hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaş yazmayayım yazmayayım diyorum ama, adamı şirazeden çıkarıyorsunuz.

    ülkenin askeri şehit olunca, o ülkenin üniversitesinde bunu anacak herhangi bir etkinlik yapmak nasıl provokasyon oluyor ya?

    bir de mahallende dağıt demiş. mahalleyle okul ayrı ülkelerde mi geri zekalı arkadaşım? o zaman türk lafını yasaklayalım, nüfus cüzdanlarından ay yıldız'ı falan komple kaldıralım. neden? üç beş oro.pu evladı provoke oluyormuş.

    edit: bahse konu olan lavuk elbette ki entrysini silip kaçmış.

  • -ne okuyorsun?
    +moleküler biyoloji ve genetik
    -bana bi brad pitt klonlar mıssın?
    +yapabilsem kendime bi angelina jolie klonlarım.

    ekleme.

    şunu da gerçekten yaşadım.

    izmirde halamlardan eve dönüyorum. bi eshot otobüsüne atladım. şöfore iyi akşamlar dedikten sonra geç şu yakın koltuğa otur muhabbet edecek kimse yok dedi. peki deyip hemen kapının yanındaki koltuğa geçtim.

    -öğrenci misin ?
    +yok mezunum. yeni iş buldum. bi dahaki ay çalışıyor olacam inşallah.
    -ne mezunusun?
    +moleküler biyoloji ve genetik.
    -ha sen bilirsin o zaman, söylesene çocuğunun erkek ya da kız olması için ne yapman lazım çiftleşme anında?
    +dölleyen sperme bağlı. birşey yapamazsın.
    -allah'ın işi demek.
    +yani öyle de denebilir.
    -ama tüp bebekte seçebiliyorlar spermi değil mi? bi makine var. oraya koyuyolar, x ve y kromozomu taşıyan spermleri ayırıyor.

    dumura uğramıştım bunu duyunca. vay amk adam flow cytometry i (ya da diğer adıyla fluorescence activated cell sorting) biliyor lan. benim 3. sınıfta öğrendiğim tekniği.

    +valla abi aynen öyle.

    edit: sperm ayrımı yapılmıyor diye mesaj atanlar oldu, buyrun https://en.wikipedia.org/…iki/sperm_sorting#methods

  • aziz sancar gittigi icin aziz sancar oldu.

    gidenler garson degil aziz sancar, ugur sahin olmaya baksin. insanliga sunduklari katkilardan illa ki nasibimizi aliriz.

  • 1958 yılındaki türk öğrencinin de bulunduğu forum başlığında kendisini tanıdığımız, yaptığı konuşmayla gönlümüzü fetheden delikanlı önder güler'in son halidir.

    uzun bir araştırma sonucunda 81 yaşındaki önder amcamızı bulmuş olmanın sevincini sizinle de paylaşıyorum. kendisiyle iletişim kuramadım ancak son durumu ile ilgili epey bilgiye ulaştım.

    foruma katılan öğrencilerin büyük çoğunluğu, sonraki yıllarda kendi ülkelerinde üst düzey mevkilere gelmişti. biz de, sözlük yazarları olarak önder güler'in bu şekilde bir yol izleyeceğini varsaymıştık ancak kendisiyle ilgili hiçbir bilgiye ulaşamamıştık.

    kendisi eskişehir lisesini bitirir bitirmez, amerika'ya gitmiş. o gün bugündür orada yaşıyor. babasının asker olduğunu düşünmüştük ancak makine ustasıymış. görsel ailesi onun eğitimine çok önem vermiş ve önder güler ingilizce'yi babasının bulduğu bir kıbrıslı hoca sayesinde öğrenmiş. lisedeyken eskişehir'de bulunan amerikan askerlerine tercümanlık yaparak hem para kazanmış hem de amerika hakkında derin bilgiler edinmiş. türkiye'de bir lise öğrencisi olarak ingilizce öğrenmiş, piyano-mandolin çalmayı öğrenmiş ve eskrim yapmayı öğrenmiş. hatta babasının yardımıyla lületaşından elleriyle yontup, abd başkanı eisenhower'a hediye ettiği satranç setini de göz önünde bulundurursak, o dönemin türkiyesinde eğitim seviyesinin ne durumda olduğunu görebiliriz.

    bahsettiğim gibi, ilgili forumdan sonra zekice bir adım atarak amerika'ya gitmiş. türkiye'nin her türlü sancısından uzak bir şekilde mutlu bir hayat kurmuş kendisine. sanırım ticari bir alanda çalışmış, o konuda net bir bilgim yok. şu anda abd'de yaşıyor.

    fotoğraflardan bile, gençliğinde yaptığı akıllıca tercihin gururunu, mutluluğunu ve bunun oluşturduğu konforu görmek mümkün.

    görsel, görsel, görsel, görsel, görsel

    edit: kendisiyle yapılan güncel söyleşi için tıklayınız

  • battaniyenin altina girmis elde nutella en sevilen dizi beklenirken elektrigin kesilmesi, karanlikta gozyaslariyla beraber kalakalmak. saka lan saka ayi gibi sacli sakalli adamim yemisim elektrigini de dizisini de.

  • delik fobisi.

    ama boyle daha ziyade ici dolu delikler, nasil diyeyim, sanki icinden bir $ey firlayacakmi$ gibi duran minik minik $eyler (yazarken bile tiksindim). ozellikle insan bedenine foto$opla eklenmi$ delikli dokular o saniye yok olmayi istetiyor.

    merak edenler gogıldan tripofobi yazıop bakabilir neleri gorunce ka$inmaya ba$liyoruz, midemiz bulaniyor filan diye.

    allahim cok zor oldu.

  • benim kaynımın kayınpederi bu. aydın abi.

    dükkana raf yapılacak, ne yaptı ne etti marangozu saf dışı bırakıp sabah ezanıyla dükkanın önüne, elinde alet çantası, su terazisiyle damladı. raflar sik gibi oldu.

    çanakkale'den yazlık alacağız, aydın abi ekspertiz kesildi başımıza. 2 yıl oldu hala bir yazlık alamadık.

    rakı sofrasındayız, aydın abi hancı. rakıya buz atılmaması gerektiğini anlatıyor. rakı şalgamla içilmez, onunla içilmez, bununla içilmez. arsenikle içebilir miyiz aydın abi?

    balık yiyeceğiz, aydın abi atlıyor hemen, yılların balık pişiricisi.

    bir arkadaşımız araba alacak, nereden duyum aldıysa aydın abi ışık hızıyla araba pazarında ortaya çıkıyor. çocuk vw isterken bunun gazıyla fiat albea aldı. ağlıyo şimdi köşelere çömelip.

    aydın abi çıkan omzu yerine oturtur, et terbiye eder, mangal yakar, mangalı söndürür, avize monte eder, mobilya cilalar, balkonda yasemin yetiştirir, gül budar, ütü yapar, mantının yapımını bilir, şarap eksperidir, boğa güreşcisidir, astronottur, tuvaldeki kadındır. hiç susmaz, herşeyi bilir, ölümüne tartışır.

    yaşıtları hacıya gidiyor. keşke bu da gitse biraz.

  • mübarek biri. çünkü patatesi ilk gören kişi ben olsam muhtemelen bir ısırık alıp tükürür, "arkadaşlar yemeyin bunu rezil bir tadı var, şu karşı ağaçtaki kırmızı şeyleri bir deneyelim." filan derdim ve böylelikle patates denilen mucizevi besin keşfedilemezdi. ama işte biri bunu almış, ateşte yakmış ve tuzlamış, sonra biri yağda kızartmış, öteki haşlamış... neler neler ya. çok güzel tadı var.