hesabın var mı? giriş yap

  • semender den ziyade yağ olarak kullandığı mazot dikkatimi çekti ya da 8 numara motor yağı.
    o daha çok midemi bulandırdı.
    etin tadını almamak için içine her şeyi koydular.
    bir ölü dedesini koymamışlar içine.

  • en beğendiğim üç videoyla başlatmak isterim.

    1. alison gopnik: what do babies think? (bebekler ne düşünür?)
    sonuçta bebekler konuşamaz ve üç yaşında bir çocuğa ne düşündüğü soracak olursanız sihirli atlar ve doğum günleri ve bunun gibi şeyler hakkında güzel bir anlamsız monolog deryasıyla karşılaşırsınız. yani bu soruyu onlara gerçekten nasıl sorarız?
    meğersem işin sırrı brokoliymiş. öğrencilerimden biri olan betty rapacholi ve benim yaptığımız şey aslında bebeklere iki kase yiyecek vermekti: bir kase çiğ brokoli ve bir kase lezzetli balık krakeri. şimdi bütün bebekler, berkley'dekiler bile krakeri sever ve çiğ brokoliyi sevmez. (gülüşmeler) ama sonra betty'nin yaptığı iki kasedekinin de tadına bakmaktı. ve sonra sevip sevmediğini göstermek. yani bazen, krakeri sevmiş brokoliyi sevmemiş gibi davrandı bir bebek ya da başka bir mantıklı insanın yapacağı gibi. ama bazen de yaptığı küçük bir parça brokoli alıyor "hmmm brokoli, brokoliyi beğendim. hmmm" diyordu. ve sonra biraz kraker alıyor ve "ıyy, bööğh, kraker krakeri denedim. ıyy, iğrenç" diyordu. yani bebeklerinin istediğinin tam aksini istiyor gibi yapıyordu. bunu 15 ve 18 aylık bebeklerle beraber uyguladık. ve sonra elini bebeğe doğru açıyor "biraz verir misin?" diyor.

    türkçe altyazılı link

    2. ken robinson: how schools kill creativity (okullar yaratıcılığı nasıl bitirir?)
    geçenlerde harika bir hikaye duydum -- anlatmaya bayılıyorum -- resim dersindeki küçük bir kız hakkında. altı yaşında, en arkada oturmuş, resim yapan bir kız. ve öğretmenine soracak olursanız bu küçük kız derse hemen hemen hiç ilgi göstermiyordu. o gün hariç. o gün nedense bütün ilgisi yaptığı resimdeydi. öğretmenin ağzı açık kalmış tabii bu durum karşısında. kızın yanına yaklaşmış, ve sormuş, "ne çiziyorsun?" "tanrı'nın resmini çiziyorum", demiş kız. "ama hiç kimse tanrı'nın nasıl göründüğünü bilmiyor.", demiş öğretmen. "problem değil, bir dakika içinde bilecekler", demiş kız.

    türkçe altyazılı linki

    3. thomas hellum: the world's most boring television ... and why it's hilariously addictive (bkz: slow tv)
    bu karl. dokuzuncu sınıfta. pankart, “yarın okula biraz geç gideceğim.” diyor. saat 8'de okulda olması gerekiyor. o saat 9’da okula gitti fakat öğretmeninden bir uyarı almadı. çünkü öğretmen de programı izledi.

    türkçe altyazılı linki

  • kendisinden daha hızlı giden bir ferrari arkasına yaklaştığından yol yermeyen bmw'dir.

    edit: herif 160-170 ile gidiyor, arkasına yaslandığım halde sağ şeride geçip yol vermiyor. ulan sol şerit sollama şerididir senin ne işin var 160-170km hız ile sol şeritte.

  • resmen skandal. tam anlamıyla rezillik. allah'a binlercebin şükürler olsun ki bizim buralarda böyle şeyler yaşanmıyor. bir de çıkmış yetkililer özür dilemiş yüzsüzler... tü sıfatınıza sizin.