madencilikte bir terim.
    travers parçaları, özel hazırlanmış domuzdamı direkleri veya bunların arasında profil demirleri de kullanılarak diktörgen veya kare prizma şeklinde tavanı tutan ve ayak* arkasından tavanın muntazam kırılmasını sağlayan özel tahkimat birimi. domuz damları kamalar, sıktırmalar kullanılmak suretiyle sıkıştırılır. ayak ilerledikçe geriden sökülerek ileri alındığı için buna “ seyyar domuzdamı” da denir. domuzdamının kolay sökülmesini sağlamak için ağaç domuzdamı direkleri arasında set halinde bir çift madeni domuzdamı direkleri de kullanılır.

  • herkesin hayatinda en az bir kere karsilastigi insan tipidir. genelde 40 yas uzeri teyzeler ve amcalardan olusan bir kitledir ayni zamanda. ben de sirf koridorda oturmamak icin bir sonraki seferi bekleyenlerden birisi olarak oldukca nefret ederim bu tiplerden ve her seferinde hicbir kriteri umursamadan yaparim uyarimi, araya muavini sokarsaniz daha da cesaretlenir bunlar, yapmayin, direkt kendiniz dalin olaya ki etrafina yandas toplayamasin. bi teyzeye demistim, pencere kenari benim yerim gecebilir miyim, diye de, ugrastirma gizim beni otur orda iste, demisti ben de bakislarimla oraya gecmek istedigimi belli etmistim de 9 saatlik yol boyunca osurmustu. bazen cok da zorlamamak lazim sanki. ne cikacagi belli olmuyor.

  • 60 yaşındasın yetmedi

    120 tane cihangirde evin var yetmedi

    yalıda oturuyosun yetmedi

    reklamcı oldun o sıfatınla yetmedi

    hala yalakalık peşindesin , ne olsa yetecek sana merak ediyorum.

  • 2004-2019 yılları arasında alaaddin yılmaz (akp) tarafından yönetilen bolu belediyesi'ne 10 sene önce itfaiye eri olarak giren serkan ılgaz'ın (başkanın uzaktan akrabasıymış) efsanevi kariyeridir. itfaiye eri olarak işe başlayan serkan ılgaz, şunların hepsini birden yürütüyormuş:

    • özel kalem müdür vekilliği
    • insan kaynakları birim sorumluluğu
    • belediye bünyesindeki 'tabiatın kalbi bolu' şirketinin yönetim kurulu üyeliği,
    • iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığı,
    • belediye bilişim birim sorumluluğu
    • halk ekmek fırın müdür vekilliği

    2019 yerel seçimlerinin ardından tanju özcan (chp) belediye başkanı seçilince bütün görevlerinden alınıp tekrar itfaiye eri yapılmış.

    edit: bolu'da yaşan bir arkadaşımız haberde 10.000 lira olarak gösterilen maaşın sadece "tabiatın kalbi bolu" biriminden geldiğini, başka birimlerden de artı para aldığını söyledi. eşi ve annesi de belediyede memurmuş arkadaşın dediğine göre.

  • 7 yaşındaki kızımla alerji testi için hastanede sıranın bize gelmesi beklenmektedir:
    - ne o kızım? mırıl mırıl ne konuşuyorsun?
    - dua ediyorum baba?
    - ne duası?
    - alerji duası.
    - nasılmış o dua?
    - allaam n'olur brokoliye alerjim olsun, çikolotaya olmasın.

  • (bkz: basliklarini engelle)

    öncelikle ekşi’de cübbeli ahmet hoca’yı temiz bir din adamı olarak ciddiye alan çok insan bulunduğunu sanmıyorum. ayrıca 31 mart seçimindeki şaibe ve skandallar silsilelerini lütfen açıkla trol yavrusu, ysk gerekçesinde bunlara pek değinmemiş de!