hesabın var mı? giriş yap

  • #53434529

    öncelikle yazarımıza acil şifalar dileyip başlayalım.
    malum dünyada tıbbın en ileri olduğu ülke abd. alm est nickli yazar arkadaşımız paratiroid ca denen bir kanser türüyle mücadele etmekte. maalesef bu hastalıkla ilgili tedavi ve cerrahi imkanları ülkemizde sınırlı.

    bu hastalığın tedavisi mutlaka abd'de bir merkezde en iyi şekilde yapılıyordur.

    öncelikle bu merkez varsa nerede olduğu öğrenilip gereken masraflar sözlükçe toplanabilir ve bu kardeşimize destek olunabilir.

    sözlük bunu isterse yapabilir.

    edit: öncelikle desteklerini bildiren herkese teşekkürler.
    türkiye'de bu konu ile ilgili en iyi kimse ve nereye referr edecekse ona ulaşmamız gerekiyor anlaşılan. bir arkadaşımız bu konuda bir entry girmiş. yarın ben de detaylı bir araştırma yapacağım.

  • "şimdi çıkmış geçenlerde birisi, elinde de gitar, biliyorsunuz bunlar gitar çalar, bağlama nedir bilmezler, ağzında da mızıka, diyor ki senin savcın varsa benim de bilmemnem var. ya sen kimsin ya. sen kimsin. bi de bana diktatör diyorlar, ben diktatör olsam sen cıkıp orada o lafları edebilir misin." putin.

  • bizim evin yan tarafında kafe işleten bir ablamız vardı, eşini kaybetti 3-4 yıl önce falan, bir de oğlu var. akşamları takılıyorduk ablanın yanına, kahvemizi içip laflıyorduk. gülay abla olsun adı, bir de arkadaşı var mehmet abi, muhabbet neşeli bir adam. neyse bizim bu gülay abla yoruluyor kafede, oğlanın okulu, ev, kafe derken yetişemedi, devretmeye karar verdi dükkanı. alıcısı çabuk çıktı, anlaştı bizim abla. o akşam müşteriler de gittikten sonra bi yorgunluk kahvesi yapmış kendine, muhabbet ediyorlar mehmet abiyle;

    -bitti mi gülay, hallettin mi işleri.
    +bitti şükür, devrettim artık, kurtuldum.
    -ee, kafe de yok artık, ne yapacaksın şimdi?
    +valla hiç bilmiyorum ki mehmet, işim gücüm kalmadı.
    -e o zaman evlensek ya biz gülay?
    +olur mehmet evlenelim.

    ve evlendiler. ne güzel di mi lan? madem yapacak işimiz yok, e o zaman neden evlenmiyoruz.

  • (bkz: he-man tayyip)

    edit: başlık başa kalmış. böyle bişi yok, ama olabilir de. bu isme sahip kişi süper kahraman olabilir.nükleer santral kazasından sonra mesela. ya da kene falan ısırırsa ne bilim. en önemli özel gücü, konuşmasıyla doları yükseltip indirmesi olabilir herhal.

  • twitter'da görüntüleri paylaşan arkadaşın gönderisi altına haber muhabirlerinin "ben bilmemkim, görüntüyü paylaşabilir miyim?" diye izin istemesi ve bu muhabirlerin yabancı olması; öte yandan türk medyasının izin almadan-sormadan görüntüleri kafalarına göre alıp paylaşması daha trajikomik.

    yabancı abi, medeniyetin gözünü seveyim.
    kaza için: çok geçmiş olsun.

  • hoşt ulan !!! 16 senedir yaptıkları için hakkımı helal etmiyorum. bu ülkede güvenilir tek kamu kurumu bırakmamış, gelmiş geçmiş en büyük borç yükünü koymuş daha hala ne vefa borçluymuş sayın ak troll.

  • dövmekle az bile etmiştir. kendini kurtarmak için başkasını riske atanın hakkı kötektir. adam ceza yese bi allah'ın kulu sahip çıkmaz. artı mühürü kesmişler adamın başı sadece bundan dolayı bile belaya girebilir. show tv boş yapma

  • hayatı boyunca farkındalığın ışığını yaymaya çalıştı.
    "bir öğretmen öğrencileriyle her sabah iyilik, güzellik ve sevginin doğası üzerine konuşuyordu. bir sabah, tam konuşmasına başlarken, pencere pervazına bir kuş kondu. bir süre şakıdı ve uçtu. öğretmen öğrencilerine şöyle dedi: "bu sabah ki konuşma sona erdi."
    (bkz: farkındalık)
    (bkz: 4 33)

  • 1555-1560 yılları arasında (kanuni dönemine rastlar) osmanlı imparatorluğu ile avusturya arasında süregiden bir sınır anlaşmazlığını çözmek üzere görevlendirilen flaman elçi .(1522-1592)

    türkiye iş bankası kültür yayınlarından çıkan '' türk mektupları'' isimli eserle tanınır . bu eser ,yazarın bu dönemde dostu ve meslekdaşı macar asıllı diplomat nicholas michault'a yazdığı mektupların derlemesidir .
    eser osmanlı'nın en şaşaalı dönemine dair yakın gözlem içermesi ve dönem hakkında pek çok bilgi içermesiyle uzun süre kaynak olarak kabul edilmiş ve pek çok dilde tekrar tekrar basılmıştır .

    türk mektupları isimli eserde kanuni'nin hürrem'le olan ilişkisinden tutun da rüstem paşa'nın maddiyata düşkünlüğüne , osmanlı ordugahlarındaki düzenden hamam adetlerine , halkın batıl inançlarına ,giyim kuşamlarına ve yaşam biçimlerine ,sokaktaki hayatın işleyişinden dönemin dedikodularına kadar pek çok bilgi verir .

    kitabın bir başka özelliği de osmanlı imparatorluğu'nu ,hümanist eğitim almış bir batılının gözüyle anlatmasıdır .busbecq bir taraftan osmanlı devlet anlayışını batının çürümüş devlet anlayışına karşı örnek gösterirken , diğer taraftan osmanlı ülkesinde gördüğü aksaklıkları ,adaletsizlikleri ve yanlışları da kayda geçmiş ve eleştirmiştir .

    busbecq avrupa'ya sadece osmanlı'ları tanıtmakla kalmamıştır .ankara'daki augustus tapınağında yer alan monumentum ancyraum yazıtını ilk kez yayınlayarak batı literatürüne girmesini sağlamıştır .ankara keçisiyle leylağın yanı sıra ,bir yüzyıl sonra tulıpmanıa'yı doğuracak laleyi de avrupa'lılara tanıtmıştır .

    eserinden bazı alıntılar :

    örneğin aşağıdaki kısımda türkler'in neden başarılı olduklarını liyakate verilen öneme bağlar ve kendi ülkelerindeki sisteme karşı osmanlı'nın bu sistemini över

    --- spoiler ---
    sultan'ın karagahı çok kalabalıktı.hizmetkarlar ve yüksek mevki sahibi kimselerle doluydu.bütün hassa süvarileri,sipahiler,garibler,ulufeciler ve çok sayıda yeniçeriler karargahtaydı.bu muazzam kalabalığın içinde tek bir kişi yoktu ki itibarını kendi şahsiyetinden ve meziyetlerinden başka bir şeye borçlu olsun,doğduğu aileden dolayı diğerlerinden farklı kılınsın. kişiye verdiği hizmetlere ve yüklendiği vazifeye göre saygı gösteriliyor .bu nedenle üstünlük mücadelesi de yok. herkesin yaptığı işe uygun olarak tayin edildiği bir makam var .sultan vazifeleri ve görülecek hizmetleri bizzat kendisi dağıtıyor .bunu yaparken o kimsenin servetini ve rütbesini önemsemiyor.namzet olanın şöhretini ve nufuzunu düşünmüyor.sadece meziyetlerini gözönüne alıyor.kaabiliyetini,karakterini ve mizacını tetkik ediyor .işte böylece herkes layık olduğunun karşılığını görüyor ve makamlar da işlerin üstesinden gelebilecek kişilerle doluyor .

    türk imparatorluğunda her insanın içinde bulunduğu şartları değiştirme ve kaderini tayin etme imkanı vardır.sultanın altındaki yüksek mevkilerdeki kimseler genellikle sığırtmaçların oğullarıdır.böyle doğmuş olmaktan utanmak şöyle dursun,bununla övünürler .meziyetlerin doğum ya da ısi yolla soydan soya geçtiğini kabul etmezler .onlara göre meziyetler ,kısmen tanrının bir lutfu kısmen de alınan eğitimlerin,gösterdikleri çabanın ve hissettikleri şevkin ürünüdür .nasıl ki sanat ,matematik ve geometriye olan istidat babadan oğula geçmiyorsa ,karakterin de ırsi olmadığını ,oğulun mutlaka babasına benzemesi gerekmediğini ve vasıfların tanrı tarafından insana ihsan edildiğini düşünürler .dolayısıyla türkler arasında itibar ,hizmet ve idari mevkiler kaabiliyet ve faziletin mükafatı oluyor .kişi tembel ve sahtekar ise hiçbir zaman yükselemiyor ,küçümsenip hakir görülüyor.

    işte türkler bu nedenle neye teşebbüs etseler başarılı oluyorlar ve hükmeden bir ırk olarak hakimiyetlerinin hudutlarını her gün genişletiyorlar .bizde ise durum çok farklı .bizde meziyete yer yoktur.her şey doğuma dayanır ve yüksek mevkilerin yolunu açan tek şey soylu olmaktır.
    --- spoiler ---

    aşağıdaki kısımlarda ise türklerin tarihe ve tarihi eserlere önem vermemelerinden dolayı üzüntüsünü anlatır ...
    --- spoiler ---
    iznik ,aynı adı taşıyan gölün kıyısında .şehrin surları ve kapıları iyi korunmuş durumda.dört kapı var ve bunlar pazar yerinin ortasından görünüyor .hepsinin üzerinde de latince ile şehrin antonius tarafından onarıldığı yazıyor .onun hamamlarına ait kalıntılar da vardı.türkler burasını istanbul'daki devlet binalarının yapımında taş ocağı olarak kullanıyorlarmış. biz oradayken neredeyse hiç bozulmamış güzel bir silahlı asker heykeli buldular fakat onu hemen çekiçleriyle parçaladılar .bundan rahatsız olduğumuzu belli edince işçiler bize gülerek ,adetlerimiz gereği ona tapmak ve dua etmek isteyip istemediğimizi sordular ....

    amasya civaındaki kasabalarda pek çok sikke bulmak mümkündü .sikke aradığımı söyleyince bir bakırcının cevabına oldukça öfkelenmiştim .kendisinde birkaç gün öncesine kadar bir küp dolusu bakır sikke varmış ve bunları değeri olmadığını düşünerek eritip bronz kaplar yapmış.eski çağlara ait bu sikkelerin yok olmasından büyük üzüntü duydum .''bunu yapmamış olsaydın yüz altın verirdim'' diyerek ondan intikam aldım.
    --- spoiler ---

  • mal beyanı. kırpılmış video ile yine algı peşinde aktroller. buyrun burada oturumun tamamını bulabilirsiniz ve kısa açıklamasını bulabilirsiniz.
    entry

    olayı kısaca söylemek gerekirse öğrenciyle veya zamla hiçbir alakası yok. denetim komisyonu üyeleri seçiliyor ve ak parti'nin adayları reddediliyor, chp'nin adayları kabul ediliyor. olay bundan ibaret ama uzun halini her yerden bulabileceğiniz bir videodan bile algı kasmaya çalışan aktrollerin zeka seviyesini gerçekten tebrik ediyorum.

    tanım: tekrardan mal beyanı.
    edit: imla.
    edit1: olayı direkt olarak buradan 1.52'ye ilerleyerek izleyebilirsiniz.
    edit2: haber doğru olmamasına rağmen haberi gerçek sanıp imamoğlunu savunanların da aktrollerden farkı olduğunu sanmıyorum.