hesabın var mı? giriş yap

  • çoğu çakma olduğundan ülkenin fakirlik boyutunu anlamanıza ve ne kadar şekilci olduğunu hatırlamanıza yardımcı olur.

  • ilkokul birinci sınıf... aşı yapmışlardı ve dediler ki saat beşe kadar bir şey yemeyin.

    okul çıkışı şeker aldım. biraz takıldım aklıma geldi uyarı. hemen şekeri attım. eve geldim, kimseye bir şey demeden kanepeye yatıp ölmeyi beklemiştim. metanetle.

  • mustafa kemal atatürk'ün 1930'daki kırklareli ziyareti sırasında milli içkimiz olmasını istediği, üzüm suyundan yapılan içecek. kırklareli yöresine ait bir içecek olarak bilinse de trakya'nın diğer yerlerinde de bulunur. edirne'nin bazı köylerinde köylülerin aynen kızılcıkdere'deki gibi eski usullerle üretimini yapıp şişeleyerek pazarlarda sattıkları görülmüştür. üretiminin modern koşullarda yapılması ve ekonomik değerinin artırılması amacıyla kızılcıkdere yakınındaki kırklareli organize sanayi bölgesi'nde bir tesis hazırlanmaktadır. bu içeceğin bir vitamin deposu olduğu, iştah açtığı, harareti kestiği, kuvvet verdiği, tansiyonu dengelediği ve dolaşım ve bağışıklık sistemlerini düzenlediği bilinmektedir. yapım aşamasını da merak edenlerin diğer paragrafa bakması gereken içecektir.

    yapımında daha çok papazkarası cinsi üzümlerin tercih edildiği hardaliyeyi elde etmek için önce üzümler sadece kabuğu kırılacak kadar (renginin koyu olması için) ezilir. hardal da kabuğu çatlayacak kadar ezilip bir kat üzüm, bir kat vişne yaprağı şeklindeki yaprak katmanları arasında meşe fıçılara veya toprak küplere yerleştirilir. hardal, şıranın şarap ya da sirkeye dönüşmesini önler. hardaliye kaynama döneminden sonra 15-20 gün içinde içilecek kıvama gelir. tortusundan arınması için süzülür ve fıçıların muslukları açılarak şırası alınıp fıçının üzerine su katılır. eklenen su, hardalın verdiği acılığı azaltmış olur. içilebilecek kıvama gelen hardaliye, serin yerde muhafaza edilir.

  • avrupa'daki butun ulkeleri ve komsularini ezbere bilen adam.

    bir gun olur da bunarsa, etrafindakilere sabir dilemek lazim. hayir, haksiz da degil ki. delirtecek adami ipneler senelerdir! buradan avrupa'ya sesleniyorum! olm vermeyin lan komsunuza oy! delikanli olun iki dakka! sokturtmayin iskandinavyaniza, balkaniniza!

    siz de duzgun sarki yapip yollayin lan! gectim odulunden, adamin ruh sagligi bozuldu. bulend abi bosver ya, sana yarisma mi yok a.k.

    komsu: ay turk kahveniz var mi, bende hic kalmamis da?
    bulend ozveren'in esi: var tabii komsu, buyur.
    komsu: ay tesekkur ederim, iyi gunler.
    bulend ozveren: 100 gr komsuya gitti...
    bulend ozvreren'in esi: bulend lutfen...

  • herkes gibi ben de buradaki insanların yaptıkları işleri abartmasıyla çok dalga geçiyorum ama bu tür shitpost'lar burada gerçekten işe yarıyor.

    ilk günlerinden beri üyesiyim, son iki yıldır profilimi düzenli güncellemeye, arada bir de sağa sola yorum yazmaya başladım. mesleğe dair deneyimlerimi uzun uzun anlattığım iki üç makale yazdım. kimse iplemedi.

    dün ilk defa bir shitpost yayınladım. çevirdiğim bir oyun yeni yayına girdi, jeneriğinde de türkçe çevirmen olarak adım geçiyor. binden fazla oyun çevirdikten sonra belki 20. defa falan olan bir şey. bunun ekran görüntüsünü koydum, başladım yazmaya. sanki oturup çeviri yapmamışım da bin orkla savaşıp hüküm dağına ulaşmış dibinden çeviri çıkarmışım gibi anlattım durdum.

    birkaç anahtar kelimeyi hashtag yaptım. bana çok destek olan proje yöneticilerime teşekkür ettim, almanya'daki amcam ve kastamonu'da vatani görevini yapmakta olan halaoğluma selam yolladım falan filan. bildiğiniz linkedin abartması işte.

    bugüne kadar aldığım etkileşimin kaç kat fazlasını 24 saat içinde aldım. tam da ağımda istediğim çeşitli oyun ve yazılım firmalarının proje yöneticileri, ik'cıları falan ekledi bazılarıyla sohbet ettik.

    bunlar parasallaşır mı, yani gerçek bir çalışma ilişkisine döner mi orası belli değil elbette. ama yine de mesleğe dair çok daha bilgilendirici yol gösterici yorumlar makaleleler değil de basit bir shitpost sayesinde kurdum bu kadar ilişkiyi, mutluyum.

    sevdim bu shitpost işini. yarın da evde internet kopuyor diye gidip starbucks'ta çalışmamı sekiz paragraflık bir felaket önleme, "think outside the box" hikayesi olarak pazarlamayı planlıyorum. önümüzdeki hafta da kamp alanından laptop fotoğrafı atıp çevirmenin doğayla iç içe olmasının anlam ve önemi üstüne saçmalarsam daha bu kadar bağlantı kurarım gibime geliyor.

  • kendisine bir sorum olacak.
    asansörde tecavüz edilen damacana, gaziosmanpaşa'da tecavüz edilen kedi, halkalı 'da tecavüz edilen köpek, yaşlı moruğun kerkinmeye çalıştığı köpek, yozgat'ta tecavüze uğrayan heykel, ormanda tecavüz edilen ördek... ve daha niceleri...

    bunlarda da makyaj var mıydı acaba?

    ülkemiz hızla mallaşıyor.
    bildiğin mal bir toplum oluyoruz.
    makyaj yapana tecavüz edilsin öyle mi!
    geberin pislikler.

  • offline mesajlaşma uygulaması.

    internet ya da sms gerektirmeden, programı yüklemiş olan cihazların bluetooth'unu kullanarak mesaj aktarımı yapıyormuş.

    özellikle şu sıralar hong kong'lu protestocular arasında oldukça yaygın olduğu söyleniyor.

    internetin kesildiği deprem, vb. doğal afetlerde de epey iş görür.