hesabın var mı? giriş yap

  • parmak yedirten bir hint yemeğidir. hazır sosunu türkiye'de bulmak çok zor olduğundan kendi işimizi kendimiz görmek gerekiyor... ama gerekli malzemelerin temini halinde evde de kolaylıkla yapılabilir. çok aç olmayan 5-6 kişiyi yanında pilav ile doyurabilecek bir tarifini de girelim ki bir faydamız dokunsun...

    tavuk marinatı için:

    5 tavuk göğsü (küp kesilmiş)
    4 yemek kaşığı yoğurt
    1 çay kaşığı doğranmış taze zencefil
    3 dövülmüş sarmısak
    karabiber, kimyon, muskat, dövülmüş kakule, toz kişniş, zerdeçal, garam masala (hepsinden 1 çay kaşığı)
    3 yemek kaşığı limon suyu
    4 yemek kaşığı sıvı yağ

    sos için:

    1 yemek kaşığı domates salçası
    1 yemek kaşığı domates püresi
    3 domates (kabukları soyulmuş ve küp doğranmış)
    2 çay kaşığı taze zencefil
    3 dövülmüş sarmısak
    2 soğan (ince kıyılmış)
    1 yeşil acı biber (ince doğranmış)
    2 çay kaşığı acı pul biber (acı zevkine göre artan/azalan oranlarda)
    3 karanfil tanesi
    8 kakule tohumu
    1 kutu krema
    2 kaşık tereyağı
    1 demet taze kişniş
    tuz, karabiber

    marinat için kullanılan bütün malzemeleri tavuklarla karıştırıp, buzdolabında bir gece bekletin.

    sos için büyük bir tavaya tereyağını (yanmasın diye az miktarda sıvı yağ ekleyerek) koyun ve baharatlarla birlikte soğan, sarmasak, zencefil ve biberi kavurun. üzerine domates püresi, salçası ile küp doğranmış taze domatesi ekleyin. 1 bardak su ekleyin, kısık ateşte pişmeye bırakın. isteğe göre tuz, karabiber ekleyin. sos kalın bir kıvama gelene kadar pişirin. son olarak kremayı ekleyin ve ateşin altını kapatın.

    bu arada marinata yatırdığınız tavukları marinat sosu ile birlikte 200 derecede önceden ısıtılmış fırında pişirin.

    sos ile tavukları birleştirin. yemeğin üzerine kıyılmış taze kişniş ekleyin.

    baharatlar için (bkz: mısır çarşısı)
    taze kişniş için (bkz: macrocenter), (bkz: migros)
    taze zencefil için (bkz: macrocenter), (bkz: nuhun ambarı)

    not: bu tarifte türkiye’de bulunması en zor malzeme garam masaladır. bulunamaması halinde es geçilebilir. taze zencefil yokluğunda ise toz zencefil ikame edilir.

  • hem irademizi sınıyoruz diceksiniz, hem bir çift bacak görünce şeyinize sahip çıkamayacaksınız. bakma arkadaşım kızın bacaklarına, bakmak zorunda mısın yere bak pideye bak. irade sahibiysen bakmazsın o
    tarafa olur biter.

    edit: adam benim yazdıklarımı kapitalizme bağlamış. güler misin ağlar mısın. nefsini terbiye ediyorsan bakmayacaksın. oruçluyken " o bacakları kalçaları kimler çatır çutur yiyor " diye düşüneceksen ibadetinde samimi değilsin bir kere.
    ayrıca hem kadını 2. plana iticeksin, hemde " bizim çevremizde neden böyleleri yok " diye söyleneceksin.bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

  • atlantik okyanusunun arjantin ve uruguay arasına attığı çentikten, rio de la plata körfezinden, girince sayısız küçük kollarıyla ağ gibi arjantini kuşata kuşata kuzeye tırmanan nehir. içinde bıyıklı iri balıklar, su yılanları ve orta büyüklükte timsahlar gibi nehir hayvanlarını rahatça yaşattığına göre çamurlu olsa da rengi, pek de pis olmasa gerek. ağaçlarla kaplı kıyılarında açıklıklara denk geldikçe sürüler halinde inekler ve atlar çıkıyor arada bir. “vahşi atlar? nasıl yani?” gibi safça bir soru sorunun cevabı, burada arazi geniş olduğu için sahiplerinin atları böyle rahat bırakıyor olmasıymış. biraz mahcup olarak öğrendim. civarda arada bir de tek tek küçük evler yapılmış. önünde tembel tembel laflayan, güneşe karşı gerinen insanlar gördüm. “ne şanslı insanlar böyle!” dediğimde balıkçılıkla geçinen mütevazı ve fakir insanlar oldukları söylendi... atların vahşi olmadığını söyleyen de aynı kişiydi zaten, inanmıyorum ben artık ona.
    ayrıca gece bazen suyun üzerinde duman oluyor, ay ışığında içinden geçmesinin zevki tarifsiz parana nehrinin. sorsam sıcaklık farkına bağlayacak, sormuyorum bende.

  • benim hayalim , bahçeli müstakil bir ev , senin yaptığın beton blok hiç sikimde değil.

  • hikaye şu:
    almanya kendi vatandaşının evini 40 polisle basıp özel uçakla mahkemesiz veya vatandaşlıktan çıkartmadan sınırdışı etmiş. erdoğan'ı destekliyor diye

    işin en acı tarafı
    buna inanan gerizekalılar var.

  • https://www.ifixit.com/guide

    neyi nasıl tamir edebileceğinizi gösteren, arabadan, laptop'a, tablete ve fotoğraf makinesine kadar; hatta düğme dikmeye kadar pek çok olayın resimli anlatım rehberi, güzel bir site. tabii güzel ama ingilicçe. yine de resimli anlatım faydalı olacaktır kanaatindeyim.

  • kızım, annemin koynunda uyumuş benim yanımdan kalkıp. tuvaletten dönerken anneannesinin odasına dalmış,yolunu şaşırıp. yadırgamamış hiç. zaten 3 yaşına kadar ikimize de anne dedi sıpa...

    babam vefat ettikten sonra annemin hayat amacı kalmamış gibiydi. kızım doğduğunda kimse demedi ona "gel torununa bak" diye. çok olağan, çok sıradan bir şey gibi, olanca doğallığıyla üstlendi bu "görev"i... ya kim bakacaktı der gibi... hoş, o bakmasa kayınvalidem tetikteydi *

    eşimden boşandıktan sonra daha da sahiplendi. şimdi en büyük meselemiz, ben evlenirim de torunundan uzak kalır korkusu. sürekli iz peşinde, hayatımda biri var mı diye*

    çirkinsiniz. yaranız ne bilmiyorum ama ukala, fesat, sevgisizsiniz. çocuk bakmak zorla olacak iş değil. içlerinden gelmese bir gün bakmazlar, ki bakmayan da çok. hepsine saygı duymak lazım. herkesin enerjisi olmayabilir. ama severek, mutlulukla bakanın da fesat kalbinizle biçeceğiniz merhamete ihtiyacı yok.

  • aslında bunun çok önemli bir nedeni var ve yıllardır kimse dile getirmiyor. yine iş başa düştü, ben ifade etmeye çalışayım ve milyonlarca insanın yüreğine fuse tea serpeyim. bu benim başıma da geldi esasen. şimdi... mesela sen kanepede yatıyorsun fakat uyumuyorsun, gözlerin kapalı sadece. o sırada biri odaya giriyor ve senin gözlerinin kapalı olduğunu görüp hemen yapıştırıyor: "aa yavrum uyumuş, ses etmeyin ses etmeyin uyumuş.. ay yoruldu tabii." evet bu cümleleri her insan evladı duymuştur. şimdi bu cümleleri duyduktan sonra biz nasıl diyelim "hayır lan ben uyumuyorum, bi' yanlışlık var." diye? diyemeyiz. neden diyemeyiz? çünkü o ortamın güzelliğini bozmak istemeyiz. bırakalım öyle sansınlar bakalım n'olcak diye sonuna kadar takılırız bu yalanın peşine. baktık ki yalan bozulacak, seslerden rahatsız olduğumuzu ifade edecek şekilde kıçımızı diğer tarafa dönüp şöyle 3 saniyelik bir esneme hareketi yaparak sağ gözümüzü yarımca açıp "ımmh..." diyerek halıya anlamsız bakışlar atarız. yani bunun seni beni yok. bu hareketi kaşgarlı mahmut da yapmıştır, gabriel batistuta da yapmıştır. bu hareketin dini dili ırkı yok arkadaşlar.