hesabın var mı? giriş yap

  • cim sahada mac yaparken henuz macin basinda uzaklardan sol ayakla bir sut atarim, ve farkli sekilde auta gider.
    guney afrikali takim arkadasim yanimdan gecerken sorar:
    - are you left-footer?
    +i use both.
    -maybe you shouldn't.

  • bu adamın kol saatinin bir büyüğünü izmir belediyesi konak'a, iki büyüğünü de ingilizler londra'ya koymuş..
    hakan ünsal ekrana cıkınca sağ alt köşede duran saati kaldırıyorlar. nasılsa cemil cümle saati hakan ünsal'ın kolundan okuyabiliyor.. olmamış diyoruz ve 10 üzerinden 3 veriyoruz

  • eğer yanlış anımsamıyorsam yıllardan 1995. parlak bir ilkokul sürecinin ardından ortaokul serüvenine adım atmışım. fakat bulunduğumuz kasabada ortaokul yok ve bu nedenle okula parası aylık olarak ödenen bir minibüsle gidip geliyorum. gidiş-geliş nereden baksan 2 saat gibi bir zaman alıyor. yani okul epeyce uzak. ee okul süresine ulaşım süresini de ekleyince koskoca bir gün yapıyor. sabah çıkıp ta akşam evde olabiliyorum. içinde yetiştiğim ailemin kemikleşmiş bir harçlık kültürü hiç yoktu. günlük olarak her şey, annemin hazırladığı bir beslenme çantasından ibaretti. işte ben yine böyle bir günde o güzelim beslenme çantasını minibüste unutmuşum. kıpkırmızı domatesim, peynirim ve üstüne yumurta sarısı sürülüp kızartılmış ekmeğim uçtu gitti. okul her öğlen 1 saat yemek paydosu verir, yakın olanlar evlerine falan gider, karınlarını doyurur gelirlerdi. sınıf arkadaşlarımdan birinin evine gidip karnımı doyururum diye plan kuruyorum kafamdan; ama gel gör ki utancımdan kimseye ben de geliyim mi diyemedim. hayatta planlanan her şey uygulamaya dönüştürülemiyor ne yazık ki. hayatın gerçekleri çok farklı.

    okul yemek saatine girdi. giden gitti. ben de çarşıya çıktım. avare avare dolanıyorum sokaklarda. karnım da iyice acıkmaya başladı. çocuk bünyesi işte. cebimde de çok ufak bir madeni para var. belki 2 ya da 3 sakız falan alınabilir. o değerde bir para. gözümü karartıp nolursa olsun diyerek bir fırına girip parayı uzattım ve ekledim:

    - buna ne kadar ekmek olur abi?

    önce fırıncı dayı beni baştan aşağı bir süzdü ve"buna ekmek olmaz aslında; ama ben sana yarım ekmek veriyim" dedi. süper bir gelişme. uzattığım parayı da "koy onu cebine" diyerek almadı.

    siz şimdi o yarım ekmeği yiyip okula gittiğimi sanıyor olabilirsiniz; aslında benim de amacım buydu; ta ki okula giderken yol üstündeki dönerciyi görene kadar. olay bu ya dönerciye gidip yarım ekmeğimi göstererek "bu kadar param var. acaba ekmeğimin arasına sade kıvırcık koyar mısın" diye sordum. adam güldü "olur tabii" dedi. ne güzel iş lan. işin ilginç yanı bu da bozukluğumu almadı. "para istemez" dedi.

    evet kepaze bir durum. resmen dilencilik yapmış gibi olmuşum ey sözlük. ama ben bu süreçte hep samimiydim. hep paramla bir şeyler yapmaya çalıştım. eee adamlar almadıysa benim suçum mu?

  • abim ve 4 yaşındaki yeğenimle birlikte arabadayız. yollar çok kötü, çukur dolu. abim ve ben başladık "ya kardeşim şu yolların haline bak, delik deşik, şu çukurlara bak rezalet ya" gibi laflar ettik derken arabadan indik ve yeğen arda da katıldı muhabbete:
    "şu yola bak amca ya lezalet ya, ölümcek vağ, kağınca vağ, böyle yol mu oluğ.."

  • --- spoiler ---

    "-üç ayda bir maaş alıyorum. hepsi makbuzlu. ilk haftadan maaş bitiyor. ona yardım. buna yardım. onun kira ödemesi, bunun kira ödemesi vs. derken maaş yetmiyor bile.
    --- spoiler ---

    daha bitmedi. devam ediyoruz

    --- spoiler ---

    vekilliğin bana faydası değil, aksine maddi zararı var. meclis'e gidip gelirken aracımla 100 bin km. yapıyorum. bu kadar eleştiriyi hak ediyor muyum?
    --- spoiler ---

    ah canım ya ona yardım buna yardım zordur hakkaten.

    100 bin km yapmış. gitmeseydin akp ve mhp oylarıyla reddedilen önerilerde bir kişi eksik olurdu. çok mu önemli bir insansın ?

  • uzun zamandır magazinsel bir başlığın tüm entrylerini okumuyordum.

    bunu okudum ve insanımıza ve insanlığımıza ait ümitlerim iyice azaldı.

    milli takımlar saygıdeğerdir ve her yerde saygı görmelidir orası ciddi bir mesele uluslararası arena filan ama bu net ergen şakası elinde de şahsi telefonu var bunun neresini izlanda halkına mal ediyoruz? hangi akıl ve izanla?

    olm biz ampute maçında rakibi ıslıkladık (ingiltere maçıydı) bunu afrika’da da, güney amerika’da da yapmaz kimse. milli marş ıslıklama olayımız da özellikle güçlü ülkelere karşı hep oluyor. nedeni de maalesef ezikliğimiz.

    valla kusura bakmayalım adamların salaklıkları bireysel oluyor bizimkiler toplumsal.

  • bir an önce faaliyete geçmesini istediğim uygulamadır. verilen haklı veya haksız cezalar bir yana böyle bir uygulama verilecek en güzel ceza olacaktır ceza almaya sebebiyet veren taraftara.

    alacaksın aynı 30.000 kişiyi işinden gücünden alıkoyacaksın yasaya uygun bir hale getireceksin. dikeceksin stadyumun önüne saat 3'te normal maça gider gibi. 5'te açacaksın kapıları. 19'da topu koyacaksın santraya. 90 dakika izlettireceksin yeşil sahayı. sonra stadyum çıkışı geniş geniş açmayacaksın çıkış kapılarını. dar olan taraflarını açacaksın öyle bırakacaksın herkesi evine. bak bi daha yapıyorlar mı ?

  • 9 yıl önce ign "the aurors" adlı bir fx dizisinin duyurusunu yaptı. günümüz abd'sinde geçen ve aurorlara (seherbazlara) odaklanan karanlık bir suç draması olacaktı. biraz gotham gibi.

    hatta fragmanı bile çıktı:

    https://www.youtube.com/watch?v=2whhs2mafes

    o günün tarihini unutup bir an aklımızı delirecek gibi olmuştuk ama sonradan anlaşıldığı üzere acımasız bir 1 nisan şakasıydı. şimdi binlerce yürek tek düşünce; o şaka neden gerçek olmasın?

    bunun dışında olası konular:

    tom riddle:

    antagonistin kökeni fikri her zaman çalışıyor; star wars'un prequel döneminden tut günümüzdeki maleficent, joker ya da venom filmlerine kadar. tom riddle'ın voldemort'a hem karakter hem de fiziksel olarak dönüşümünü izlemek bana anakin skywalker'ın darth vader'a dönüşümünü izlemeye yakın bir keyif verir.

    marauders:

    harry potter evrenindeki en trajik grubun maceralarından da kaliteli bir dizi çıkar. burada okul yılları veya sonrasında gelen first wizarding war işlenebilir. hatta dizinin finali james ve lily'nin ölümü, voldemort'un düşüşü ve harry'nin hayatta kalışı olursa epik olur. ana seriye direkt bağlanan çok tatlı bir prequel olur.

    snape:

    benim tercihim değil fakat snape'in "anti-kahramanlığı" harry potter hayranlarınca tutuluyor. zaten günümüzde böyle karanlık gibi, aksi, huysuz kahramanlar seviliyor. yukarda bahsettiğim "marauders" dönemi snape'in gözünden anlatılabilir. snape'in lily'ye olan karşılıksız aşkı, voldemort'a düşüşü, sonra dumbledore için ikili ajan olması gibi konular işlenebilir. marauders fikri gibi bu da james ve lily'nin ölümüyle ve snape'in lily'nin cansız bedenine sarılmasıyla sona erebilir. son sahnesi de snape'in harry'yi koruma misyonunu üstlenmesi olabilir. bu da ana seriye güzel bir bağlantı olur.

    cursed child:

    umarım yapmazlar ama serinin üvey evlat muamelesi gören ve çok az bilinen sözde son kitabının diziye uyarlanması da olası. çünkü kitap ve tiyatro formatında ulaştığı kitle çok sınırlı kaldı. harry potter ekibinin gelecek yıllarını izlemek fikri hoş olsa da bunu cursed child'ın abuk hikayesi altında görmek istemem. zaten efsaneleşmiş karakterlerin gelecek yıllarını işlemek çok riskli. disney'in star wars üçlemesi gibi bir facia da olabilir, cobra kai gibi mükemmel bir nostalji de olabilir.

    hogwarts:

    alternatif bir fikir; ana harry potter karakterlerinden büyük oranda bağımsız bir hogwarts hikayesi. zaten benzerleri farklı mecralarda yapılıyor. 2022'de çıkması beklenen hogwarts legacy 1800'lerdeki hogwarts'ta geçecek. uzun zamandır benim de oynadığım mobil harry potter oyunu hogwarts mystery 1980'de geçiyor. bunlar gibi farklı ve yeni bir protagonistle hogwarts'a geri dönmek evreni canlandırabilir.

    hogwarts üzerine başka bir fikir de tamamen geriye gidip 4 büyücünün hogwarts'ı kuruşunu anlatmak olabilir. godric gryffindor, helga hufflepuff, salazar slytherin, ve rowena ravenclaw arasındaki dinamiklerden ve fikir ayrılıklarından da iyi bir mini dizi çıkar.

    dumbledore:

    dumbledore ve grindelwald üzerine yazılabilecek iyi hikayeler var fakat gelecekteki fantastic beasts filmleri bu konuya girecektir muhtemelen. ikilinin fantastic beasts serisi öncesindeki beraberliği, grindelwald'ın karanlığa kayışı ve beraberliğin düşmanlığa dönüşmesi gibi konular da prequel'e prequel mantığıyla işlenebilir. rowling'e kızgın olan lgbt komünitesinin de gönlü alınır biraz.

    harry potter:

    daha fazla harry potter hikayesi anlatılabilir. 7. kitaptaki ana hikayenin bitişi ile harry'nin oğlunu hogwarts'a gönderdiği epilogun öncesindeki aralıktan bir şeyler çıkabilir. ama dediğim gibi efsaneleşmiş karakterlerin efsaneleşmiş hikayelerinin üzerine yeni hikaye yazmak çok riskli hareket. çok kötü geri tepebilir. zaten muhtemelen film oyuncuları dönmeyeceği için yeni oyuncu kadrosu gerekir, o da riski iki kat arttırır. çok düşük bir olasılık da dizinin uzun süresi sayesinde kitapların daha özgür bir adaptasyonunun yapılması fakat harry potter film serisi popüler kültürde hala bu kadar canlıyken sanmıyorum ki o yola girsinler.

    bu arada son açıklamalara göre resmiyete dökülmüş bir iş yok ne rowling ne warner bros ne de hbo max tarafında. sadece "bir düşündük nasıl olur acaba" diyorlar. ama o düşüncenin internette bu kadar etkileşim yaratması üzerine düşünceleri biraz daha ciddileşmiş olabilir.

  • simdi en son gittigim metallica konserinden sonra kesinlikle tescilledim ben bunu. yabanci bir grubun elemani ne derse desin bizim seyircimiz hep ayni mecbur cevabi veriyor. bir kac ornek 27 temmuz 2008 metallica istanbul konserinden:

    james hetfield: istanbuuuuulll
    seyirci:yeah

    james hetfield:metallicaaaa
    seyirci:yeah

    james hetfield:istanbuuuuulll
    seyirci:yeah

    james hetfield:metallicaaaa
    seyirci:yeah

    james hetfield:how are you doing tonight?
    seyirci:yeah???

    james hetfield:you guys are incredible
    seyirci:yeah???

    james hetfield:i think that's enough for today.
    seyirci:yeah???

    ilerde cakalin biri cikacak:

    -istanbuuuulll....
    -yeah
    -are you responsible for the armenian genocide?
    -yeah!!!

    o zaman sicicaz iste. serefsizim avrupa gazeteleri baslik atar, elli bin turk kendi agziyla itiraf etti diye.

  • gecenin bir yarısı hepimizin kopmasına sebep olan okuma hatası.
    şöyle ki..
    yer yamulmuyorsam meşrutiyet caddesi, bir dükkan vatan gazetesinin reklamını tepesine asmış, altta da dükkanın ismi: yakut kırtasiye...
    arabayla önünden geçiyoruz arkadan arkadaş atladı:
    nassı yaa vatan yahut kırtasiye yazmışlaarr...