ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
maymundan geldiysek hayvanla tenasül neden yasak
-
aydinlanma yasadim sozluk, simdi ulke niye bu halde anladim
(bkz: madem topraktan geldik, hadi ulkeyi s.kelim)
debe: ilk debe'm, cok tesekkurler.
kazayla tıklanmak üstüne kurgulu reklam sektörü
-
ekşi sözlük'ün de iş aldığı tuhaf bir sektör. sayfanın aniden kayması şeklinde taktikler geliştirmişler; bir linke tıklayacam derken reklama tıklaman sağlanıyor. geneli tırt şeylerin reklamı aslında, gerçekten çok anlamsız şeyler var.
edit : (bkz: minik ilayda'ya yardım kampanyası) minik bir kızımız için dayanışma başlığı; destek olalım, oldurtalım. sevgilerimle.
edit : debe sezonu açıldı haydeee. (bkz: şehit kütüphaneleri) diye de bir şey varmış. kütüphanelerin yaygınlaşması için şehitlerin adları gerekmesin bundan sonra. ama yiten bu insanlarımızın adının kütüphanelerde yaşaması, adlarının yeni kütüphaneler açılmasına vesile olması, toplumumuzun bütün bu acı olayların sorumlusu olan cehalet belasını bir nebze olsun yenebilmesine yardım olacaksa bu teskin edemeyecek de olsa küçük bir tesellidir.
alex de souza
-
ben galatasaraylıyım. hatta çok iyi galatasaraylıyım. çok büyük futbolcular gördüm kendi takımımda, hepsiyle övündüm. kopanhag (bkz: hacı) gördüm, berlin gördüm, bursa gördüm, 120 liraya kasımpaşa bile gördüm.
-ahanda burası da tanım olsun- ha bu alex dedikleri ne güzel topçudur, onu izlemek ne büyük keyiftir... futbol ayıların güreştiği bir fizik mücadelesine dönme evrimindeyken, esasında nasıl sudokudan ziyade bir akıl oyunudur onu gösterendir. ensesinde de gözü olandır, hiçbir zaman aşırıya kaçmadan futbolla ilgili güzel her şeyi yapandır... futbol fizik oyunu mudur; o zaman da bir inceleyin bakalım, düşmek istemediği zaman düşmeyendir, türkiye ligi tarihinde en zor kafa gollerini muhteşem zamanlaması ve pozisyon bilgisi sayesinde atandır, koşmuyor diyenlere inat maçın 70+. dakikasında 60 metre topsuz koşu yapıp "kolay" bir gol atandır. ezeli rakibimde de olsa iyi ki türkiye'ye gelmiştir, iyi ki vardır, iyi ki hala -allah vermesin- minimum sakatlıkla oynamaktadır.
avrupa'ya gitmişmiş oynayamamışmış, anca fenerbahçe ve türkiye liginde oynayabilirmişmiş, hikaye. alex avrupa'da oynar. alex madrid'de, juventus'da, bayern munich'de, ingiltere ligi hariç (oyun yapısından dolayı) heryerde oynar. alex parma'ya gittiği için oynayamamıştır, çünkü parma küçük bir takımdır, alex büyük takım topçusudur, küçük takımın büyük oyunucusu oyun karakterli bir adam değildir, onun için parma'da oynayamamıştır. türkiye liginde fenerbahçe (allah'ım affet) büyük takımdır ve alex de büyük takım futbolcusu olduğu için iyi oynamaktadır.
hiçbir zaman bir hagi olamayacaktır gözümde doğal olarak, ve hatta giydiği formadan ötürü kendisine sempati beslemem mümkün değildir. alex'in takımı kaybettikçe ben sevineceğimdir. fakaaat spor yazarı olsundur, klüp başkanı olsundur, galtasaray taraftarı olsundur, niye eleştirdiklerini hiç anlamadığım bazı fenerbahçe taraftarı olsundur, çatladıkapıspor (bkz: hıncal uluç) taraftarı olsundur, kendisini eleştirene kafam girsindir.
budur.
clarence seedorf
-
galatasaray şimdi de kendisiyle ilgileniyormuş hürriyet'in haberine göre. geçen gün de ze roberto sesleri vardı. takım iyice dedelere bağladı amk.
rijkaard'ın niye gönderildiğini şimdi anladım, adamı futbolcu diye almış bizimkiler, hiç bi maçta sahada göremeyince de kovmuşlar.
formula 1'in türkiye'de tutmamasının sebepleri
-
pistin yanlış şehre kurulmuş olmasındandır.. o zamanlar da gündemde olan antalya seçilseydi pist için yarış biraz daha devam ederdi türkiye'de.. antalya hem konaklama ve tesis açısından, hem türkiye'de yarışın yapıldığı mevsimin turizm yoğunluğu açısından, hem de çok adam bilmez bunu, antalyalı'nın motor sporlarına ilgisi yüzünden daha mantıklı bir tercih olurdu, olmadı, nedendir bilmem.. bu işin meraklısı da zaten istanbul, ankara, izmir'den koşa koşa giderdi yarışları izlemeye..
latte ile mochanın farkını bilmeyen ezik
-
12 saniye sürecek bir "google araması sonrası sonuçlara göz atılması" eylemi sonrasında elde edilebilecek bir bilgi üzerinden insanları ezik veya değil diye sınıflayan gerzeklerden evlâdır.
türkiye'de gün batımının en iyi izlendiği yer
-
kimse söylememiş ama (bkz: nemrut dağı)
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
muz yerken bitmesin diye yalamak. valla lan yaptım ben bunu çocukken.
tokyo'da 2 bisikletçimizin de pes etmesi
-
şimdi "hayatında hiç spor yapmamış insanlar eleştirmesin!!"ciler damlar. eleştireceğiz amk, yarışı 85 kişi bitirmiş, bizimkiler neden bitirememiş? en azından finishi gör, hiç mi utanmayacaksın dönerken. maltepe sahilde isbike ile antrenman yapsaydınız keşke aq.
ateist
-
iclerinde bo$luk falan yoktur aksine ateistler muminlere gore daha doludur. cunku onlar hayatla ilgili sorularini basit cevaplara indirgeme luksune sahip degillerdir. haliyle varolu$ sebeplerini rasyonalize edemezler. her ortaya ciktiginda oldukten sonra yokolacagini bilmenin ya$amsal icguduleriyle carpi$masindan dogan depresif ruh halleriyle de mucadele etmek zorunda kalirlar.
oysa ki din bizim varolu$sal kaygilarimizi ya$am dongumuzden soyutlayan bir ara bolmedir. hayatla ilgili cozemediginiz $ey mi var, atin dine, allah bilir. her sifat gibi etiketleme ve gutmeye kurban gitmedigi surece de guvenlidir.
bizim toplum olarak dini sadece bu amacla kullanip, ickisiydi kumariydi karisiydi be$ vakit namaziydi pek takmiyor olmamizin sebebi de tek derdimizin aidiyetin yumu$ak pembe tasmasini takmak, ondaki huzurun bize yetiyor olmasidir.
(bkz: ignorance is bliss)
(bkz: hayati cozmek)