ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kaşar sucuk salamın sofrada lüks sayıldığı yıllar
-
o yıllarda aldığın kaşar ve sucuğun kalitesindeki ürünleri şimdi alsan, yine lüks sayılır merak etme.
(bkz: nerede o eski kaşarlar)
anne replikleri
-
dmb * :ab'ye neden almak istemezler türkleri?
anne: barbar diye biliyorlar ya ondan..korkuyorlar yani.. vuruceksin teflon tavayı kafalarına kim barbarmış onlar mı biz mi anlicekler!
sessiz....
öğretmen öğrenci diyalogları
-
hoca kitabını yere düşürmüştür, almaya uğraşır bi türlü muvaffak olamaz..
-ohooo hocam iki elinizle bi kitabı kaldıramadınız.
-zamanında ben iki elimle neler kaldırdım, bunu mu kaldıramıycam!
-...eoo...(peki)
nuri bilge ceylan'ın mavi siyah montu
-
aslında mavi siyah değildir. mont altın sarısı-beyazdır.
tarihteki muazzam ayarlar
-
doksan dokuz sene önce bugün, büyük taarruz başlamış ve ingiliz yetkililerin: “türkler bu tahkimatı altı ayda geçebilirlerse kendileri ile iftihar edebilirler.” diyerek övdüğü yunan ordusu ve yunan hattı adeta bozguna uğrayarak ağır kayıplar vermiştir. taarruzun ikinci gününde olayın ciddiyetini idrak eden itilaf devletleri izmir’de bulunan konsolosları aracılığıyla atatürk’e bir telgraf çekerler ve atatürk ile görüşmek istediklerini beyan ederler.
atatürk ise telgrafında, kendileri ile 9 eylül tarihinde kemalpaşa’da(eski adıyla nif) görüşebileceklerini söyler. konsoloslar atatürk’ün bu cevabını saçma bulurlar ve telgrafa cevap vermezler. daha sonra gazi tarihe geçen o emri verir: ordular ilk hedefiniz akdeniz’dir ileri. bu emirden sadece birkaç gün sonra atatürk ve ordular gerçekten de 9 eylül tarihinde kemalpaşa’da olurlar ve ortalıkta ne bir konsolos ne de bir yetkili vardır. atatürk bu durumu nutuk’ta şöyle kaleme almıştır: “söz verdiğim gün ben kemalpaşa’da bulundum. fakat görüşme isteyenler orada değildi. çünkü ordularımız, izmir rıhtımında, ilk verdiğim hedefe akdeniz’e ulaşmış bulunuyorlardı.”
21 aralık 2012
-
şirince köyünün muhtarı ben olsam yarın köyün elektirik şalterlerini ipneliğine kapatırım. ardından da vericen ses efektini ortama gel ondan sonra.
30 yaşındaki adamın 20 yaşındaki kızla çıkması
-
sevdiği kızın, 30 yaşındaki bir adamla birlikte olmasına isyan eden gariban yurdum erkeğinin tepki koyduğu durumdur.
medreselerde bilim yapılıyordu sanmak
-
belli bir dönem sonrası için sanrıdan ibarettir evet.
islam dünyasında 800-1200'lü yıllar arasında ciddi bilimsel çalışmalar yapılıyor, bilimsel alanda önemli keşiflere imza atılıyordu evet. ancak, daha sonraki yıllar için malesef bunu söyleyemeyiz. 1.300'lü yıllardan itibaren medreseler sadece dini eğitim veren kurumlara dönüştü. istisnalar var mıydı? elbette vardı...
ibn-i sina islam'daki "bilim çağı" denilen dönemin bir ferdidir. 900'lü yılların sonunda doğmuş, 1037'de ölmüştür.
el harezmi de yine 770-840 yılları arasında, yani yine o "altın çağ"da yaşamıştır.
biruni 900'lü yılların sonu, 1000'li yılların başında yaşamıştır.
ebu'l vefa el-buzcani de 900'lü yılların bir bilim insanıdır.
zekeriyya razi 800-900 yılları arasında yaşamıştır.
el cezeri, 1100-1200'lü yılların bir bilim insanıdır.
cabir bin hayyan da 700-800'lü yıllar arasına tarihlenen bir bilim insanıdır.
hazini'nin yaşadığı tarih de 1100'lü yıllardır.
ibn-i heysem de tahmin edeceğiniz gibi 900-1000 yılları arasında yaşamıştır.
kindi'nin yaşadığı dönem de 700-800'lü yıllar arasıdır.
istisnalar var mı? evet var; 1200 yılına kadar yüzlerce büyük islam bilgini gösterebiliyorken, 1200'den sonra geçen 800 yılda bir elin parmaklarını aşmayacak kadar kişi gösterebilirsiniz. öyle ki, bir mimarı bile bilim insanları arasına katmak zorunda kalırsınız; sayı kabarsın diye.
müslümanların konu osmanlı ve islam dünyasındaki eğitim sistemi olduğunda sinirle "bak bizde şunlar şunlar var" diye saymaya başlamaktansa, ne oldu da 1100-1200'lü yıllardan sonra o muhteşem bilim insanları yetiştiren medrese sistemi bozuldu ve sadece din adamı yetiştirir hale geldi diye sorgulamaları gerekir.
osmanlı'nın eğitim sistemi fecaattir. 600 yıl boyunca, çoğu kendi çabasıyla bir yerlere gelen bir avuç bilim insanı haricinde ortaya bir şey koyamamıştır. dolayısıyla bizim "medrese" diye bildiğimiz yerlerde bilim falan yapılmamıştır. haa, 900-1000 yıl öncesinden örnek verebilirsiniz, ancak o örneklediğiniz bilim insanları "medrese" kültüründen gelmiyor. o günkü eğitim kurumları ile medreseler arasında dağlar kadar fark vardı.
kanada'nın türkiye'yi iltica listesine alması
-
http://www.irb-cisr.gc.ca/…sing-refugee-claims.aspx
kanada'nin turk vatandaslarinin iltica taleplerini mahkeme yapmadan degerlendirmesi olayi.
--- spoiler ---
countries that are eligible for the expedited process (as of january 1, 2018)
afghanistan
burundi
egypt
eritrea
ıraq
syria
turkey
yemen
--- spoiler ---
yani bir yolunu buldunuz kanada'ya giris yaptiniz, iltica talebinde bulundugunuz zaman mahkemeye gitmek yerine, basit bir sorusturma sonrasi siginmaci olarak kanada'da yasayabileceksiniz demek bu.
sevinsem mi uzulsem mi bilemedim simdi.
edit: link değiştirilmiş, düzelttim.
edit2: kanada'da falan yaşamıyorum.
yaran diyaloglar
-
kardeşim babama bağırır.
ben: niye bağırıyosun adama yaa?!
annem: babana adam demeye utanmıyo musun sen!
ben: babacım sana adam dediğim için özür dilerim.
babam: ulan ben adam değil miyim yani?!