ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nba vs euroleague
-
nba alley-oop, euroleague turnike basket.
nba zenci, euroleague beyaz.
nba drive etmek, euroleague stop jump shot.
nba basket geçerli bir de faul, euroleague faul, basket geçerli değil.
nba buzzer beater, euroleague faul.
nba defence defence defence, euroleague ıslık.
nba smaç, euroleague perdeleme.
nba eğlenilecek kız, euroleague evlenilecek kız.
nba kobe bryant, euroleague juan carlos navarro
monster ceo'sunun ibretlik linkedin paylaşımı
-
bir başarı hikayesi de ben patlatayım madem.
bende bugün sabah 7 gibi evden çıktım. 07.10 civarı duraktaydım, vardığımda otobüsün kapıları açık, yolcular binmeye çalışıyordu. ben ise ağzımda sigara yaylanarak otobüse doğru yürüyordym. otobüs hala yolcu alıyorken ben ise önce sigarama, sonra da şoföre baktım. şoför genç olsaydı ayakta gitmeyi göze alıp onlarca km yolu ayakta gidebilirdim ama baktım yaşlı birisi şofördü. şimdi bu her durakta durur, sıcakta milleti mahveder deyip o otobüse binmedim. ne yaptım peki ? bir sonraki otobüsü bekledim. yaklaşık 10 dakika sonra geldi. gelen otobüsün şoförü genç bir adamdı. otobüse bindim. inanır mısınız ilk gördüğüm otobüs ile aralarında 10 dakika olmasına rağmen benim seçtiğim şoför, 10 dakika önce kalkan otobüs şoförünü geçti.
hayata karşı risk alın arkadaşlar. kimin hangi otobüse bindiği önemli değil, kaptanının kim olduğu önemlidir.
olmuş mu beyler, olur mu benden de ceo ?
st francis dam disaster
-
1928 yılında yıkılan st francis barajı anısına yapılmış şarkıdır.
baraj, 1924-1926 yılları arasında, o sırada başında yüksek mühendis william mulholland'ın olduğu, su işleri bürosu tarafından yapılmıştır.
12 mart 1928 günü gece yarısı, (mulholland'ın teftişinden ve güvenlik onayı vermesinden 12 saat sonra) barajın bir duvarı yıkılmış ve serbest kalan 47 milyon m3 su, 43 m.lik bir yükseklikle, san francisquito kanyonuna doğru 29 km/h hızla akmaya başlamıştır. 87 km ilerdeki pacific okyanusuna ulaşana kadar, su kütlesi, ortalama 3 km genişlik ve saatte 8 km hız ile yol almıştır. bu esnada önüne çıkan herşeyi ve yaklaşık 600 insanı pacifik okyanusuna taşımıştır.
st.francis barajı felaketi, amerika'da 20 yy'ın en büyük insan hatası olarak kabul edilmiştir.
bu tecrübeye sahip amerikalılar, 2017'de aşırı yağışlar sebebi ile savaklarının birinde aşınma tespit edilen oroville barajı'nın yıkılma tehlikesine karşı, baraj çevresindeki 180.000 kişi için tahliye emri vermiştir. (bkz: oroville barajı)
türklerdeki acelecilik
-
bu egilime ayri, onu gocebelige baglayanlara ayri sinir oluyorum. bin yil once gocebeydik amk, daha ne kadar kullanicaz bunu bahane olarak?
sorun tarihindeki gocebelikte degil, tembellikte. butun bu aceleciligin sebebi herkesin bir sey yaparken arastirmaya, dusunmeye, gerekli plani yapmaya ve yeterli emegi harcamaya usenmesi. sonuca odaklanip, ona erismek icin alin teri dokmektense sonucun hayaliyle bugununu yemek.
cunku cogunluk mutsuz. hayatindan memnuniyetsiz. o yuzden ne degisiklik olasiligi varsa koru korune baglaniyor herkes. sinemaya gitmek, tatil yapmak, aksama guzel bir yemek pisirmek, is degistirmek, biriyle bulusmak, eve bir parca mobilya almak... kararin boyutu onemli degil. o gelecekteki anin hayali su andan hep daha guzel oldugu icin, herkes surekli manyak bir acelecilik halinde.
isin kotusu, bu acelecilik cogu zaman mutsuzluktan kaynaklandigi icin sonuclar hic oyle beklendigi gibi guzel olmuyor. daha cok acelecilige sebep oluyor. bir an once olsun istenen seyler gercekten olunca egreti duruyor. beklenti baska cunku. amac tatil yapmak degil, hayatindan uzaklasmak. amac birlikte guzel bir yemek yemek degil, bir an once evden cikmak. amac o insanla flortlesmenin tadini cikarmak degil, bir an once "sevgili yapmak."
zamani iyi kullanma aceleciligi degil bu. zamani tasiyamama aceleciligi.
hizimi alamadim editi: tabii ki tarihsel surecler tomplumsal bellekte yer ediyor ve davranis bicimlerini etkiliyor. ama sirf vakti zamaninda gocebeydik diye ota boka bu bahane edilmez ki. madem hala o davranis bicimlerini tasiyoruz, ata binelim, geyik avlayalim, aksama cadirda dede korkut hikayeleri anlatalim o zaman? yemez tabii. ama acelecilige gelince, "yaav biz gocebe adamlariz, tez canliyiz, boyle alismisiz..." hala gocebe kulturune gore yasayanlar var koylerde. git bak onlarda boyle acelecilik var mi... iki sepet sebze, bir kasik yag icin ter doke doke gunler, haftalar, aylar gecmesi gerektigini bilir onlar. iki dakika otobus sirasi bekleyemeyenler uyarilinca gocebe kulturunden dem vurmasin hic.
10. yüzyıl arap gezginin türklere dair gözlemleri
-
bir gezginin, 10. yüzyılda yaşamış dede ve ninelerimizin günümüz türk halkından daha çağdaş ve insancıl yaşadığını gösteren notlarıdır.
ev açılan depremzede tarafından darp edilmek
-
belki biraz acımasız olacak ama iyilik bile abartmaya gelmez, değil depremzede nükleer saldırı bile olsa tanımadığım kimseye evimi açmam, geçmiş olsun umarım yargı görevini yapar.
edit: yazar arkadaşlar uyardılar, başlık başımıza kalmış. olay şu; kadının biri sevgilisinin ailesini depremzede oldukları için evinde ağırlıyor aylardır, sonra kavga ediyorlar, sevgilisi kadına şiddet uyguluyor, falan filan.
volkan demirel
-
''futbolcuların saha içinde neler yaşadığını kimse bilmiyor. oraya çıkışımızı, maç içerisinde neler yaşadığımızı, stresi, her şeyi...'' demiş paşam!
çok yanlış anlamışız biz seni! şu açıklamayı görünce vallahi içim acıdı lan!
belçika güzeliyle evlen, lamborghini'ye bin, zikin taşağına denk gez, muhabirleri evinden aldır, sahada ve saha dışında her türlü çirkefliği yap, takımına, takım arkadaşlarına ve taraftarına saygı duyma sonra çık 'neler yaşadığımı bilmiyorsunuz' de!
gerçi suç sende değil! şu karaktersizliğine rağmen sana forma verip arkanda duranda... müptezel seni...
edit: dünün en beğenilen entry'leri'nden volkan'a sevgilerle...
oha dedirten fm olayları
-
milyon dolarlar verip aldığınız world class kalecinizin sabit bir bölgede oynamaktan dolayı mutsuz olması.
hakan ural'ın kızıyla dudak dudağa öpüşmesi
-
ak troll'lerce savunulabilen hareket. ne esnek omurganız varmış arkadaş, kendi öz kızını pijamalı görüp tahrik olma ihtimalinden yakınan yobazı da savunuyorsunuz, kızını dudağından öpen herifi de.
debe edit'i: yalan yalan yalan! dolan dolan dolan! 20 sene oldu, istifa ulan! (video)
evlenirdim denilen dizi karakterleri
-
aşk-ı memnudaki nihat
gözü karısı*ndan başkasını görmüyor, onu her kosulda ailesine karsi koruyor, mukemmel bir baba, duzenli bir isi var, caliskan... daha ne olsun.
behlülle eğlenip nihatla evlenen peyker, idolümsün.*
yurt dışında yaşanan dumur olaylar
-
yer : isvicre alpleri
zermatt yakinlarindaki "monte rosa" dagina yapilan , buzul üzerinde yürümeyi de kapsayan, bir trekking turundayiz. ilk gün yaklasik 8 saat süren yürüyüsün sonlarina dogru gruptan bir arkadas ayagini burkar. biraz toparladiktan sonra, "tamam sorun yok" diyip tura devam eder. ancak aksam 2800 metredeki dag evine vardigimizda, arkadasin ayagi siser ve üzerine basamaz hale gelir. ertesi gün de tirmandigimiz onca yolu geri dönmemiz gerekmektedir ama sakatlanan arkadas icin bu mümkün olmaz. ve geriye tek alternatif kalir : helikopter (helikopter masrafinin sigorta tarafindan karsilanmasi mevzuuna girmiyorum bile)
ertesi sabah, grubumuzun lideri olan isvicreli arkadas, zermatt air isimli helikopter merkezini arar ve konusur. sonradan bize aralarinda aynen söyle bir diyalog gectigini anlatir:
- monte rosa hütte'deyiz. bir arkadasimiz ayagini burktu ve asagi yürümesi mümkün degil. yardiminiza ihtiyacimiz var.
- agrisi cok mu?
- hayir. hatta hic agrisi yok, ama ayagi sisti ve üzerine basamiyor.o yüzden size ihtiyacimiz var.
- yalniz biz sadece hayati tehlike olan durumlarda hemen müdahele ediyoruz. sizin durumunuzun aciliyeti yok, o yüzden daha sonra gelebiliriz.
- peki, ne kadar sonra?
- yarim saat sonra
gercekten de helikopter yarim saat sonra gelir.
annelerin çirkin çocuklarını daha az sevmesi
8 yaşındaki çocuğu evlendirip gerdeğe sokmak
-
organize suc. tek suclusu kesinlikle tecavuzu gerceklestiren kisi degildir. onunla beraber kizin ailesi, olaydan haberi olan herkes ve bu olaya izin veren devlet de sucludur, cezalandirilmasi gerekir.