• fernando pessoa'nın alter egolarından birisi. livro do desassossego'nun yazarı.
  • saadet özen, huzursuzluğun kitabı'nın* önsözünde "pessoa'nın 'yarı-dışkimlik' olarak nitelediği, pessoa'ya çok yakın bir karakter" olarak tanıttığı bernardo soares'i şöyle tarif eder: "dünyayı seyretmekle yetinmek isteyen, eylemsizliği en yüce eylem ve gerçek yaşam olarak gören soares, pessoa için belki de dünyanın ve yaşamanın ne olduğunu gösteren bir perdedir.
  • pessoa, kitabın* başlarında soares'i şöyle tanıtır:

    otuz yaşlarında oldukça iri bir adamdı bu; oturduğunda aşırı kambur duruyor, ayaktayken sırtı biraz düzeliyordu; üstüne başına pek özenmiyordu belki, ama tamamen kendini salmış da denemezdi. dikkat çekici bir tarafı olmayan solgun yüzünde, hatlarına herhangi bir özellik katmayan acılı bir hava seziliyordu. bunun altında ne tür bir acının yattığını anlamak kolay değildi – birçok ıstırabı kendinde toplamıştı adeta, mahrumiyet, bunalım, kayıtsızlıktan doğan acı, ki kayıtsızlık da zaten acı çekmekten olur.

    akşam yemeğini hep hafif geçiştiriyor, kendi eliyle sardığı sigaraları içiyordu. çevresindeki insanlara karşı olağanüstü dikkatliydi; kuşkuyla değil, özel bir ilgiyle inceliyordu onları; inceden inceye süzmeksizin onlarla ilgileniyor, gözünü yüzlerine dikip bakmaktan ya da kişiliklerini okumaya çalışmaktan kaçınıyordu. ona karşı ilgimi uyandıran da bu tuhaf hali oldu.
    giderek gözümde netleşmeye başladı. belli belirsiz de olsa, yüzündeki çizgilerde bir zekâ parıltısı yakalamıştım. ne var ki ifadesine öyle bir bitkinlik, yürek sıkıntısından ileri gelen öyle buz gibi bir durgunluk sinmişti ki, daha ötesini okumak zordu.

    (…) ve sonra utana sıkıla, yapacak daha iyi bir şeyi, gidecek bir yeri, gçrüşeceği dostları olmadığı, okumaktan da fazla zevk almadığı için, kaldığı pansiyonda, akşamları yazı yazarak vakit geçirdiğini söyledi.

    *

    yaşadığı iki odayı – ister istemez bazı temel ihtiyaçlardan vazgeçmek pahasına- pek ahım şahım olmasa da, gene de lüks döşemişti. üzerine oturulan eşyalara –derin ve yumuşak koltuklar almıştı-, perdelere ve halılara ayrı bir düşkünlüğü vardı. böylelikle “çektiği acıya saygınlık katacak” bir iç mekân yarattığını söylüyordu. modern tarzda döşenmiş bir odada olsa, sıkıntı insanın rahatını kaçırır, fiziksel bir acıya dönüşürmüş.

    o güne dek, mecburiyetleri olmamıştı. çocukluğunda insanlardan uzak durmuştu. ne bir gruba katılmış, ne de okula gitmişti anlaşılan. asla sürüye dahil olmamıştı. onun başına, başkalarının da (belki de kim bilir, herkesin) başına gelen gelmişti: hayatındaki beklenmedik olaylar, içgüdülerine göre, içgüdülerinin çizdiği yolda şekillenmişti – hiç kıpırdamamak, hayattan kopmak yönünde.

    devletin ya da toplumun dayattığı zorunluluklarla uğraşmak zorunda kalmamıştı hiç. içgüdüsel ihtiyaçlarını bile görmezden gelmişti. sevgili ya da dost olabileceği insanlara hiçbir nedenle yakınlık duyamamıştı. onun iç dünyasında bir ölçüde de olsa, kabul edilen tek varlık oldum. bununla birlikte –baştan beri ödünç bir kişiliğin; onun kişiliğinin ardına gizlenerek yaşamış olmam bir yana, dostluğunun samimiyetinden de şüphe duymama rağmen-, günün birinde kitabını emanet etmek üzere birine ihtiyaç duyacağını sezmiştim, nitekim böyle oldu. ilk başta, onun belli bir niyetle, kitabı yayınlansın diye bana yanaşmış olduğunu fark edince biraz kırıldım doğrusu; gene de bir psikoloğa yaraşan biricik kıstasın penceresinden baktığımda, ilk baştaki umudu boşa çıkarmadığımı ve hep onun dostu olarak kaldığımı düşününce keyif alıyorum şimdi.
  • huzursuzluğun kitabı adlı kitabın fernando pessoa tarafından yaratılan kökteş hayali yazarıdır.

    diğer kökteş yazarlardan en tanınanları
    alberto caeiro
    alvaro de campos
    ricardo reis tir.

    pessoa pessoayı anlatıyor adlı kitabı derhal edinip bu yeni tanıştığım yazar hakkında daha fazla bilgi edinmeliyim. sanırım bu başlıklarda fırsat buldukça en çok entry girenlerden biri olabilirim. zira bernando soares:

    --- spoiler ---

    benim tanık olduğum şey, bir başka sahnedeki bir gösteridir. benim tanık olduğum, benim. tanrım, tanrım, tanık olduğum kim? kendimle arama sızan bu mesafe neyin nesi?

    sıklıkla kendimi tanımadığım vakidir; kendini tanıyanlarda sık rastlanır bu duruma... kılık değiştirdikçe tanık olurum kendime; hayatta olduğumu da böylelikle anlarım. değişen her şeyin içinde, her zaman aynı olana sahibim sadece; olup biten her şey içinde, sadece hiç olana.

    --- spoiler ---

    diyerek beni benden alma yolunda ilerlemektedir.
  • fernando pessoa’nın kendi yaşamından da çok şey kattığı hayali huzursuzluğun kitabı’nın yazarı.

    varoluş sancılarını iliklerine kadar hisseden, ben kimim? neden yazıyorum? bütün bunların amacı ne? sorularına yanıt arayan, dünyayı seyretmekle yetinmek isteyen eylemsizliği en yüce erdem ve gerçek yaşam olarak gören kişilik.
  • favori bölümüm:

    travel? one neef only exist to travel. i go from day to day, as from station to station, in the train of my body ot my destiny, leaning out over the streets and squares, over people’s faces and gestures, always the same and always different, just like scenery.

    if i imagine, i see. what more do i do when i travel? only extreme poverty of imagination justifies having to travel to feel.
    “any road, this simple entepfuhl road, will lead you to the end of the world”* but the end of the world, when we go around it full circle, is the same entepfuhl from which we started out. the end of the world, like the beginning, is in fact our concept of the world. it is in us that the scenery is scenic. if i imagine it, i create it; if i create it, it exist; if it exist, then i see it like any other scenery. so why travel? in madrid, berlin, persia, china, and at the north or south pole, where would i be but in myself, and in my particular type of sensations?
    life is what we make of it. travel is the traveler. what we see isn’t what we see but what we are.
  • " doğum tarihini de, ölüm tarihini de bilmiyoruz. çok sade bir yaşam sürdü,
    lizbon’da kumaş ithalat ihracatı yapan bir şirkette muhasebe yardımcısıydı. hep
    semerkant’ı düşledi. huzursuzluğun kitabı adını verdiği lirik ve metafizik bir
    günlüğün yazarıdır. pessoa onunla ‘pessoa’ adındaki bir lokantada tanıştı ve
    yemek yerlerken bernardo soares ona edebi tasarısını ve düşlerini anlattı.."

    - antonio tabucchi , fernando pessoa'nın son üç günü
hesabın var mı? giriş yap