hesabın var mı? giriş yap

  • bu kahve çeşidi normalde sütlü kahvelerden (latte ve benzeri), pardon daha doğrusu kahve aromalı sütlerden nefret eden ama sürekli olarak filtre kahve/americano tüketmekten de sıkılan insanlar için mükemmel bir kahve çeşididir yoğun bir kahveye sahiptir çünkü. bu da nasıl olur;

    zincir kahvecilerde/üçüncü dalgalarda bir shot espresso üzerine eklenen buharda ısıtılmış sütler klasik latte oluştururken, flat white iki shot espresso üzerine eklenen sütten yapılır, bu nedenle de bir boy kısıtlaması vardır. tadının bozulmaması için en küçük boy dışında yapılmaz çoğu yerde zira iki shot üzerine orta boy seçimle süt alırsanız yine latte içmiş olursunuz. bu nedenle 120 ml gibi bir standardı vardır. ama pratik zekalı bazı kahvecilerimiz (bkz: rawsters) kahve ve süt oranını doğru orantılı artırarak bunu büyük de hazırlayabilmektedir.

  • yanılgı: osman adını taşıyan 3-4 arkadaşımız bir araya geldiğinde "ehehere osmanlılar mehehe" diye espri yapmak ortama neşe saçar, komiktir, güzeldir.
    gerçek: ağzınıza terlikle vururum.

  • tupperware denen plastik batağına saplanmış kadınlardır. bakıyorum çevreme her gün daha da artıyor böyleleri. küçücük şişeler, kaseler, bardaklar onlarca liradan satılıyor. işin ilginç yanı bir sürü de alıcı buluyor.
    hadi desem ki insanlarda para çok, harcayacak yer yok, aklıma annem geliyor. öğretmen kendisi, zengin değiliz yani. geçen gün küçücük bi kaseye 95 lira vermiş. dedim ki anne bu ne böyle yastık altında tupper mı biriktireceksin. neymiş yiyecekler bozulmuyormuş günlerce tazecik kalıyormuş bıdıbıdı. ya sanki göçebe hayat mı yaşıyoruz anne, yörük müyüz anne. her gün evdeyiz yer bitiririz allahım ya.

  • 1 sırp, 1 ispanyol, 2 türk, bir dağ evindeyiz. sırp ile ispanyol bir kurusıkı bulmuşlar, uzaktaki bir elmayı vurmaya çalışıyorlar. ben ise sandalyede oturmuş olacakları izliyorum.

    (ortamdaki 2. türk koşarak gelir)

    t: give it to the master. i can shoot anything you show me. [ver bakayım o silahı abine]

    (ispanyolda tepki yok, silahı verir)

    t: i've been to turkish army for one year [ben 1 yıl aztektim orduda]

    (tepki yok, izliyorlar)

    t: look. (çömeldi nişan aldı, yalnız kıç çatalı açıldı adamın, dolunay gibi çıktı ortaya)

    t: yeees **silahpatla** (elmada tık yok)

    (ispanyolla sırp bir çatala, bir de elmaya bakarlar. )

    sırp: that's why they lost whole empire... [işte koca imparatorluğu böyle kaybettiler]