hesabın var mı? giriş yap

  • şu an orada yaralı insanlar varken hâlâ "kaçak elektirik" espirisi yapabilecek kadar vicdan yoksunu kisiler var. hayatın boyunca hiç mi bi' başkası için ağlamadınız lan, nasıl bu kadar kötü olabiliyorsunuz?

  • (bkz: #80227951)

    33 yasindaki (24 ekim 1985 dogumlu) adami 40 yasinda sanan dallamalar mumkunse yorum yapmasin...

    orlando macinda bos kaleye giden adami durdurmak icin yaptigi kosu ayri bir, topu kapmasi ayri, kaptigi topla ataga cikmasi ayri, ingiliz ve futbolu cok iyi bilmenin sonucu topu kime atacagini bilmesi ayri, o tuopu 50 metreden dogru yere gondermesi ayri guzellik.

    futbol oyununda belki 20, belki 40 senede bir yapilacak bir olayi yapmis adam. mls yerine premier ligde yapsa dunya sarsilirdi. oysa yaptigi olay sadece bireysel basaridir. nerde yapildigi degil, nasil yapildigi daha onemlidir. sonucta golu atan adam sadece kafayi vurdu. o son topu o adama 50 metreden yapacak toplam 5 tane adam yok bu dunyada.

  • muhafazakar kini ve nefretinin odağı olmuş ilçedir. öyleki %60 fark yemiş olmanın acısını tepesinden helikopter, sokağından polis eksik etmeyerek çıkartıyor.

    (bkz: beşiktaş)

  • orhan kemal ile nazım hikmet bursa cezaevinden koğuş arkadaşıymış. nazım hikmet herkese ve fikirlerine saygılı olan, hatta düşmanları tarafından bile sevilen biriymiş. mecbur edilmedikçe tartışmaya girmez, hatta çok defa mecbur edilse de tartışmazmış.

    orhan kemal özenerek yazdığı şiirlerini nazım'a gösterir, nazım da "rezalet", "berbat" gibi sözleriyle acımadan eleştirirmiş. hatta bir gün orhan kemal'in yazdığı bir hikayenin başlangıcını okumuş nazım hikmet, "sen şiiri bırak nesire geç" diye akıl vermiş orhan kemal'e. orhan kemal "hikaye yabancı olduğum bir konu" deyince "daha iyi, hiç kimsenin tesirine kapılmadan kendinize has şekli bulursunuz" demiş. (iyiki demiş, hayatımın geri kalanını sadece orhan kemal kitapları okuyarak geçirebilirim)

    bu hapishane günlerinden bahçede futbol oynanırmış. ancak başgardiyan zaman zaman futbol topunun bahçe duvarını aşıp geri gelmesiyle "esrar kaçakçılığı" yapıldığı ihtimalini sebep göstererek engel olurmuş. bir gün başgardiyanın gönlü hoş edilip futbol topunu almışlar, maç yapacaklar. nazım hikmet ben de oynarım demiş. orhan kemal'in karşı takımına geçmiş. şiirdeki gibi usta olmadığı için onu kolayca geçer, amiyane tabirle deli ederlermiş. nazım hikmet de kurşuni kasketini ters çevirir, oyuncuların yerlerini değiştirir, takım arkadaşlarına çıkışırmış.

    golü yedikçe deli olurmuş. kıpkırmızı yüz, masmavi göz ve sarı kaşlar. hele çalımı yiyince öyle içerlermiş ki faul kralı kesilirmiş. rakibe elle, kolla, tekmeyle girişirmiş. esaslı tekmeleri orhan kemal'e de nasip olmuş.

    "bir gün esaslı bir tekmesini yemiştim, hani laf aramızda çok nefis bir tekmeydi..." diye yazmış orhan kemal "nazım hikmet'le 3,5 yıl" anı kitabında.

    futbol asla futbol değildir. futbol bir ölüm kalım meselesi de değildir. ondan çok daha önemlidir.

  • ''dedeme -sana mahalleden suriye uyruklu bayan bakalım dedim, - acele etme hele ukrayna'da karışık dedi.''

    not: aynı dedenin torunları değiliz.

  • hırsızlık, cinayet, tecavüz mahkumu adi suçluların bulunduğu hapishane koğuşlarında pek bulunmazlar.
    ancak siyasi suçluların koğuşlarında bol miktarda bulunurlar diye tahmin ediyorum.

  • inşaat mühendisi olarak "bir fayans ustası ne kadar farklı çalışabilir ki?" düşüncesi ile inceledim. tesviye tabakasındaki mikro pürüzleri traşlaması ve tozu süpürmesi ile başlayan video, burada laminat parke ve kısmen pvc haricinde kullanılmayan şilteleri sermesi, kapı çerçevesini kesmesi, köşeden başlayıp "olduğu kadar" düşüncesi ile hareket etmeyip yerleşim tasarımı yapması ile devam etti. fayans ustalığında alman ekolüne saygı duydum, kendimi iş makinesi izleyen insanlar gibi hissettim.

    şu anda bile saatte bu disiplinle 36,80 metrekare** hız ile çalışıyor ancak allah rızası için biri kendisine lazer metre ve lazer su terazisi hediye ederse, fayans döşemenin usain bolt'u olabilir.

    (bkz: yarın gel başla)