ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir semtin fakir mi zengin mi olduğunu anlamak
-
iyi bilmediğiniz bir şehrin herhangi bir semtindesiniz ve merak ediyorsunuz, acaba burası zengin semti mi değil mi? bunu anlamanın en iyi yollarından birisi dükkanların dışarıda duran algida buzdolaplarına bakmaktır. eğer dolap kilitli değilse zengin semtidir, kilitliyse fakir... eğer normal buzdolabı kilidinin dışında bir kilit daha eklenmişse, hava kararmadan o semtten uzaklaşmanın yollarını arayın.
mhp+iyi parti+zafer partisi ittifakı
-
madem milliyetçi cephe mhp'nin ne işi var?
beyaz futbol
-
ertem şener: mike tyson'ın yumruk basıncı 3 tonmuş.
sinan engin: bende lunaparkta yumruk atılan makinayı kırdım.
kobe bryant vs michael jordan
-
aslında şöyle de bir durum var. 80'lerde çocuk olmuş ve basketbola bir şekilde bulaşmış kitleden bu kıyaslamaya kobe diyen çıkması çok düşük bir ihtimal. o zamanlar nba ile şimdiki kadar sıkı fıkı olmamız teknolojik olarak çok da mümkün değildi. arada sırada maçlara denk geliyorduk elbette de, jordan olsun, abdulcabbar olsun, hep bunları, daha çok beden derslerinde, spor salonunun duvarlarındaki, dönemin basketbol dergilerinin verdiği çerçeveli posterlerden tanıyorduk. jordan bizim için bir efsaneydi; ben ciddi ciddi bir ara uçabildiğini düşünüyordum öyle diyeyim.
hani düşün spor ayakkabısı diye bir şey çıkıyor ortaya, ismi jordan oluyor. taktığın şapkadan, giydiği t-shirte kadar uçan adam sembolü var üstünde ve bunlar bir ilk; yani bir ikinci örneği yok o sıralar. öyle, bir spor mağazasından içeri girdiğinde, nba'deki her basketbolcunun adı verilmiş bir ürün bulmak diye bir şey yok.
şimdi ise durum farklı. elbette bu kıyaslamaya kobe cevabı verecek insan sayısında bir artış olacak, bu normal. bundan 10 sene sonra atıyorum alan zoptrik adında bir oyuncu çıksa, "kobe mi zoptrik mi" diye sorulsa, o zaman da kobe zamanını net hatırlayan kitlede kobe diyen sayısı fazla olacakken, o dönem oyuna hakim olanlar arasında da zoptrik ismi öne çıkacak.
benim zamanımda "larry bird mü, michael jordan mı?" denirdi örneğin. demek istediğime güzel bir örnek olabilir bu. gerçi o zaman da cevabım aynıydı, şimdi de cevabım aynı. havada karada michael jordan. uçuyor çünkü, öyle biliyorum ben.
son kullanma tarihi geçmiş bira
-
son zamanlarda tavsiye edilen tüketim tarihi(best before) geçmiş biralara sıkça denk geldiğim için bir miktar araştırma yapmam gerekti.
öncelikle bira bozulabilir, nihayetinde organik maddelerden üretilen bir ürün. ürünün paketlenmesi sürecinde illa ki şişe/kutu bir miktar oksijen alacaktır, bu oksijen zamanla birayı değiştirmeye başlayacaktır. oksidasyon süreciyle bira yeni aromalar kazanacaktır(iyi veya kötü; kağıt, karamel,sirkemsi...vb). birayı soğuk tutmak bu yüzden önemli.
genel olarak 2-3 ay gibi bir süreyi dert etmeye gerek olmadığı yönünde fakat eğer biranın kokusunda, tadında, berraklığında ve açılırken çıkardığı ses konusunda şüpheniz varsa içmemeniz konusunda tavsiyeler bulunuyor. oldu da içerseniz ölmezsiniz. her zaman olmasa bile boğaz tahrişi, midede gaz gibi sorunlar en yaygınları gibi görünüyor. bunun dışında aşırı bozulmuş(koku,tat..vb) durumlarda ise karın ağrısı ve ishali de listenize ekleyebilirsiniz.
bu yüzden bira veya tett tarihi bulunan ürünleri satın alırken kontrol etmekte fayda var; süresi geçen ürüne aynı parayı vermenin, paranızla stres yaşamanın mantığı yok.
edit: kişisel deneyimim 2 ay geçmiş bira sonucu hafif boğaz ağrısı ama bunu biraya bağlayabilir miyiz? emin değilim.
cihan devletinin doğuşuna şahit olacağız
-
başbakan ahmet davutoğlu'nun ertuğrul gazi'yi anma ve yörük şenlikleri'nde halka seslenirken kullandığı ifadedir. sanıyorum doğum sezaryenle olacak, kesip çıkaracaklar devleti.
kaynak: haber türk
bilecik diye bir yerin aslında olmaması
-
benim de yavaş yavaş inanmaya başladığım hadise.
olay şöyle cereyan etti;
bi kaç sene önce ailecek istanbuldan kayseriye doğru yola çıkmıştık. geredeye yaklaştığımızda hafif karnımız acıktı. o bölge full otoban olduğundan belki yol üstünde bi yer buluruz diye bilecik tabelasının olduğu yöne saptık. biraz ilerledik yol döndü döndü ve biz tekrar gerede otobanındaydık. aklımız almadı. babam hırs yapıp bi şekilde sapağı buldu ve tekrar döndük sonuç yine aynıydı. o zaman tabii bilecik diye bir yerin aslında var olmadığını hiç düşünmemiştik. şimdi bu bilgi komplo teorisi bile olsa beni ürpertiyor.
(bkz: true story)
garipoğlu ailesi'nin yaptığı ilginç nişan
-
şu ülkede yaşanan her pisliğe tek tek tepki vermeye kalkmak için baya mesai harcamak lazım.
bu ney laaan.
insanda biraz vicdan olur, empati olur, adalet duygusu olur.
bu söylediğimden daha önemsiz olmakla beraber,
ben zenginlik düşmanıyım arkadaş açıkça söylüyorum.
hiç bana gelip sermaye karşıtı pis fakirler geyiği yapmayın.
bu düzende zenginlik dolaylı hırsızlıktır.
hele ki böylesi vicdansız, izan yoksunu insanların planlı yahut plansız dangalaklığı tartışma konusu bile edilemez.
genç bir kızın vahşice canını al, sonra aynı tarihte nişan töreni yap.
utanır lan biraz insan.
ben sizin yerinizde olsam yaşanan vahşetin yıldönümünde utancımdan sokağa çıkamam.
siz unutmuş olabilirsiniz
umursamıyor da olabilirsiniz
ancak cem garipoğlunun yaptıkları sizin umursamazlığınızla birleşince garipoğlu soyadının her bir harfine zift gibi yapışmıştır.
allah bin türlü belanızı versin.
münevverin hayatından çalınan her gün iki cihanda size azap olsun.
türkçe konuşurken ingilizce kelime kullanmak
-
eger bir de arada elleriyle "..." yapiliyorsa vur agzina terligi
pazardan 40 kilo kırmızı biber alan anne
-
pazardan 500 kilo domates alan anneyle yarışamaz.
500 lan, traktörle taşıdık amk
bu kadar yakışıklı olmak senin için zor olsa gerek
-
(bkz: iyi denemeydi montaigne)
ünlü biriyle ilişki yaşamış sözlük yazarları
-
ahmet necdet sezer ve sevgili eşiyle alışveriş sırasında karşılaştığım bir anım mevcut. (olay kendisinin cumhurbaşkanı olduğu dönemde gerçekleşmişti)
alışveriş sırasında ahmet bey eşinin yanında değilken eşiyle kuyrukta karşılaştık. eşini tanıyamadığım itiraf edeyim. sadece kendisine sıramı verdim, zaten aynı anda gelmiştik olay ; "siz buyurun lütfen, sizden" çok da farklı olmadı. eşi gelene kadar sohbet ettik bu sırada eşyanız çok görünüyor isterseniz sizi ve eşinizi arabayla bırakabilirim bile dedim. eşi cumhurbaşkanı sezer'i gördüğüm anı unutamıyorum o kadar beklenmedik bir olaydı ki öyle kala kaldım kendisi ile de biraz sohbet ettik ve sonrasında teklif için ikisi ayrı ayrı teşekkür etti. ben öyle koruma ordusu falan hatırlamıyorum.