ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nanosaniye
-
kırmızı ışıkta durmuş beklerken, yeşil ışığın yanması ile arkadaki lavuğun kornaya basması arasında geçen süre
izmir bostanlı'da öldüresiye dövülen gençler
-
(bkz: malum ırk)
bizim izmirli genç de beter olsun. komadaymış hatta, çıkarsa şayet belki biraz akıllanır.
videodaki bağrışmalardan ve kullanılan şive/ağızdan saldıran onun bunun çocuklarının hangi ırka mensup oldukları direkt anlaşılıyor zaten. ki konuşmaları dinlemeye ihtiyacınız bile yok. bir yerde 7-8 şeref yoksunu toplanıp bir kişiye saldırıyorsa, o saldıranlar malum ırktan başkaları değildir.
bunlar tek olduklarında süt dökmüş kedi, çoğaldıklarında ağızlarına kan değmiş sırtlan oluyorlar.
izmirliler de başlarına gelenleri hak ediyor. “barış, kardeşlik” goygoyu yapa yapa izmir’in anasının sikilmesine sebep oldular. düşünün, görüntü bostanlı’dan. izmir’in görece en nezih semti mk. konak’ta, alsancak’ta, basmane’de neler oluyor hayal edin.
edit: ben türk’üm ve türk’e tarafım. ayrıca, ırkçıyım ve bundan gurur duyuyorum. böylesi rezil bir coğrafyada yaşayıp, türk düşmanı yöneticiler tarafından yönetilip ırkçı olmayan türk’ün de aklına şaşarım. boşuna mesaj atıp, “ırkçı” etiketi üzerinden kendinizi yormayın. sikimde değil.
tanrı türk’ü korusun.
8 ekim 2017 abd'nin vize başvurularını durdurması
-
şaşırtmamıştır.
dünyada kedi köpek gibi birbiriyle sürekli dalaşan iki ülke var:
1- rusya
2- amerika birleşik devletleri
hükümetimizin ise nasıl bir dış politika stratejisi varsa artık, bu iki ülke ile de vize sorunu yaşamayı başardık.
bu çok eşsiz bir başarı lan bence. abd ve rusya tarihte belki de ilk defa bir konuda ortak fikirde olabilir.
çocuğuma pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum
-
dostoyevski'nin dediği gibi;
"bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. kendisine bir ülkü edinen çok az. umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: 'yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?' öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. insanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. herkes kendini düşünüyor. kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor."
geniş aile
anne babanın mesleğini soran öğretmen
-
yapılmaması gerekeni öğreten öğretmendir.
şöyle ki, ben ilkokuldayken babamın kendi dükkanı ve işçileri vardı. babamın mesleği sorulduğunda serbest meslek derdim, halbuki ne serbesti, kendi dükkanı var lan babanın. desene triko tükanı var diye. niyeyse utanırdım işte.
bir de şu versiyonu vardı: "nerelisin?" "rizeliyim, ama laz değiliz, istanbul'da doğdum bir de" derdim. rezillik ya bir de açıklıyormuşum, çocukluk işte.
son versiyon da şöyle: "tatilde ne yaptınız?" "bir şey yapmadık, 3 ay sokakta oynadım anasını satim" diyemiyosun ki, "köye gittim, teyzemlere gittim, amcamlarda kaldım". günlük gezileri 3 ay yapmışsın gibi salla babam salla.
ilkokul çocuğu utanır çekinir, yeri gelir adından bile utanır, "neden benim adım ahmet değil de mehmet?" der mesela. bu nedenle hiç sormadığım ve sormayacağım soruları öğretmiştir kısaca. en sevdiği filmi, en son okuduğu kitabı, ne olmak istediğini, en büyük hayalini soruyorum ben de. daha temiz.
50 kuruşluk su ile bilim adamı olmak
-
küçük bedirhan'ın: -hayır beyfendi, 10 yıl + 50 kuruş ile cevap verdiği rivayet edilen olay.
fernando pessoa
-
tarihte bugün, 1935 yılında, (antonio tabucchi'nin fernando pessoa'nın son üç günü adlı eserine göre) saat 20:30'da (ve gene aynı esere göre) aşırı alkol alımından kaynaklı hepatit krizi yüzünden hayata gözlerini yuman yazar. bernardo soares kimliğiyle yazdığı huzursuzluğun kitabı'nda(bkz: #19882409) şu cümlelerin geçiyor olması bazı şeyleri biraz daha anlamlandırıyor olmalı:
"bir insan sadece sarhoşken iyi yazabiliyorsa, sarhoş dolaşsın. 'karaciğerime kötü geliyor', derse, 'karaciğeriniz neymiş ki?' derim. 'ömrü sizinkiyle sınırlı, ölü bir şey; oysa yazabileceğiniz şiirler yaşayacak, herhangi bir şeyle sınırlı olmaksızın.' "
düğünde çalması istenen giriş parçası
-
lan bazilari oyle sarkilar yazmislar adeta herbiri birer lord, birer prenses. sanirsin bu cografyanin insani degiller, dugunleri de soyle bir ortamda olacak.
evet arkadaslar, hayal kurmak guzeldir ama gelin yemiyelim birbirimizi. cogumuzun dugun ortami az cok boyle bi' sey olacak. biraz gercekci olalim. ve evet, o sirada da "abe kaynana ne yaptın bize" caliyor olacak. ardindan da "abim damat oluyor sira da bana geliyor"...
911'i arayınca 112 acil servisin çıkması
-
yakında lanet olası federalleri arayınca da 155 falan çıkar heralde.
tuğçe kazaz'ın charlie hebdo olayını çözmesi
-
çizgileri çizdim. ortaya israil bayrağındaki yıldız çıkıyor. hatun bilmiş. arkasında israil olabilir.