hesabın var mı? giriş yap

  • `1976 yılı haziran ayında cumhuriyet savcılığından hakimliğe geçmiştim. çaycuma'ya tayin olmuştum. adli tatilden önce göreve başlamıştım. her yeni atananlar gibi adli tatilde nöbetçi kalacaktım. hukuk hakimi arkadaş tatile çıkacaktı. adli tatilde asliye hukuk davalarına çok az bakılır. kadastro davaları adli tatilde görülürdü. bana " iki dava var,ikisi de kararlık." dedi. kadastro davalarını hiç bilmiyorum.ne yapacağım dedim. "davanın kabulüne karar ver,ben tatilden dönünce gerekçesini yazarım" dedi.o kadar süre karar bekler mi,taraflar kararı temyiz edecekler diye itiraz edecek oldum. "bizim mahkemelerde temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren başlar,merak etme " diyerek yatıştırdı beni.
    derken günü geldi ,o iki davanın duruşmasını yapıp " davanın kabülüne" karar verdim.adli tatil bitti. hukuk hakimi arkadaşa " kararları verdim gerekçelerini yaz" dediğimde "kararı sen verdin arkadaş,sorumluluk senin kararları gerekçeleri ile senin yazman gerekir" deyip kestirip attı. kadastro davaları uzmanlık işi.ben savcılıktan yeni geçmişim hakimliğe .ceza davası olsa kolay. ama bu davalar öyle değil. meğer arkadaşım bana şaka yapıyormuş. kararları gerekçesi ile yazdı. kararlar temyiz edildi.
    aradan epey bir zaman geçti. çevreye,arkadaşlara,davalara alıştım. asliye ceza mahkemesi duruşmalarını bitirmiş çay içiyordum odamda.hukuk hakimi arkadaşım uğradı. "gözün aydın" dedi. ne için dedim." kararların tasdik geldi" dedi. hangi kararlar dedim." kadastro kararların" deyince hatırladım.kararları yazan o idi ama ben imzaladığım için kararlar benim oluyordu.
    "yalnız nasıl oluyor 9 kiloluk bir dosyayı 14 ayda inceleyip karar verebiliyor yargıtay anlamadım " dedi. bu defa şaşıran ben oldum ; karar sırasında normal dosyalar vardı.aşırı hacimli dosya görmemiştim. ben o kadar kalın bir dosya filan görmedim dedim. "dosyanın büyük kısmı bir çuvalda duruyor,sadece duruşma tutanaklarını ayrı bir dosyaya koymuştuk,taraflar ve vekilleri durumu biliyor" diye cevapladı. merak ettim.yargıtaydan dönen dosyayı gördüm.gerçekten bir çuval dolusu evrak vardı içinde. yargıtayın onama kararını gösterdi arkadaş. o arada eski yazı (arapça harfler) ile yazılmış bir takrir notu düştü.demek ki dosyayı yaşlı bir yargıtay üyesi incelemiş. medeni kanunun kabulünden (1926) önce ölenlerin mirası eski yasaya göre çözüldüğünden (o tarihte bu tür davalar vardı elimizde) eski yazıyı bilen bilirkişimize (müftü) müracaat gerekti. bilirkişi eski harfle yazılmış notu okudu : "dosya çok hacimli,tasdikten başka çare yoktur"

  • gencecik bir çocuk hevesle sana bir şey yapmış,
    şu yaptığına bak.
    gerçi aldıklarını kaybediyormuşsun.
    sana bir şey vermeye değmez.
    cumhurbaşkanı verse kaybolmasın diye, bir yerlerine sokar saklardın.

  • insanları kendilerinden gizli gizli yemek yemek zorunda bırakan tiplerin saygı saygı diye zırladığı başlık.

    kimse senin inancına saygı duymak zorunda değil. beğenmiyorsan bırak işini, kapat pencereni kapını, otur evinde. kimse de sen zırlama diye senden gizli gizli yemek zorunda kalmaz.

  • süslü sülü kısmına bazı eklemeler yapmak istediğim açıklamalardır.

    gelin birazcık geriye gidelim...

    akp ve fetö şu resimdeki soytarının ifadeleri üzerinden koskoca türk silahlı kuvvetlerine kumpas kurmuştu. koskoca devletin kriptolu odalarına girilmişti. koskoca ordunun harekat planları yurtdışına kaçırılmıştı. atatürkçü, vatansever subaylar buraya yazmaya utanacağım iftira ve tuzaklarla hapse atılmıştı. 33 askeri kurşuna dizen şemdin sakık gizli tanık yapılıp, koskoca genelkurmay başkanı terörist denilerek silivri'ye atılmıştı...

    lan bu ülkede bu namussuzluklar yaşanırken bu kel samanyolu tv'ye çıkıp şöyle bağırdı lan;

    "buradan şahsım ve milletim adına zekeriya öz'e minnetlerimi sunuyorum. fethullah gülen ve zekeriya öz bu milletin gönlündeki yerlerini almışlardır. hizmetlerinin ne olduğu bellidir. bir zekeriya öz gider, bin zekeriya öz gelir. bir fethullah gülen gider, bin fethullah gülen gelir!"

    vay benim temiz sülüm:)

    tabi bu burada kalmadı. hdp'nin meclise girmesi için acilen barajın düşürülmesini önerdi. anadilde eğitim talep etti. mhp'nin darbe artığı bir parti olduğunu söyledi. böyle bir partinin varlığının bile utanç verici olduğunu ifade etti. ergenekon kumpasını eleştirdiği için devlet bahçeli'yi darbecilikle suçladı...

    bitti mi?

    bitmedi!

    finalde bu sırma saçlı arkadaşımız türkiye cumhuriyeti tarihinde fethullahçı olduğu gerekçesiyle partisinden ihraç edilen ilk siyasi olma özelliğine kavuştu.

    devleti ve yargıyı fetö'ye teslim eden o aşağılık 2010 referandumu öncesinde zaman gazetesinin peşine takılarak "demokrasi buluşmaları" adı altında şehir şehir gezdi zat-ı alleri.

    ve en nihayet fethullah gülen ile işbirliği yapmak suçundan önce genel başkanlığını kaybetti, sonra da yine bu suç sebebiyle bir partiden ihraç edilen ilk siyasi oldu. kısaca fetö'den ihraçtır kendisi:) yıllarca siyasi sicil affı peşinde koşturup durmuştur bu kel kere kel.

    şimdi böyle bir adamın kalkıp fetö hakkında atıp tutması yahut birilerini fetöcülükle suçlaması bir vatandaş olarak benim ağrıma gidiyor. böyle sessizce arkasından yaklaşıp "laaaan bırak!" diye şapalağı vurasım geliyor. şahsen onun yerinde olsam utanırdım bu lafları konuşmaya. yüzüm olmazdı.

    bu ülkede birileri öteden beri bolca cebini doldurmak, çokça güç sahibi olmak için en berbat, pis işleri yapmaktan geri durmadılar. dahası bunları yapmayı kendilerine hak gördüler. bu uğurda dünyanın bütün kirli karanlık örgütleriyle de bayağı bir iş tutmuş görünüyorlar.

    şemdin sakık'ın gizli tanık yapılıp şerefli komutanların silivri'ye attırıldığı bu memlekette sedat peker'in itiraflarına savcılar kulak tıkıyorsa bundan şunu anlamak lazım; bunlar artık siyasi davalardır. türkiye'de şu an bu davaları görecek siyasi bir irade yoktur. ama elbet bir gün o kararlı irade gelecektir!

    bugün sosyal medyada bütün fetöcü hesapların etekleri zil çalmakta. maziyi çabuk unutmuşlar. kendilerine bir cesaret bir özgüven gelmiş. iktidar değişiminde en büyük hesaplaşmanın da bu köpeklerle yapılmasını diliyorum. devletin adam gibi bu işin peşine düşmesi gerekmektedir. bu herifler gerçekten kim? bu ülkeden ne istiyorlar? bunlar nasıl bu noktalara geldi? bu tür dini yapılanmalarla nasıl mücadele edilmelidir? her bir şey ortaya dökülmelidir.

    ve göreceksiniz...

    er ya da geç bu işlere bulaşan herkesi k u s t u r a c a k l a r.

    çünkü yarbay ali tatar'ın ahı var.

    çünkü kuddusi okkır'ın ahı var.

    edit: genelkurmay ifadesi bitişik olarak düzeltilmiştir. merak edenler için, fotoğraftaki soytarı tuncay güney'dir.

  • şu geleneksel yılbaşı hediye çekilişlerinde kişiye şirketin patronu çıkması olayı. adeta bir beşiktaş'ın kura şanssızlığı, adeta bir ölüm grubuna düşme bahtsızlığı. ceo da tam bir kapalı kutu, ne bir tanışmışlığımız var, ne bir mail'leşmişliğimiz.
    bir de adamın kendi parasıyla ona hediye alıyormuşum gibi bir his var.

  • (d o.d.ö 247-ö o.d.ö 182 veya 183) kartacanın büyük generali, roma'nın amansız ve müthiş düşmanı. hayatı hakkındaki bilgileri düşmanlarının verdiği kayıtlardan öğrensek de, onlar bile hannibal'in dürüstlüğünü, merhametliliğini ve dehasını övmekte birleşirler.

    hannibal'in babası, 1.pön savaşının kahramanı olan hamilcar barca idi. hannibal daha küçük yaşlarından itibaren babasıyla seferlere katılmaya başladı. ondan hem savaşmayı, hem de roma'dan nefret etmeyi öğrendi. babasıyla beraber ispanya ordusuna komuta eden hannibal, önce hamilcar'ın, ardından o.d.ö 221 yılında kayınbiraderi hasdrubal'in (öz kardeşi hasdrubal ile karıştırılmamalıdır) ölümünün ardından ispanya ordusunun komutanı oldu. roma'nın 1.pön savaşındaki başarısından cesaret aldığını ve ikinci bir savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyordu. bu yüzden ilk darbeyi vuranın kendisi olmasında kararlıydı. iki yıl boyunca ispanya'daki konumu sağlamlaştırmasının ardından roma'nın müttefiki olan saguntum şehrini kuşattı ve sekiz ay sonra da ele geçirdi. kartaca senatosunun bu zaferini desteklemesi üzerine roma savaş ilan etti.

    seçkin birliklerden kurulu görece küçük ordusunu kuzeye hareket ettiren hannibal, az bilinen bir kara yolunu kullanarak romayı kalbinde, italya'da vuracaktı. pirene dağlarını düşman keltiber kabileleri ile dövüşe dövüşe geçen hannibal roma güçlerinin yetişmesinden önce rhone vadisine vardı, bölgedeki romalılar ile müttefiklerini atlatmak için vadi yukarısından bir yay çizdi ve alp dağlarını geçmeye koyuldu. büyük bir yük katarı ve filler ile beraber antikçağ koşullarında yapılan bu yolculuk askerlik tarihinin en çarpıcı başarılarından biridir. hangi geçidi kullandığı tam bilinmese en çok adı zikredilen noktalar mont genevre ya da küçük saint bernard geçitleridir.

    italya'ya inişini tamamladığı zaman, üstün süvari gücüyle po ovasını tarumar etmeye koyuldu. bu başarıları roma'nın bir diğer amansız düşmanı olan keltlerin gözünden kaçmadı. o.d.ö 225 yılında roma, kuzey italya keltlerini telamon muharebesinde kılıçtan geçirmiş, hemen hepsini bugünkü isviçre'ye dek sürmüştü. intikam ateşiyle yanan binlerce kelt savaşçısı hannibal'in ordusuna katıldı. kendisini durdurmaya gelen bir roma ordusunu da trebbia muharebesinde yok edince artık güney italya'ya giden yol açılmıştı. 217 ilkbaharında hannibal ve ordusu appeninleri geçerek güneye, roma'ya yürüyüşe geçti. trasimene gölü muharebesinde ana roma ordusu tam bir bozguna uğratıldı. fakat romalılar senatör quintus fabius maximus verrucosus'un tavsiyeleri ile vurkaç savaşına giriştiler, ellerinde kalan düzenli birlikleri ise demoklesin kılıcı gibi sürekli hannibal'i tehdit eder şekilde kullandılar. taktik işe yaradı: hannibal'in yürüyüşü epey yavaşladı, güçleri aşındı. bu durumda güçlü roma surlarını geçmenin yolu yoktu. bunun yerine hannibal roma kentini atlayarak güney italya'ya indi. amacı roma hakimiyetine henüz girmiş ve yoğun hoşnutsuzluk duyan latin şehir-devletlerini isyana kışkırtmaktı. bu niyetini sezen romalılar paniğe kapılarak büyük bir hata yaptılar: elerindeki son düzenli orduyu hannibal'in üzerine sürdüler. 216 yılında meydana gelen cannae meydan muharebesi tarihin en kesin sonuçlu imha harekatlarından biridir. 75.000 kişilik roma ordusu 40.000 kişilik (çoğu paralı asker) kartaca ordusu tarafından tuzağa çekilerek tamamen yok edildi. bu muhteşem zafer sayesinde, aralarında kritik önem taşıyan capua şehri de dahil olmak üzere neredeyse tüm güney italya hannibal'in tarafına geçti. ancak iki olay roma'yı düşmekten kurtardı: hannibal'in prestijinden korkmaya başlayan kartaca senatosu hannibal'e yeterli desteği vermedi; romalılar ise yeniden vurkaç savaşına başlayarak karataca güçlerini felç ettiler, biryandan da kölelerin bile azat edilmesiyle safları doldurulan yeni bir ordu kurmaya başladılar. roma kentini almak için son fırsat da böylece kaçmış oldu. hannibal'in kifayetsiz muhteris sivil politikacılarca sırtından vurulması ile roma'nın azimli direnişi tarihin akışını değiştirmişti.

    212 yılından sonra işler hannibal için ters gitmeye başladı. roma üzerine yaptığı cesurca bir ayartma manevrasına rağmen 211 yılında roma'nın capua'yı geri almasını önleyemedi. 207 yılında roma'ya yaptığı son bir akın püskürtüldü. ertesi yıl ise ispanya üzerinden bir yardım ordusuyla gelmeye çalışan kardeşi hasdrubal kuzey italya'da bulunan metaurus nehri kıyısında romalılar tarafından yenilerek öldürüldü. bu son yenilgiyle beraber hannibal artık italya'daki konumunu koruyamayacak hale geldi ve bruttium dağlarına doğru çekildi.

    203 yılında, ispanya'da büyük zaferler kazanan konsül scipio africanus güçlü bir orduyla kuzey afrikaya çıktı. başkenti korumak üzere geri çağırılan hannibal ilk kez askerlikte kendine denk bir komutanla karşı karşıyaydı. o.d.ö 202 yılında meydana gelen zama muharebesinde, scipio ordusunu dama tahtası düzeninde dizerek kartaca'nın süvari ve fil üstünlüğünü kullanamayacağı bir pozisyon aldı. netice roma için kesin bi zafer, kartaca için ise korkunç bir yenilgi oldu; öyle ki roma'nın dayattığı ağır koşulları kabulden başka çare kalmamıştı.

    kartaca'nın barış yapmasının ardından hannibal shofetliğe seçildi; hükümeti yeniden düzenledi ve roma'ya ödenen yıllık haracı sağlamak üzere yeni kaynaklar yaratmaya çalıştı. ancak roma en müthiş düşmanından öyle korkuyordu ki, barışı bozmak amacıyla entrikalar çevirdiğini iddia ederek kartaca senatosunun hannibal'i görevden almasını istedi. hayatını tehlikede gören hannibal roma'nın düşmanı olan suriye kralı iii.antiochus'un sarayına sığındı. antiochus kısa süre sonra roma ile savaşa tutuştu. eğer hannibal'in tavsiyelerini dinleseydi başarılı olabilirdi, fakat kendine fazla güvendi ve korkunç bir yenilgiye uğradı. hannibal tekrar kaçtı; bu sefer küçük bithynia krallığına sığındı. ancak roma'nın peşini bırakmaya niyeti yoktu. kralın kendisini romalılara teslim edeceğini öğrenince "romayı şu her günkü derdinden kurtaralım" diyerek yüzüğünde taşıdığı zehiri içti. tarihin en müthiş ve renkli simalarından birisi de işte böylece göçüp gitmişti.

    kaynaklar:

    www.encyclopedia.com
    the punic wars,terence wise&mark healy,osprey publications

    (bkz: kartaca)
    (bkz: roma imparatorluğu)