hesabın var mı? giriş yap

  • vay arkadaş! girişimcilikte bir çağ açar!

    benim 1 yaşını 20 gün geçmiş bir kız çocuğum var. her gün çoraplarını 1378 kere giydiriyorum. peşine dolanıyorum çocuğun. tuttuğu yerde çekip çıkarıyor çorabını. aynı durumu yine bizim evlerde birçok çocukta da görmüşlüğüm var. artık genetik midir nedir bilmiyorum ama böyle bir gerçeklik var ki bu çocuk denilenler, çoraplarını çıkarmaya bayılıyorlar. e biz ebeveynler de ne yapalım çocuk hasta olmasın diye peşi sıra takip edip o çorabı giydiriyoruz hâliyle. hatta benim kız beni görünce artık doğrudan doğruya çorabının olduğu yeri gösteriyor. çözdü meseleyi. ya da bunu bir oyun belledi. hiç bilemedim.

    diyeceğim o ki ey girişimciler! ey sermaye sahipleri! ey üretim araçlarını elinde bulunduranlar! ey iş gücü olanlar! çocuklar için, özellikle de benim çocuğum için ne yapın edin de bir ayaktan çıkmayan çorap üretin! ebeveyn yardım etsin de çıksın!

    hoş bu entry bir sinir patlaması anında yazılmıştır. yoksa çorapları çıkarmak da elbette bu mini mini yavrular için kimi motor becerilerin ve bilişsel becerilerin gelişmesine ve ilerlemesine yardım ediyordur. varsın çıkarsınlar be! ben on saniyede bir çorap giydirmeye de razıyım evet evet...

    ağzını yediğimin çocuğuna bak ya! yine çıkarmış ve "bababababa" diye bana sesleniyor! dur dur geliyorum minik kelebeğim!!! pehhe...

  • çok derin ve yerleşik bi sinsilik var bu adamın içinde. gülüşüne, şakalarına, sakalına, bıyığına, giyimine, hareketlerine, her yerine sinmiş. ince, huzursuz edici bi sinsilik. sevmiyoruz.

  • anlamadığım nokta hangi ırktan olduklarını öğrendiklerinde neden duygusallaşıp gözyaşı döktükleri. şimdi ben %60 alman olduğumu falan öğrensem, sadece vay babayn kemiğine der şaşırırım.

  • pratik kar zinciridir. 10 tanesi 35-40 tl'ye satılan bu zımbırtılar pek sık kar yağışı görülmeyen yerlerde yaşayanlar için kara saplandığınızda iş görmektedir.

    aracınıza çok fazla kıymet veriyorsanız jant ile bu zımbırtı arasına koyacağınız bez, kumaş parçası gibi şeyler de bulundurabilirsiniz. birkaç kere istanbul'da kullanmak durumunda kaldım. yolda uzun süre kullanmaya uygun değil, zaten istanbul'da yolda kar görmek de pek mümkün değil ancak şu durumda aracı çıkarmak için iş görüyorlar.

    şu fenerlerden de bulundurabilirsiniz. kaza vs. olduğunda yola koyacağınız reflektörlerden daha çok işe yarıyor. şu minicik şey 3 tane aaa pil ile çalışıyor ve oldukça kuvvetli ışık yayıyor. ikaz (flaşör) modu da var. torpidoda dursun ne zaman lazım olacağı belli olmaz. koçtaş'ta 10 tl'ye satılıyordu. şimdi herhalde 15 tl falandır.

    akıllı telefon kullanıyorsanız kaza tespit tutanağı bulundurma devri de bitti. telefonunuza mobil kaza tutanağı'nı kurarak olası bir kaza durumunda zahmetsizce tutanak tutabilirsiniz.

  • serbest takılırken nazilere ait şeyleri patlatmak veya halka sataşan nazi askerlerini pataklamak için bile oynanır. eleştiri dozum çok ama çok düşük olacak. yalnızca senaryo bölümlerinin çok kısa olması üzücü. onun dışında her şey harika. o yılları yaşatan ve heyecanı çok üst seviyelerde hissettiren bir oyun. gta veya assassin's creed kıyaslaması çok gereksiz. başlı başına ciddi bir proje olmuş bu oyun. keşke devamı da gelseydi.

  • 18 temmuz 2017 kemal kılıçdaroğlu'nun hükümete meydan okurken sarf ettiği taşşaklı söz.akp'li yöneticilerin abdestlerinden şüpheleri yoksa buyursunlar tartışsınlar ve görelim gerçekleri. bir vatandaş olarak doğruları öğrenmek benim de hakkım değil mi?..

    o değil de, bağzı andavallar halen ''darbe gecesi gördük yeaa'' diyerek kendilerini kandırıyor. iyi, ne güzel işte reisiniz korkmuyorsa çıksın karşısında bunu da sorsun öğrenelim..

  • oğul- baba bak şimdi ben senin omzuna vurucam ve hey dostum derdin ne senin diycem.
    baba- tamam ben ne diycem
    oğul- sen de "benim sorunum mu dostum benim tek sorunum senin o pis zenci kıçından büyük olan koca kafan" diyceksin
    baba- tamam

    oğul- hey dostum derdin ne senin ha
    baba- ........(bilimum düşünme süresi)...... kıçın.

  • var böyle bir şey evet.

    cüzdanla alakalı olabilir elbette ama dün gece aklıma ne geldi bak:

    şimdi çocukluğunda başkalarının eskilerini giyenleriniz olmuştur. heh ben de öyleydim işte.

    güzel olayım, güzel görüneyim diye giyinmeyi çok sonradan öğrendim ben. kıyafet vücudu örterdi bana göre. olsun yeterdi.

    benim için güzel olması diye bir şey yoktu, olması vardı, o önemliydi.

    hal böyle olunca insan neyin güzel olacağını bilemiyor, güzel olanın içinde kendini rahatsız hissediyor, eğreti duruyor. belki o yüzden hala güzel görünmüyorumdur. o yüzden beceremiyorumdur.

    belki de çok fazla görünmez olayım duası ediyorum ondandır.

  • hemingway'in bu anlardaki hüznü anlatan bir kitabı var, ismi "çatallara veda". 400 sayfa falan, nasıl bi içlendiyse artık.